İsra Suresi (76-88. Ayetler)

İsra Suresi (76-88. Ayetler)

Ocak 6, 2023 0 Yazar: Ramazan Yılmaz

Tevhidi mücadele zorluklarla dolu bir mücadeledir
Tevhidi mücadele, zorlukları içerisinde barındıran uzun soluklu, meşakkatli bir mücadeledir. Bu mücadeleyi ortaya koyanlar, hiçbir şekilde ve şartta taviz vermeden -canları da dahil- bu uğurda dünyevi tüm değerlerini ortaya koyabilmelidirler. Tevhidi esaslar uğruna tüm değerlerini vermeyi göze almayanlar, kendilerine, aile bireylerine bir şey olacağı kaygısı taşıyanlar, değil davetçi olmak Müslüman bile olamazlar.
Tevhidi mücadeleyi ortaya koyanlar, kâfir ve müşrikler tarafından her türlü acı, cefa, işkence görebileceklerini, cezaevine sokulacaklarını, yurtlarından sürüleceklerini ya da tüm değerlerini, sevdiklerini, aile ve yakınlarını bırakarak hicret edebileceklerini bilmelidirler.
76- Doğrusu neredeyse seni o yerde tedirgin edip oradan seni çıkaracaklardı; o zaman senden sonra çok az dışında kalamazlar.
77- Rasullerimizden senden önce gönderdiğimiz kimselerin sünnetidir; Bizim sünnetimizde bir değişiklik bulamazsın.
Tevhidi esasların, Risalet tarihinde ortaya nasıl konulduğu örneklerini yüce Allah (cc) Risalet önderlerinin mücadelelerinden kesitler vererek açıklamış, Sünnetullah’ta değişmezlik olamayacağı ilkesi gereğince her dönemde bunun aynı olduğunu bildirmiştir. Bu değişmez yasa, günümüzde de geçerlidir, Tevhidi esasları ortaya koyanların, buna göre hareket etmeleri yüce Allah’ın rızasının kazanılması açısından gereklidir.
Tevhidi mücadele, vahyin belirlediği ölçüler içerisinde ortaya konulduğu sürece yüce Allah (cc), Müslümanlara yardım edecek, bu ölçünün dışına çıkıldığında bu yardım kesilecek, vahyin gereklerini yerine getirmeyen, ondan taviz vermeye kalkışanlar, dünya ve Ahirette Rab’leri tarafından şiddetli bir şekilde cezalandırılacaklardır.
Yüce Allah (cc), Tevhidi mücadelenin nasıl yapılacağını, kullarına çok açık bir şekilde bildirmiş, bildirilen bu esaslara göre hareket etmeleri durumunda rızasına ve vadettiği mükâfatlara ulaşılacağını bildirmiştir.
Yüce Allah’a kulluk, süreklidir
78- Güneşin batmasından gecenin kararmasına kadar namaz kıl ve fecrin okumasını ki, şüphesiz fecrin okuması şahit olunandır.
Tevhidi mücadelenin esas olduğu yüce Allah’a kulluk, zamanla sınırlı değil günün yirmidört saatini içine alan, bir ömür boyunca devam eden bir kulluktur. İman edenler, her zaman, her durumda ve şekilde gece gündüz demeden Rab’lerine kulluk görevlerini ifa ederler.
“O ki, gerçekten öğüt almak isteyen yahut şükretmek isteyen kimse için geceyi ve gündüzü birbiri ardınca yaratandır!” (Furkan, 62)
Yüce Allah’a kulluk yapmak zamanla ve belli şekillerle sınırlı değildir. Kur’an’da bildirilen konularda ve zamanlarda Mü’minler, Rab’lerine kulluk görevlerini ifa ederler, O’nun rızasını umar, azabından sakınırlar.
Hz. Nuh (as)’ın mücadelesinde apaçık bir örneği verilen yüce Allah’a daveti içine alan kulluk bilinci, gece gündüz Mü’mini harekete sevk eder.
“(Nuh) Dedi ki: ‘Rabb’im, şüphesiz ben kavmimi, gece gündüz davet ettim.” (Nuh, 5)
“Sonra gerçekten ben, onları açıkça davet ettim. Sonra elbette ben, onlara açıktan söyledim, gizli gizli söyledim.” (Nuh, 8-9)
Mü’min için yüce Allah’a kulluk, günün 24 saatini içine alır, bu süre içerisinde Mü’min, Rabb’ini tefekkür eder, insanları Tevhidi esaslara çağırır, infak yapar, namaz kılar.
Kâinatta var olan her şey, gece gündüz demeden, bıkıp usanmadan iştiyakla yüce Allah’a kulluk yapar, O’nu tesbih ederler.
“Göklerde ve yerde kim varsa hep O’nundur. O’nun yanındaki kimseler, O’na kulluk etmekten büyüklük taslamazlar ve yorulmazlar. Gece ve gündüz azimlerini kırmadan tesbih ederler.” (Enbiya, 19-20)
“Ayakta, oturarak ve yanları üzerinde Allah’ı hatırlayan kimseler, göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler: ‘Rabb’imiz, bunu boşuna yaratmadın, Sen yücesin, bu yüzden bizi ateş azabından koru!” (Al-i İmran, 191)
Yüce Allah (cc), gündüzü davet, ibadet, infak ve tefekkürle geçiren kulların, akşam ve geceyi de aynı duyarlılıkla geçirerek Kendisine ibadet yapmalarını bildirmiştir
“Mallarını gece gündüz, gizli ve açık infak eden kimseler, işte onların, Rab’leri indinde onlara mükâfat vardır, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmazlar” (Bakara, 274)
Yüce Allah’a karşı kulluk görevlerini gece gündüz demeden yerine getirenlere, Rab’leri yanında mükâfatları vardır ve onlar, Kıyamet gününün o dehşetli anlarında korkmazlar ve mahzun olmazlar
Gece vitir namazı, Kur’anî bir hüküm ve farzdır
Yüce Allah (cc), Kendisini tefekkür etmeleri, infak ve davet yapmaları konusunda olduğu gibi kullarından, gece gündüz ayırımı yapmadan namaz kılmalarını da istemiştir
79- Ve gecenin bir kısmını, onu böylece ibadetle geçir, senin için fazladan olarak, tâ ki Rabb’in seni övülmüş bir makama ulaştırsın
Kur’an üzerinde yapılan anlam ve kelime çarpıtmaları bu ayette de devam etmiş, meal ve tefsir yazarlarından bazıları, yüce Allah’ın, iman eden kullarından istediği gece (vitir) namazı ibadetini, yalnızca Rasulullah (as)’a has kılacak şekilde ayete anlam vermişlerdir
(*) Gece (Vitir) namazı konusunda ayrıca Müzzemmil, 1-4 ve 20, Secde, 15-16