İsra Suresi (40-59. Ayetler)

İsra Suresi (40-59. Ayetler)

Kasım 25, 2022 0 Yazar: Ramazan Yılmaz

Samiri soylu bel’amlar, meallerinde ve söylemlerinde Kur’an’ı değiştirdiler
Günümüzde Kur’an tercümesi yaptıkları iddia edilenlerin neredeyse tümü, ne üzücüdür ki İslâm dinine, Tevhidi esaslara, Rasulullah (as)’a gereğince ya da hiç iman etmeyen kimselerdir. Tevhidi esasları bilen, Kur’an’ı düşünerek okuyan her aklıselim sahibi kimseler, bunların Samiri’nin günümüz temsilcileri olduklarını açık bir şekilde görebilecektir. Bu bel’amların, Allah’ın dini hakkında konuşma ve yazma hak ve salahiyetleri yoktur.
Samiri soylu bel’amların, birbirlerinden kopyalama yoluyla çıkardıkları meallerinde ve güncel söylemlerinde yüce Allah’a ve Rasulü’ne karşı savaş açmış olduklarını, “Tağutî sistemin en büyük destekçileri Samiri soylu bel’amlardır” videomuzda ayetlerle ve kendi sözleriyle beraber açıkladık.
Mealistler, Hz. Musa (as)’ın getirdiği Tevhidi ilkeleri çarpıtan Samiri gibi Hz. Muhammed (as)’ın getirdiği Tevhidi esasları, -sözel ve fiilen- inkâr eden, bu esasları gizleyen Samiri soylu bel’amlardır. Bunlar, tıpkı Kitap ehli sapıkları gibi dillerini eğip bükerek kelimelerin yerlerini değiştirdiler. Böylece yüce Allah’ın lanetini hak ettiler.
“Ancak ahitlerini bozmaları sebebiyle onları lanetledik ve kalplerini katılaştırdık; kelimelerin yerlerini değiştirdiler…” (Maide, 13)
Samiri soylu bel’amlar, Kur’anî kavramların yerlerini değiştirerek yüce Allah’a ve Rasulü’ne karşı savaş açmışlardır
Samiri soylu bel’amlar, kopyalama yolu ile çıkardıkları meallerde, ayetlerin anlamlarını çarpıttıkları gibi söz ve yazılarında da Kur’anî kavramların anlamlarını değiştirerek Kur’an’ı değiştirmeye kalkıştılar. Bunlar, Kur’an’ın apaçık bir şekilde bildirdiği kelimelerin yerlerini değiştirerek yüce Allah’a karşı savaş açmışlardır.
Bel’amlar, yüce Allah’ın üzerine iftira atarak tağuta oy vermenin Kur’an’a uymak olduğunu iddia ettiler, Kur’anî hükümleri değiştirerek puthaneyi Kâbe’ye benzettiler, yüce Allah’ın putperest dediği putperestlerin Müslüman olduklarını, yüce Allah’ın (hâşâ) gaybı bilmediğini söyleyerek küfür ve azgınlıklarında haddi aştılar, yüce Allah’ın reddedilmesini Kendisine iman etmenin temeli olduğunu bildirdiği tağutu reddetmeyip bütün güçleri ile tağutu sistemi destekleyerek yüce Allah’a karşı savaşmışlardır.
Kopyacı mealistler, tağutî sisteme iman eden, yüce Allah’ın reddedilmesini, Kendisine iman etmenin temel şartı olarak bildirdiği İslâm düşmanı tağutî Kemalist zorbalığı savunan, tağutî sistem tarafından Prof. Doçent gibi unvanlarla ödüllendirilen, tağutî sistemin şirk ve küfür yuvası vakıf ve derneklerin yöneticileri olan, sistemin hayatiyetini sürdürmesi için takipçilerini tağutî sistemi desteklemeye çağıran, Kur’anî ifade ile bel’am olan kimselerdir.
Mealistlere bakıldığında bunların, yüce Allah’ın Uluhiyet ve Rububiyetini, Tevhidi esasları anlatmadıkları, İslâm’ın anlaşılıp yayılması için çalışmadıkları apaçık bir şekilde görülebilir.
Kur’an tercümelerinin hemen tümüne yakını, birbirlerinden kopyalandığından ilk hatayı yapanın hatası aynen alınmıştır. Tercümelerin hemen tümüne yakını, Elmalı Hamdi Yazır’dan kopya edilmiş, ancak kimi ifadeler değiştirilerek verilmiştir.
Türkiye’deki mealistlerin atası, Elmalılı Hamdi Yazır’dır. Elmalı, kendi devletine bile ihanet eden, kendi devletini yıkmaya çalışan mason İttihat ve Terakki üyesi olduğu, İslâm düşmanı M. Kemal’in isteği ile meal yazdığı söylenmektedir. Diğer hemen bütün mealistler, Elmalı’nın mealini kopya etmişledir.
Hiç kimse, yüce Allah’a dinini öğretemez
Yüce Allah (cc), razı olduğu dini, bütün açıklığı ile ortaya koymuş, bu dinin nasıl yaşanacağı, insanlara nasıl ulaştırılacağı, iman edenlere ya da iman etmeyenlere karşı tavrın ne olacağı hususlarında rasullerini örnek olarak vermiş ve onlara tâbi olunmasını istemiştir.
Yüce Allah’ın bildirdiği kuralların dışındaki her düşünce, söz ve hareket, Mü’min ve Müslüman sıfatının kaybedilmesine, kâfir, müşrik, münafık ve fasık sıfatlarının kazanılmasına neden olur. Kişi, ister kendi arzularını isterse başka kişi ya da düşünceleri ilah edinsin, açık bir şekilde şirke düşer.
Şeytan, bazen Haktan görünerek kişiye, iman ettiği hükümlerin bir kısmını aldırır, bir kısmını terk ya da ihmal ettirir. Bu durum, kimi zaman bazı hususlarda aşırı hassasiyet ya da ihmal şeklinde, bazen de din adına uydurulan rivayetlerin, dindenmiş gibi alınması şeklinde ortaya çıkar.
Tevhidi kavramış Müslümanlar için en büyük tehlike, dini hassasiyet konusunda bir konuda yoğunlaşıp diğer konuları fazla önemsememeleridir. Bu durum, Müslümanlar için en büyük tehlikedir ve şeytanın giriş kapısıdır ki, şirke düşenlerin birçoğu, bu kapıdan girmiştir.
Bazı kimseler, daha iyi kulluk ve ibadet yapmak, yüce Allah’ı daha iyi razı edebilmek düşüncesiyle ya da sanki dinin sahibi kendileri imiş psikolojisi ile Kur’an’da bulunmayan, Rasulullah (as) tarafından söylenip yapılmayan kimi konular üzerinde yoğunlaşmışlardır. Bu onları, işlerine gelen ayetleri alıp işlerine gelmeyen ayetleri terk etmelerine neden olmuştur.