KUTSANAN UYDURUK GECELER İsra ve Miraç Hak, Kandilleri batıldır

KUTSANAN UYDURUK GECELER İsra ve Miraç Hak, Kandilleri batıldır

Mart 11, 2023 0 Yazar: Ramazan Yılmaz

Yüce Allah (cc) ve Rasulullah (as) üzerine iftira atılarak uydurulan kutsanmış geceler
İnsanlık tarihinde bazı günler, kimi olaylar için dönüm noktası olmaları açısından oldukça önemli bir yere sahiptirler Bu önem, o günün bizzat kendisinden değil, o günde vuku bulan olaydan dolayıdır. İnsanlar açısından yararlı olayların meydana geldiği günler, hayırlı ve güzel günler olarak değerlendirilirken, insanlar için kötü olayların meydana geldiği günler, hayırsız ve uğursuz günler olarak anılır
İnsanlar, hayırlı olayların meydana geldiği günlerin yıldönümlerinde, o olayı hatırlama duygusu içerisinde mutlu ve sevinçli olurlar, o olayı yeniden yaşıyormuş gibi duyguları coşar, bayram havası içerisinde hareket ederler. Ancak kendileri açısından kötü olayların vuku bulduğu günlerde insanlar, meydana gelen o olayın üzüntü ve acısı içerisinde mutsuz olurlar
Müslümanlar açısından güzel günler olduğu gibi, hatırlanmak istenmeyen olayların meydana geldiği günler de elbette mevcuttur Onlar, o güzel günlere eriştiklerinden sevinip mutlu olurlar, bayram yaparlar, Rab’lerine şükredeler
Sevinip mutlu olmak, bayram yapmak, her insan gibi Müslümanların da hakkıdır. Ancak onlar, her konuda olduğu gibi bu mutlu günlerinde de Rab’lerini razı etmeyi temel amaç olarak alırlar
Müslümanlar, bayram yapma ve bayramlarda nasıl hareket edileceği hususunda iman ettikleri Kur’an ve Rasul’ün örnekliğine uygun hareket etmekle mükelleftirler Çünkü Müslümanlar için asıl olan yüce Allah’ın rızasıdır. Yapılan işlerin yüce Allah’ın rızasına uygun olabilmesi ise ancak Kur’an’ın belirlediği esaslardan ve Rasul’ün örnekliğinden hareket edilmesi ile mümkündür
Hz. Muhammed (as), Rasul olarak ne yapmış, nasıl hareket etmiş, hangi günü kutlamış ve nasıl kutlamışsa, Müslümanlar da aynı şekilde hareket etmek zorundadırlar. Çünkü yüce Allah’a iman etmek ve Rasul’ün örnekliğine tabi olmak, böyle yapmayı zorunlu kılar
“Andolsun sizin için Allah’ın Rasulü’nde, Allah’ı ve Ahiret gününü uman ve Allah’ı çok hatırlayan kimseler için güzel bir örnek vardır” (Ahzab, 21)
Rasulullah (as), davetle görevlendirildiği andan hayatının sonuna kadar Kur’an’ı ahlâk edinerek hayatında yaşamış, insanlara tebliğ etmiş, Rabb’inin bildirdiği esaslar doğrultusunda hareket etmiş, bundan zerre kadar sapmamış ve taviz vermemiştir Yüce Allah (cc), her söz ve hareketini Kur’an’a uygun yapan Rasulullah (as)’ın büyük bir ahlâk üzerinde bulunduğunu bildirmiştir
“Ve şüphesiz senin için elbette kesintisiz bir mükâfat vardır ve muhakkak ki sen, büyük bir ahlâk üzerindesin” (Kalem, 3-4)
Kur’an ve Rasulullah (as)’ın Sünneti’ne uygun hareket etmek yüce Allah’ın razı olduğu dini yaşamaktır. Yüce Allah (cc), İslâm dinini tamamlamış, bundan razı olduğunu bildirmiştir
“…Bugün sizin dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’a razı oldum…” (Maide, 3)
İslâm dinini, kemale erdirip tamamlayan yüce Allah (cc), bu dini kabul edenlerin Kendisini nasıl razı edilebileceklerini bildirmiş, Kendisine hangi ibadetleri yapacağını Kur’an’da, bütün teferruatıyla açıklamıştır
Allah ve Rasulü’nün hükmünden başka bir hükmü kabul etmek apaçık sapıklıktır
Yüce Allah’ın tamamladığı ve iman edenlerin buna sarılmalarını, bunda tefrikaya düşüp sapılmamasını bildirdiği İslâm dinine sonradan girenler, tamamlanan bu yüce dini, terk edip kendi kuruntularını ya da İsrailiyat’ın yalanlarına tâbi olan bazı kimseler, yüce Allah’ın ve Rasulü’nün üzerine iftira atarak İslâm adına yalanlar uydurmuşlar, tefrikaya düşerek parçalara ayırmışlar, saparak şirke düşmüşlerdir
“O’na yönelin ve O’ndan korkun, namazı kılın ve müşriklerden olmayın. O kimseler, dinlerinde tefrikaya düştüler ve grup grup oldular; her hizip yanında olan şeylerle sevinmektedir” (Rum, 31-32)
İslâmî esasları terk edip dinde tefrikaya düşenler, yanlarından uydurdukları yalanlarla ve İsrailiyat’ın da katkıları ile Kur’an ve Sünnette bulunmayan bid’at ve hurafeleri İslâm dinine eklemişlerdir. Bu yalanlardan biri de kutsal geceler diye uydurulan gecelerdir
Kur’an ve Sünnette uydurulmuş kutsal geceler yoktur
Rasulullah (as), yüce Allah’ın tamamladığı ve razı olup beğendiği İslâm dinini kendisinden sonrakilere bırakmış, iman edenlerin bu yüce dine sımsıkı sarılmalarını, buna bir ilave yapmamalarını tavsiye etmiş dinin tamamlandığını bildirerek şu uyarıda bulunmuştur
“Din tamamlanmıştır, din adına uydurulan her şey bid’at, her bid’at sapıklıktır her sapıklık cehennemdedir”
Yüce Allah’ın bildirdiği, Rasulullah (as)’ın hayatında yaşadığı hükümlerle hiçbir ilgisi bulunmayan, sultanların ve imparatorların iman edenleri Tevhidi esaslardan saptırarak kendilerine kul, köle edinmek için -ki padişahlar insanlara ‘Kullarım’ diye hitap etmişlerdi- sonradan uydurdukları kutsanmış geceler, İslâm nokta-i nazarında sapıklık dalalettir
İslâm adına uydurulan, gerçekte ise İslâm ile uzaktan yakından ilgisi bulunmayan, tamamen Hrıstiyanlık ve diğer sapık dinlerden esinlenerek kutlanan geceler, Kur’an ve Sünnet’e aykırı, Bid’at, sapıklık ve dalalettir