Yüce Allah (cc), Rasulullah (as)’ın Sünneti’ni ve Hadisini Tasdik Ediyor

Yüce Allah (cc), Rasulullah (as)’ın Sünneti’ni ve Hadisini Tasdik Ediyor

Haziran 24, 2022 0 Yazar: Ramazan Yılmaz

Kur’an’ın nazil olduğu günden bugüne kadar Kur’an ve İslâm düşmanları, Kur’an’a ve İslâm’a karşı olan düşmanlıklarını, Rasulullah Hz. Muhammed (as) üzerinden sürdürmeye çalışmışlardır. Bunlardan bazıları, direkt Rasulullah (as)’ı hedef alıp düşmanlıklarını ortaya koyarlarken bazıları, Rasul (as)’ın sözlerini hedef almışlardır.
Geçmiş dönemdeki Kur’an, İslâm ve Rasulullah (as) düşmanlarının, küfürlerini apaçık bir şekilde ortaya koymalarına karşılık günümüzdeki Kur’an, İslâm ve Rasulullah (as) düşmanları, şeytanın sağdan yanaşıp saptıracağı ahdini yerine getirircesine bizzat Kur’an’ı kullanarak Kur’an’a, İslâm’a ve Rasulullah (as)’a karşı düşmanlıklarını sürdürmektedirler.
Kur’an’a, İslâm’a ve Rasulullah (as)’a karşı sürdürülen düşmanlıkların başını, günümüzde Kur’an, tek ölçü kavramının arkasına sığınarak Tevhidi esasları gizleyen, Rasulullah (as)’ın Kur’an’da verilen en güzel örnekliğini inkâr eden Samiri soylu bel’amlar çekmektedirler.
Bu Samiri soylu bel’amlar, vakıf ve dernek gibi şirk ve küfür yuvalarında, idaresi altında yaşadıkları tağutî sistem karşısında zillet ve meskenet içerisinde, bir taraftan Rasulullah (as)’ın en güzel örnekliğini inkâr ederlerden diğer taraftan insanları Allah yolundan alıkoymak için çalışmaktadırlar.
Kur’an’ı tek ölçü olarak aldıklarını iddia etmelerine rağmen Kur’an’ın Tevhidi esasları, yüce Allah’a iman etmenin esası olan tağutun reddedilmesi, Rasulullah (as)’ın en güzel örnekliğini anlatan ayetlerini gizlemektedirler. Bunlar, içerisinde bulundukları küfür ve şirklerini gizlemek için sunî gündemler yanında hadisleri inkâr adı altında Rasulullah (as)’ı inkâr etmektedirler.
Ancak üzücü olan şey, İslâmî hassasiyet adına bazı samimi gençlerin, bu Kur’an, İslâm ve Rasulullah (as) düşmanlarının tuzaklarına düşmeleridir. Kur’anî bilgiden yoksun bu gençler, okudukları bir iki ayetle kendilerini adeta alleme-i cihan zannederek bilmedikleri kimi konularda fetva vererek kendilerini Rab’leri indinde sorumluluk altına sokmaktadırlar.
Rasulullah (as), kendisinden önce geçen Risalet önderleri gibi hayatı, Tevhidi mücadelesini insanlara duyurmakla geçmiş, bu uğurda birçok sıkıntı, eziyetlerle karşılaşmış, yurdundan kaçmak zorunda kalmış örnek bir Rasul’dür.
Tarihi süreçte, hemen bütün Risalet önderlerine karşı şirk cephesi düşmanlık yapmış, rasullere hakaret, iftira ederek yalanlayarak psikolojik olarak, onlara, fiziksel saldırıda bulunarak, onları tutuklayarak işkence ederek fiziki olarak eziyetler yapmışlardır. Bu durum, Hz. Muhammed (as)’da da aynen vuku bulmuş, ona ve yanında bulunan iman edenlere her türlü eziyetler yapılmıştır.
“Sana söylenen, senden önceki rasullere söylenen gerçek olandan başka değildir; şüphesiz Rabb’in, mağfiret sahibi ve acıklı bir azabın sahibidir.” (Fussilet, 43)
Rasulullah (as), şirk küfür bataklığında çırpınan insanları, Kur’anî esasları tebliğ ederken bu esasları, fiili olarak göstermiş, sözleriyle beyan ederek Hakk’a davet etmiş, Tevhidi gerçekleri duyurmaya çalışmıştır. Rasulullah (as), kendi döneminin müşriklerince sözel ve fiili eziyetlere maruz kaldığı gibi kendisinden sonra da kendisinin Sünnetini inkâr edenlerin yalanlamalarına maruz kalmıştır.
“Rasullerimizden senden önce gönderdiğimiz kimselerin sünnetidir; Bizim sünnetimizde bir değişiklik bulamazsın.” (İsra, 77)
Sünnetullah, elbette devam edecek, küfür ve şirk cephesi, ellerindeki bütün imkânları kullanarak Hakk’a, Hakk’ı ulaştıran Rasul’e saldıracaklardır. Sünnetullah’taki bu değişmeyen yasa, Hz. Muhammed (as)’a da uygulanmış, kendi dönemindeki ve günümüzdeki müşrik ve kâfirlerin saldırılarına uğramıştır.
“Şayet seni yalanlıyorlarsa, muhakkak ki senden önceki rasuller de yalanlanmıştı; bütün işler Allah’a döndürülür.” (Fatır, 4)
“Andolsun senden önce de rasullerle alay edildi, fakat onlardan alay eden kimseleri, kendisiyle alay etmiş oldukları şey kuşatıverdi.” (En’am, 10)
Sünnetullah, Hz. Muhammed (as)’dan sonra da cari olmuş, şirk ve küfür cephesini oluşturan kâfir, müşrik, münafık ve fasıklar güruhu, Rasulullah (as)’ın vefatından sonra onun sözlerini inkâr adı altında bizzat Rasulullah (as)’ı ve onunla ilgili ayetleri inkâr etmişler, etmektedirler.
Rasulullah (as)’ın günümüz düşmanları iki gruptur
Birinci grup, hadisleri inkâr adı altında Rasulullah (as)’ı inkâr edenler
İkinci grup, adına seviyesizce yalanlar uydurarak Rasulullah (as)’ı inkâr edenler
Sağlığında ona saldıran şirk ve küfür cephesinin takipçileri de kendisinden sonra özellikle günümüzde ona saldırılarına devam etmişler, hâlâ da etmektedirler. Onlar, bu saldırılarını, Rasulullah (as)’ın şahsında İslâmî değerlere ve Mü’minlere yöneltmişlerdir.
Şirk ve küfür cephesi, Rasulullah (as) aralarında bulunmadığı için ona, fiziki olarak eziyet edemediklerinden bunlardan kimileri, onun adına hadis uydurup onu aşağılamaya çalışarak ona saldırırlarken, bazı inkârcı müşrikler de bu uydurulan hadisleri kullanarak ona hakaretler edip Rasulullah (as)’a saldırmış, onun Kur’an’ı beyan eden söz ve fiillerini inkâr etmişler, etmektedirler.