“Ey insanlar, Allah'ın va'di gerçektir; sakın dünya hayatı sizi aldatmasın, o aldatıcı, sizi Allah ile aldatmasın.” (Fatır, 5)
Son zamanlarda öyle yaratıklar ortaya çıktı ki, sözle Allah’a ve Rasulüne iman ettiklerini iddia ederler, ancak Müslümanlar gibi, Allah ve Rasulüne inanmıyorlar, Kitabın bir kısmını alıp bir kısmını bırakıyorlar. Kur’an’ı tahrif edip küfürlerine delil olarak kullanmaya çalışıyorlar.
Bunlardan bazıları, Allah'ın Kitabını "tefsir" ediyor, ancak Allah'ın (haşa) gaybı bilmediğini iddia ediyor, Allah'ın reddedin dediği tağutu, Allah'a muhalefet ederek destekliyor, takipçilerinden de desteklenmesini istiyorlar. Yüce Allah’ın, şirkin temeli olarak bildirdiği putları kutsayıp önlerinde ibadete duranların, Müslüman olduklarını söylüyorlar. Ankara’daki puthaneyi, dillerini eğip bükerek (hâşâ) Kâbe’ye, orada puta tapanları da, (hâşâ) Rasulullah (as)’ın Kâbe’yi tavafına benzetiyorlar.
Bunlardan bazıları, Kur’an ayetlerini ebcetleyerek, hesabına uymayan ayetleri atıyorlar, yüce Allah’ın, koruduğunu buyurduğu Kitab’a şüphe düşürüyorlar. Peygamber (as)’ı inkâr edip uydurdukları serserileri ağızlarını eğip bükerek “elçi” olarak ilan ediyorlar.
Kur’an’dan yola çıktıklarını söyleyip, Kur’ani kavramları, Arapça kelimelerle açmaya çalıştıklarını iddia edip Kur’an’ın emrettiği ve hassasiyetle üzerinde durduğu namaz, Hac, tesettür vb. farzları inkâr ediyorlar.
Kimileri, Tevhidi esasları terketmiş, Kur’an’ın açık emirlerine rağmen, Allah’ın ayetlerini satarak, ayetler üzerinden para kazanıyorlar.
Bir kısmı, aşağılık kompleksi içerisinde, marksistlerle, tağuti sistemin kimi partileri ile kolkola vermiş, İslâm’ı kullanarak marksist felsefeye hizmet ediyorlar.
Bazıları, yüce Allah’ı şeyhlerine benzeterek şeyhlerinin (hâşâ) Allah olduğunu iddia ediyorlar.
Bazıları, tağutun kulluğunu yaparak onun izni ile açtıkları ve Sünnetullahta hiçbir benzeri olmayan şirk ve küfür yuvaları olan vakıf, dernek ve partilerde sırtlarını tağuta dayayarak, sözüm ona İslâm’ı, Tevhidi anlattıklarını iddia ediyorlar.
Bütün bu Allah ve Rasulünün düşmanları, arkalarında, kendilerini kutsallaştıran bir sürü şuursuz ve beyinsiz yaratıklarla beraber insanların, Ayyal yoluna dönmelerine ve Tevhidi esaslara iman etmelerine engel oluyorlar.
VE daha ne belamlar türedi son zamanlarda piyasada ve sanal alemde!
Şimdi, küfür, şirk ve azgınlıklarında sınır tanımayan şeytanın dostları bu yaratıklara ve onların takipçilerine, biz Müslümanlar, dinimize ve Kitabımıza zarar verdikleri, Tevhidi yol üzerinde oturup Hakkı batıla karıştırarak, gerçekleri gizledikleri, insanları Allah yolundan alıkoydukları için, uyarıda bulunduğumuzda bazı kimseler, bizim sert ve katı olduğumuzu, bu yaptığımızın doğru olmadığını söyleyip bizi eleştiriyorlar.
İyi de, bu belamlar ve onların sırtlarını dayadıkları Allah düşmanı tağuti sistem, açıktan açığa bizim değerlerimize, Kitabımıza, en güzel örneğimiz Rasulullah (as)’a, ibadetlerimize o şeytani dillerini uzatırlarken biz onlara rahmet mi okuyacağız? Yüce Allah (cc), birçok ayetinde bu saydıklarımızı yapanlara, lanet okuyup onların gerçek kâfirler olduklarını, bunların, ebediyen cehennemde kalacaklarını bildirmiyor mu? Bizi uyaran ey insanlar, bu belamlara, Rabbimizin bildirdiği şekilde lanetler okuyup onları mahkum edeceğinize bizi yumuşak olmaya davet ediyorsunuz.
İyi de biz, (hâşâ) Allah’tan daha mı merhametliyiz ki, bu kâfirlere merhamet edelim. Kendilerine merhamet etmeyenlere merhamet edilmez, bunu biliniz.
“Ey iman edenler, eğer imana karşı küfrü seviyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi veliler edinmeyin. Sizden kim onları veli tanır(dost tutar)sa işte zalimler onlardır.” (Tevbe, 23)
“Akraba bile olsalar, cehennem halkı oldukları belli olduktan sonra (Allah'a) ortak koşanlar için mağfiret dilemek; ne peygamberin, ne de inananların yapacağı bir iş değildir.” (Tevbe, 113)
“Allah'a ve ahiret gününe inanan bir milletin babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa Allah'a ve Elçisine düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsin. Allah onların kalblerine iman yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedi kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın hizbidir. Muhakkak ki başarıya ulaşacak olanlar, Allah'ı hizbidir.” (Mücadele, 22)
Ey iman edenler, ey kalplerinde zerre kadar iman bulunan kimseler, buna göre saflarınızı netleştirin, yarın çok geç olabilir ve son pişmanlıklar fayda vermez.
Ramazan Yılmaz: 2012.12.27
Bir yanıt yazın