Kur’an’dan hesaba çekilmeden Kur’an’dan kendinizi hesaba çekin

Kur’an’dan hesaba çekilmeden Kur’an’dan kendinizi hesaba çekin

Mart 25, 2020 0 Yazar: admin

Şüphesiz yüce Allah’ın vaadi haktır ve O, sözünde durandır; kullarına ne bildirmişse onu mutlaka gerçekleştirecektir. Bu nedenle iman edenler, yüce Allah’ın vadettiklerine göre kendilerini düzeltmeli, Kur’an’dan hesaba çekilecekleri o Mahkeme-i Kübra gelmeden, kendilerini Kur’an’dan hesaba çekmelidirler. Çünkü o gün geldiğinde pişmanlık da, tevbe de, geri dönüş de yoktur.

Bunun için yüce Allah (cc), tüm insanları uyardığı gibi iman edenleri de uyarmaktadır. Bu uyarılara kulak verip vermeme kişilere kalmıştır, kulak verip gereğini yapanlar kurtulurlar, kulak vermeyip kendi arzularını ölçü edinenler, acıklı ve sürekli azaba sürükleneceklerdir.

De ki: ‘Ey nefislerine karşı aşırı giden kullarım, Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin, muhakkak ki Allah, bütün günahları bağışlar; şüphesiz O, bağışlayan, merhamet edendir. Rabb’inize dönün, O’na teslim olun, size azap gelmeden önce, sonra size yardım edilmez. Rabb’inizden size indirilenin en güzeline uyun; ansızın ve hiç farkına varmadan azap size gelmeden önce. Sonra nefsin: ‘Allah yanında kusur edişimden dolayı yazık bana, gerçekten ben alay edenlerden idim’ demesin.” (Zümer, 53-56)

İşte Rabb’imizin uyarı, müjde ve vadettikleri

“Rabb’imiz, şüphesiz Sen, onda şüphe olmayan bir günde insanları toplayacaksın; muhakkak ki Allah vadinden dönmez.” (Al-i İmran, 9)

“Bu, hesap günü için size vadedilen şeylerdir!” (Sad, 53)

Gerçekten iman edenlerden misiniz!

“Ey iman eden kimseler, Allah’a ve Rasulü’ne ve Kitab’a iman edin; O ki, Rasulü’ne Kitab’ı indirdi, O ki, önceden de indirmişti ve kim, Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, rasullerini ve ahiret gününü inkâr ederse, işte gerçekten uzak bir dalalete sapmıştır.” (Nisa, 136)

Yüce Allah’a gerçekten iman edenler

“Gerçekten Mü’minler o kimselerdir ki, Allah hatırlatıldığı zaman kalpleri ürperir ve O’nun ayetleri onlara okunduğunda onların imanlarını artırır ve onlar, Rab’lerine tevekkül ederler.” (Enfal, 2)

“Sihirbazlar, secdeye kapandılar, dediler ki: ‘Âlemlerin Rabb’ine iman ettik, Musa’nın ve Harun’un Rabb’ine!” (A’raf, 120-122)

Onlar, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir kendilerine isabet eden şeye sabrederler, namazlarını kılarlar ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden infak ederler.” (Hac, 35)

 “Allah’ın izni dışında bir musibet isabet etmez ve kim, Allah’a iman ederse, onun kalbine hidayet verir. Allah, her şeyi çok bilendir.” (Teğabun, 11)

Onlar, iman edenler ve kalpleri Allah’ın zikri ile mutmain olanlardır, iyi bilin ki kalpler, Allah’ın zikri ile mutmain olur.” (Rad, 28)

Allah’ı, hakkıyla tanıyıp iman etmek

“Allah ki, O’ndan başka ilah yoktur, yaşayandır, Baki’dir. O’nu, uyuklama ve uyku tutmaz; göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. O’nun izni olmadan kendisinin katında kim şefaat edebilir! Onların önlerinde ve arkalarında ne varsa bilir, dilediği şeyler dışında O’nun ilminden bir şey kavrayamazlar. O’nun Kürsüsü, gökleri ve yeri kaplamıştır; onları korumak, kendisine ağır gelmez. O yücedir, büyüktür.” (Bakara, 255)

“Dediler ki: ‘Biz, seni, bize gelen açık delillere ve bizi yaratana asla tercih edemeyiz, öyleyse yapacağın şeyi yap, sen ancak bu dünya hayatında yapabilirsin.  Gerçekten biz, Rabb’imize iman ettik, bizim günahlarımızı ve bizi yapmaya zorladığın o sihri bağışlasın; Allah daha hayırlı ve daha süreklidir. Şüphesiz o kimse, Rabb’ine suçlu gelirse, muhakkak ki onun için cehennem vardır; orada ölemez ve yaşayamaz ve kim, Mü’min olarak gelir ve gerçekten salih amel işlerse, işte onlar için yüksek dereceler vardır.” (Taha, 72-76)

İşte bu Mü’minlerden olabilmek için tağutun reddedilmesi gerekir

“Dinde zorlama yoktur, doğruluk, sapıklıktan elbette seçilip belli olmuştur; kim tağutu inkâr eder ve Allah’a iman ederse, muhakkak ki o, kopmayan, sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah işitendir, bilendir.” (Bakara, 256)

Tağutu reddedenler kurtulmuş, reddetmeyenler helak olmuştur

“Tağuta itaat etmekten kaçınan kimselere ve Allah’a yönelenlere müjde var, müjdele kullarımı.” (Zümer, 17)

“Andolsun biz, her millet içinden: ‘Allah’a kulluk edin, tağuttan kaçının’ diye bir rasul gönderdik; Allah, onlardan kimine hidayet etti, onlardan kimi üzerine de sapıklık hak oldu. İşte yeryüzünde gezin de bakın, yalanlayanların sonu nasıl olmuş!” (Nahl, 36)

 

İşte tağutu reddetmenin en güzel örneği

“Muhakkak ki İbrahim’de ve onunla beraber bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır; o zaman kavimlerine ‘Elbette biz, sizden ve Allah’tan başka itaat ettiklerinizden uzağız, sizi inkâr ediyoruz. Siz, bir tek Allah’a iman edinceye kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret ortaya çıkmıştır’ demişlerdi…” (Mümtehine, 4)

“Ne zamanki onlardan ve Allah’tan başka tapındıkları şeylerden ayrıldı, Biz ona, İshak’ı ve Yakub’u bağışladık ve hepsini nebi yaptık. Rahmetimizden onlara ihsan ettik ve onlara üstün bir doğruluk dili verdik.” (Meryem, 49-50)

“Kavminden büyüklük taslayan ileri gelenler dediler ki: ‘Ey Şuayb, mutlaka seni ve seninle beraber iman edenleri kentimizden çıkarırız ya da milletimize dönersiniz!’ Dedi ki: ‘Şayet biz hoş görmesek de mi? ‘Allah, bizi sizin dininizden kurtardıktan sonra eğer tekrar ona dönersek, Allah’ın üzerine yalan atmış oluruz. Rabb’imiz Allah, dilemedikten sonra ona dönmemiz, bizim için olur şey değildir. Rabb’imiz, bilgice her şeyi kuşatmıştır. Biz Allah’a tevekkül ettik; Rabb’imiz, bizimle kavmimizin arasını Hak ile aç; şüphesiz Sen, açanların en iyisisin!” (A’raf, 88-89)

Rasullere gerçekten iman edenler

“Rasul, kendisine indirilen şeye iman etti, Mü’minler de! Hepsi, Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve rasullerine iman etti; biz, O’nun rasullerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız ve dediler ki: ‘İşittik ve itaat ettik, Rabb’imiz, dönüş sanadır.” (Bakara, 285)

“Onlar ki, Allah’a ve rasullerine iman ettiler ve onlardan hiçbiri arasında ayırım yapmadılar, işte (Allah) yakında onlara mükâfatlarını verecektir. Allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.” (Nisa, 152)

Rasullere iman, onları en güzel örnek almakla ve onlara itaat etmekle mümkündür

“Andolsun, sizin için Allah’ın Rasulü’nde, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman ve Allah’ı çok anan kimseler için, en güzel bir örnek vardır.” (Ahzab, 21)

 “Allah’a ve Rasulü’ne itaat edin, umulur ki merhamet edilirsiniz.” (Al-i İmran, 132)

“De ki: ‘Allah’a ve Rasul’e itaat edin!’ Eğer dönerlerse muhakkak ki Allah, kâfirleri sevmez.” (Al-i İmran, 32)

“Kim Rasul’e itaat ederse muhakkak ki Allah’a itaat etmiştir ve kim de yüzçevirirse, biz seni onlar üzerine muhafız göndermedik.” (Nisa, 80)

Rasulün yaptıklarını yapmak, yasakladıklarından kaçınmak

“…Rasul, size ne verdiyse alın ve ne yasakladı ise onu hemen terk edin ve Allah’tan korkun, şüphesiz Allah’ın azabı şiddetlidir.” (Haşr, 7)

“Onlar, yanlarındaki Tevrat ve İncil’de yazılı buldukları Rasul’e, o ümmi Nebi’ye uyarlar. Onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder; onlara temiz şeyleri helal, pis şeyleri haram kılar, onlardan ağırlıklarını ve üzerlerinde olan bağları kaldırır. Artık ona iman edenler, ona saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla beraber indirilen nura tabi olanlar, işte kurtuluşa erenler onlardır.” (A’raf, 157)

Rasulleri ve örnekliklerini inkâr, küfürdür

“Şüphesiz, Allah’ın rasullerini inkâr ederler, Allah ve rasullerinin arasını ayırmak isterler ve ‘Kimine iman ederiz, kimini inkâr ederiz’ derler; o arada bir yol tutmak isterler. İşte onlar, gerçek kâfirlerdir; kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.” (Nisa, 150-151)

“Allah ve Rasulü, bir işte hüküm verdiği zaman, Mü’min erkek ve kadın için o işi kendilerine göre seçme hakkı yoktur, kim Allah’a ve Rasulü’ne karşı gelirse, muhakkak apaçık bir sapıklığa düşer.” (Ahzab, 36)

Kur’an’a sorgusuz sualsiz teslim olmak

Rasul’e indirileni duydukları zaman, tanıdıkları Haktan dolayı gözlerinin yaşla dolduğunu görürsün; derler ki: ‘Rabb’imiz, iman ettik, bizi şahitlerle beraber yaz!” (Maide, 83)

“De ki: ‘Ona iman edin yahut iman etmeyin; şüphesiz, daha önce kendilerine ilim verilenlere okunduğu zaman çeneleri üzerine secdeye kapanırlar.’ Ve derler ki: ‘Rabb’imiz yücedir, gerçekten Rabb’imizin vaadi gerçekleşmiş oldu.’ Ve ağlayarak çeneleri üzerine kapanırlar ve onların derin saygısını artırır.” (İsra, 107-109)

İşte bunlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği nebilerden, Âdem ve Nuh ile beraber (gemide) taşıdıklarımız soyundan, İbrahim ve İsrail (Yakup) soyundan, hidayet verdiğimiz ve seçtiğimiz kimselerdendir. Onlara, Rahman’ın ayetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı.” (Meryem, 58)

“Bundan önce kendilerine Kitap verdiklerimiz, ona iman ederler; onlara okunduğu zaman: ‘Ona iman ettik, muhakkak ki o, Rabb’imizden gelen Haktır, gerçekten biz ondan önce de Müslümanlardan idik’ derler. İşte onlara, sabretmelerinden dolayı mükâfatları iki defa verilir ve onlar, kötülüğü iyilikle savarlar, rızıklandırdığımız şeylerden infak ederler.” (Kasas, 52-54)

Onlar ki, ayetlerimize iman etmiş ve Müslüman olmuşlardır.” (Zuhruf, 69)

Kitab’a uyanlar, huzur bulur, hidayet üzere olur ve rahmete ulaşır

Ey insanlar, gerçekten size Rabb’inizden bir öğüt gelmiştir; göğüslerde olana şifa ve Mü’minler için hidayet ve rahmettir.” (Yunus, 57)

“…De ki: ‘Şüphesiz ben, Rabb’imden bana vahyolunan şeye tabi oluyorum; bu, Rabb’inizden basiretlerdir ve iman eden bir toplum için hidayet ve rahmettir! Kur’an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun, umulur ki, rahmet edilirsiniz.” (A’raf, 203-204)

Kitab’ın tümüne iman etmek, tüm hükümlerine göre yaşamak

“İnsanlardan kimi de Allah’a bir kenardan ibadet eder, eğer kendisine bir hayır gelirse onunla mutmain olur ve eğer ona bir fitne isabet ederse yüzüstü döner. O, dünyayı da, ahireti de kaybetmiştir, işte apaçık hüsran budur.” (Hac, 11)

…Siz, Kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz; sizden bunu yapan kimsenin cezası, dünya hayatında rezil olmaktan başka nedir, Kıyamet gününde de onlar, azabın en şiddetlisine itilirler. Allah yaptıklarınızdan gafil değildir.” (Bakara, 85)

Kur’ani bir hayatı önemsemeyenlere yüce Allah (cc) şeytanı musallat kılar

“Kim Rahman’ın zikrini görmezden gelirse ona bir şeytanı göndeririz; artık o, onun yakını olur. Gerçekten onlar (şeytanlar), onları yoldan çevirirler, ancak onlar hidayette olduklarını zannederler.” (Zuhruf, 36-37)

“Nihayet ardından onlardan sonra yerlerine gelenler, salatı zayi ettiler, şehvetlerine tabi oldular; bu yüzden onlar, yakında azgınlıklarının karşılığını alacaklardır.” (Meryem, 59)

Kur’ani hükümlerden şüphe etmeden gereğince yaşamak

“Eğer sen, sana indirdiğimiz şeyden kuşku içinde olursan, o halde senden önce Kitabı okuyanlara sor; andolsun ki, sana Rabb’inden Hak geldi, sakın şüpheye düşenlerden olma! Ve Allah’ın ayetlerini yalanlayan kimselerden olma, bu yüzden hüsrana uğrayanlardan olursun.” (Yunus, 94-95)

“Hak, Rabb’indendir, öyleyse kuşku duyanlardan olma.” (Bakara, 147)

Herkes, Kur’an’dan hesaba çekilecektir

“Yer, Rabb’inin nuru ile parlar, Kitap konulur, nebiler ve şahitler getirilir ve aralarında adâletle hükmedilir; onlara hiç haksızlık edilmez.” (Zümer, 69)

 “Öyleyse sen, sana vahyedilene sımsıkı tutun, elbette sen doğru yol üzerindesin, Muhakkak ki o, sana ve kavmine bir Zikirdir ve yakında sorulacaksınız.” (Zuhruf, 43-44)

“Her ümmeti diz çökmüş görürsün; her ümmet, kendi Kitabına çağırılır: ‘Bugün yapmış olduğunuz şeylerle cezalandırılacaksınız!’ İşte Kitabımız, aleyhinize gerçeği söylüyor, muhakkak ki biz, yapmış olduğunuz şeyleri yazıyorduk.” (Casiye, 28-29)

Ahireti dünyaya tercih ederek Ahirete uygun bir hayat yaşamak

“Ve kim de ahireti ister ve o, Mü’min olarak çaba gösterir, onun için çalışırsa, işte onların çalışmalarının karşılığı verilir.” (İsra, 19)

Şüphesiz Biz, samimiyetle düşündükleri o yurdu onlara tahsis ettik.” (Sad, 46)

Öyleyse dünya hayatını ahiret için satan, Allah yolunda savaşsın, kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, ona yakında büyük bir mükâfat vereceğiz.” (Nisa, 74)

“Onlardan kimi de der ki: ‘Rabb’imiz, bize dünyada da güzellik ver, ahirette de güzellik ver, bizi ateş azabından koru! (Bakara, 201)

Dünya hayatını tercih edenlerin ahirette hiçbir nasipleri yoktur

“Kim dünya hayatını ve süsünü isterse onlara, oradaki amellerini tam veririz ve onlara, orada eksik verilmez. İşte onlar o kimselerdir ki, ahirette onlar için ateşten başka yoktur ve yaptıkları işler orada boşa gitmiş ve yapmakta oldukları batıl olmuştur!” (Hud, 15-16)

“…İnsanlardan kimi der ki: ‘Rabb’imiz bize dünyada ver,’ onun ahirette bir nasibi yoktur.” (Bakara, 200)

“Kim, dünya hayatını istiyor ise orada, istediğimiz şeyi ona çabuklaştırırız, sonra onu cehenneme koyarız, yerilmiş, kovulmuş olarak ona atılır.” (İsra, 18)

“İşte onlar, ahirete karşılık dünya hayatını satın alan kimselerdir, bu yüzden azap onlardan hafifletilmez ve onlara yardım edilmez.” (Bakara, 86)

İslâm’a teslimiyet

“Şüphesiz Biz onu sana Hak indirdik; o halde dini O’na halis kılarak Allah’a kulluk et.” (Zümer, 2)

“De ki: ‘Şüphesiz ben, dini O’na halis kılarak Allah’a gerçekten kulluk yapmakla emrolundum ve ben, Müslümanların ilki olmakla emrolundum.” (Zümer, 11-12)

Allah’ın dininden başkasını mı arıyorlar; göklerde ve yerdekilerin hepsi, O’na teslim olmuş ve ister istemez, O’na döndürüleceklerdir.(Al-i İmran, 83)

Ve kim, İslâm’dan başka bir din ararsa, elbette ondan kabul edilmeyecek ve o, ahirette de hüsrana uğrayacaktır.” (Al-i İmran, 85)

“İşte Rab’lerinden salavat (yardım) ve rahmet onların üzerinedir ve işte hidayete erenler onlardır.” (Bakara, 157)

Kimlerle beraber olacaklarını iyi seçenler kurtuluşa ererler

“Biz sana onların haberlerini hakkıyla anlatıyoruz; şüphesiz onlar, Rab’lerine iman etmiş gençlerdi; Biz de onların hidayetlerini artırmıştık, Onların kalplerini bağlamıştık; kıyam ettiler, peşinden dediler ki: ‘Rabb’imiz, göklerin ve yerin Rabb’idir, biz O’ndan başka ilaha davet edemeyiz, çünkü o zaman saçmalamış oluruz.” (Kehf, 13-14)

“Şehrin uzak yerinden bir adam, koşarak geldi, dedi ki: ‘Ey kavmim, tabi olun bu gönderilen elçilere; sizden bir ücret istemeyenlere tabi olun, onlar, hidayete ermişlerdir. Ben, neden beni yaratana kulluk etmeyeyim ve siz, O’na döndürüleceksiniz. O’ndan başka ilahlar edinir miyim, eğer Rahman, bana bir zarar vermek istese, onların şefaati bana hiçbir fayda sağlamaz ve beni kurtaramazlar. O takdirde gerçekten ben, apaçık bir dalalet içerisinde olurum. Doğrusu ben, sizin Rabb’inize iman ettim, beni dinleyin.” (Yasin, 20-25)

“Sabrederek nefsini, sabah akşam rızasını isteyerek Rab’lerine davet eden kimselerle beraber tut ve gözlerin, onlardan sapmasın. Kalbini, bizi anmaktan alıkoyduğumuz, hevasına uyan ve işi hep aşırılık olan kişiye, dünya hayatının ziynetini isteyerek itaat etme.” (Kehf, 28)

Müslüman olmayanlarla beraber olanlar, onlardandır

“Mü’minler, Mü’minleri bırakıp kâfirleri dostlar edinmesinler ve kim böyle yaparsa, Allah ile bir şeyi kalmaz; ancak onlardan sakınıp korunmanız başka. Allah, sizi kendisinden sakındırır, dönüş Allah’adır.” (Al-i İmran, 28)

 “Muhakkak ki O, size Kitap’ta indirmişti ki, eğer Allah’ın ayetlerinin inkâr edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman onlar, başka bir söze dalınca­ya kadar onlarla beraber durmayın; o zaman siz de onlar gibi olursunuz. Şüphesiz Allah, bütün münafık ve kâfirleri cehennemde toplayacaktır.” (Nisa, 140)

“Onların, dinlerine uyuncaya kadar Yahudiler ve Hrıstiyanlar senden razı olmazlar. De ki: ‘Şüphesiz hidayet, Allah’ın o hidayetidir.’ Şayet sana gelen ilimden sonra onların hevalarına tabi olursan, senin için Allah’tan bir dost ve bir yardımcı yoktur.” (Bakara, 120)

 “Zulmeden kimselere güvenmeyin, yoksa size ateş dokunur, sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur, sonra size yardım edilmez.” (Hud, 113)

İnfak etmek, en güzel sözü tasdik etmek ve iman etmektir

“Artık kim verir ve sakınırsa ve en güzeli tasdik ederse, işte onu en kolaya muvaffak kılarız.” (Leyl, 5-7)

“Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar asla birre (imana) ulaşamazsınız, ne infak ederseniz mutlaka Allah onu bilir.” (Al-i İmran, 92)

Yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz birr/iman etmek değildir, lakin birr/iman o kimsenindir ki, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve nebilere inandı; sahip olduğu sevdiği malını yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, düşkün ve boyunduruk altında bulunanlara verdi; namazı kıldı, zekâtı verdi. Ahidleştiğinde ahdini yerine getirenler; sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabredenler; işte onlardır doğru olanlar ve işte onlar muttakilerdir.” (Bakara, 177)

En çok sakınan ondan uzak tutulacaktır; o ki, malını vererek temizlenir ve o, yanındaki bir kimseye, bir nimet karşılığında vermez, yalnız yüce Rabb’inin yüzünü/rızasını ister. Elbette yakında o, razı olacaktır.” (Leyl, 17-21)

Ey o mutmain olan nefis! Rabb’ine dön, razı edici ve razı edilmiş olarak; artık kullarımın arasına gir ve cennetime gir!” (Fecr, 27-30)

İnfak etmeyenler, dünya ve ahirette helak edilirler

“Ve kim cimrilik eder ve müstağni olursa ve en güzeli yalanlarsa, işte ona en zoru kolaylaştırırız; helak olduğu zaman malı ona fayda sağlamaz.” (Leyl, 8-11)

“Doğrusu Biz, onlara da bela verdik, bahçe sahiplerine bela verdiğimiz gibi; o zaman sabah onu mutlaka toplayacaklarına yemin etmişlerdi, istisna da etmiyorlardı, fakat Rabb’inden bir bela, onu sardı ve onlar uyurlardı; derken budanmış gibi oluverdi.” (Kalem, 17-20)

“Muhakkak ki Karun, Musa’nın kavminden idi, onların üzerine azgınlık etti; Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, onun anahtarları güçlü bir topluluğa ağır geliyordu. Kavmi ona demişti ki: ‘Şımarma,  muhakkak ki Allah, şımarıkları sevmez. Allah’ın sana verdiğinden ahiret yurdunu iste, dünyadan da nasibini unutma, Allah’ın sana iyilik etmesi gibi iyilik et, yeryüzünde bozgunculuk yapma, zira Allah bozguncuları sevmez.’

Dedi ki; ‘Bu, elbette bende bulunan bir bilgi sayesinde bana verildi;’ bilmedi mi ki muhakkak ki Allah, ondan önceki kuşaklar arasında, cemaat ve kuvvet bakımından kendisinden daha güçlü nicelerini helak etmiştir! Suçlulara günahlarından sorulmaz.” (Kasas, 76-78)

“Sonunda onu, evini barkını da yere batırdık, Allah’a karşı ona yardım edecek bir topluluğu olmadı, kendini kurtaranlardan da olmadı.” (Kasas, 81)

“Ve o gün, cehenneme getirilir; o gün insan hatırlar, nasıl oldu onu hatırlaması! der ki; ‘Ah, keşke ben, bu hayatım için takdim etseydim!’ Artık o gün, O’nun ettiği azap gibi kimse, azap edemez ve O’nun bağladığı gibi kimse bağlayamaz!” (Fecr, 23-26)

“İşte azap böyledir; ahiret azabı daha büyüktür, keşke bilmiş olsalardı.” (Kalem, 33)

Sabredenler, Rab’lerinin rızasına ve cennete kavuşurlar

“İnsanlar ‘iman ettik’ demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı sandılar! Andolsun, onlardan öncekilerini denedik, elbette Allah doğruları bilir, yalancıları bilir.” (Ankebut, 2-3)

Ve sizi korku, açlık, mallarınız, canlarınız ve ürünlerinizden eksiltmek gibi şeylerle deneriz; sabredenleri müjdele. Onlar, kendilerine bir musibet isabet ettiği zaman derler ki; ‘Şüphesiz biz, Allah içiniz ve muhakkak O’na döneceğiz. İşte Rab’lerinden salavat (yardım) ve rahmet onların üzerinedir ve işte hidayete erenler onlardır.” (Bakara, 155-157)

“Mallarınız ve canlarınız hususunda deneneceksiniz; sizden önce kendilerine Kitap verilenlerden ve müşriklerden çok üzücü (sözler) işiteceksiniz; buna rağmen sabreder, korunursanız; bu, azmedilecek işlerdendir.” (Al-i İmran, 186)

“Yoksa siz, Allah, sizden cihat edenleri belirtmeden, sabredenleri belirtmeden gerçekten cennete gireceğinizi mi sandınız!” (Al-i İmran, 142)

“Yoksa sizden önce geçen kimselerin örneği size gelmeden cennete gireceğinizi gerçekten zannediyor musunuz? Onlara, sıkıntı dokundu, zor durumda kaldılar ve sarsıldılar ki, hatta Rasul ve onunla birlikte iman edenler: ‘Allah’ın yardımı ne zaman?’ dediler. İyi bilin ki, şüphesiz Allah’ın yardımı yakındır.” (Bakara, 214)

“Elbette bu bir öğüttür; artık dileyen kimse, Rabb’ine varan bir yol tutar.” (Müzzemmil, 19)

Ramazan Yılmaz: 2017.11.10