İrtidat-Mürtetler

İrtidat-Mürtetler

Aralık 18, 2021 0 Yazar: Ramazan Yılmaz

Mürtetler, irtidat etmekle yüce Allah’ın üzerine iftira atıyorlar
Sözlükte “geldiği yoldan geri dönmek, bir şeyden yüzçevirip başka bir şeye dönmek” gibi manalara gelen irtidat, ıstılahta, bir Müslüman’ın dinini terk ederek eski inancına yani küfre dönmesi demektir.
Kur’an’da, mürtet ve irtidat açık bir şekilde tanımlanmaktadır. Kişinin, irtidat ederek mürtet olabilmesi ancak öncelikle gerçekten Müslüman olması, Hidayet bulması ile mümkündür. Kendilerine Hidayet belli olduktan sonra imanlarından dönüp irtidat edenler için Rabb’imiz şöyle buyuruyor.
“Ve kim, Hidayet kendisine açıklanır da sonradan Rasul’e muhalefet eder ve Mü’minlerin yolundan başkasına tâbi olursa, döndüğü yola onu yöneltiriz ve cehenneme atarız; ne kötü bir sonuçtur!” (Nisa, 115)
Bir kimsenin, mürtet olabilmesi ancak, onun öncelikle Hidayet’in ne olduğunu bilmesi, Rasulullah (as)’ın bildirdiği Tevhidi esaslara gerçekten iman etmesi, sonra da bu gerçekleri terk edip başka bir düşünce ve davranış içerisine girmesi ile mümkün olabilir.
Hidayet’in, Tevhidi esasların ne olduğunu bilmeyen bir kimse, yüce Allah’a iman ettiğini iddia etse de Müslüman değildir. Kur’anî anlamda iman edip Hidayet bulmayan kimselerin, zaman içerisinde yüce Allah’a inandıklarını söylemeleri, namaz kılmaları sonra da bundan vazgeçmeleri ya da tağutî sistemi reddettiklerini ifade edip sonra desteklemeleri, bunların mürtet olduğu anlamına gelmez. Bu kimseler zaten gerçekten yüce Allah’a iman etmemiş, Hidayet bulmamış, Müslüman olmamışlardı.
Kur’an’ın bildirdiği kafir, müşrik, münafık, fasık, sıfatlarında olan kimseler, yüce Allah’a gerçekten iman etmeyen kimseler olduklarından bunların, zaman içerisinde söylem ve tutumlarında İslâm’a aykırı bir ifade ve davranışta bulunmaları onların mürtet oldukları anlamına gelmez. Bunlar, Müslüman sıfatı dışında kalan diğer sıfatlarda olan kimselerdir.
Vakıf, dernek ve partilerde yuvalanan Samiri soylu bel’amlar, gerçek anlamda mürtettirler
Günümüzde gayri İslâmî yerler olan, İslâm nokta-i nazarında şirk ve küfür yuvaları olarak nitelendirilen vakıf, dernek, parti gibi şirk ve küfür yuvalarında yuvalanan ve kimi televizyonlarda Kur’anî açıklamalar yapan Samiri soylu bel’amlar, Kur’anî anlamda gerçek mürtetlerdir.
Vakıf, dernek, parti gibi şirk ve küfür yuvalarında Samiri soylu bel’amları dinleyen kimseler, Hidayet bulmadıklarından, İslâmî esasları yeterince ya da hiç bilmediklerinden bu nedenle yüce Allah’a gerçekten iman etmediklerinden mürtet değildirler.
Şirk ve küfür yuvaları olan vakıf, dernek ve partilerde İslâmî esaslar, yüce Allah’ın Uluhiyet, Rububiyet ve Meliklik sıfatlarını içeren Tevhidi ilkeler, Hidayet ve Kur’anî hükümler tam öğretilmemektedir.
Gayri İslâmî yerler olan vakıf, dernek ve partilerde İslâm dini adına bir şeyler öğrenip bu öğrendikleri ile Müslüman olduklarını iddia edenler, gerçek İslâm’ı bilmedikleri, Tevhidi anlamda yüce Allah’a iman edip Hidayet bulmadıkları, Tevhidi esaslara gereğince iman etmedikleri, Kur’anî hükümlere tam teslim olup Müslüman olmadıkları için mürtet değil, durumlarına göre Kur’an’ın tanımladığı kâfir, müşrik, münafık, fasıktırlar.
Zaman içerisinde bu kâfir, müşrik, münafık, fasıkların, bulundukları durumu terk ederek ateist ya da deist olmaları, onları mürtet yapmaz. Çünkü bunlar zaten Tevhidi esaslara gereğince ya da hiç iman etmemiş, Hidayet bulmamış ve Müslüman olmamışlardı.
Kur’anî bir çalışma içerisinde iken kimi korku ve endişeleri, bazı çıkar ve beklentileri ya da amaçlarına ulaşmaları nedeniyle Kur’anî çalışmaları terk ederek Müslümanlardan ayrılıp vakıf, dernek, parti gibi şirk ve küfür yuvalarına gidenler gerçek anlamda mürtettirler. Çünkü bunlar, daha önce Tevhidi esasları gereğince öğrenmiş, Hidayet bulmuş, Rasul’ün yolunu bir müddet takip etmiş kimselerdi. Bu nedenle bunlar, Kur’an’ın bildirdiği mürtetlerdir.
Şamanist kültürün günümüz uzantısı olan Tasavvuf denilen gayri İslâmî yerde bulunanların tümü -başlarındaki şeyhlerinden, müritlerine kadar hepsi Kur’anî esasları bilmedikleri, yüce Allah’a gereğince ya hiç iman etmedikleri için bunlar, zaten Müslüman olmadıkları Hidayet bulmadıkları, Rasulullah (as)’ın yolunu takip etmedikleri için mürtet değil ancak müşriktirler.
Mürtetler, irtidat etmekle insanların İslâm’a yönelmelerine engel oluyorlar
Mürtetlerin İslâm’a verdikleri zararı en azılı İslâm düşmanları bile verememiştir. İslâm’a yakınlık duyan bazı kimseler, mürtetlerin bu dönmelerini görünce, “Bak, bunlar da sizin gibi daha önce tağuta karşı idiler, ancak şimdi falanca partiye, özellikle de AKP çetesine girdiler, tağutun destekçileri oldular.” diyorlar.
Bu mürtetler hakkında yaptığım videoda onlara, Erdoğan ve AKP çetesine verdikleri destek nedeniyle “Ey İslâmcılar, yüce Allah’a karşı sürdürdüğünüz savaşta yenilecek ve helak olacaksınız.” demiştim.
İnsanlardan bazıları, mürtetlerin irtidat edişlerine bakıp İslâm’dan uzaklaşıyorlar. Bu nedenle mürtetler, irtidat etmekle -bilinçli ya da bilinçsiz- insanların İslâm’a yönelmelerine engel oluyorlar.