Şuara Suresi, (10-68. ayetler)

Şuara Suresi, (10-68. ayetler)

Haziran 11, 2022 0 Yazar: Ramazan Yılmaz

Zorbalara karşı dik duruşun en güzel örneği
Hz. Musa (as)
(*) Hz. Musa (as) kıssası için ayrıca A’raf, 103-155. ayetlerin açıklamasına bakınız.
Hz. Musa (as), Kur’an’da, mücadelesinden en çok söz edilen Risâlet önderlerinden biridir. Güçlü bir müstekbir grubuna karşı, yılmadan mücadele etmiş, istikbar güçlerinin mali, askeri ve propaganda imkânlarına, zulüm ve baskılarına karşı tek başına direnmiş olan Hz. Musa (as), diğer taraftan köleleştirilmiş İsrailoğullarına, insan olma onurunu aşılamaya çalışmış, onları, zulmün esaretinden kurtararak özgürlüklerine kavuşturmuştur.
Hz. Musa (as)’ın mücadelesi, toplum önderlerinde bulunması gereken kararlılığın göstergesi, zorbalığa, zulme ve küfre karşı direnişin simgesidir. O, şirke, sapıklığa, sapıklara karşı tavizsiz tutumun nasıl olması gerektiğini gösteren en güzel örneklerden biridir.
En zorba diktatörlere karşı Tevhidi esasların ortaya konulmasının en güzel örneği olan Hz. Musa (as), Rabb’ine olan iman ve güveni ile zorbalığında sınır tanımayan diktatör Fir’avn’ın karşısına çıkmış, onu Rabb’ine iman etmeye davet etmişti. Onun, Rabb’ine olan iman ve güveni o denli yüksek idi ki o, bu iman ve güvenle Fir’avn’ı ancak sıradan bir kişi olarak görmüş, ondan korkup çekinmeden emrolunduğu ilahi gerçekleri duyurmuştur.
Hz. Musa (as)’ın ortaya koyduğu mücadele metodunun en önemli yönlerinden biri de Allah için zorluklara katlanıp sabredenlere yüce Allah’ın nasıl yoktan var ederek yardım ettiğini en güzel şekilde göstermesidir.
Hz. Musa (as), önce Fir’avn’e ve kavmine karşı mücadele etmiş, daha sonra da en az Fir’avn kadar inatçı olan İsrailoğullarının sapmalarına karşı durmuş; sabır ve azimle Rabb’ine tevekkül edip Hakk’ı ortaya koymuş, zorda kaldığı her durumda Rabb’inden yardım istemiştir.
Hz. Musa (as), mücadelesinin her döneminde yalnızca Rabb’ine güvenip tevekkül etmiş, mücadelesini daha bir iştiyakla sürdürmüş, hiçbir zaman ümitsizliğe düşmemiş, en zor zamanlarında dahi yüce Allah’ın kendisine yardım edeceğine inanmış, Rabb’inin emirlerine teslim olmuştur. O, bu teslimiyetinden sonra Rabb’inin lütuf ve yardımına mazhar olmuştur.
Hz. Musa (as)’ın kıssası, köleleştirilmiş bir toplumun, Allah’ın emrettiği ölçüler içerisinde hareket etmesi ve kendi öz değerlerine sahip çıkmasıyla özgürlüğünü elde edebileceğini göstermekte ve cemaatleşmenin gereğini ve faydalarını ortaya koymaktadır.
Hz. Musa (as), insanları kazıklara geçiren psikopat bir diktatörün ülkesinde, davetini ortaya koyarken hiçbir şekilde Fir’avn’dan, günümüz bel’amlarının yaptıkları gibi zillet içerisine girip izin almamış, aşağılık bir duruma düşmemiştir. O, Mısır’da kaza ile birini öldürüp Fir’avn’ın yasalarına göre suç işlediği halde davete başlamadan önce ondan özür dilememiştir.
Zorba bir diktatöre karşı Tevhidi esasları ortaya koyan Hz. Musa (as), kendisini toplum üzerinde ilah ve rab olarak gören Fir’avn’ın bir hiç olduğunu, yaptığı korkusuz mücadelenin sonucunda apaçık bir şekilde göstermiştir.
Zorbalar, başkaları tarafından şişirilmiş bir balondur
Tarihsel süreçte kendilerini her şeyi yapmaya muktedir zanneden birçok despot ve diktatör gelip geçmiştir. Kur’an’da bildirildiği kadarı ile Fir’avn, tarihsel zorbalığın en üst zirvesinde bulunan, kendisini her şeyi yapmaya muktedir gören, insanların rabbi ve ilahı olduğunu iddia eden bir zorbadır.
Tüm diktatörler, karşılarında güçlü bir muhalefet ve direniş görmedikleri sürece kendilerini güçlü zanneder, zorbalıklarında sınır tanımazlar. Ancak ne zaman ki karşılarında eğilip bükülmeyen bir güç, onurlu bir direniş, şahsiyetli bir duruş gördüklerinde yüreklerine korku düşer ne kadar zavallı ne kadar aciz ve güçsüz oldukları açığa çıkar.
Zorbaları güçlü gösteren, karşılarındaki aciz insanlardır; insanlar, acziyet içerisinde kabuklarına çekildikçe meydanı zorbalar doldurmakta ve bu acziyet içerisinde bulunanlara zulmetmektedirler. Zorbalar, başkaları tarafından şişirilmiş bir balon gibidir; aciz insanların suskunluğu bu balonu şişirip büyütmektedir. Ancak balonun üzerine konan bir sivrisineğin iğnesini batırması ile balonun havası kaçar, buruşmuş bir halde bir hiç olduğu görülür.
Kral çıplak, meşhur hikâyedir; çıplak olduğunu söylemeye cesaret etmeyen kişiler nedeniyle Kral, kendisini giyinik zannetmektedir. Küçük bir çocuğun Kralın çıplak olduğunu haykırması ile herkes gerçeği söylemek zorunda kalır, Kralın gerçek durumu gözönüne serilir.
Yüce Allah (cc), Fir’avn’ın durumunu verdikten sonra her dönemde kendilerini aciz görenlere seslenmekte, hiçbir zorbanın, bir diğerinden güçlü olamayacağını bildirmektedir.
“Sizin kâfirleriniz, sizden öncekilerden daha hayırlı mı (üstün mü), yoksa kitaplarda sizin için bir beraat mı var! Yoksa biz, yardım edilen cemaatiz mi diyorlar! Yakında o topluluk hezimete uğrayacak ve geriye dönüp kaçacaklardır.” (Kamer, 43-45)
Her zorba, -tarihte ve günümüzde- birçok örneği görüldüğü üzere mazlumların ayağa kalkmaları ile yıkılıp gidecektir.