Evrensel Mesaj Kur'an'ı Kerim Meali
Cuma Süresi الْجُمُعَةِ
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

Cum‘a sûresi Medine’de inmiştir. 11 âyettir. İsmini, 9. âyette geçen اَلْجُمْعَةُ (cum‘a) kelimesinden almıştır. اَلْمُسَبِّحَاتُ (Müsebbihât) sûrelerinin dördüncüsüdür. Resmî tertîbe göre 62, iniş sırasına göre ise 96. sûredir.

Göklerde olanlar ve yerde olanlar Melik, (*1) Mukaddes, Aziz, Hâkim olan Allah’ı tesbih etmektedir. (**1)
يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ ﴿١﴾
O ki, ümmiler içinde onlardan bir Rasul gönderdi, onlara O’nun ayetlerini okuyor, (*2) ve onları temizliyor (**2) ve onlara Kitab’ı ve Hikmeti öğretiyor, şüphesiz önceden onlar, apaçık bir dalalet içerisinde idiler. (***2)
هُوَ الَّذِي بَعَثَ فِي الْأُمِّيِّينَ رَسُولًا مِّنْهُمْ يَتْلُو عَلَيْهِمْ آيَاتِهِ وَيُزَكِّيهِمْ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَإِن كَانُوا مِن قَبْلُ لَفِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ ﴿٢﴾
Onlardan başkalarına ki, henüz onlara katılmamışlardır; O, Aziz’dir, Hâkim’dir.
وَآخَرِينَ مِنْهُمْ لَمَّا يَلْحَقُوا بِهِمْ ۚ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ ﴿٣﴾
Bu, Allah’ın lütfudur, dileyen kimseye onu verir ve Allah, büyük Lütuf sahibidir. (*4)
ذَٰلِكَ فَضْلُ اللَّهِ يُؤْتِيهِ مَن يَشَاءُ ۚ وَاللَّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ ﴿٤﴾
Tevrat’ın sorumluluğu verilenlerin, sonra onu nakletmeyen kimselerin misali, kitaplar taşıyan eşeğin misali gibidir. Allah’ın ayetlerini yalanlayan kimselerin misali ne kötüdür; Allah, zalimler toplumuna hidayet vermez. (*5)
مَثَلُ الَّذِينَ حُمِّلُوا التَّوْرَاةَ ثُمَّ لَمْ يَحْمِلُوهَا كَمَثَلِ الْحِمَارِ يَحْمِلُ أَسْفَارًا ۚ بِئْسَ مَثَلُ الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِ اللَّهِ ۚ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ ﴿٥﴾
De ki: ‘Ey Yahudi kimseler, şayet insanlardan daha çok Allah’ın dostlarının gerçekten sizler olduğunuzu iddia ediyorsanız, o halde ölümü temenni edin, gerçekten doğrulardan iseniz.’
قُلْ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ هَادُوا إِن زَعَمْتُمْ أَنَّكُمْ أَوْلِيَاءُ لِلَّهِ مِن دُونِ النَّاسِ فَتَمَنَّوُا الْمَوْتَ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ ﴿٦﴾
Ellerinin takdim ettiği şeyler yüzünden ebediyen onlar onu temenni etmezler, Allah, zalimleri Bilen’dir.
وَلَا يَتَمَنَّوْنَهُ أَبَدًا بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ ۚ وَاللَّهُ عَلِيمٌ بِالظَّالِمِينَ ﴿٧﴾
De ki: ‘Şüphesiz ölüm, -ki ondan kaçıyorsunuz -nihayet muhakkak o, size ulaşacaktır, sonra gaybı ve görüneni Bilen’e döndürüleceksiniz, sonra yapmış olduğunuz şeyleri size haber verecektir.’  (*8)
قُلْ إِنَّ الْمَوْتَ الَّذِي تَفِرُّونَ مِنْهُ فَإِنَّهُ مُلَاقِيكُمْ ۖ ثُمَّ تُرَدُّونَ إِلَىٰ عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿٨﴾
Ey iman eden kimseler, Cuma günü salat için çağrıldığı zaman Allah’ı zikretmeğe hemen koşun ve alışverişi bırakın; şayet bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. (*9)
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا نُودِيَ لِلصَّلَاةِ مِن يَوْمِ الْجُمُعَةِ فَاسْعَوْا إِلَىٰ ذِكْرِ اللَّهِ وَذَرُوا الْبَيْعَ ۚ ذَٰلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ ﴿٩﴾
Nihayet salatı tamamladığınız zaman artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın fazlından isteyin ve Allah’ı çok zikredin, ta ki kurtuluşa eresiniz. 
فَإِذَا قُضِيَتِ الصَّلَاةُ فَانتَشِرُوا فِي الْأَرْضِ وَابْتَغُوا مِن فَضْلِ اللَّهِ وَاذْكُرُوا اللَّهَ كَثِيرًا لَّعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ ﴿١٠﴾
Bir ticaret yahut eğlence gördükleri zaman, ona doğru dağıldılar ve seni ayakta bıraktılar. De ki: ‘Allah’ın yanında bulunan, eğlenceden ve ticaretten daha hayırlıdır; Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.’ (*11)
وَإِذَا رَأَوْا تِجَارَةً أَوْ لَهْوًا انفَضُّوا إِلَيْهَا وَتَرَكُوكَ قَائِمًا ۚ قُلْ مَا عِندَ اللَّهِ خَيْرٌ مِّنَ اللَّهْوِ وَمِنَ التِّجَارَةِ ۚ وَاللَّهُ خَيْرُ الرَّازِقِينَ ﴿١١﴾
Dipnotlar:
Yer işaretiniz eklendi