İslâm’da Seçim Sistemi, Halife ve Yüksek İslâmî Şura’nın Seçimi

İslâm’da Seçim Sistemi, Halife ve Yüksek İslâmî Şura’nın Seçimi

Mayıs 19, 2023 0 Yazar: Ramazan Yılmaz

İslâm Devleti’nde her konu ve uygulama öncelikle vahyin belirlediği esaslara ve Rasulullah (as)’ın en güzel uygulaması olan Sünneti’ne göredir. Bu nedenle her konu ve uygulama, insan hak ve özgürlükleri bakımından beşerî hiçbir sistemle kıyası mukabil olmayan derecede bir üstünlüğe sahiptir. Bu durum, Halife’nin ve Yüksek İslâmî Şura’nın seçimi için de böyledir
Her sistem, kendine özgü kuralları ile hayatiyetini sürdürür ve toplumlarını idare ederler. Demokrasiden diktatörlüğe, Marksizm’den Faşizme kadar beşerî her sistemin kendine özgü uygulamaları, yönetim biçimleri, sosyal, siyasal ve toplumsal uygulamaları devlet başkanlarını seçme metotları ve uygulamaları vardır
İslâm Devleti’nde Halife’nin ve Yüksek İslâmî Şura’nın seçimi adalet ilkesine, insan hak ve özgürlüklerine, insanların onur ve kişiliklerine önem verilerek ve bu hassasiyetler gözönünde bulundurularak yapılır. Tüm bu hassasiyetlerin gözönünde bulundurulması da ancak insanı en güzel biçimde yaratıp onu şeref ve kişilik sahibi kılarak üstün kılan yüce Allah’ın inzal ettiği Kur’anî esasların gereğince uygulanması ile mümkündür.
Beşerî sistemlerde kanun koyucular, yönetimi ellerinde bulunduran ve kendilerini halkın üzerinde gören kimselerdir. Bunlar ya halk tarafından seçilen meclislerdir ya da gücü ellerinde bulunduran kişi ya da kişilerdir. Bu nedenle kanunlar, kişiden kişiye meclisten meclise farklılıklar gösterir ve kimi zaman sistem aynı olmasına rağmen çıkarılan kanunlar, süreç içerisinde farklılaşarak ayrışırlar
Beşerî sistemlerde kanun koyucuların yönetenler olması nedeniyle çıkarılan kanunlar, kimi zaman taban tabana zıt olmakta insan hak ve özgürlüklerinden, adalet ilkesinden çok kanun koyucular esas alınarak yapılır
Beşerî sistemlerde yasalar, yönetenler esas alınarak çıkarıldığı için bir zamanlar vatanperver olan kimseler, yasaların değiştirilmesi ile vatan haini olarak damgalanarak yargılanabilmektedirler. Bu sistemlerde yasalar yalnızca halk tabakası için geçerlidir; yönetenler ise çoğunlukla yasa üstü kalmaktadırlar.
Beşerî sistemlerde cezalar, ancak halk tabakası için uygulanmakta, yönetenlerin suç işlemeleri durumunda ya hiç yargılanmamakta yargılanmaları halinde ise ya az bir ceza almakta ya da beraat etmektedirler. Bu nedenle beşerî sistemlerde adalet, eşitlik, hukuksallık yoktur, keyfilik, adaletsizlik, eşitsizlik mevcuttur. Bir örnek
Türkiye’de TCK. 312 maddesi diye bir ceza maddesi vardı üst sınırı üç yıl olan TCK 312. maddenin 2. fıkrası: “Halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik eden kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” demektedir
Bu maddeden sistemi ayakta tutan parti başkan ve milletvekilleri 10-12 ay ceza alırlarken İslâmî konularda yayın yapan ve demokratik tağutî sistemi kökten reddeden Kur’anî Mücahede Dergisi yazarına, bu ceza maddesinde olmayan bir ceza verilerek 4 yıl 6 ay ile cezalandırılmıştır. Bu beşerî sistemlerin nasıl adaletsiz olduklarına bir örnektir
Hükümlerini yüce Allah’ın inzal ettiği, Rasulullah (as)’ı en güzel örnekliğine dayanan İslâm Devleti yasalarında, beşerî sistemlerdeki adaletsizlikler bulunmamaktadır
İslâm’da hüküm koyucu yalnızca yüce Allah’tır
Yüce Allah (cc), insanı yeryüzüne gönderirken ona, yeryüzünde uygulayacağı hükümlerini de vermiş, bunlara uyulmasını istemiştir
“Nihayet Âdem, Rabb’inden birtakım kelimeler elde etti; bunun üzerine (Rabb’i) onun tevbesini kabul etti; şüphesiz O, tevbeyi kabul eden Merhamet eden O’dur” (Bakara, 37)
“Şimdi cahiliye hükmünü mü arzuluyorlar; yakinen bilen bir toplum için hükmü, Allah’tan daha güzel kim verebilir!” (Maide, 50)
İslâm, yüce Allah (cc) tarafından indirilen hükümler, en güzel örnek Rasulullah (as)’ın, Sünnetinden oluşan bir dindir. İslâm’da, kanun koyma hakkı yalnızca yüce Allah’a aittir. Dünya ve Ahiret kurtuluşu bu hükümlere iman edip teslim olmaktan geçer
“…Hüküm ancak Allah’ındır. O, Kendisinden başkasına kulluk yapmamanızı emretmiştir, işte sabit din budur velakin insanların çoğu bilmezler” (Yusuf, 40)
“Andolsun sizin için Allah’ın Rasulü’nde, Allah’ı ve Ahiret gününü uman ve Allah’ı çok hatırlayan kimseler için güzel bir örnek vardır” (Ahzab, 21)
İslâmî hükümler, kişiden kişiye değişiklik göstermezler, yasalar karşısında yöneticilerden halka kadar herkes eşittir. İnsanlar, İslâmî hükümlere uygun hareket ettikleri zaman tüm sorunlarını ve sıkıntıları giderecek, huzura, mutluluğa ve kurtuluşa ereceklerdir
“Ey insanlar, gerçekten size Rabb’inizden bir öğüt gelmiştir; göğüslerde olana şifa ve Mü’minler için Hidayet ve rahmettir” (Yunus, 57)
İslâm’da cezalar, suça göre verilir ve suç işleyenler arasında –halktan yönetenlere kadar- herhangi bir ayırım yapılmadan, işlenen suça göre herkese uygulanmaktadır
İslâm Devleti, bir Hilafet Devletidir
İslâm Devleti’nin yönetim biçimi Hilafet’tir, Devlet Başkanı Halifedir. Halife, İslâm Şura Meclisi tarafından seçilir
“Bir zamanlar Rabb’in, meleklere demişti ki: ‘Şüphesiz Ben, yeryüzünde bir halife yaratacağım…” (Bakara, 30)