Hudeybiye Antlaşması, Müşriklerin, Rasulullah (as)’ı Devlet Başkanı Olarak Tanımaları

Hudeybiye Antlaşması, Müşriklerin, Rasulullah (as)’ı Devlet Başkanı Olarak Tanımaları

Mayıs 27, 2023 0 Yazar: Ramazan Yılmaz

Günümüz Samiri soylu bel’amları, hemen her konuda Kur’anî gerçekleri çarpıtıp kendi dalaletlerine göre yorumladıkları gibi Rasulullah (as)’ın müşriklerle yaptığı bazı antlaşmaları da olduğundan farklı anlatmaktadırlar. Bunlardan biri de Rasulullah (as)‘ın Mekkeli müşriklerle yaptığı Hudeybiye Antlaşmasıdır.
İslâm tarihinde, çok değişik inkârcı birçok hizipler, gruplar, kişiler ortaya çıkmış, kimileri irtidat edip küfürlerini açıkça ortaya koyarak İslâm’a karşı cephe alırlarken bazıları, günümüz Samiri soylu bel’amlarının yaptıkları gibi Kur’an’ı kullanarak küfürlerini sürdürmüşlerdir. Bunlardan bazıları, İslâm’dan sapıp irtidat ederek dalalete düşen, bazıları ise önceleri Müslüman görünmüş, ancak istediklerini elde edemeyince gerçek yüzlerini ortaya koyarak sapan kimselerdir.
İslâm’dan dönüp irtidat edenlerin en azılılarından biri olan Müseylimetulkezzab adındaki kişidir. Hicaz bölgesinde Beni Hanife kabilesinin lideri iken Rasulullah (as)’ın İslâm’a daveti üzerine bu kabileden birçok kişinin Müslüman olmaları üzerine kabile üzerindeki nüfuzu azalmış, bunun üzerine Şair, hatip, kâhin ve nüfuz sahibi ve Hıristiyan olan Müseylime, Müslüman görünerek Rasulullah (as)’a gitmiş, Rasulullah (as)’dan daha önce reisi olduğu Beni Hanife’nin reisliğini istemiş, ancak Rasulullah onun bu talebini kabul etmemişti.
Kabilesinin reisliği talebi kabul edilmeyen Müseylime, uydurduğu yalanlarla kendisine vahiy geldiğini iddia ederek rasul olduğunu iddia etmiştir. Rasulullah (as)’ın vefatından sonra Hz. Ebû Bekir’in Halifeliği döneminde zekât vermeyi reddedenlerle birlikte Halife’ye karşı savaşmıştır.
Günümüzde İslâm’dan görünüp İslâmî esasları karıştıran Samiri soylu bel’amlar, rasulluk iddiası dışında adeta Müseylime’yi örnek almış bir tavırla kelimeleri yerlerinden kaydırarak İslâmî esasları, kendileri için tahrif etmektedirler.
Samiri soylu bel’amlardan Müseylimetulkezzab gibi kendilerine vahiy geldiklerini iddia edenler olduğu gibi çoğunluğu Samiri gibidirler. Bunlar, Rasulullah (as)’ı inkâr etmekte, onun getirdiği Kur’anî gerçekleri değiştirmeye kalkışmakta, insanları Allah yolundan saptırmaya çalışmaktadırlar. Bunlar, kimi zaman da Bel’am İbnü’l Bahura gibi gerçekleri bildikleri halde gizlemektedirler. Yüce Allah (cc), bunları lanetlemektedir
“Şüphesiz açık delillerden indirdiğimiz şeyleri ve Hidayeti, Biz Kitap’ta insanlara onu açıkça beyan ettikten sonra gizleyen kimseler, işte onlara Allah lanet eder ve lanet edebilenler de onlara lanet eder” (Bakara, 159)
“Şüphesiz Allah’ın indirdiği Kitap’tan bir şey gizleyen kimseler ve onu az bir değere satanlar, işte onların yedikleri karınları içindeki ancak ateştir. Allah, Kıyamet günü onlarla konuşmaz ve onları temizlemez; onlar için acıklı bir azap vardır
İşte onlar, Hidayete karşılık sapıklığı, mağfirete karşılık azap satın alan kimselerdir; artık ateşe karşı ne kadar sabredebilirler” (Bakara, 174-175)
Samiri soylu bel’amlar, birçok gerçeği tersyüz ederek anlatmaktadırlar
Samiri soylu bel’amlar, kendilerini öne çıkarmak, toplum üzerinde etkilerini sürdürmek, siyasi egemen sistemin yanında kendilerine bir yer edinmek ve içerisinde bulundukları gayri İslâmî durumu gizlemek için Kur’anî kavramları, İslâmî kimi uygulamaları çarpıtarak kendilerini öne çıkarmaktadırlar
Hılf’ul Fudul gibi Müslümanlara örneklik teşkil etmeyen bir anlaşmayı, İslâmî göstermeye çalışan Samiri soylu bel’amlar, Hudeybiye Antlaşması’nı da aynı şekilde saptırma yoluna giderek içerisinde bulundukları küfür ve şirke delil göstermeye çalışmaktadırlar
Hudeybiye Antlaşması, iki devlet arasında yapılan bir antlaşma olması yanında antlaşmayı imzalayan Rasulullah (as), hiçbir şekilde Samiri soylu bel’amlar gibi kâfirlere zillet içerisinde boyun eğmemiştir
Her hareketleri, yol ve yöntemleri şirk ve küfür olan Samiri soylu bel’amlardan kimileri batıl eylemlerine kılıf bulmak için Hudeybiye Antlaşmasını istismar etmektedirler. Samiri soylu bel’amları Kur’an’dan kendilerine delil bulamadıkları için bu antlaşmayı referans aldıklarını söylemektedirler
Hudeybiye Antlaşmasının maddelerine bakıldığında bu antlaşmayı batıl durumlarına alet etmeye çalışan Samiri soylu bel’amların ne kadar yalancı oldukları ortaya çıkmaktadır
1-Taraflar on yıl süreyle birbirlerine karşı savaşmayacak, iki tarafın halkları güven içinde yaşayacaklar, birbirlerine dokunmayacaklardır.
2- Kureyş’liler den bir kimse, velisinin izni dışında Muhammed’in tarafına kaçacak olursa, tekrar Kureyşlilere iade edilecektir
3- Muhammed’in tebaasından bir kimse Kureyş tarafına kaçacak olursa o kimse iade edilmeyecektir
4- Taraflar birbirlerine karşı düşmanlık yürütmeyecek, komplolar kurmayacak, gizlice (habersiz) yağma, mal kaçırma gibi faaliyetler icra etmeyecektir
5- Kabilelerden hangisi Muhammed’e taraf olmak isterse bunu yapmakta serbesttir ve hangisi Kureyş’e taraf olmak isterse o da bunu yapmakta serbesttir
6- Müslümanlar bu yıl (Mekke’ye girmeden) geri dönecek, ancak gelecek yıl Mekke’ye (sadece ibadet için) girebilecek ve yalnız üç gün kalabileceklerdir