İslâm İnkılabı Kararları-1

İslâm İnkılabı Kararları-1

Mart 25, 2020 0 Yazar: admin

(İslâm İnkılabı, biiznillah gerçekleştiğinde yapılacaklar)

Allah’ın vaadi tahakkuk ettiğinde zafer Mü’minlerindir

Yüce Allah (cc), dilediğine dilediği şekilde yardım edici ve onu mülk sahibi yapıcıdır; tıpkı Hz. Süleyman (as)’a lütfettiği gibi dilediği kimseye de elbette karşılıksız Mülk de verendir. Bu, O’nun lütuf ve kerem sahibi oluşundandır.

“De ki: ‘Mülkün sahibi Allah’ım, Sen, dilediğin kimseye mülk verirsin, dilediğin kimseden de mülkü alırsın; dilediğin kimseyi aziz/yükseltirsin, dilediğin kimseyi zillete düşürürsün; hayır, senin elindedir; şüphesiz Sen, her şeye kadirsin.” (Al-i İmran, 26)

Mü’minlerin, yüce Allah’ın bu lütfuna mazhar olabilmeleri için onların, Kardeşlik, velayet ve sırdaşlık hukukunu oluşturmaları gerekir ki, Maide suresi, 54-56. ayetlerde övdüğü Mü’minlerden olmaları gerekir.

“Ey iman edenler, sizden kim dininden dönerse, işte yakında Allah bir toplum getirecektir ki, onları sever, onlar da O’nu severler; Mü’minlere karşı yumuşak, kâfirlere karşı izzetlidirler; Allah yolunda cihad ederler, kınayanların kınanmasından korkmazlar. Bu, Allah’ın lütfudur, onu dilediği kimseye verir; Allah, büyüktür, bilendir. Şüphesiz sizin veliniz, ancak Allah, O’nun Rasulü ve iman edenlerdir; onlar ki, namazlarını kılarlar, zekâtlarını verirler ve onlar rükûa varırlar. Kim Allah’ı, Rasulü’nü ve Mü’minleri dost edinirse, şüphesiz galip gelecek olanlar, Allah’ın taraftarlarıdır.” Maide, 54-56)

İşte böyle olan Mü’minlere yüce Allah (cc), mülk verir, onları yeryüzünün halifeleri kılar. Bu yüce Allah’ın Mü’minlere bir vaadidir.

“Allah sizden, iman edip salih amel işleyenlere vadetmiştir; onlardan öncekileri, yeryüzünde halife yaptığı gibi, onları da halife yapacak, onlar için razı olduğu dinlerini kendilerine sağlamlaştıracak ve korkularının ardından güvene erdirecektir. Onlar, bana kulluk edecekler, bana hiçbir şeyi ortak koşmayacaklar ve kim bundan sonra inkâr ederse işte onlar, fasıklardır.” (Nur, 55)

Yüce Allah’ın vaadi gerçekleştiğinde İslâm İnkılabı, vahyin belirlediği esaslar dahilinde biiznillah hareket edecek, herkese, her konu ve durumda vahye uygun hareket edecektir.

Rasulullah (as): “Bir gün gelecek, bir kadın Hîre’den Hadramut’a kadar tek başına yolculuk yapacak da, yolda vahşi hayvanlardan başka hiçbir şeyden endişe etmeyecek.”

Hüküm tamamen Allah’a aittir

İslâm Devletinde hüküm, tümü ile Kur’an’dan neşet edecek, örnek uygulama ise en güzel örnek olan Rasulullah (as)’ın Sünneti olacaktır. İslâm Devletinde çıkarılacak tüm yasalar, yönetmelik ve kanunlarda, Kur’an ve Sünnet esas alınacaktır.

“Sana Kitabı Hak ile indirdik; kendinden önceki Kitap’ta bulunanı tasdik edici ve onu koruyucudur. O halde onların aralarında Allah’ın indirdiği şeyle hükmet ve onların hevalarına uyma ancak sana gelen Hakka uy!…” (Maide, 48)

“Allah ve Rasulü, bir işte hüküm verdiği zaman, Mü’min erkek ve kadın için o işi kendilerine göre seçme hakkı yoktur, kim Allah’a ve Rasulü’ne karşı gelirse, muhakkak apaçık bir sapıklığa düşer.” (Ahzab, 36)

Allah ve Rasulü’nün hükmüne aykırı, hiçbir kanun yapılamaz, teklif bile edilemez.

İslâm Devletinde, yüce Allah’a kulluk esas alınacak, tüm düzenlemeler ve insanlarla ilişkiler bu esasa göre düzenlenecek, insanlara merhametle muamele edilecek, rahmet esas alınacaktır. Çünkü İslâm rahmet dinidir.

 “Âlemler için rahmetten başka (bir sebeple) seni göndermedik.” (Enbiya, 107)

Rahmet elçisi olan İslâm Devleti, halka karşı rahmeti esas alarak muamele edecektir.

1- Tağuti sistemin tüm yönetim kurumları lağvedilecek

İslâm İnkılabı, biiznillah gerçekleştiğinde tağuti sistemin tüm yönetim kurumları lağvedilecek, Hilafet ilan edilecek.

Suçluların kaçmasına fırsat vermemek için tüm hava uçuşları, deniz seferleri ve yurtdışı kara yolları, ikinci bir emre kadar kapatılacaktır.

Cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, meclis ve tüm bakanlıklar, mahkemeler kaldırılacak, İslâm İnkılabının kurumları tesis edilecektir.

Şer’i, mahkemeler kurulacak

Öncelikli olarak her ilde ve giderek ilçelerde Şer’i mahkemeler kurulacak, tağuti sistem zamanında suç işleyenlerin dosyaları bu mahkemelerde en seri şekilde, halen mahkûm olanların dosyaları öncelikli olmak üzere, incelenecek ve aşağıda belirtilecek esaslar dahilinde suçlular yargılanacaklardır.

2- Zalimler cezalandırılacaklar

Yüce Allah (cc), Mü’minlerin elleriyle zalimleri cezalandırıp onları zelil kılacaktır inşaAllah.

“Onlarla savaşın ki sizin elinizle Allah, onlara azap etsin ve onları rezil etsin ve sizi onların üzerine galip getirsin ve Mü’minler topluluğunun göğüslerine şifa versin.” (Tevbe, 14)

Halkın maddi ve manevi değerlerini istismar edip sömüren, zulüm ve zorbalığı bozuk bir karakter haline getiren, ülkede ve ülke dışında mazlum insanların kanının akmasına neden olan, halkı birbirine düşüren tağuti sistemin yöneticileri tutuklanacak, haklarında davalar açılacak, suçlarına göre cezalandırılacaklardır.

Cumhurbaşkanı,

– Kur’an’ı, küfür ve şirkine alet etmesi,

– İslâmi değerlerle alay etmesi,

– Müslümanları, emperyalizmin isteği doğrultusunda tutuklaması,

– Kadınları, beşikteki bebekleri ile beraber tutuklaması,

– İnsanların onur ve haysiyetleri ile oynaması,

– Putlara tapındığı, putperest olduğu halde insanları kandırmak için Müslüman olduğunu söylemesi,

– Kâfirlerle dostluk kurması,

– Haçlılarla birliktelik kurması,
– Üsleri emperyalizme açıp emperyalistlerle beraber mazlum insanların katledilmesine neden olması,

– Dünya halklarına ve kendi yurttaşlarına zulmeden ABD; Rusya ve Çin’i desteklemesi, oradaki mazlum insanları terörist diye nitelendirmesi,

– Filistinlileri katleden İsrail’i dost edinmesi, İsrail’in katlettiği Türk vatandaşlarının haklarını aramaması,

– Mısır ve Libya halklarını laikliğe davet etmesi,

– Ülkede kardeşi kardeşe kırdırarak nice genç insanların öldürülmesine neden olması,

– Çıkarları uğruna darbe düzenleyip halkın katledilmesine neden olması,

– MİT’İ kullanarak terör ve intihar eylemleri düzenlemesi,

– Kendi çıkarlarını ülke çıkarlarının üzerinde tutması,

– Yolsuzluklar yaparak kendi ailesi ve çevresindeki yakınlarını zenginleştirmesi,

– Ülkede kaos ve kargaşa ortamı oluşturarak halka korku salması,

– Halka sürekli yalan söyleyip kandırması, iki sözünün birbirini tutmaması,

– Ülkenin itibarını hiçe sayarak Avrupa, emperyalist ABD ve Rusya önünde zillet içerisine düşmesi nedenleri ile işlediği tüm suçları, kendisi kameralar önünde itiraf edecektir.

Kurulacak Yüksek Şura mahkemesinde yargılanacak, her bir suçu için ayrı ayrı cezalandırılacak, cezaları ayrı ayrı halkın gözü önünde tatbik edilecektir.

Cumhurbaşkanı ve yakınlarının, görev yaptıkları dönemlerde gayri meşru kazançlarına, taşınır, taşınmaz mal varlıklarına, banka hesaplarına el konulacak, yurtdışına kaçırdıkları mallar, ilgili ülkelerden istenecektir. O ülkelerin, ülkemize ait para, değerli maden, taşınır taşınmaz mülkiyetleri vermemeleri halinde ilgili ülkeler düşman ülke statüsünde değerlendirilecektir.

Cumhurbaşkanı ile ve daha önce de başbakanlığı döneminde görev yaptıkları halde, cumhurbaşkanının, yukarıda işlediği tüm suçlara karşı sessiz kalan, sessiz kalmakla yetinmeyip destek olan tüm bakan, milletvekili ve bürokratlar da aynı suçu işlemiş kabul edilerek yargılanacaklardır.

Cumhurbaşkanı ve yolsuzluğa karışan başbakan, bakan, milletvekili ve bürokratların, çalıştıkları dönemde gayri meşru yollarla elde ettikleri taşınır taşınmaz mal varlıklarına, banka hesaplarına el konularak hazineye devredilecek, yolsuzluk ve hırsızlık yapan bakan ve milletvekilleri, yargılanacak, çaldıkları tüm mallara el konularak hazineye aktarılacaktır.

Partiler kapatılacak, parti yöneticilerinin tümü, ülkeye yapılan ihanetlere, yolsuzluk ve gayri meşru kazançlara karşı sessiz kaldıkları için yargılanacaklar, cumhurbaşkanına destek olanlar, onunla aynı suçları işlemiş kabul edilerek o suçlardan da yargılanacaklar, parti başkanı olduktan sonra haksız kazanç olarak elde ettikleri taşınır, taşınmaz mallarına, banka hesaplarına el konulacak, yargılanacaklar, tevbeye ve Müslüman olmaya davet edilecektir.

Emekli olan ve olmayan tüm milletvekilleri, görevleri süresince yolsuzluk ve hırsızlığa bulaşanlar yargılanacak, haksız kazançlarına el konulup hazineye aktarılacak, maaşları kesilecek, çalışacak durumda olanlar, mesleklerine göre işe yerleştirilecekler, çalışacak durumda olmayan, herhangi bir yerden geliri bulunmayanlara asgari ücret üzerinden maaş bağlanacaktır.

Cumhurbaşkanının talimatı ile görev yapan savcı ve hakimler, görevlerini kötüye kullandıklarından, masum insanları, ilim adamlarını, düşünür, yazar ve gazetecileri haksız yere cezaevlerine attıkları için yargılanacaklardır.

 3- İslâmcı Dernek, Vakıf ve Tarikatlar Kapatılacak

Risalet tarihindeki Tevhidi mücadeleye ve bu mücadeleyi, hayatları pahasına sürdüren Risalet önderlerine ve onların izlerinde giden Tevhid erlerine ihanet olan, şirk ve küfür yuvası durumunda bulunan İslâmcı dernek ve vakıflar kapatılacak, Samiri’nin günümüz temsilcileri durumunda bulunan yöneticileri toplatılacak, tevbeye ve Müslüman olmaya davet edilecekler.

Müslüman olanlar, işledikleri küfür ve şirki kameralar karşısında itiraf edecekler, vakıflarda toplayıp şirk ve küfür içerisine sürükledikleri kişilerden özür ve helallik dileyecekler.

İslâmcı dernek ve vakıfların yöneticilerinin, vakıfları kurduktan sonraki dönemlerde vakıflardan, kitap ve dergilerden elde ettikleri gelirlerine el konularak hazineye aktarılacaktır.

İslâmcı dernek ve vakıfların yöneticileri, Tevhid okullarına gönderilecek, orada Tevhidi esasları tam öğreninceye kadar kalacaklar, bu süre içerisinde ailelerinden başka hiç kimse ile görüştürülmeyecekler. Müslüman olmayı kabul etmeyenler, işledikleri küfür ve şirk nedeni ile şeri mahkemelere sevk edilerek yargılanacaklardır.

Gayri İslâmi ve şirk yuvaları olan tarikatlar kapatılacak, şeyhler toplatılacak, tevbeye ve Müslüman olmaya davet edilecekler, kameralar önünde içerisinde bulundukları küfür ve şirklerini itiraf ederek müritlerinden özür ve helallik dileyecekler, tasavvufun gayri İslâmi olduğunu itiraf edeceklerdir.

Tevbe edip Müslüman olan şeyhler, Tevhid okullarına gönderilecekler, İslâm ve Tevhidin ne olduğu kendilerine öğretilecektir. Bunlar, ancak aileleri ile görüşebilecekler, bunun dışında müritleri ile aynel yakin ve iletişim araçları ile hiçbir şekilde görüşmeyeceklerdir.

Müslüman olmayı kabul etmeyen şeyhler, işledikleri küfür ve şirk nedeni ile şeri mahkemelere sevk edilecekler. Hüküm giyenler, evlerinde gözetim altında tutulacaklar, ömürlerinin sonuna kadar öyle yaşayacaklar, ailelerinden başka hiç kimse ile görüştürülmeyecekler.

Şeyhlerin, tüm gelirlerine el konularak hazineye aktarılacak, herhangi bir gelirleri bulunmayanlara, asgari ücret üzerinden maaş bağlanacaktır.

4- Diyanet ve Namaz memurluğu lağvedilecektir

İslâm, bir ticaret metaı değildir; bu yüzden hiçbir iş yapmadıkları halde yalnızca namaz kıldırmak için oluşturulan namaz memurluğu lağvedilecek, namaz memurları başka işlere yönlendirileceklerdir.

Camilerde vakit namazları, cemaatte bulunanlar tarafından dönüşümlü olarak kıldırılacaktır. Cuma namazı, Başkentte Halife, Halife bir nedenle kıldırmayacaksa vekil atayacağı yardımcısı, Vilayetlerde Vali, kasabalarda Kaymakam tarafından şehrin tek bir camisinde kılınacaktır.

Köylerde, emniyet birimleri bulunmadığı, cezaların tatbik edilmesi mümkün olmadığı için Cuma namazı kılınmayacaktır, köylüler, kasabaya giderek Cuma namazlarını kılacaklardır. Köylüler zaten Pazar ihtiyaçlarını görmek için kasabalara gitmektedirler, kasabalarda pazarlar, Cuma günleri kurulacak, ayette belirtildiği üzere, insanlar, Cuma saati dışında alışverişlerini devam ettireceklerdir.

“Ey iman edenler, toplantı günü salat için çağrıldığı zaman Allah’ı zikretmeğe hemen koşun ve alışverişi bırakın; eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Nihayet salatı tamamladığınız zaman artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın fazlından isteyin ve Allah’ı çok zikredin, umulur ki, kurtuluşa erersiniz.” (Cuma, 9-10)

5- Zararlı yayınlar toplatılacak, ilmi yayınlar desteklenecektir

İnsanları Allah yolundan alıkoyan, Tevhidi esas almayan, Allah’ın ayetleri kullanılarak satılan, saptırıcı, şirk ve küfür içerikli İslâmi yayınlar olarak tanımlanan tüm kitap, dergi, gazete gibi yayınlar, Kur’an mealleri ve tefsirler toplatılacaktır.

İslâm adına kitap ve dergileri basanlar, tevbeye ve Müslüman olmaya davet edilecekler, bu yayınlardan elde ettikleri tüm mülk ve gelirlerine el konulup hazineye devredilecektir.

İslâm Devletinde, insanları inançsızlığa, küfür ve şirke davet eden, inançsızlığı, küfür ve şirki öven, ahlaki bozukluklar, şiddet ve gayri insani konuları içeren yayınlar toplatılacak, yenilerinin basılmasına izin verilmeyecektir.

Bilim, tıp, fizik, astronomi, doğa bilimleri, teknoloji, teknik, edebiyat bilimleri desteklenecek, bu konudaki yayınlar, her bilim dalında oluşturulacak kurulun onayı ile çıkarılacaktır.

İnsanları dostluk ve kardeşliğe çağıran, çocukların ve gençlerin gelişimini sağlayan, spor ve doğa sevgisini aşılayan her türlü yayınlara izin verilecek, bunlar teşvik edilecektir.

6- Tevhid okulları açılacak

İnsanların, yüce Allah (cc), Tevhidi esaslar, İslâm ve rasuller hakkında edindikleri ve tamamen İslâm dışı kültürlerin ürünü olan bilgilerin, Kur’ani esaslar içerisinde yeniden düzenlemesi için Tevhid ve İrşat Bakanlığına bağlı Tevhid okulları açılacak, bu okullara 6 ila 30 yaş arası tüm vatandaşlar katılacaklardır.

İslâmi okullar, ilkokuldan üniversiteye kadar hepsi ücretsiz olacak, öğrencilere okul kitapları ücretsiz verilecektir. Üniversite bitinceye kadar hiçbir öğrenci, -meslek okulları, staj ve mesleki geliştirme alanları hariç- çalışmayacaktır.

Tevhid ve İrşat Bakanlığı, her türlü basın yayın yoluyla, belli bir program çerçevesinde günlük olarak düzenli bir şekilde, ülkede yaşayan tüm vatandaşlara, yüce Allah (cc), Tevhidi esaslar, İslâm ve rasuller hakkında Kur’an esas alınarak en gerçekçi bilgileri verecektir.

Kur’an meali, tefsir ve İslâmi yayınlar, Tevhid ve İrşat Bakanlığı tarafından bastırılıp yayımlanacak ve halka ücretsiz dağıtılacaktır. Bunun dışında hiç kimse, yüce Allah (cc), Tevhidi esaslar, İslâm ve rasuller hakkında herhangi bir yayın yapmayacak, kitap ve dergi basmayacaktır. Böyle yapmaya kalkışanlar, İslâmi esasları bozmak fiilinden yargılanacaklardır.

7- Eğitim ve konuşma dili

İslâm Devletinde, hiçbir kavim başka kavim üzerinde herhangi bir üstünlüğe sahip değildir; herkes, eşit haklara sahiptir. Çünkü tüm insanlar, aynı ağacın değişik dallarıdırlar, bu nedenle İslâm Devletinde, nüfus sayısının çokluğuna bakılmaksızın her ırka, siyasal kimlik, dil, eğitim ve her alanda eşit haklar tanınacaktır.

“Ey insanlar, elbette Biz sizi, bir erkek ve kadından yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Şüphesiz Allah yanında en üstün olanınız, en çok korunanınızdır; muhakkak ki Allah bilendir, haber alandır.” (Hucurat, 13)

İslâm Devletinde, eğitim ve konuşma dili olarak ortak dil Arapça temel olmak üzere, her vatandaşa kendi dilinde eğitim verilecektir.

“Ey insanlar, Rabb’inizden korkun; O ki sizi, bir tek nefisten yarattı ve ondan eşini yaratıp ikisinden birçok erkekler ve kadınlar türetip yaydı; Allah’tan korkun ki, O’nunla birbirinizden dilekte bulunuyorsunuz ve yakınlık sağlıyorsunuz. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözetleyicidir.” (Nisa, 1)

İslâm Devletinde yaşayan tüm ırklar, kendi dilleri ile gazete ve dergi çıkaracaklar, radyo ve televizyon kuracaklardır. Tüm dillerde çıkarılan gazete ve dergilerde, radyo ve televizyonlarda Tevhid ve İrşat Bakanlığının belirlediği prensipler doğrultusunda yayın yapacaklar, halkı kandırmaya yönelik sansasyonel ve yalan hiçbir haber ve yorum yapmayacaklardır.

8- Cezaevleri boşaltılacak

Tağuti sistem zamanında suç işleyip cezaevlerine konulanlar, Şer’i mahkemelerde İslâmi kurallara göre yargılanacak, tevbeye ve Müslüman olmaya davet edilecekler, işledikleri suçlarından İslâmi kurallara göre suçlu görülenler, suçlarına göre cezalandırılacaklardır. Buna göre:

– Tağuti sisteme karşı fikri mücadele ettiklerinden cezaevlerine atılanlar, derhal serbest bırakılacaklardır.

– Katiller, maktul yakınları ile anlaşarak diyet ödemeye mahkum edilecekler, pişman olup diyet ödeyecek durumda olmayanların diyeti İslâm Devleti tarafından karşılanacak, suçlu olan kişi, bu diyet karşılığında çalıştırılacak, diyeti ondan tahsil edilecektir.

– Hırsızlık yapanlar, yoksul iseler, affedilecekler, zengin iseler, durumları araştırılacak, hastalık ve başka psikolojik nedenlerle hırsızlık yapmışlarsa, tedavi altına alınacaklar, hiçbir ihtiyaçları bulunmadığı halde hırsızlık yapanlar durumlarına göre cezalandırılacaklardır.

9- Helal yollarla elde edilmiş kazançlara dokunulmayacaktır

İslâm Devleti, helal yollarla kazanç sağlayan hiçbir zenginin malına dokunmayacaktır; zenginler kazançlarından, İslâm Devletinin hükümleri doğrultusunda zekât, infak ve sadakayı esas alarak kullanacaklardır.

“Allah, rızıkta kiminizi kiminizden üstün kıldı, üstün kılınanlar, ellerinin altında bulunanlara kendi rızıklarını verip de onda onlar, eşit olmuyorlar, Allah’ın nimetini mi inkâr ediyorlar!” (Nahl, 71)

Rızıkta, kimilerinin üstün kılınması, çalıştırılanların sömürülmeleri ya da ikinci sınıf oldukları anlamında değil, biri diğerini çalıştırarak sosyal hayatın devamı içindir. Bu nedenle işçi çalıştıran, işçinin dünya hayatındaki geçimini, kendi geçimi gibi bilecek ve ona uygun ücret verecektir.

“Rabb’inin rahmetini onlar mı taksim ediyorlar! Dünya hayatında geçimliklerini aralarında biz taksim ettik ve onlardan kimini, kimine derecelerle üstün kıldık ki, biri diğerini çalıştırsın. Rabb’inin rahmeti, onların topladıkları şeylerden daha hayırlıdır.” (Zuhruf, 32)

İşverenler, çalıştırdıkları işçilere, İslâm Devletinin tespit edeceği şekilde insan onur ve haysiyetine yaraşır bir ücret verecekler, evsiz işçilere ev, arabasız işçilere araba alacaklar, bekâr işçilerini evlendireceklerdir. Bu yükümlülükler, işverenlere aittir.

Çalıştıran da çalışanlar da, Rab’lerine kulluğu esas alacaklar ve Rab’leri tarafından imtihan edildiklerinin bilincinde hareket edecekler ve temelde kardeş olduklarını bileceklerdir.

“O’dur ki sizi, yeryüzünün halifeleri kıldı ve size verdiği şeylerle sizi denemek için kiminizi kiminiz üzerine derecelerle üstün yaptı. Şüphesiz Rabb’in, cezası çabuk olan ve O, gerçekten Ğafur ve Rahim’dir.” (En’am, 165)

 Rasulullah (as), işçi çalıştıranları uyarmakta ve onlara, çalıştırdıkları işçilere karşı sorumluklarını ve kardeş olduklarını hatırlatmaktadır.

“Kimin elinin altında bir kardeşi bulunuyorsa, ona yediğinden yedirsin, giydiğinden giydirsin; onlara kaldıramayacakları işleri yüklemesin, eğer yüklerseniz kendilerine yardım ediniz.”

İşçi çalıştıranlar, yüce Allah’ı ve Rasulullah (as)’ın uyarılarını dikkate alarak çalıştırdıkları üzerinde hiçbir şekilde üstünlük psikolojisine girmeyeceklerdir.

10- Çalışma ve iş hayatı

İslâm Devletinde, zihinsel ve bedensel özürlü olanlar, sürekli bir hastalığı bulunanlar dışında kalan, çalışabilecek durumda olan tüm vatandaşlar, yetenek ve kabiliyetlerine göre bir işte çalışacak, ülkede, çalışabilecek durumda olan hiç kimse işsiz kalmayacaktır.

Çalışma saatleri, işin durumuna göre sekiz saat olacak, mesai gerektiren durumlarda çalışanlar ek ücret alacaklardır.

İslâm Devletinde, işçileri sömüren sendika olmayacak, çalışanların hak ve hukukunu, Çalışma ve İşçileri Koruma Bakanlığı koruyacaktır.

Kendi işini kurmak isteyenlere, Çalışma ve İşçileri Koruma bakanlığı destek olacak, işyeri temin edecek, işyeri mülkiyeti işini kuran kişiye verecek, ayrıca yapacağı işe göre kredi verecek ve bir yıl sonradan başlamak üzere, işyeri ve verilen kredi, faiz uygulanmadan, kişiye ödenen miktar, belli taksitlerle aynen alınacaktır.

Ücret

İslâm Devletinde, temel olarak tek bir ücret uygulanacak, ücretler, insan onur ve haysiyetini koruyacak düzeyde dolgun olacaktır. İşçiler, en üst düzeydeki bürokrat ve işverenlerle aynı refah düzeyini yaşayacak şekilde bir ücret alacaklardır.

Teknik, teknoloji, ağırlık sektöründe ve önemli ölçüde hassasiyet gerektiren işlerde çalışanlar, yaptıkları işe göre temel olarak uygulanan ücretlere ek olarak belirlenecek göstergelere göre bir ücret alacaklar, emekli olduklarında bu ek ücretler verilmeyecektir.

İslâm Devletinde, tüm emeklilerin ücretleri aynı olacak, emekli maaşları, insanların rahatça yaşamalarını temin edecek bir dolgunlukta olacaktır.

11- Herkesin kendi evi olacak

İslâm Devletinde, Rasulullah (as)’ın “Bizim işimizde çalışan, konutu yoksa konut edinecek, biniti yoksa binit edinecek, eşi yoksa evlenecek” buyruğunca herkesin kendine ait bir evi olacak, hiç kimse kirada oturmayacaktır.

İslâm İnkılabı biiznillah gerçekleştiğinde kirada olanlar, oturdukları evin sahibi olacak, evin eski sahibine belirlenecek bir fiyat üzerinden kiralarını, bir miktar artırarak evin taksidi olarak ödeyeceklerdir. Böylece hiç kimse kimseyi, kira üzerinden baskı altına almayacaktır.

İslâm Devletinde, hiç kimsenin, oturduğu evi dışında kiraya vermek için evi olmayacak, onsekiz yaşını bitirmiş her genç, evlenir evlenmez kendi evi olacaktır. Bunun için İslâm Devleti bir fon oluşturacak, bu fondan kişilere ev alacak, kişiler, belli taksitlerle kira öder devletin fonundan ödenen parayı geri ödeyeceklerdir.

Ramazan Yılmaz: 2018.03.08