Küfrün tek millet olduğu gerçeğini bize bildiren yüce Rabb'imiz, küfrün ne olduğunu ve kâfirlerin kimler olduğunu da Kur’an’ı kerimde çok açık bir şekilde ortaya koymuştur. Mazlum Filistin halkına karşı sürdürdüğü terör saldırıları ile Gazze’de soykırım yapıp masum insanları katleden terörist İsrail ve onun destekçileri olan kâfir ve müşrik devletler ile emperyalizmin maşası olan Birleşmiş Milletler, Kur’an’ın bildirdiği “Küfrün tek millet olduğu” gerçeğini bir kez daha ortaya koymuşlardır.
Tevhidi esaslara iman edip o doğrultuda hareket eden Müslümanlara karşı, dünyadaki tüm kâfir, müşrik, münafık ve fasık ülkeler, elbirliği yaparak cephe oluşturmakta, bu Tevhid erleri Müslümanları yok etmek için güç birliği yapmaktadırlar. Bugüne kadar birçok örneği görülen küfrün Müslümanlara karşı cephe oluşturması, İsrail terör devletinin Gazze’deki mazlum Müslümanlara saldırması ile açık bir örneği daha görülmüştür. Bu gerçeği, İsrail terör devletinin hükümet sözcüsü Pazner adlı terörist, yaptıkları katliamları dünyanın desteklediğini şu sözleriyle açıklıyordu: “İsrail harekâtına uluslararası alanda büyük bir destek var.” Evet, küfrün tek millet olduğunu bu son saldırı ile bir kez daha ispatlanmıştır.
Batılı Müstekbir Kâfirlerin ve Emperyalist ABD’nin Tutumu:
Bugün dünyanın tüm kâfir ve müşrik devletleri, bütün teknolojik silah güçleriyle Gazze’deki Müslümanlara saldıran İsrail terör devletine açık ve gizli olarak destek vermekte, İsrail teröristlerinin attıkları her füzeyi ve tonluk bombaları alkışlarken, katledilen masum kadın, çocuk, genç ve yaşlıların şehadetlerini vahşi bir zevkle izlemektedirler. Ancak yüce Rabb’imiz, rahmet ve inayetiyle Gazze’deki Müslümanlara yardım edecek, İsrail terör devleti rezil olacak ve tüm kâfirlerin sevinçleri kursaklarında kalacaktır inşaAllah.
Bosna’daki masum insanları, sırf Müslüman kimliği taşıyorlar diye, Hollandalı askerlerin gözleri önünde Sırp katillerine öldürten dünya müstekbirleri kâfirler, Çeçenistan’da Rus katillerin Müslüman çeçen halkını katletmesine alkış tutmuşlar, Saddam diktatörünün Halepçe’de, kimyasal bombalarla aynı anda Kürt halkından yedibin insanın öldürmesine tebessüm etmişler, Çin katillerinin Doğu Türkistanlı masum insanları baskı ve zulüm altında inletmesine, binlerce insanı katletmesini zevkle seyretmişler, Irak’ı kan gölüne çeviren binlerce insanı katleden ve katlettiren emperyalist Amerika’ya son teknolojik silahlarıyla, katil ruhlu askerleriyle destek verip yardım etmişler ve nihayet İsrail terör devletinin en vahşi yaratıkları bile utandıracak bir vahşetle ve ahlaksızlıkla Filistinli Müslümanları, en vahşi bir şekilde katlederek soykırım yapmasına destek olmuşlar/olmaktadırlar.
Müstekbir kâfirlerin, Müslümanlara yapılan her türlü acımasız katliamları alkışlayıp desteklemelerine karşılık, Hrıstiyan bir ülkeye yapılan en küçük bir saldırıya karşılık topyekün ayağa kalkmakta, saldırgan ülkeye karşı, kınama ile bile yetinmeyerek en sert bir şekilde tavır almaktadırlar.
Hrıstiyan Gürcistan’ın Güney Osetya’ya saldırganlığına, onlarca masum insanı katletmesine karşılık Rusya’nın Gürcistan’a saldırmasına dünya müstekbirleri olan Batılı ülkeler ve baş emperyalist Amerika, Rusya’ya neredeyse savaş açacaklardı. Sözkonusu Hrıstiyan bir ülke olunca, dünya müstekbir kâfirleri topyekün ayağa kalkıyorlar.
Batılı müstekbir kâfirlerin ve emperyalist Amerika’nın, İslâm’a ve Müslümanlara düşmanlığı yalnızca devletler bazında değil, kurumlar bazında da bütün kin ve düşmanlıkları ile devam etmektedir. Her biri, emperyalist Amerika’nın kuklaları durumunda olan, Amerika’nın her dediğini yapmakla görevli bulunan Birleşmiş Milletler adındaki Birleşmiş Müstekbirler ile emperyalizmin ve Batılı Hrıstiyan müstekbir kâfirlerin çıkarlarını korumakla görevli Güvenlik Konseyi, Batılı ülkelerin AGİT teşkilatı, AB ve yalnızca inançsızlıların ve Hrıstiyanların haklarını koruyan AİHM, Müslümanlarla ilgili bir durumda kör ve sağır kesilirler, ancak Hrıstiyanlarla ilgili bir konu olduğunda, “Küfür tek millettir” düsturundan hareket ederek hepsi birden ayağa kalkarlar.
Birleşik kâfirlerin kuruluşları olan Birleşmiş Milletler adındaki Birleşmiş Müstekbirlerden, Güvenlik Konseyinden, Batılı ülkelerin AGİT teşkilatından, AB ve yalnızca inançsızların ve Hrıstiyanların haklarını korumakla görevli AİHM’den İslâm ve Müslümanlar lehine bugüne kadar hiçbir karar çıkmamıştır, bundan sonra da çıkmayacaktır. Haçlı zihniyetlerini, modernist bir yaklaşımla sürdüren Batılı emperyalist kâfirler, Müslümanlardan tarihsel kinlerinin intikamını almak istemektedirler.
Arap Müşrik ve Kâfir Liderlerin Tavrı:
Emperyalizmin ve onun Batılı temsilcilerinin, İslâm ve Müslümanlara karşı tarihten gelen kin dolu düşmanca tavrı bellidir. Onlar, her yolla ve araçlarla geçmişte tattıkları acıları gidermeye çalışmaktadırlar. Bu nedenle onların Müslümanlara karşı sürdürdükleri kin ve düşmanlıklarını anlamak kolay, ancak İslâm toprakları üzerinde saltanat süren, şeref ve haysiyetten mahrum olan, aşağılık ve ahlaksız lider konumundaki kimseleri anlamak mümkün değildir.
İktidarlarını Kendi halklarına baskı yapıp zulmetmekten ve emperyalizme kuklalık yapmaktan ibaret sanan İslâm topraklarındaki aşağılık yöneticiler de, en az emperyalistler kadar Müslümanlara yapılan zulümlere sevinmektedirler. Terörist İsrail’in, Gazze’deki terör saldırısına İslâm düşmanı, müşrik ve münafık Arap liderleri, en az Batılı müstekbir kâfirler kadar sevinmişlerdir. Arap müşrik ve kâfir liderlerinin bu sevinçlerinin birkaç nedeni vardır:
Birinci nedeni, İsrail terör devleti onlar için tehlike değil, ancak Tevhidi Müslümanlar, şirk ve küfrü ideoloji edinmiş Arap kafirlerinin saltanatları ve cehennem odunu olacak iğrenç bedenleri için en büyük tehlikedir. Bugün tüm İslâm coğrafyasında filizlenen ve bir çoğu da Hamas Müslümanları gibi örgütlenen Tevhidi Müslümanlar, Arap müşrik ve kâfir liderlerinin en büyük korkusudur.
Kendi halklarını zulüm ve baskı altında yıllarca inleten, dinsizlik, zulüm ve baskıya dayalı iktidarlarının temelini, İslâm’a ve Müslümanlara düşmanlık üzerine bina eden, idare ettikleri halklara yabancı olan müşrik Arap liderleri, Hamas Müslümanlarının Tevhidi hareketlerinin kendi ülkelerindeki Müslümanlar tarafından da benimsendiğini ve kimi örgütlenmelerin olduğunu biliyorlardı. Bu nedenle müşrik Arap liderleri, Hamas’ın yok edilmesini Batılı müstekbir kâfirlerden ve emperyalist Amerika’dan çok daha fazla istiyorlar.
İkinci neden, Arap müşrik ve kâfir liderlerin tümü, emperyalist Amerika’nın Ortadoğu’daki kuklaları ve işbirlikçileridir. İsrail terör devleti de emperyalist ABD’nin maşası ve Ortadoğu’daki ayağıdır. Bu nedenle Arap müşrik ve kâfir liderleri, Müslümanlardan çok terörist İsrail’e daha yakındırlar. Bu nedenle terörist İsrail’in, Hamas Müslümanlarına saldırmasına ve masum çocuk, kadın ve insanları öldürmesine çok sevinmektedirler.
Terörist İsrail dışişleri bakanı, müşrik Arap dostlarını, yapacakları katliamı haber vermek üzere Mısır’a gidip, Fir’avn’ın torunu Mısır’ın başındaki günümüz fir’avn’ı Mübarek’e haber verirken, terör devletinin başbakanı da Türkiye’deki dostları Abdullah Gül ile Tayip Erdoğan’a konuyu haber vermek üzere Türkiye’ye gidiyor. Malum ya hepsi de emperyalist ABD’nin Ortadoğu’daki kuklalarıdır.
Türk Hükümetinin Tavrı:
Bütün dünya tarafından bilindiği üzere emperyalist ABD’nin yardım ve desteğiyle iktidara gelen, ABD’nin ve Batılı müstekbir kâfirlerin desteğiyle iktidarını sürdüren, Müslümanlardan çok Batıya ve Amerika’ya yakın ve dost olan Amerikan Kuklaları Partisi (AKP) ve onun başı Tayip Erdoğan, son günlerde her zamanki ikiyüzlülüğüyle Donkişotvari tavırlar sergilemekte, terörist İsrailli dostlarının yaptığı katliamı, sözüm ona, kınamaktadır. Zaten Erdoğan’dan başka bir tavır beklemekte mümkün değildir. İkiyüzlülük yapmak bunların temel felsefesidir.
İsrail terör devleti ile daha mürekkebi kurumayan antlaşmalar yapan, hatta medyada yayınlandığı üzere, İsrail terör devletinin Gazze’ye hareketi başlattığı günlerde, İsrail terörist başları ile 167 milyon dolarlık yeni bir silah antlaşması yapan, Filistinli Müslümanlar susuzluktan kavruluyorken İsrail teröristleriyle antlaşmalar yaparak ülkemizin sularıyla o teröristleri besleyen, İsrail teröristlerinin Hizbullah’a saldırdığı günlerde adana İncirlik üssündeki NATO füzelerini tırlarla İsrail teröristlerine yardım olarak gönderen Tayip Erdoğan, şimdi sözüm ona Filistin Müslümanlarına yapılan İsrail terörünü sözel olarak kınıyor görünüyor. Tabiiki bu kınamaya, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diye kargalar bile gülüyor.
Adama sormazlar mı, bay Erdoğan efendi, şayet gerçekten terörist İsrailli dostlarını kınamakta samimi isen, önce bu kınadığın terörist devletle yaptığın ve bu teröristlere hayat veren antlaşmaları rafa kaldır, sonra kınama mesajları yayınla. Bir taraftan sizin kukla iktidarı döneminizde siz ve cumhurbaşkanlığına oturttuğunuz kişi ile el ele verip en üst düzeyde İsrail teröristlerinin başı cumhurbaşkanı ve başbakanını kabul edeceksiniz, kapalı kapılar arkasında onlar size, Hamas’a yapacakları terörist saldırıları anlatacaklar, bunları, iki büklüm dinleyecek ve o terörist başlarına hiçbir şey söylemeyeceksiniz, sonra Donkişot bir tavırla kahramanlık pozları takınarak kınayacaksın. Eh bu da ancak Erdoğan’a yakışır.
Terörist İsrail Bir Hiçtir:
Terörist İsrail, dostlarının yaymaya çalıştıkları, İsrail’in güçlü bir terörist devlet olduğu palavrası koskoca bir yalandan başka bir şey değildir. Bu yalan balonunu, Hizbullah Lübnan’da dört hafta gibi kısa bir sürece patlattı ve terörist İsrail dostlarının suratına fırlattı. Yüce Allah (cc), Hizbullah’ın hidayetini ve küfre karşı olan gücünü artırsın, Kur’an ve Peygamber (as)’ın yolunda şirk koşmadan yürüyen bir güç eylesin. (Amin)
Terörist İsrail, korkak, aciz ve piyon bir devlettir. Arkasında emperyalist ABD ve müstekbir Batılı kâfirler olmazsa İsrail bir hiçtir. Hizbullah, İsrail’in bir hiç olduğunu çok açık bir şekilde ortaya koymuştur. Terörist İsrail’in gücü ancak çevresi tel örgülerle ve emperyalizmin piyonu terörist İsrail tankları ile çevrili, yiyecek ekmekleri bile bulunmayan masum kadınlara, çocuklara ve insanlara yetmektedir.
Ali Bulaç, Zaman gazetesindeki köşesinde İsrail terör devletinin bir hiç ve kukla olduğunu şu satırlarıyla ortaya koyuyor. “İsrail'i bölgede tutan hakiki güç, "Yahudi zekası ve başarısı" değil, Batı'nın hesaplarıdır. Batı, desteğini çeksin, İsrail'in işi birkaç haftada biter. Batı'nın İsrail'e desteğini sağlayan şey de bazı ülkelerin veya grup liderlerinin "İsrail'i yok edeceğiz" yolundaki tehditleri değil.”
Müstekbir Batılılar ve emperyalist Amerika, tarihsel Haçlı kinlerinin intikamını, Ortadoğu’ya yerleştirdikleri ve masum insanların kanları, canları bahasına orada tuttukları gözü dönmüş, eli kanlı İsrailli katillerin vasıtasıyla almakta, bu katillerin işledikleri cinayetlerle kendilerini tatmin etmektedirler. Müstekbir kâfirlerin ve emperyalist ABD’nin bu vahşi tatminlerini gidermelerine de İslâm toprakları üzerinde, inanan halklar üzerinde baskı ve zorbalıkla iktidarlarını sürdüren müşrik, münafık ve kâfir yöneticiler yardımcı olmaktadırlar. Elbette İslâm ümmeti üzerindeki bu zulüm bitecek, müstekbir ve emperyalist kâfirler ile onların eli kanlı katilleri İsrail ve onlara uşaklık ve kuklalık yapan İslâm toprakları üzerindeki despotlar hak ettikleri cezalarını bulacaklardır. Yeter ki, İslâm ümmeti, Tevhidi ilkeler doğrultusunda rahmet olan cemaatleşmeyi ve birlikteliği oluştursunlar.
Emperyalist ABD ve müstekbir Batılılar ile terörist İsrail ve emperyalizmin yerli işbirlikçileri, Müslümanlara karşı yaptıkları zulüm ile Müslümanların kendilerine karşı olan kin ve nefretini artırıyorlar. Kur’an’ın İsrail oğulları için müjdelediği o acı sona, onlar da uğrayacak ve hem dünyada rezil olacaklar, hem de ahirette acı bir azaba gireceklerdir.
Kur’an’ı kerim, terörist İsrail’in eli kanlı katillerinin bugüne kadar yaptıklarını, onlara verilen nimetleri ve fırsatları nasıl kötüye kullandıklarını, azgınlıklarını ve nihayet sonlarının nasıl olacağını şöyle açıklıyor.
“Kitapta İsrâil oğullarına şu hükmü verdik: ‘Siz o ülkede iki kez bozgunculuk yapacaksınız ve çok böbürleneceksiniz (zorbalık edeceksiniz)!
Birincisinin zamanı gelince üzerinize çok güçlü kullarımızı gönderdik, evlerin aralarına girip (sizi) araştırdılar. Bu, yapılması gereken bir vaat idi.
Sonra tekrar size, onları yenme imkânı verdik ve sizi mallarla, oğullarla destekledik ve savaşçılarınızı çoğalttık. İyilik ederseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz. Kötülük ederseniz, o da kendi aleyhinizedir. Son taşkınlığınızın zamanı gelince (yine öyle kullar göndeririz) ki, yüzlerinizi kötü duruma soksunlar ve ilk kez girdikleri gibi yine Mescit’e (Kudüs'e) girsinler ve ele geçirdiklerini mahvetsinler.
(Tevbe ederseniz) Belki Rabbiniz size acır, ama siz (bozgunculuk yapmaya) dönerseniz, biz de (sizi cezâlandırmağa) döneriz. Cehennemi, kâfirler için kuşatıcı (bir azap) yapmışızdır!” (İsra, 4-8)
Evet, tarihte sürekli olarak bozgunculuk yapan, gittikleri her yere fitne ve fesatlık sokan fitneci ve bozguncu İsrail oğullarının, günümüz eli kanlı katillerinin artık sonu yaklaştı. Onlar, yaptıkları katliamlar nedeniyle Müslümanların kinini artırıyorlar ve öyle bir gün gelecek ki, Kur’an’ın da haber verdiği üzere Müslümanlar, onları ellerine geçirecek ve tatmadıkları bir acı ile dünya da onları cezalandıracaklar. O gün o katillere, bugün uşaklık ve piyonluk yaptıkları emperyalist Amerika ve müstekbir Batılı kâfirler yardım da edemeyeceklerdir. O gün İsrail terör devleti artık olmayacaktır. Ve biz bugün o kanlı katillere lanet ediyoruz.
Allah’ın, meleklerin ve lanet edebilen bütün insanların laneti emperyalist ve müstekbir kâfirler ile onların eli kanlı İsrailli katillerinin ve onlara uşaklık ve kuklalık yapan İslâm toprakları üzerindeki despotların üzerine olsun. AMİN.
Ramazan Yılmaz: 2009.01.07
Bir yanıt yazın