Partiniz, ABD ve İsrail tarafından bir proje olarak kurdurulup ilgili güçler tarafından iktidara oturtulduğunuz günden bu yana, AKP olarak İslâmi esaslara vermediğiniz zarar, yapmadığınız tahribat, çarpıtmadığını Kur’ani kavram, istismar etmedik ayet bırakmadınız.
Sizleri iktidara taşıyan dış güçler için mi, yoksa İslâm’a karşı duyduğunuz kin ve düşmanlığınız için mi bilmiyorum, İslâmi esaslara verdiğiniz zarar konusunda çoktan haddi aşmış bulunmaktasınız.
Putperestliği, her türlü gayri İslâmi ve gayri meşru fiili, İslâm’a sokmak için çalıştınız, İslâm’a, yarım yamalak da olsa inanmış halkı, demokratik küfür sistemine iman ettirdiğiniz yetmezmiş gibi küfrün olan laikliğin, dinsizlik olmadığını söyleyip överek insanlara hoş gösterdiniz.
Yüce Allah’ı haram kıldığı fiilleri, Rabb’inize savaş açarak serbest bıraktınız. Avrupalı dostlarınız istedi diye zinayı yasak olmaktan çıkardınız, domuz etini kasaplık et statüsüne soktunuz, kiliseleri besmele ile açtınız, hutbelerden “Allah indinde din, İslâm’dır” ayetini yasakladınız, yüce Allah’a ve Rasulü’ne savaş nedeni olan faizi savundunuz.
Masum Irak halkına her türlü aşağılık işkenceleri yapan Amerikan katillerine destek verdiğin gibi o katiller için de dua ettiniz, Yahudilerden ödül alarak, Yahudilere vatan toprağı sattınız, İsrail katillerini ve emperyalist ABD’lileri dost edindiniz. Böylece Kur’an’ın bu konudaki ayetlerine açıkça meydan okudunuz.
Çevrenizi saran kişilerin yaptıkları hırsızlıkları, yolsuzlukları savundunuz, hırsızları korudunuz, halk yoksulluk içerisinde kıvranırken siz, tüyü bitmedik yetimin hakkını gasp edip halkın malı ile saraylarda sefa sürüyorsunuz.
Küfür ve azgınlığınızda Türkiye’de hızınızı almamış olacaksınız ki, Papa’dan daha hararetli bir şekilde Mısır ve Libya halklarını, küfür ve şirk düzeni demokrasiye ve laikliğe davet ettiniz.
Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmeyerek küfre girdiğiniz, zalim ve fasıklardan olduğunuz yetmezmiş gibi, millet iradesinin üstünde hiçbir irade yoktur diye Allah’ın iradesini açıkça inkâr ettiniz. (16.06.2009 Vakit)
Yüce Allah’a karşı sürdürdüğünüz bütün bu küfür, şirk, putperestlik ve nifakınız yetmiyormuş gibi bir de Allah’ın Kitabı’nı alıp seçim malzemesi yaptınız, küfrünüzü Kur’an’la gizlemeye çalıştınız, tüm söz ve davranışlarınızla Kur’an’a aykırı hareket ettiğiniz halde hiçbir ahlaki değer taşımadan, utanmadan Kur’an’a uyduğunuzu iddia ettiniz.
Bugüne kadar Allah için hiçbir salih ameliniz, İslâm’a yararlı hiçbir işiniz olmadığı, tüm söz ve davranışınızla, yaşayışınız ve icraatlarınızla yüce Allah’a isyan edip şirk koştuğunuz halde hangi yüzle Kur’an’a göre yaşadığınızı söylüyorsunuz. Yeter artık, haddinizi bilin, küfür, şirk ve putperestliğinizi Kur’an’ı kullanarak meşrulaştırmaya kalkmayın.
Kur’an, sizin küfür ve şirkinizi, azgınlık ve zulmünüzü gizleyen bir kitap değil, bari küfrünüzde mert olun da o küfür ve şirk ellerinizi Kur’an’dan çekin! Yaptığınız tüm fiiller Kur’an’a aykırıdır ve parti olarak yüce Allah’a savaş açmış durumdasınız.
Dini eğlenceye, alaya aldınız, çevrenizdeki beslemeleriniz, Allah’ın ayetleri ile alay ettiler, ayetleri çarpıttılar ancak siz, onları korudunuz. Parti olarak Allah’ın dinini yeryüzünden kaldırmaya çalıştığınız halde hep dini istismar ettiniz.
İslâm’ın haram kıldığı, tüm rasullerin yıktığı putperestliği meşrulaştırdınız, duymayan putlara, ilkel toplumlara taş çıkartırcasına tapınma merasimleri düzenlediniz, taş ve betondan yapılma mozoleye tekmil verip “Minnetle şükranlarımızı sunuyoruz” diye seslendiniz. Oysa yalnız yüce Allah’a minnet edilir.
Bütün bunlarla yetinmeyerek parti olarak günden güne azgınlığınızı artırdınız ve beslediğiniz kişilerin, sizi peygamber görmesi, size dokunmanın ibadet olduğunu, yüce Allah’ın vasıflarının sizde bulunduğunu söylemeleri hoşunuza o kadar gitmiş, sizi o kadar övgü sarhoşu yapmış olacak ki, kendiniz, “Rahmetimiz, gazabımızı aşacaktır” diyerek ilahlık tasladınız.
Çevrenizi saran çıkarcı takımı yanında tıpkı Fir’avn gibi kendinizi öyle ilah zannettiğiniz, kimden eleştiri bir söz duyduysanız, alıp cezaevine attınız. Hani selefiniz Fir’avn, şöyle diyordu:
“(Fir'avn): ‘Andolsun ki benden başka ilah edinirsen seni mutlaka zindana atılanlardan yapacağım’ dedi. (Şuara, 26)
“Fir'avn dedi ki: ‘Ey ileri gelenler, ben sizin için benden başka bir ilah bilmiyorum.” (Kasas, 38)
Bu azgınlığınız nedeniyle kendi demokratik dininizin gereği olan yargıyı bile özel hizmetçi konumuna soktunuz, sizin hevanıza aykırı karar veren hâkimlerinizi, polislerinizi çeşitli suçlarla karalayıp cezaevine attınız.
Tarihi süreçteki zalimler içerisinde en azgın Tevhid ve Kur’an düşmanı olsanız da, unutmayınız ki, tarihsel süreçte sizden önce gelen nice azgın diktatörler gelip geçmiştir, ancak onlar, azgınlıkları sonucunda ya halklarının isyan etmesi sonucu zelil bir şekilde ya da yüce Allah (cc) tarafından helak edilerek ortadan kaldırıldılar.
“Bütün ayetlerimizi yalanladılar; Biz de onları, galip ve güçlü(padişah)ın yakalaması gibi yakaladık.
Şimdi sizin kâfirleriniz, ötekilerinizden hayırlı mı, yoksa kitaplarda sizin için bir beraat mı var?” (Kamer, 42-43)
İşte Sünnetullah! İşte yüce Allah’ın zalimler için uygun gördüğü ilahi ceza! Bu, sizin için de vuku bulacak ve bu yaptığınız inkâr, şirk, azgınlık ve haddi aşmanızın karşılığını çok acı bir şekilde ödeyeceksiniz.
Unutmayın, Azrail geldiğinde etten duvar ördüğünüz korumalarınız onu engelleyemeyecek ve elbette siz, sizden önceki selefleriniz inkârcı zalimlerden daha güçlü değilsiniz; tıpkı selefleriniz zalimler gibi acı bir azap ile helak edilecek ve ebedi azaba cehenneme sürüleceksiniz.
Yüce Allah’ın azabı geldiğinde, ne size oy verenler, ne de çevrenize ördüğünüz etten duvar güvenliğiniz sizleri kurtaracak; ya Karun gibi servet ve sarayınızla, içinde tüm yakınlarınız da olduğu halde yerin dibine geçirileceksiniz, ya da halkın isyanı ile Romanya diktatörü gibi sarayınızdan alaşağı edileceksiniz.
Ve işte Rabb’imizin sizler için uygun gördüğü son sizlere uzak değildir.!
“… Zalimler, yakında nasıl bir devrime uğrayıp devrileceklerini bileceklerdir!” (Şuara, 227)
Bu son size uzak değildir; Allah’ın laneti, sizlerin üzerine olsun.
Ramazan Yılmaz: 2015.06.02
Bir yanıt yazın