Furkan Suresi (74-77. ayetler)

Furkan Suresi (74-77. ayetler)

Eylül 4, 2021 0 Yazar: Ramazan Yılmaz

Dua, yüce Allah’a iman ve teslimiyetin en güzel ifadesidir
Dua, düşünmek, hamd etmek, ibadet etmek, istemek, medet ummak, sızlanmak, temenni etmek, yalvarmak, yardım dilemek, zikretmek anlamlarına gelmektedir.
Yüce Allah’a kulluğun temelini oluşturan dua Kur’an’da, üzerinde önemle durulan, düşünce, söz ve davranışlarla ifade edilen bir ibadettir. Bu ibadet Kur’an’da, çoğunlukla dua şeklinde ifade edilmesine rağmen kimi yerde zikir ve tefekkür olarak da geçer.
Kur’an’da Mü’minlere, her Rasul’ün hayatından farklı konularda bir iki örnek verilirken dua konusunda hemen tüm rasullerden örnekler verilmektedir. Bu anlamda dua, yüce Allah’a, O’nun Uluhiyet, Rububiyet ve Melikliğine imandan sonra Kur’an’da en çok üzerinde durulan konudur. Çünkü dua, yüce Allah’a gerçekten iman etmenin, O’na teslim olup Müslüman olmanın en açık düşünsel, sözel ve fiili göstergesidir.
Dua, insanın Rabb’ine iman ettiğinin, O’nu tasdik ve tesbih ederek yücelttiğinin, kendi acziyetinin bilincinde olduğunun apaçık bir göstergesi, Rabb’inden kendisine verilen nimetlere şükrettiğinin beyanıdır.
Dua, tevazu sahibi kimselerin, Rab’lerine yöneliş ve O’nun karşısında kendi acziyetlerini ifade edişleridir. Dua, yüce Allah’a iman etmenin düşünsel ve sözel olarak ortaya konulmasıdır.
Kur’an’da oldukça geniş bir yer tutan dua, yüce Allah’ın Ulûhiyet ve Rububiyetini tasdik ederek O’na iman ve kulluk etmenin, doğru yol üzerinde bulunmanın göstergesidir. Kur’an, yüce Allah’a nasıl dua edileceğinin en güzel örneklerini ortaya koymaktadır.
“Âlemlerin Rabb’i Allah’a hamdolsun! Rahman’dır, Rahim’dir, Din gününün sahibidir. Yalnız sana kulluk eder ve yalnız Senden yardım isteriz, doğru yola bizi Hidayet eyle. Kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoluna ki kendileri gazaba uğramamışlar ve dalalete düşmemişlerdir!” (Fatiha, 2-7)
Dua, Kur’an’ın ilk suresi olan Fatiha ile başlamakta, son üç suresi olan İhlas, Felak ve Nas suresi ile bitmektedir. Kur’an, adeta baştan sona kadar dua ile bezenerek süslenmiştir.
“De ki: ‘O Allah Bir’dir. Allah, Samed’dir. Doğurmamış ve doğurulmamıştır ve O’nun bir dengi olmamıştır.” (İhlas, 1-4)
“De ki: ‘Sığınırım Felak’ın/şafağın/aydınlığın Rabb’ine! Yarattığı şeylerin şerrinden, çöktüğü zaman karanlığın şerrinden, düğümlere üfleyenlerin şerrinden ve haset ettiğinde haset edenin şerrinden.” (Felak, 1-5)
“De ki: ‘Sığınırım insanların Rabb’ine, insanların Melikine, insanların İlahına, vesvese veren şeytanın şerrinden. O ki, insanların göğüslerine vesvese verir, cinlerden ve insanlardandır.” (Nas, 1-6)
Dua, kul ile Rabb’i arasında bir köprü, kopmayan bir bağdır. Duanın, ne kadar önemli olduğu Kur’an’da, rasullerin hayatlarından örnekler verilerek Mü’minlerin nasıl, hangi konularda dua edecekleri konusunda yol göstermektedir.
Dua, şükür, hamd ile Ahirete kadar devam eden, orada da sürdürülen yüce Allah’ın yüceliğinin tasdikidir.
“Onların duaları orada: ‘Allah’ım sen yücesin!’ yaşantıları orada esenliktir ve dualarının sonu da: ‘Gerçekten Hamdolsun âlemlerin Rabb’i Allah’adır!” (Yunus, 10)
Dua, yüce Allah’a iman ve teslimiyetin, kulun Rabb’ine karşı nankör olmadığının apaçık sözel ifadesi olduğu gibi kulun tevazu ve alçakgönüllü oluşunun da göstergesidir. Bu nedenle kul, canı da dahil olmak üzere yüce Allah’ın kendisine verdiği tüm nimetleri kullandığı sürece Rabb’ine yönelip dua etmek zorundadır.
Dua, yalnızca yüce Allah’a yapılır, O’ndan başkasına kesinlikle dua yapılmaz, yüce Allah’a dua yapıldığında hiçbir aracı kullanılmaz. Dua ederken, başkalarını araya katanlar, ayetlere muhalif hareket ederek şirk koşmuşlardır.
“İyi bil ki hâlis din yalnız Allah’ındır; O’ndan başka veliler edinen kimseler: ‘Biz onlara, bizi Allah’a yaklaştırmaları dışında itaat etmiyoruz’ (derler); şüphesiz Allah, onlar arasında, onların kendisinde ihtilaf ettikleri şeyde hükmünü verecektir; doğrusu Allah, yalancı, kâfir o kimseyi hidayete iletmez.” (Zümer, 3)