Neml Suresi (1-14. Ayetler)

Neml Suresi (1-14. Ayetler)

Temmuz 30, 2022 0 Yazar: Ramazan Yılmaz

Giriş
Mü’minlerin, temel kaynağı Kur’an, hareket metotları, rasullerin örnekliğidir

Risalet tarihinde rasuller yoluyla insanlara ulaştırılan vahyin ve son Rasul Hz. Muhammed (as) vasıtasıyla gönderilen Kur’an’ın öncelikli mesajı, insanların yüce Allah’ı gereği gibi tanıyıp şirk koşmadan iman etmelerini sağlamaktır. Bu gerçek sağlanmadan yüce Allah’a gereğince iman etmek, ihlasla ibadet ve ameller yapmak mümkün değildir.
Yüce Allah’ı, hakkıyla bilip tanımak ve gerçekten O’na iman etmek, ancak Kur’an’ı iyi bilmek ve ona kesinlikle tâbi olmakla mümkündür. Kur’an’ı, gereğince bilip ona tabi olmadan yüce Allah’a gerçekten iman etmek hiçbir şekilde mümkün değildir.
Kur’an, Tevhid gerçeğini apaçık bir şekilde açıklayarak insanların, Rab’lerine şirk koşmadan iman etmelerini sağlar. Bu gerçek anlaşılmadan, hakkıyla iman edip dosdoğru hareket edilmeden yapılabilecek her şey boşa gider.
Yüce Allah (cc), Tevhidi gerçekleri insanlara ulaştıracak kişilerde bulunması gereken vasıfları belirtmekte, Risalet önderlerinin örnekliklerini vererek onlar gibi olunmasını istemektedir. Davetçilerde bulunması gereken vasıflara sahip olmayanlar, hiçbir şekilde davetçi olamaz, Tevhidi esasları insanlara ulaştıramazlar.
Kur’an, Tevhidi esasların neler olduğu, bu esasların, insanlara nasıl ulaştırılacağı, Tevhidi esasları ortaya koyan davetçinin nasıl bir kimlik ve kişiliğe sahip olacağı, küfür ve şirk ehline karşı nasıl bir tavır takınacağı konusunu apaçık olarak bildirmektedir.
Yüce Allah’a iman ve O’na davet etmek için kişinin, öncelikle kendisinin Kur’an’a teslim olması, düşünce, söz ve fiillerinde Kur’an’a aykırı hareket etmemesi, rasullerin örnekliğini esas alması, örnek bir kişilik ortaya koyması, her türlü kibir, azgınlık ve böbürlenmekten kaçınarak yeryüzünde yaşaması gerekir.
Davetçiler, açık ve net olmalıdırlar
Kur’an, apaçık olduğu gibi Kur’an’ı tebliğ edenler de net ve açık olmalı, kim olduklarını, ne istediklerini açıkça ortaya koymaları, Tevhidi esasları net olarak anlatmalıdırlar. Unutulmasın ki, Tevhidi esaslar apaçık bir şekilde ortaya konulmadıkça küfür ve şirkin rengi belli olmaz.
Küfür ve şirkin rengini belli etmek isteyenler, İbrahim’i bir tavırla tağuta karşı saflarını belirlemeli, kırmızı çizgilerini açık bir şekilde ortaya koyarak kâfir ve müşriklere karşı, “O Bir olan Allah’a iman edinceye kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret ortaya çıkmıştır,” diyebilmelidirler.
Davetçiler, tağutî küfür yasalarına ve temsilcilerine karşı Hz. İbrahim (as)’ın net ve dik duruşunu kuşanmalı, Hz. Musa (as) gibi en zorba diktatörlere karşı Hakk’ı ortaya koymalı, demokratik diktatörlere karşı çıkmalı, Hz. Muhammed (as) gibi, tağutî sistem tarafından kendilerine yapılan tüm teklifleri reddetmeli, kendilerine sunulan her şeyi ellerinin tersi ile itmelidirler.
Davetçiler, küfür sisteminin şirk ve küfür yuvaları vakıf ve derneklerin kirli tabelaları arkasına sığınmamalı; Ashab-ı Kehf gibi, ortaya çıkıp “Rabb’imiz, göklerin ve yerin Rabb’idir” diyerek Tevhidi esasları anlatmalı ve bunları yapanlarla beraber olmalıdırlar. Bunları yapmayanlar, şirk ve küfür pisliği içerisinde bocalayıp dururlar.
Davetçiler, saflarını netleştirmeli, ikiyüzlü tutum ve davranışlardan sakınmalı, söz ve davranışlarında muğlaklık bulunmamalı, yerlerini ve konumlarını belirlemelidirler. Hangi gerekçe ile olursa olsun, küfür ve şirk ehline karşı tavizkâr davranmamalı, onların yanında bulunarak şirk ve küfürlerine meşruiyet vermemelidirler.
Kendilerini netleştirmeyenlerin, İslâm adına söyleyecekleri her söz, yapacakları her davranış, hiçbir anlam ifade etmez ve karşılarındaki muhataplarına herhangi etki yapmaz. Söylenen sözlerin insanları olumlu ya da olumsuz etkileyebilmesi için davetçilerin, net bir kişiliğe sahip olmaları gerekir.
Davetçilerin, ne istedikleri, neye karşı oldukları toplum tarafından net olarak bilinmelidir. Davetçiler, özellikle şirk ve küfür içerisinde bulunanlara ve insanları Allah yolundan saptıran Samiri soylu bel’amlara, yumuşak davranma adına Tevhidi gerçekleri gizlememeli, taviz vermemelidirler.
Davetçiler, Kur’an’ın bütün hükümlerine teslim olmalıdırlar
Kur’an’a iman ederek Tevhidi esasları insanlara duyuranların, öncelikle kendileri Kur’an’a teslim olmalı, hayatlarını Kur’anî esaslara göre düzenlemeye çalışmalıdırlar.

Müslümanlar, hiçbir gerekçe ile ayetlere sırt dönüp kaçamazlar. Onlar, tağutî sistemlerin korkusundan, içerisinde yaşadıkları geleneksel din anlayışına sahip toplumun kınama ve tepkilerinden ve kimi çıkarlar uğruna ayetlerin bir kısmını terk edemez, onlara aykırı hareket edemezler.
Tevhidi mesajı yüklenenler, yüklendikleri sorumluluk gereği ancak Rab’lerinden korkarlar, yalnızca O’ndan umarlar. Onlar, Rab’lerinin kendilerine yardım edeceğine kesin inanırlar. İşte bu bilinçle davetçiler, her ortamda iman ettikleri esaslara uygun bir kişilik kuşanırlar, açık ve net olarak ortaya çıkarlar. Bu, imanın kişiye yansıması, onda tezahür etmesidir.