Evrensel Mesaj Kur'an'ı Kerim Meali
Saff Süresi الصَّفِّ
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

Saff sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 14 âyettir. İsmini, 4. ayetinde geçen ا? صَف (saffen) kelimesinden alır. Sûrenin “İsa” ve اَلْحَوَارِیُّونَ (Havariyyûn) isimleri de vardır. اَلْمُسَبِّحَاتُ (Müsebbihât) diye bilinen sûrelerin üçüncüsüdür. Resmî tertîbe göre 61, iniş sırasına göre 108. sûredir.

Göklerde olanlar ve yerde olanlar Allah’ı tesbih ederler; O, Aziz’dir, Hâkim’dir. (*1)
سَبَّحَ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ ۖ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ ﴿١﴾
Ey iman eden kimseler, niçin yapmayacağınız şeyi söylüyorsunuz! (*2-3)
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لِمَ تَقُولُونَ مَا لَا تَفْعَلُونَ ﴿٢﴾
Yapmayacağınız şeyi söylemek, elbette Allah katında büyük bir nefrettir!
كَبُرَ مَقْتًا عِندَ اللَّهِ أَن تَقُولُوا مَا لَا تَفْعَلُونَ ﴿٣﴾
Şüphesiz Allah, saf tutarak Kendi yolunda savaşan kimseleri sever; şüphesiz onlar, sıralanmış binalar gibidirler. (*4)
إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الَّذِينَ يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِهِ صَفًّا كَأَنَّهُم بُنْيَانٌ مَّرْصُوصٌ ﴿٤﴾
Bir zaman Musa kavmine dedi ki: ‘Ey kavmim, niçin bana eziyet ediyorsunuz ve gerçekten biliyorsunuz ki şüphesiz ben, sizin için Allah’ın Rasulü’yüm!’ Artık ne zamanki saptılar, Allah da kalplerini saptırdı; (*5) Allah, fasıklar kavmine hidayet vermez. (**5) 
وَإِذْ قَالَ مُوسَىٰ لِقَوْمِهِ يَا قَوْمِ لِمَ تُؤْذُونَنِي وَقَد تَّعْلَمُونَ أَنِّي رَسُولُ اللَّهِ إِلَيْكُمْ ۖ فَلَمَّا زَاغُوا أَزَاغَ اللَّهُ قُلُوبَهُمْ ۚ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ ﴿٥﴾
Bir zaman Meryem oğlu İsa, demişti ki: ‘Ey İsrailoğulları, şüphesiz ben, size Allah’ın Rasulü’yüm; benden önce Tevrat’ta olanları tasdik edici ve benden sonra gelecek, ismi Ahmed olan bir Rasulü müjdeleyiciyim.’ (*6) Artık ne zamanki apaçık delillerle onlara gelince, dediler ki: ‘Bu apaçık bir sihirdir.’ (**6)
وَإِذْ قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ إِنِّي رَسُولُ اللَّهِ إِلَيْكُم مُّصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرَاةِ وَمُبَشِّرًا بِرَسُولٍ يَأْتِي مِن بَعْدِي اسْمُهُ أَحْمَدُ ۖ فَلَمَّا جَاءَهُم بِالْبَيِّنَاتِ قَالُوا هَـٰذَا سِحْرٌ مُّبِينٌ ﴿٦﴾
Kendisi İslâm’a çağırıldığı halde yalan uydurarak Allah’ın üzerine iftira atan kimseden daha zalim kimdir ve Allah, zalimler toplumuna hidayet vermez. (*7)
وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ وَهُوَ يُدْعَىٰ إِلَى الْإِسْلَامِ ۚ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ ﴿٧﴾
Onlar, ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar, kâfirler hoşlanmadığı halde Allah, nurunu tamamlayacaktır. (*8)
يُرِيدُونَ لِيُطْفِئُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَاللَّهُ مُتِمُّ نُورِهِ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ ﴿٨﴾
O ki Rasulü’nü, Hidayetle ve Hak dinle gönderdi ki onu, bütün dinlerin üzerine çıkarsın; velev ki müşrikler hoş görmese de! (*9)
هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَىٰ وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ ﴿٩﴾
Ey iman eden kimseler, acıklı bir azaptan sizi kurtaracak bir ticareti size göstereyim mi! (*10) (*10-11)
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا هَلْ أَدُلُّكُمْ عَلَىٰ تِجَارَةٍ تُنجِيكُم مِّنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ ﴿١٠﴾
Allah ve Rasulü’ne iman edersiniz, Allah yolunda mallarınızla canlarınızla cihad edersiniz; şayet bilirseniz işte bu, sizin için daha hayırlıdır.
تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَتُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ بِأَمْوَالِكُمْ وَأَنفُسِكُمْ ۚ ذَٰلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ ﴿١١﴾
Günahlarınızı size bağışlar, altlarından nehirler akan cennetlere ve Adn cennetinde memnun edici meskenlere sizi koyar. İşte bu, büyük bir kurtuluştur.
يَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَيُدْخِلْكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ وَمَسَاكِنَ طَيِّبَةً فِي جَنَّاتِ عَدْنٍ ۚ ذَٰلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ ﴿١٢﴾
Ve kendisini seveceğiniz diğer bir şey, Allah’tan yardım ve yakın bir fetih; (*13) Mü’minleri müjdele! (**13)
وَأُخْرَىٰ تُحِبُّونَهَا ۖ نَصْرٌ مِّنَ اللَّهِ وَفَتْحٌ قَرِيبٌ ۗ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ ﴿١٣﴾
Ey iman eden kimseler, Allah’ın yardımcıları olun, Meryem oğlu İsa’nın, Havarilere dediği gibi, ‘Allah yolunda benim yardımcılarım kimdir?’ Havariler dedi ki: ‘Biziz, Allah (yolunda) yardımcıların!’ Böylece İsrailoğullarından bir grup iman etti ve bir grup inkâr etti. Bunun üzerine Biz de, iman eden kimseleri, düşmanlarına karşı destekledik, böylece galip gelenler oldular.  (*14)
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُونُوا أَنصَارَ اللَّهِ كَمَا قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ لِلْحَوَارِيِّينَ مَنْ أَنصَارِي إِلَى اللَّهِ ۖ قَالَ الْحَوَارِيُّونَ نَحْنُ أَنصَارُ اللَّهِ ۖ فَآمَنَت طَّائِفَةٌ مِّن بَنِي إِسْرَائِيلَ وَكَفَرَت طَّائِفَةٌ ۖ فَأَيَّدْنَا الَّذِينَ آمَنُوا عَلَىٰ عَدُوِّهِمْ فَأَصْبَحُوا ظَاهِرِينَ ﴿١٤﴾
Dipnotlar:
Yer işaretiniz eklendi