Kasas Suresi (15-28. ayetler) Fevri ve duygusal hareketler kişiyi yanlış yapmaya sevk eder

Kasas Suresi (15-28. ayetler) Fevri ve duygusal hareketler kişiyi yanlış yapmaya sevk eder

Eylül 9, 2022 0 Yazar: Ramazan Yılmaz

Müslümanlar, karşılaştıkları konu ve olayları, sahip oldukları ilmi verilere göre adil bir şekilde değerlendirdikten sonra karar verip hareket etmelidirler. Kişiler, fevri ve duygusal hareket eder, olay ve olguları yeterince değerlendirmezlerse, işte o durumda sürekli hata yapacak ve sıkıntılardan kurtulmayacaklardır. Yüce Allah (cc), fevri ve acele karar konusunda Hz. Davut (as)’ın davranışını örnek vermektedir.
“Onun mülkünü güçlendirmiştik, ona hikmet ve ayırt edici bir kabiliyet vermiştik.
Sana davacıların haberi verildi mi; hani mihraba çıkmışlardı. O zaman Davud’un yanına girmişlerdi, bu yüzden onlardan ürkmüştü. Dediler ki: ‘Korkma, biz iki davacıyız, birimiz, birimize haksızlık etti. Şimdi sen aramızda Hak ile hükmet ve aşırı gitme, bize eşit olan yolu göster.
Doğrusu bu kardeşimdir, onun doksan dokuz koyunu var; benim ise bir tek koyunum var, ancak dedi ki: ‘Onun sorumluluğunu bana ver’ ve konuşmada bana üstün geldi.
(Davud) dedi ki: ‘Andolsun senin koyununu kendi koyunlarına (katmak) istemekle sana zulmetmiştir; şüphesiz karıştıranlardan birçoğu onların biri diğerine zulmeder, iman edip salih amel işleyen kimseler müstesna ve onlar da ne kadar azdır!’ Davud, gerçekten onu imtihan ettiğimizi sandı, bu yüzden Rabb’inden mağfiret diledi, eğilerek yüzüstü kapandı ve tevbe etti.
Böylece ondan bunu bağışladık ve şüphesiz onun yanımızda yakınlığı ve güzel bir yeri vardır.” (Sad, 20-25)
İlim sahibi kimseler, karşılaştıkları konu ve olaylara, kendilerinde bulunan ilim ile yaklaşmalı, sorunu onunla çözmeye çalışmalıdırlar. Hz. Davud (as), iki kişi arasında yeterince araştırma yapmadan karar vermiş, hata yaptığını anlamış ve tevbe etmiştir.
Hz. Musa (as) da yüce Allah’ın kendisine lütfettiği ilme uygun hüküm vermediği, duygusal hareket ettiği için bir insanın ölümüne neden olmuştu.
15- (Musa), halkının habersiz olduğu bir zamanda şehre girdi, orada birbirleri ile dövüşen iki adam buldu, biri kendi taraftarlarından ve diğeri düşmandan olan; derken kendi taraftarı olan, düşmandan olan kimseye karşı yardım istedi. Bunun üzerine Musa, bir yumruk attı işini bitirdi; dedi ki: ‘Bu şeytanın işindendir, doğrusu o, apaçık saptırıcı bir düşmandır.
Hz. Davud (as)’a, hikmet ve ayırt edici bir kabiliyet, Hz. Musa (as)’a, hüküm ve ilim verildiğini bildiren ayetlerden hemen sonra onların fevri hareket ettikleri ile ilgili konular işleniyor. Ayetlerde, her iki Rasul’ün de ellerinde hikmet ve ilim olduğu halde fevri ve duygusal hareket ettikleri için sıkıntıya düştükleri haber veriliyor.
Müslümanlar gerek kendi nefisleri gerek aile bireyleri ile ya da sosyal ve toplumsal ilişkilerinde her konu ve durumda mutlaka iman ettikleri Kur’an’a uygun hareket etmeli, sorunlarını Kur’anî hükümler doğrultusunda çözüme kavuşturmalıdırlar. Aksi halde hem dünyada hem de Ahirette çok büyük sıkıntılara, belki de acıklı bir azaba düşeceklerdir
Şeytan, insanı her zaman fevri ve duygusal harekete sevk eder, yanlış işler yapmasına sebep olur. Bu nedenle karşılaşılan sorunlar, duygusal hareket etmeden değerlendirilmeli, konuyu net anladıktan sonra hareket edilmelidir. Hz. Musa (as), karşılaştığı sorunu anlayıp dinlemeden, kimin haklı ya da haksız olduğunu öğrenmeden tamamen yanlı hareket etmiş, ancak hataya düşmüş, yanlış sonuçlar elde etmiştir.
Birbirleri ile sorunları bulunan kişilerle karşılaşıldığında, sorunun taraflarının çok iyi dinlenilmesinden, delillerinin sorulmasından sonra adil bir şekilde karar vermek gerekir. Yüce Allah (cc), kulları ile ilgili her detayı çok iyi bilmesine, yazıcı melekleri tarafından kullarının her hali kaydedilmesine rağmen, Kıyamet gününde Kitab’a göre herkesin sorgulanacağını, rasullerin ve şahitlerin getirileceklerini, el ve ayak gibi uzuvlarının konuşturulacağını bildiriyor.
“Yer, Rabb’inin nuru ile parlar, Kitap konulur, nebiler ve şahitler getirilir ve aralarında adâletle hükmedilir; onlara hiç haksızlık edilmez.” (Zümer, 69)
“O gün onlar aleyhine, dilleri, elleri ve ayakları, yapmış oldukları şeylere şahitlik edecektir.” (Nur, 24)
Bu ayetler, ilim ehli kimselerin de dünyada insanlar arasında hüküm verirlerken mutlaka tarafları dinlemeleri, şahide, delile dayalı hareket etmeleri konusunda birer kılavuzdurlar. İşte bu nedenle ilim ehli kullara düşen sorumluluk, her konu ve durumda mutlak anlamda ilmi ve delil üzere hareket etmektir.
Hatadan dönmek bir fazilet, hatada ısrar dalalete saplanmaktır
İnsan, beşer oluşu nedeniyle daima hata yapabilir, yanlışa düşebilir; önemli olan yapılan bu hatayı fark eder etmez, tevbe edilmeli, yüce Allah’tan bağışlanma dilenmelidir. Aksi halde hatada ısrar, kişinin felakete uğramasına neden olur ki şeytan, hatasında ısrar ettiği için lanetlenmişti. Hz. Musa (as), hatasını anlayıp tevbe etmiştir.
16- Dedi ki: ‘Rabb’im, şüphesiz ben nefsime zulmettim, artık beni bağışla!’ bunun üzerine onu bağışladı, muhakkak ki O, Bağışlayan, Esirgeyendir.
Hatadan dönüp tevbe etmek, bir erdemlilik olduğu gibi insanı takvaya ulaştırır, Rabb’i yanında makbul bir kul olmasına neden olur.