İslâm Devleti Olmanın Temel İlkeleri!

İslâm Devleti Olmanın Temel İlkeleri!

Haziran 10, 2023 0 Yazar: Ramazan Yılmaz

İslâm Devleti’nin Temel Esası, Anayasadır
Devlet olmak, yalnızca sınırları belirlenmiş bir toprak parçasına sahip olmak değildir Devlet olmak, ülke sınırları içinde yaşayan tüm halklara karşı eşit mesafede olmak, hiçbiri arasında ayırım yapmayan adil bir anayasasının bulunmasıdır
Hangi din ya da ideolojiye sahip olursa olsun, devlette güç sahibi olan otorite, ülkedeki halklar arasında herhangi bir ayırım yapması durumunda bu devlet, ancak aşiret ya da kabile devleti olur
İslâm Devleti, Rasulullah (as) ve dört Halife döneminde Asrı Saadet diye bilinen dönemde İslâm devletinde yaşayan tüm halkalara eşit mesafede olmuş, onları tebaa kabul etmiş, onlara adilane bir şekilde yaklaşmıştır.
Rasulullah (as), Medine’ye teşrifleri ile ilk önce Medine’de devlet olmanın temeli atılmış, Medine Vesikası diye bilinen sözleşme ile İslâm Devleti vücut bulmuştur
İslâm’dan önce Medine’de herhangi bir devlet yoktu Medine’de Evs ve Hazrec kabileleri Araplar ile Benî Kaynuka, Benî Nadîr ve Benî Kurayza Yahudileri yaşamaktaydı. Evs ve Hazrec kabileleri zamanla Yahudilere karşı üstünlük sağlayarak Medine’ye hâkim olmuşlardı
Rasulullah (as)’ın Medine’ye teşriflerinin hemen akabinde devletin temel esası olan Medine’de mukim bulunan halklar için Medine Vesikası diye bir yasa hazırlandı Bu yasa, öncelikle Medine’de yaşayan toplulukların hak ve özgürlüklerini, barış ve istikrarını garanti altına almıştı.
Rasulullah (as)’ın hazırlattığı Medine Vesikası (Anayasası)
Bismillahirrahmanirrahim
1. Bu vesika, Rasulullah Muhammed tarafından Kureyşli ve Yesrib’li Mü’minler, bunlara tâbi olanlar ile sonradan onlara katılmış olanlar ve onlarla beraber cihad edenler için düzenlenmiştir.
2. Vesikayı imzalayanlar, diğer insanlardan ayrı bir ümmet teşkil eder.
Bu iki maddeden sonra gelen 3-12’a maddelerinde toplulukların daha önceden ödeyemedikleri kan diyetlerini ödemelerini esas almış,
12’b-22. maddelerde toplulukların birbirleri aleyhinde başkaları ile bir antlaşma yapmayacakları, katillerin, -kim olurlarsa olsunlar- korunmayacaklarını, Yahudilere, -Mü’minler aleyhine bir şey yapmadıkları sürece- yardım edileceğini, suçluların kısas hükmüne göre cezalandırılacaklarını,
Üzerinde ihtilâfa düşülen konular Allah’a ve resulü Muhammed’e arz edileceği, ihtilafları çözme merciinin Rasulullah olduğu belirtilmiş,
24-35. maddelerde Yahudilerin aynı haklara sahip oldukları güvence altına alınmış,
36-45’a maddelerde Rasulullah (as)’ın izni olmadan Yahudilerin Mü’minlerle birlikte savaşa katılmayacakları, savaşa katılan her grubun savaş masraflarını kendilerinin karşılayacakları, barış antlaşmalarına davet edildiklerinde Yahudilerin bu antlaşmaya katılacakları açıklanmış,
sonraki maddelerde Medine’de yaşayan her topluluk kendi yaşadığı muhitten sorumlu oldukları ve savunmalarını kendilerinin yapacakları yazılmıştır
Tarihte ilk Anayasa, İslâm Devleti’nin Medine Vesikası yani Anayasasındır
Rasulullah (as)’ın Medine’ye teşriflerine kadar dünyada, hiçbir devlette, toplumu idare edecek herhangi yazılı bir metin yoktu. Rasulullah (as)’ın Medine’ye teşriflerinden sonra Medine’de yaşayan topluluklar için yazılı bir metin hazırlandı
Batılı tarihçiler, Rasulullah (as)’ın hazırlattığı bu yazılı anayasayı adeta görmezden gelerek ilk anayasanın 1781 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde hazırlandığını iddia ediyorlar. Bazı tarihçiler de 15 Haziran 1215 yılında İngiltere’de imzalanmış olan Magna Carta (Büyük Özgürlük Sözleşmesini) ilk anayasa olarak kabul ediyorlar Oysa bu yazılı metinlerden yaklaşık altı yüzyıl önce Rasulullah (as)’ın yazdırdığı Medine Vesikası diye bilinen, Medine’de yaşayanlar arasındaki ilişkileri düzenleyen, onların hak ve özgürlüklerini garanti altına alan bir anayasa vardı
İslâm Devleti’nin Medine Vesikası, 15 Haziran 1215 yılında İngiltere’de imzalanan Magna Carta (Büyük Özgürlük Sözleşmesinden) çok daha kapsamlı ve eşit bir şekilde Medine’de yaşayanlara hak ve özgürlük tanımıştı. Magna Carta (Büyük Özgürlük Sözleşmesi) adeta Medine İslâm anayasasını kısmen kopya etmiş bir görüntü vermektedir
Tarihte ilk anayasa olan Medine Vesikası Anayasasında, Batılıların yüzyıllar sonra hazırlattıkları anayasalarında bile bulunmayan hak ve özgürlükler mevcuttu. Medine İslâm Anayasası, yazılı bir metin olması yanında aynı zamanda yazılı bir hukuktu
İngiltere’de 15 Haziran 1215 yılında imzalanan Magna Carta’yı (Büyük Özgürlük Sözleşmesini) o günkü lordlar kabul etmeyip kendi aralarında birbuçuk yıla yakın savaşlara neden olurken adalet ilkesini esas alan Medine İslâm Anayasası, tüm taraflarca kabul edilmiş ve barış içerisinde yaşamışlardı
Medine İslâm Anayasasında herkesin hak ve hürriyetlerine önem verilmiş, Müslümanlar ile Yahudilerin birlikte barış içinde yaşayacakları her topluluğun birbirinin dinine saygı gösterecekleri, Medine’de yaşayanların, birbirlerinin varlığını kabul etmeleri gerektiği garanti altına alınmış Medine’ye dışarıdan herhangi bir saldırı yapılması durumunda bütün topluluklar birlikte savaşarak şehri en iyi şekilde savunacakları belirtilmişti