Yasin Suresi (1-19. ayetler)

Yasin Suresi (1-19. ayetler)

Temmuz 3, 2021 0 Yazar: Ramazan Yılmaz

Tevhidi hareketin temel esası, kesin bir iman ve teslimiyettir
Bir düşünce ya da hareketin başarılı bir şekilde temsil edilebilmesi ve başarıya ulaşabilmesi, ona ancak gerçekten inanmakla ve güçlü bir desteğe sahip olmakla mümkündür. Tarihsel süreçte büyük başarılara imza atanlar, temsil ettikleri düşünceye öncelikle kendileri inanmışlar, sonra bütün değerlerini ortaya koyarak onun mücadelesini vermişlerdir. Bunların başında hiç kuşkusuzdur ki Risalet önderleri, onların ardından Tevhid erleri gelmektedir.
Şu bir gerçektir ki, temsil ettikleri davaya kendileri inanmayanlara yüce Allah’ın yardım etmesi mümkün değildir. Kendilerine inanmayan, her an kayıp gidecek kimseler, çevrelerine de temsil ettikleri hareketin içerisinde bulunan arkadaşlarına da yüce Allah’a da güven veremezler. Bu nedenle kendilerine bile inanmayan böyle kimseler, hiç kimseye ve hiçbir davaya faydalı olamazlar.
İslâmi harekete katılan insanlara güven vermeyen bu kimselerin durumu, tıpkı bir sporcunun durumuna benzer. Bu sporcuyu ne antrenörü ona güvenip yarışmalara sokar, ne de insanlar ona güvenip destek olurlar. Böyleleri, daha yarışmaya katılmadan kaybetmişlerdir.
İman ettikleri iddiasında bulundukları davaya gönülden teslim olup onun uğrunda dünyevi tüm değerlerini ortaya koymayanlar, dava arkadaşlarına güven veremez, davaya da çok büyük zarar verirler. Nitekim tarihi süreçte, bunun birçok örnekleri görülmüştür.
Kur’an, Risalet önderlerinin öncelikle kendi kuşkularını giderdikten, gereğince iman ettikten sonra Tevhidi esasları insanlara ulaştırdıklarının örneklerini vermektedir. Kur’an, Hz. İbrahim (as), Hz. Musa (as) ve Hz. Muhammed (as)’ın, Tevhidi esasları insanlara ulaştırmaya başlamadan önce kendilerindeki kuşkuları giderdiklerinin örneklerini verir.
Hz. İbrahim (as) yıldızları, Ay’ı ve güneşi gözlemlemiş, yüce Allah’tan başkasına yönelmenin şirk olduğunu anlamış, ancak bu araştırmalarında gerçekleri düşünüp akletmesine rağmen mutmain olamamış, mutmain olmak için yüce Allah’tan başka deliller istemiş ve mutmain olduktan sonra kavmine Tevhidi esasları duyurmuştur.
“Bir zaman İbrahim: ‘Rabb’im, ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster!’ demişti. (Rabb’i) dedi ki: ‘İnanmadın mı?’ Dedi ki: ‘Bilakis (inandım) velakin kalbimin mutmain olması için.’ (Rabb’i) dedi ki: ‘O halde kuşlardan dördünü tut, sonra onları kendince tasvir et, sonra her dağın üzerine onlardan bir kısmını koy, sonra onları çağır; koşarak sana gelecekler, bil ki şüphesiz Allah Aziz’dir, Hâkim’dir.” (Bakara, 260)
Hz. Musa (as), Rasul olarak Fir’avn’e gitme konusunda adeta ayak diretmiş, mazeret üstüne mazeretler sıralamış, yüce Allah’ın kesin yardım müjdesini aldıktan sonra bir dakika bile tereddüt etmeden, zalim diktatör Fir’avn’e gidip tebliğini yapmıştır.
Hz. Muhammed (as) da Risalet’le görevlendirildikten sonra büyük bir şok yaşamış, birçok soruşturmadan, kalbinin mutmain olmasından sonra yüce Allah’ın da yardım müjdelemesiyle davetine başlamıştır.
Risalet tarihinde insanları Tevhidi esaslara, yüce Allah’ın birliğine davet eden hemen her Risalet önderi ve Tevhid eri, çok büyük tepkilerle yüzyüze gelmişler, dayanılması güç zorlukları göğüslemişlerdir. Onlar, iman ettikleri Tevhidi esaslara kalplerinin mutmain olması ve kesin teslimiyetleri neticesinde, Rab’lerinin de onlara yardım etmesi ile -bütün zorluklarına rağmen- Tevhidi esasları, içerisinde yaşadıkları toplumlara duyurmuşlardır.
İçerisinde bulundukları durumdan kuşku duyanlar, teori pratik çelişkisi yaşayanlar, temsil ettikleri harekete hiçbir zaman faydalı olamayacakları gibi, daha sonra kendileri de kuşkuları ile beraber yok olup gideceklerdir. Bu nedenle yüce Allah (cc) iman edenlerden, öncelikle kuşkularını gidermelerini istemektedir.
“Şayet sen, sana indirdiğimiz şeyden kuşkuda isen, o halde senden önce Kitabı okuyan kimselere sor; andolsun sana Rabb’inden Hak geldi, o halde şüpheye düşenlerden olma!” (Yunus, 94)
İslâmi Davet Metodu, Kur’an’da apaçık bir şekilde bildirilmiştir
Yasin suresi, Tevhidi mücadelenin nasıl yapılacağı ile ilgili metodu apaçık bir şekilde ortaya koymaktadır. Hâkim olan Kur’an’a yeminle başlayan sure, Tevhidi mücadelenin temel başvuru kaynağının Kur’an olduğunu, Kur’an’la davet yapanların, dosdoğru yol üzerinde bulunduklarını bildirmektedir.
Sure, Mü’minlerin Tevhidi hareketlerinde Kur’an’la hareketi esas almalarını, “Zikre tâbi olan kimseyi ve gıyaben Rahman’a (karşı) huşu duyan” kimselerle birliktelik oluşturarak insanlara Tevhidi esasları anlatmalarını, şehir halkına gönderilenleri ve onlara destek olan kimseyi örnek vererek Tevhidi hareket metodunu açıklamaktadır.
Yüce Allah’ın rızasına ve cennete ulaşmak isteyenlerin, mutlak anlamda Kur’an ile hareket ederek Tevhidi esasları insanlara duyurmaları, gaflet içerisindeki insanları uyarmaları gerekir. Yasin suresi, uyarıldıkları halde uyarılara aldırış etmeden zorbalık yaparak küfür ve şirklerinde inat edip inkâr edenlerin acıklı akıbetlerini göstermektedir.