Cin Suresi, (1-5. ayetler)

Cin Suresi, (1-5. ayetler)

Haziran 12, 2021 0 Yazar: Ramazan Yılmaz

Cin Suresi

Kur’an’ı, akleden, düşünen, önyargısız olan herkes, net olarak anlayabilir
Kişi, -inansın ya da inanmasın- akledip düşünerek, önyargısız bir şekilde Kur’an’ı dinlediği ya da okuduğu zaman onu net olarak anlar. Bu, Kur’an için olduğu gibi her konu ve durum için de böyledir. Bir konu hakkında bilgi sahibi olabilmenin, sağlıklı bir değerlendirme yapabilmenin, konuyu iyi anlayabilmenin yolu, o konuya önyargısız yaklaşmaktan, o konu üzerinde düşünmekten geçer.

Aynı şekilde bir konunun, bir sorunun ya da karmaşık herhangi bir durumun sağlıklı bir çözüme kavuşturulması da ancak o konuya sağlıklı yaklaşılması ve sorunun iyi bilinmesi ile mümkündür. Bu durum, bilim dalları, ideolojiler ve düşünceler için böyle olduğu gibi Tevhidi esaslar ve İslâm için de böyledir.

İnsanların birbirleriyle sağlıklı iletişim kurmaları, ilişkilerini sağlıklı bir şekilde sürdürebilmeleri de ancak birbirleri hakkında sağlıklı bir bilgiye sahip olmaları ve birbirlerine önyargısız yaklaşmaları ile mümkündür. İnsanların sağlıklı bir iletişim ve ilişki kurabilmeleri için de birbirlerini çok iyi dinleyip anlamaları ve tanımaları gerekir.

Yüce Allah (cc) Kur’an’ı, çok açık ve net bir şekilde inzal etmiş, akleden herkesin anlayabileceğini bildirmiştir.

“Andolsun öğüt için Kur’an’ı kolaylaştırdık, şimdi öğüt alacak var mı!” (Kamer, 17)

“İşte gerçekten Biz onu, senin diline kolaylaştırdık, ta ki onlar düşünsünler.” (Duhan, 58)

Kur’an, öğüt alınması için Rasulullah (as)’ın dilinde kolaylaştırılmıştır. Kur’an’ı anlamak isteyenler, onun üzerinde düşünecek, Rasul’ün örnekliğinden hareket ederek vahyi yaşayacaklardır.

Bir konunun aslına uygun bir şekilde öğrenilmesi, ancak o konunun dayandığı temel kaynakları iyi bilmekten geçer. Kur’an’ın uygulamada temel kaynağı da Rasulullah (as)’ın örnekliğidir.

Yüce Allah’ın, şanına layık bir şekilde tanınması, yegâne tek İlah olduğunun bilinmesi, Ulûhiyet, Rububiyet ve Melikliğin yalnızca O’na ait olduğunun tasdik edilmesi ancak Kur’an’ın çok iyi bilinmesi ile mümkündür. Yüce Allah (cc), Kendisinin hakkıyla tanınmasının ancak indirdiği Kitapların gereği gibi bilinmesi ile mümkün olacağını bildirmiştir.

“Allah’ın gücünü gerçek olarak takdir edemediler, zira dediler ki: ‘Allah beşere bir şey indirmedi.’ De ki: ‘Musa’nın, kendisini getirdiği o Kitabı kim indirdi ki, insanlar için nur ve hidayettir. Siz onu yazılı kâğıtlar yapıp gösteriyorsunuz ve çoğunu da gizliyorsunuz; sizin ve atalarınızın bilmediği şeyler size öğretilmiştir.’ De ki: ‘Allah!’ Sonra bırak onları daldıkları oyunlar içerisinde!” (En’am, 91)

Yüce Allah’ı hakkıyla tanımak ancak Kur’an’ın gereğince okunup anlaşılması ve Kâinat ayetleri üzerinde düşünülmesi ile mümkündür.

İnsanların, yüce Allah (cc) ve gönderdiği din hakkındaki bilgileri, şayet bu dinin temel kaynağı Kur’an’dan alınmamışsa tümüyle yanlıştır. Bu yanlış bilgilere sahip olanlar, yüce Allah (cc) ve O’nun dini konusunda da yanlışlara düşerler, Rab’lerine karşı görev ve sorumluluklarında ifrat ve tefrite kaçarlar. Bunun sonucunda insanlar, yapıp söyleyecekleri her konuda Rab’lerini razı etmek yerine O’nun gazabını kazanırlar.

Günümüzde, İslâm adına ortaya konulan din anlayışı, vahye dayanmadığı, Kur’anî hükümlere uygun olmadığı için insanlar, kendi yanlarından çıkardıkları kuralları din edinmişler, onunla Rab’lerini razı edebileceklerini zannetmektedirler. Onların bu hevaî anlayış ve kabulleri, onları ve onlara uyanları da helake sürüklemektedir.

İslâm düşmanları ve onların paralelinde hareket eden Samiri soylu bel’amlar, Kur’an’ın anlaşılmaması için bütün gayretleri ile Kur’anî temel kavramların anlamlarını değiştirmekte, Hakk’ı batılla karıştırıp gerçekleri gizlemektedirler. Bunun sonucunda insanlar, vahyin bildirdiği gerçeklerden habersiz bir şekilde önlerine konulan İslâm dışı bilgileri, İslâm zannederek ona inanıp onunla amel etmektedirler.

Yüce Allah (cc) Kur’an’ı, anlaşılması için kolaylaştırdığını bildirmiş, bu kolay Kitabın anlaşılması için kullarına ne yapacakları ile ilgili yol göstermiştir.

“Şayet sen, sana indirdiğimiz şeyden kuşkuda isen, o halde senden önce Kitabı okuyan kimselere sor; andolsun sana Rabb’inden Hak geldi, o halde şüpheye düşenlerden olma!” (Yunus, 94)