Furkan Suresi (17-51. ayetler)

Furkan Suresi (17-51. ayetler)

Ağustos 21, 2021 0 Yazar: Ramazan Yılmaz

Dünyada tabi olunan kişi ve sistemler, Kıyamet gününde kendilerine tabi olanları reddedeceklerdir
Rab’lerinin emirlerinden gaflet ederek Furkan olan Kur’an doğrultusunda saflarını belirlemeyenler, söz ve davranışlarını bu hükümlere göre düzenlemeyenler o gün, dünyada kendilerini saptıranlarla beraber hesap verecekler, sonunda acıklı azaba atılacaklardır.
17- O gün onları ve Allah’tan başka taptıkları şeyleri toplayacak; bunun üzerine der ki: ‘Siz mi bu kullarımı dalalete düşürdünüz yoksa onlar mı yolu sapıttılar?’
Dünyada insanları peşlerine takarak Tevhidi esasları, Kur’ani kavramları karıştırıp Hakk’ı batılla bulayarak insanları saptıranlara, bu yaptıklarının ve insanları saptırdıklarının hesabı sorulacaktır. Ancak onlar, kendilerine tâbi olanları inkâr edecekler, kendilerine tabi olan kimselerin zaten sapık olduklarını söyleyeceklerdir.
18- Derler ki: ‘Seni tenzih ederiz, Senden başka evliya edinmemiz şüphesiz bize yakışmaz velakin onları ve babalarını nimetlendirdin, nihayet Zikri unuttular ve yok olan bir topluluk oldular.
Yüce Allah’ı unutup O’ndan başka veliler edinenler, o hesap gününde tapındıkları kişiler tarafından reddedileceklerdir. O gün, artık pişmanlıkları, birbirleriyle tartışmaları onlara hiçbir fayda sağlamayacak ve tapındıkları ile beraber cehenneme sürüleceklerdir.
“İnkâr eden kimseler dediler ki: ‘Bu Kur’an’a ve onun önünde açıklanana da iman etmeyeceğiz.’ Şayet zalimleri, o zaman bir görsen, Rab’lerinin huzurunda tutuklanmışlar! Birbirlerine dönüp konuşuyorlar; zayıf düşürülen kimseler, büyüklük taslayan kimselere derler ki: ‘Siz olmasaydınız, elbette biz Mü’minler olurduk.’ Büyüklük taslayan kimseler de zayıf düşürülen kimselere der ki: ‘Size geldiği zaman Hidayetten sonra biz mi sizi vazgeçirdik! Bilakis siz günahkârlar idiniz.’
Zayıf düşürülen kimseler, büyüklük taslayan kimselere der ki: ‘Bilakis, gece gündüz plan yapar, o zaman Allah’ı inkâr etmemizi, O’na eşler tutmamızı elbette bize emrediyordunuz.’ Azabı gördüklerinde pişmanlıklarını gizlediler. İnkâr eden kimselerin boyunlarına demir halkalar koyduk, yapmış oldukları şeyler dışında mı cezalandırılıyorlar!” (Sebe, 31-33)
Ne kadar acı bir durum! Dünya hayatlarında yüce Allah’tan başka tapındıkları, toz kondurmadıkları kişiler tarafından reddedilerek inkâr edilmeleri ve azap görmeleri tapanlar için en aşağılayıcı bir durumdur.
19- İşte söylediklerinizden dolayı gerçekten sizi yalanladılar; artık uzaklaşıp gitmeye gücünüz yetmez ve yardım bulamazsınız, sizden kim zulmederse, büyük bir azabı ona tattırırız.
Halkın içerisinden elçilerin seçilmesi
Kur’an, insanların, acıklı azaba girmemeleri, Rab’lerini tek ilah edinmeleri Hakk’ı batıldan ayırıp Rab’lerine yönelmeleri için gönderilmiş, onlara doğru yolu göstermiştir. Yüce Allah (cc), Tevhidi esasları insanlara duyurmak için onların içerisinden, onların tanıdıkları insanları elçi olarak göndermiştir.
20- Senden önce rasulleri başka türlü göndermedik; gerçekten onlar, elbette yemek yerler ve panayırlarda gezerlerdi. Sizi, birbiriniz için imtihan kıldık; sabrediyor musunuz! Senin Rabb’in görendir.
Rasullerin, insanlar içerisinden gönderilmesinin Tevhidi esaslar, bizzat seçilen Rasul, iman edenler ve inkârı yol edinenler için birçok hikmetleri vardır. Bunlar:
Her davetçi, yaşadığı toplum içerisinde daveti ortaya koyacaktır
Kesinlikle yemin ederim bu beldeye ve sen bu beldede ikamet ediyorsun.” (Beled, 1-2)
Ayetlerde yaşanılan belde ve insanlara yemin edilmesi, bu ikisi arasında yakın bir ilişki olduğunu göstermektedir. Bunun anlamı, yaşanılan belde ve insan, davetin ortaya konulacağı yer ve davetin muhataplarıdırlar. Risalet önderleri, yaşadıkları beldede davetlerini ortaya koymuşlar, öncelikle tanıdıkları insanlara davetlerini ulaştırmışlardır.
“Andolsun ki Allah, Mü’minlere, ihsanda bulundu; zira onlara, kendi içlerinden bir Rasul gönderdi, O’nun ayetlerini onlara okuyor, onları temizliyor, Kitabı ve Hikmeti onlara öğretiyor. Şüphesiz önceden dalalet içerisinde idiler.” (Al-i İmran, 164)
Yüce Allah (cc), Risalet önderlerini onların içerisinde yaşadıkları toplumdan çıkarmış, onları, başka toplumlara davetçi olarak göndermemiştir. Rasullere karşı çıkanlar, bu nedenle rasullerin kimlik ve kişiliklerini hiç sorgulamamış, getirdiği mesajı sorgulamışlardır.
“Kendilerine Kitap verdiğimiz kimseler, evlatlarını tanıdıkları gibi onu tanırlar, doğrusu onlardan bir grup, onlar, bildikleri Hakk’ı elbette gizliyorlar.” (Bakara, 146)