Evrensel Mesaj Kur'an'ı Kerim Meali
Beled Süresi الْبَلَدِ
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

Beled sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 20 âyettir. İsmini birinci âyette geçip şehir, memleket mânasına gelen اَلْبَلَدُ (beled) kelimesinden alır. Mushaf tertîbine göre 90, iniş sırasına göre 35. sûredir.

Hayır, yemin ederim bu beldeye. (*1)
لَا أُقْسِمُ بِهَـٰذَا الْبَلَدِ ﴿١﴾
Ve sen bu beldede ikamet ediyorsun.
وَأَنتَ حِلٌّ بِهَـٰذَا الْبَلَدِ ﴿٢﴾
Ve babaya ve çocuğa!
وَوَالِدٍ وَمَا وَلَدَ ﴿٣﴾
Gerçekten Biz insanı, en zirvede (en üstün) yarattık. (*4)
لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي كَبَدٍ ﴿٤﴾
Hiç kimsenin ona güç yetiremeyeceğini mi düşünüyor! (*5)
أَيَحْسَبُ أَن لَّن يَقْدِرَ عَلَيْهِ أَحَدٌ ﴿٥﴾
Diyor ki: ‘Ben çok mal tükettim.’ (*6)
يَقُولُ أَهْلَكْتُ مَالًا لُّبَدًا ﴿٦﴾
Birisinin onu görmediğini gerçekten düşünüyor mu!
أَيَحْسَبُ أَن لَّمْ يَرَهُ أَحَدٌ ﴿٧﴾
Vermedik mi ona iki göz. (*8-9)
أَلَمْ نَجْعَل لَّهُ عَيْنَيْنِ ﴿٨﴾
Bir dil ve iki dudak!
وَلِسَانًا وَشَفَتَيْنِ ﴿٩﴾
Ona, iki düz tepe gösterdik.
وَهَدَيْنَاهُ النَّجْدَيْنِ ﴿١٠﴾
Fakat o zorluğa atılamadı. (*11-17)
فَلَا اقْتَحَمَ الْعَقَبَةَ ﴿١١﴾
Anlıyor musun nedir, o zorluğun ne olduğunu!
وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْعَقَبَةُ ﴿١٢﴾
Bir köleyi, fidyesini verip azat etmek.
فَكُّ رَقَبَةٍ ﴿١٣﴾
Yahut açlık gününde yedirmektir. (*14-16)
أَوْ إِطْعَامٌ فِي يَوْمٍ ذِي مَسْغَبَةٍ ﴿١٤﴾
Yakınında bulunan yetimi. (*15)
يَتِيمًا ذَا مَقْرَبَةٍ ﴿١٥﴾
Yahut yoksulluk içinde olan miskini.
أَوْ مِسْكِينًا ذَا مَتْرَبَةٍ ﴿١٦﴾
Sonra iman eden kimselerden olup sabrı tavsiye etmek ve merhameti tavsiye etmektir.
ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِ ﴿١٧﴾
İşte onlar uğurlu kimselerdir. (*18)
أُولَـٰئِكَ أَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ ﴿١٨﴾
Ayetlerimizi inkâr eden kimseler. (*19-20)
وَالَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِنَا هُمْ أَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ ﴿١٩﴾
Onlar, uğursuz kimselerdir; onların, üzerlerine bir ateş kapanacaktır!
عَلَيْهِمْ نَارٌ مُّؤْصَدَةٌ ﴿٢٠﴾
Dipnotlar:
Yer işaretiniz eklendi