İsra mucizesi, Kur’anî bir gerçektir! İsra Suresi (1-3. Ayetler)

İsra mucizesi, Kur’anî bir gerçektir! İsra Suresi (1-3. Ayetler)

Ekim 14, 2022 0 Yazar: Ramazan Yılmaz

İsra mucizesi, Kur’anî bir gerçektir
Kur’an, genel yapısı ile insanı, maddi âlemden çıkarıp mana âlemine, müşahede edilen sınırlı ortamdan fizikötesi sınırsız âlemin içerisine çeker, insanı iki âlem içerisinde gezdirerek yüce Allah’ın azamet ve kudretini ortaya koyar, böylece insanın sağlam bir şekilde iman etmesini sağlar.
Kur’an’ın, evrensel ve çağlarüstü mesajını anlamak öncelikle maddi değer yargılarından sıyrılıp mana âleminin içerisine girmekle mümkündür. Maddi değer yargılarından sıyrılmayanlar, hiçbir zaman Kur’an’ın mesajını anlayamaz, onda geçen mucizevi hükümleri kavrayamazlar.
Kur’an’da geçen ve aklın sınırlarını aşan yüzlerce olayı, harikulade mucizeleri anlamak, maddi âlemin gerçeğini kavramakla mümkündür.
Yüce Allah (cc), maddi âlemden sıyrılıp mana âlemine girmek istemeyen ve bunda ısrar edenlerin, hiçbir zaman iman etmeyeceklerini, Kur’an’ı anlamayacaklarını bildiriyor.
“Kur’an okuduğun zaman seninle Ahirete iman etmeyen kimseler arasına örtülmüş bir perde koyarız. Onların kalpleri üzerine, gerçekten onu anlamalarını engelleyen bir örtü ve kulaklarına bir ağırlık koyarız. Kur’an’da, Rabb’ini tek olarak andığın zaman sırtları üzerine dönüp kaçarlar.” (İsra, 45-46)
Sahip oldukları beş duyunun dışında bir şey bilmeyen, bunların kapsam alanı dışına çıkmayan, her şeyi maddi değer yargıları ile değerlendirenler, mana âleminden gelen harika mesajları anlayamaz, anlayamayınca da iman edemezler. Çünkü iman etmek, müşahede etmekle değil, kalbin derinliklerindeki cevheri hareket ettirmekle mümkündür.
İsra suresi, mana ve madde âlemini birleştirerek insanların Rab’leri yüce Allah’a gereği gibi iman etmelerine ışık tutmakta, onları, her iki âlem içerisinde gezdirerek imanlarının kökleşmesini sağlamaktadır.
İsra suresi, öyle bir mesajla başlıyor ki, yalnız geçmişin değil, günümüz materyalist mantık sahiplerini şaşkına çevirmekte, adeta beyinlerine çivi saplarcasına şoke etmektedir. İman ile küfür arasında yalpalayan bu materyalistler, daha ne olduklarını anlamadan sure, birbiri ile bütünlük sağlayan konuları, gerçekten nasıl iman edileceği konusundaki gerçeği ortaya koyarak hükümlerini ardı ardına sıralamaktadır.
Vahye iman edilmesinin ya da iman edilmemesinin sonuçlarını ortaya koyan sure, Kur’an’ın yol göstericiliğine tabi olanların, nasıl bir hayat yaşamaları gerektiğini bildirmekte, ona teslimiyetin nasıl olacağını, önceki iman edenlerin örneklerini vererek açıklamaktadır.
Sure, dünya ile Ahiret arasında kurduğu köprüden, hangi vasıtalar kullanılarak Ahirete geçileceğini belirtmiş, Kur’an’a gereği gibi sarılmakla, onu iyi anlamakla Ahirete yaraşır bir hayat sürmekle Ahirete ve umulanlara ulaşılabileceğini ortaya koymuştur.
İsra suresi, iman edenlerin, nasıl bir kişilik kuşanmaları gerektiğini, toplum içerisinde nasıl hareket edeceklerini ortaya koymuş, buna uyanların şahsiyet sahibi olacaklarını belirtmiştir. Belirtilen bu esaslar, iman edenlere yepyeni bir kimlik, onurlu bir şahsiyet kazandırmaktadır.
Sure, Rasulullah (as)’ın, dolayısıyla daveti üstlenenlerin, sınırlarını belirlemiş, bu sınırları aşmamaları konusunda uyarmıştır. Kur’an’a iman edenlerin, bundan zerre kadar şaşmamaları gerektiğini, iman edilen esaslardan, insanların hatırı için taviz verilmemesini, aksi halde bunun kendileri hakkında çok kötü sonuçlar doğuracağını ihtar etmiştir.
Surenin açıklaması
1- Yücedir O ki, kulunu bir gece, ayetlerimizden kendisine göstermemiz için Mescid-i Haram’dan, Mescid-i Aksa’ya -ki, çevresini mübarek kılmışız- yürüttü; şüphesiz O, İşiten, Gören O’dur.
İmanî zafiyet içerisinde olanların, iman alanına giren konuları anlayıp değerlendirmeleri mümkün değildir. Gereği gibi iman etmeyenler, üzerlerindeki materyalist düşünceden kurtulmamışlar, olay ve olguları, taşıdıkları o materyalist değer ölçüleri ile değerlendirmektedirler.
Kur’an, iman alanına giren ve ancak iman etmekle anlaşılabilecek konu ve olaylar ile emir ve tavsiye niteliğindeki konularda iman edenlere seslenmekte, inkârcı toplumların helakiyle ilgili maddi ve müşahede edilebilir konularda ise, iman etmeyenlere örnekler vermektedir. Çünkü inkârcılar, ancak beş duyu ile algıladıklarına inanmaktadırlar.
Yüce Allah’a, meleklere, Ahiret gününe iman etmek, cin konusu, maddi değer yargıları ve duyu organları algılanacak şeyler değildir. Gaybi olan bu konular, tamamen iman etmekle ve kalbi olarak kabullenmekle mümkündür.
“Bu Kitap ki onda şüphe yoktur, Muttakiler için Hidayettir. O kimseler, gaybe iman ederler, namazlarını kılarlar ve onları rızıklandırdığımız şeylerden infak ederler. Ve o kimseler, sana indirilen şeye ve senden önce indirilen şeylere iman ederler ve Ahirete de onlar, yakinen iman ederler.” (Bakara, 2-4)
Materyalist değer yargılarına sahip kimseler, gaybi olan konulara hiçbir şekilde iman etmezler. Çünkü onlar, şu dünya hayatının dış yüzünü bilirler, gaybi olan Ahireti bilmezler.
“Onlar, dünya hayatının görünüşünü bilirler ve onlar, Ahiretten gafil olanlar onlardır.” (Rum, 7)
Materyalist mantık sahipleri, İsra vb. konuları anlayamazlar