Evrensel Mesaj Kur'an'ı Kerim Meali
Burûc Süresi الْبُرُوجِ
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

Burûc sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur. 22 ayettir. İsmini, birinci âyette geçip “burçlar” mânasına gelen الْبُرُوجُ (burûc) kelimesinden alır. Mushaf tertîbine göre 85, nüzûl sırasına göre 27. sûredir.

Andolsun burçlara sahip göğe! (*1)
وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الْبُرُوجِ ﴿١﴾
Ve andolsun vadedilen güne! (*2)
وَالْيَوْمِ الْمَوْعُودِ ﴿٢﴾
Şahide ve şahitlik edilene! (*3)
وَشَاهِدٍ وَمَشْهُودٍ ﴿٣﴾
Canı çıksın Ashab-ı Uhdud’un!
قُتِلَ أَصْحَابُ الْأُخْدُودِ ﴿٤﴾
Tutuşturulmuş olan ateş!
النَّارِ ذَاتِ الْوَقُودِ ﴿٥﴾
O zaman onlar, onun üzerinde oturmuşlardı.
إِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌ ﴿٦﴾
Ve onlar, Mü’minlere yaptıkları şeye şahitlik ediyorlardı.
وَهُمْ عَلَىٰ مَا يَفْعَلُونَ بِالْمُؤْمِنِينَ شُهُودٌ ﴿٧﴾
Aziz, Hamd edilen Allah'a gerçekten iman etmelerinden başka onlardan intikam almadılar. (*8)
وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَن يُؤْمِنُوا بِاللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ ﴿٨﴾
O ki, göklerin ve yerin mülkü O’nundur; (*9) Allah her şeye şahittir. (**9)
الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ ﴿٩﴾
Şüphesiz Mü’min erkek ve kadın kimselere işkence edip sonra tevbe etmeyenler, işte onlar için cehennem azabı vardır ve onlar için yakıcı bir azap vardır. (*10)
إِنَّ الَّذِينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَرِيقِ ﴿١٠﴾
Gerçekten iman edip salih amel işleyen kimseler, onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır; işte bu büyük kurtuluştur. (*11)
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ۚ ذَٰلِكَ الْفَوْزُ الْكَبِيرُ ﴿١١﴾
Şüphesiz Rabb’inin vuruşu gerçekten şiddetlidir. (*12)
إِنَّ بَطْشَ رَبِّكَ لَشَدِيدٌ ﴿١٢﴾
Şüphesiz O, başlangıçta var edendir ve geri döndürecek O’dur.
إِنَّهُ هُوَ يُبْدِئُ وَيُعِيدُ ﴿١٣﴾
Ve O, bağışlayan, sevendir.
وَهُوَ الْغَفُورُ الْوَدُودُ ﴿١٤﴾
Arşın sahibidir, yücedir.
ذُو الْعَرْشِ الْمَجِيدُ ﴿١٥﴾
Bu yüzden istediği şeyleri yapandır.
فَعَّالٌ لِّمَا يُرِيدُ ﴿١٦﴾
Sana geldi mi askerlerin haberi! (*17-20)
هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ الْجُنُودِ ﴿١٧﴾
Fir’avn ve Semud’un!
فِرْعَوْنَ وَثَمُودَ ﴿١٨﴾
Bilakis inkâr eden kimseler, bir yalanlama içerisindedirler.
بَلِ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي تَكْذِيبٍ ﴿١٩﴾
Ve Allah onları arkalarından kuşatmıştır.
وَاللَّهُ مِن وَرَائِهِم مُّحِيطٌ ﴿٢٠﴾
Bilakis o, şerefli bir okuma(Kur’an)dır. (*21-22)
بَلْ هُوَ قُرْآنٌ مَّجِيدٌ ﴿٢١﴾
Muhafaza edilen (*22) bir levha içindedir. (**22)
فِي لَوْحٍ مَّحْفُوظٍ ﴿٢٢﴾
Dipnotlar:
Yer işaretiniz eklendi