Cin Suresi, (6-28. ayetler)

Cin Suresi, (6-28. ayetler)

Haziran 20, 2021 0 Yazar: Ramazan Yılmaz

Kur’anî bilgiden ve Tevhidi esaslardan yoksun kimselerin cinlerle ilişkileri

Kur’anî hükümlerden, Tevhidi esaslardan yoksun kimseler, inanç esaslarını Kur’an ve Kur’an’ın en güzel uygulaması olan Sünnetten aramak yerine Hak’tan saptırıcı bel’amların tuzaklarına düşerek sapmışlardır.

Cin ve insan ilişkileri hep var olagelmiştir; insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazılarına sığınmış, onlar vasıtası ile diğer insanlar üzerinde etkili olmaya çalışmışlardır.

6- Şüphesiz insanlardan bazı erkekler, cinlerden bazı erkeklere sığınırlardı, böylece onların sıkıntılarını artırırlardı.

Kur’an’ı gereği gibi okuyup anlamayan, Kur’an’la hayatlarını düzenlemeyenler, bazı sıkıntılarının giderilmesi için cinci denilen kimselere başvurmakta, onlar da yalan ve hile yoluyla bu insanları kandırarak maddi kazanç elde etmektedirler.

Cin ve insanlardan bazılarının, birbirlerinden yararlandıkları, Kıyamet günü kendileri tarafından itiraf edilecek, ancak o gün artık onlar için çok geç olacaktır.

“Ve o gün, onların hepsini diriltecek: ‘Ey cinler topluluğu gerçekten siz, insanlardan çoğunu (dost edinmek) istediniz,’ insanlardan, onların dostları der ki: ‘Rabb’imiz, birbirimizden faydalandık ve bize belirlediğin o ecelimize ulaştık.’ (Rab’leri) der ki ‘Kalacağınız yer ateştir; Allah’ın, dilemesi müstesna, orada ebedi kalacaksınız.’ Şüphesiz Rabb’in Hâkim’dir, Âlim’dir.” (En’am,128)

Yüce Allah’ı bırakıp cin ve insanlara sığınmak, başkalarının istek ve arzularına, kanun ve kurallarına göre hareket etmek insan için basit, geçici bir aldatmadan başka bir şey değildir. Allah’tan başka sığınılanlar, insanların sorunlarına çözüm getirmedikleri gibi sıkıntılarını ve azgınlıklarını daha çok artırarak onları saptırırlar.

Her dönemdeki sapıklıkların asıl nedeni, Tevhid’den şirke, imandan küfre, Hak’tan batıla düşmek, yüce Allah’ın gönderdiği Kur’an’ı bırakıp başkalarına uymaktır.

Cin ve insanın, birbirleri ile ilişkileri bulunduğunu ifade eden ayetler, medyumları belirttiği gibi aynı zamanda, cin taifesinden gelen İblis’in yardımcılığını yapan bel’amları da belirtmektedir. Bunlar, insanları kandırmak için yalan söylemekte, yüce Allah (cc) hakkında asılsız iddialar ileri sürmektedirler.

7- Ve gerçekten onlar, sizin zannettiğiniz gibi zannetmişlerdi ki Allah, kimseyi gerçekten diriltmeyecek.

Cinler içerisinde kâfirler de tıpkı insan ateistler gibi yüce Allah’ı ve yeniden dirilmeyi inkâr etmektedirler. Bu ayette geçen ifade oldukça önemli bir şeyi vurgulamakta, cin ve insanların bir başka ortak yönlerini göstermektedir.

“İnkâr eden kimseler dediler ki: ‘Biz ve babalarımız toprak olduğumuz zaman mı, gerçekten biz mi çıkarılacağız?” (Neml, 67)

Bir şeye inanmak, yalnızca sözden ibaret bir kabul değildir; inanmak iman edilen şey doğrultusunda yaşamaktır. Ahirete ve yeniden dirilmeye iman eden bir kimse, iman ettiği gerçeklere uygun bir yaşantı ortaya koymalıdır ki bu, gerçek bir imandır. Ahiretin inkârı, ona uygun bir hayat sürmemek, hesaba çekileceği gerçeğini düşünmemektir.

Cinler, maddi bir cisme sahip değillerdir

Cinlerin, insanlardan farklı yönleri ise onların, maddi bir cisme sahip olmamaları, çok hızlı hareket etmeleri nedeniyle göklere çıkmaları, kısa bir zaman içerisinde bir yerden başka bir yere gitmeleridir.

8-9- ‘Doğrusu biz, göğe dokunduk, ancak onu kuvvetli muhafızlarla ve şihablarla dolu bulduk ve gerçekten biz, (önceden) onun dinleme yerlerinde otururduk, artık kim dinlerse, şimdi onu gözetleyen bir şihab bulur.’

Mele-i Â’lâ’da, insanlar hakkında konuşulanları dinleyip insan dostlarına söyleyen cinler, bununla kendileriyle ilişkili bulunan kişilerin maddi kazanç elde etmelerini sağlıyorlardı. Kur’an’ın nazil olması ile cinlerin bu kulak hırsızlıklarının önü kesilmiştir.

“Andolsun biz, gökte burçlar yaptık ve bakanlar için onu süsledik ve kovulmuş her şeytandan onu koruduk. Ancak birisi kulak hırsızlığı yaparsa, artık onu ortaya çıkan bir ateş parçası takip eder.” (Hicr, 16-18)