Hz. Yusuf (as), Ahlak Abidesi, İffet Numunesi Bir Nebi
Yüce Allah (cc), baştan sona kadar Hz. Yusuf (as)’ın kıssasının anlatıldığı Yusuf suresinde: “Biz, sana kıssaların en güzelini anlatıyoruz…” (Yusuf, 3) buyurarak başlamaktadır.
Yüce Allah’ın, Yusuf suresini, en güzel kıssa diye tanımlanması, Hz. Yusuf (as)’ın, bir ahlak abidesi ve iffet numunesi, Rabb’ine karşı sonsuz tevekkül ve teslimiyet timsali, sabır ve metanet örneği, kendisine onca kötülük yapanları bile bağışlayacak kadar hoşgörü sahibi, doğruluk ve dürüstlük sembolü olmasından, Tevhidi esasları -en zor şartlarda bile çekinmeden- anlatmasından ve nihayet acılarla yoğrulmuş bir hayatının büyük bir mükâfatla sona ermesinden dolayıdır.
Yüce Allah (cc), Hz. Yusuf (as)’ın bu zorlu ve kutlu mücadelesini, en güzel kıssa diyerek Mü’minlere örnek vermektedir.
“Andolsun Yusuf ve onun kardeşlerinde, soranlar için ibretler vardır.” (Yusuf, 7)
Hz. Yusuf (as)’ın, zorlu geçen hayatı, İnşirah suresi, 5-7 ayetlerin ilahi hükmünün adeta bir tefsiri ve uygulaması niteliğindendir.
“İşte gerçekten zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Elbette zorlukla beraber bir kolaylık vardır. İşte o zaman kendini hasrederek çok çalış.” (İnşirah, 5-7)
Hz. Yusuf (as)’ın hayatı, çocukluğundan itibaren zorluklarla yoğrulmuş bir hayattır. O, karşılaştığı her zorluk karşısında yalnızca Rabb’ine tevekkül etmiş, O’ndan sabır dilemiş, yüce Allah (cc) da ona, her zaman yardım etmiştir. Hz. Yusuf (as), zorluklarla karşılaştıkça kendisini Rabb’ine hasretmiş, Rabb’i de ona her zorluğu kolaylaştırmıştır.
Hz. Yusuf (as)’ın, kardeşlerinin kendisine gösterdikleri kin ve düşmanlık
Kardeşi kıskanma duygusu, Hz. Âdem (as)’ın oğlu Kabil’den bu yana gelen bir hastalık olarak iman noktasında zayıf kardeşlerde bulunmaktadır. Günümüzde de oldukça sık rastlanan kardeşlere karşı beslenen hasetlik hastalığı, şeytan (aleyhillanenin), kardeşlerden, imanı zayıf olanları kancasına takması ile başgöstermektedir.
Kişiler, hasetlik hastalığından kurtulmadıkları sürece ne Rab’lerine doğru dürüst iman ederler, ne de ailelerinde huzur bulurlar.
“Bir zaman Yusuf babasına demişti ki: ‘Ey Babacığım, doğrusu ben onbir yıldız, güneş ve Ay’ı, onların rüyamda, bana secde ettiklerini gördüm.’
(Babası) dedi ki: ‘Ey yavrucuğum, kardeşlerine rüyanı anlatma, sonra sana bir tuzak kurarlar; şüphesiz şeytan, insan için apaçık bir düşmandır.” (Yusuf, 4-5)
Hz. Yakub (as)’ın, Hz. Yusuf (as)’a, rüyasını kardeşlerine anlatmamasını söylemesi, Tevhidi çalışmalarında Mü’minlere, hedefledikleri yere varınca¬ya kadar çalışmalarını gizli tutmaları için yol göstermektedir.
Mü’minler imanî, fikri ve psikolojik olarak belli bir düzeye gelinceye kadar çalışmalarının aksamaması, tağutî sistemlerin tuzaklarından emin olunması, topukları üzerinden gerisin geriye dönülmemesi için çalışmalarını gizlemelidirler. Aksi halde hüsrana uğrayacaklar, hedefledikleri yere varamadan yarı yolda kalacaklardır.
“Ve böylece Rabb’in seni seçecek, olayların tevilini sana öğretecek ve daha önceden ataların İbrahim ve İshak’ın üzerine tamamladığı gibi sana ve Yakub ailesine O, nimetini tamamlayacaktır; Şüphesiz Rabb’in Âlim’dir, Hâkim’dir.” (Yusuf, 6)
Yüce Allah (cc), daha önce Hz. İbrahim (as) ve Hz. İshak (as)’a da çalışmalarını Rıza-i İlahiye’ye uygun yaptıkları, her konu ve durumda Rab’lerine yöneldikleri için onlara yardım edip nimetini tamamlamıştı.
Çalışmalarını, Rab’lerinin hükümlerine göre yürütenlere, beşerî küfür sistemlerin kurallarına uymayanlara, hissi hareket ederek hevalarına tabi olmayanlara Rab’leri yardım edecektir.
Kardeşlerini öldürecek kadar gözleri dönen Hz. Yusuf (as)’ın kardeşleri, onu bir kuyuya atmaya karar verirler.
“O zaman (kardeşleri) dediler ki: ‘Yusuf ve kardeşi, babamıza bizden daha sevgilidir ve biz bir cemaatiz; doğrusu babamız, apaçık bir yanılgı içerisindedir. Yusuf’u öldürün yahut boş bir yere atın ki, babanız size yüzünü dönsün ve ondan sonra Salihler toplumundan olursunuz.
Onlardan bir sözcü dedi ki: ‘Yusuf’u öldürmeyin, dibi görünmeyen bir derin kuyunun dibine onu atın, yolculardan bazısı onu alsın, şayet yapacaksanız (böyle yapın.)” (Yusuf, 8-10)
Hz. Yusuf (as)’ın kardeşleri, sayısal çoğunlukları ile kendilerini haklı zannediyorlardı. Ancak Hz. Yusuf (as)’ın bu güzel örnekliği, Hak ve doğruluğun, -günümüzde var olan demokratik küfür sistemlerinde olduğu gibi- çoğunlukta olmadığını, çoğunluğu öne sürenlerin yanıldıklarını ortaya koymaktadır ki, çoğunluk mantığı, insanların zaman içinde haddi aşıp azgınlaşmalarına neden olur.
Doğruluğu Hak’ta görenlerin, Hakk’ın ölçülerine uygun hareket etmeleri gerekir, aksi halde haksızlık yapmış olacaklar, zulüm ve anarşinin orta¬ya çıkmasına meydan vereceklerdir.
Hz. Yusuf (as), her durumda ve ortamda Hakk’ı anlatmıştır
Hz. Yusuf (as)’ın hayatı, Tevhid erlerine en güzel bir örnek olduğu gibi, küfür ve şirk içerisinde bulunan, tağuta hizmet etmeyi din zannederek bulundukları küfür ve şirki perdelemek için, Hz. Yusuf (as)’ı tağuta hizmet etmekle suçlayan Tevhidi imandan mahrum kişilere de verilen en güzel bir cevaptır.