GENÇLERE ÖĞÜTLER-3
Yalnızca Müslüman olun!
Gençler,
Şeytanın, sağdan yaklaşarak Müslümanları Allah yolundan saptırmaya yönelik çabaları ve insan cinsinden edindiği Samiri soylu belamları ile çevrenizde şirk ve küfür dalgaları oluşturmaya, sizleri düşünsel, sözel ve eylemsel olarak bu dalgalar içerisine sokarak Rabb’inize isyan ettirmeye çalışıyorlar.
Bu şirk ve küfür dalgalarından biri de, Rabb’inizin, sizleri onurlandırarak sizlere verdiği Müslüman sıfatının yanına eklemeler yaparak sizi şirke sürüklemeye uğraşıyorlar. Şeytanın dostları Samiri soylu belamlar, cahil ve sapık tasavvufçular, Sünni, Şii ya da bunların içlerinde barındırdıkları mezhepler ve İslâmcılık adı altında ortaya çıkan çeşitli gruplar, bilerek ya da bilmeyerek sizleri, Rabb’inizin verdiği Müslüman sıfatından koparmaya, çalışıyorlar.
Bu saptırıcı unsurlar, Rabb’inizin verdiği Müslüman sıfatına eklemeler yaptırarak sizleri şirke düşürüp Rabb’inize isyan ettirerek Allah yolundan saptırmak içi uğraşıyorlar.
Müslüman sıfatını Rabb’imiz bize vermiştir
Tevhidi esaslara iman etmeniz, bunun gereği olarak insanları, bu esasları kabul etmeye çağırmanız nedeniyle Rabb’imiz sizlere Müslümanlar sıfatını uygun görmüştür ki bu, iman edenler için en büyük onurdur.
“Allah'a çağıran, salih amel işleyen ve ‘Ben Müslümanlardanım’ diyenden daha güzel sözlü kim olabilir?” (Fussilet, 33)
Kur’an, Müslüman sıfatını alanların, insanları yüce Allah’ın birliğine davet eden, Allah yolunda cihad eden, salih amel işleyen, yalnızca yüce Allah’a kulluk eden ve O’na hiçbir şeyi eş koşmayan kimseler olduklarını bildirmiştir.
“Allah uğrunda, O'na yaraşır biçimde cihad edin; O, sizi seçti ve dinde size bir güçlük yüklemedi; babanız İbrahim'in dini(nde olduğu gibi). O, bundan önce(ki kitaplarda) da, bu(Kur'a)nda da size ‘Müslümanlar’ adını verdi ki, Rasul size şahit olsun, siz de insanlara şahit olasınız. Haydi, namazı kılın, zekâtı verin ve Allah'a sarılın; sahibiniz O'dur; ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır (O)!” (Hac, 78)
Müslüman sıfatınızın yanına sakın eklemeler yapmayınız
Müslümanlar olarak, ne Sünni, ne Şii, ne Vehhabi, ne selefi, ne tarikatçı, ne vakıfçı olun; yalnızca Müslüman olunuz. Yüce Allah'ın beğenip verdiği bu onurlu sıfatın yanına hangi nedenle olursa olsun, ekleme yapmak, yani Sünni Müslüman, Şii Müslüman ya da şucu bucu Müslüman gibi yapılan, eklemeler, yüce Allah'ın verdiği Müslüman sıfatını beğenmemektir ki bu, apaçık bir şekilde şirk ve küfürdür.
Hangi isim altında olursa olsun, her parçalanma, yüce Allah’ın Hanif dininden sapmak, fıtratı terk etmektir. Bu nedenle Müslümanlar olarak, Rabb’imizin verdiği bu onurlu sıfata başka bir sıfat ya da bu sıfatın yanına bir başka şeyler ekleyemeyiniz, aksi halde İslâm dairesinden çıkar, Kur’an’dan sapar, şirke düşersiniz ki bu durumda hesabınızı Rabb’inize veremezsiniz.
Müslüman sıfatına, bilerek ya da bilmeyerek eklemeler yapanlar, tefrikaya düşmüş, şirke sapmışlardır. Bu nedenle yüce Rabb’imiz bizleri uyarmaktadır.
Tefrikadan kaçınıyoruz
Tefrika, yüce Allah’ın sevmediği bir durumdur; tefrikaya düşenlerin ateşe gireceklerini bildiren yüce Allah (cc), tefrikadan kaçınmamızı öğütlemiştir. Müslümanlar olarak Rabb’imizin emrine uyup tefrikadan kaçının. Tefrikaya düşenlerden, yüce Allah’ın verdiği sıfatın yanına eklemeler yapanlardan uzak durunuz.
“Allah'a ve Rasulüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin, yoksa korkuya kapılırsınız, devletiniz gider; sabredin, çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal, 46)
Yüce Allah (cc), tefrikanın şirk olduğunu bildirmiş, her türlü tefrikayı yasaklamış, kınamış ve Müslümanlara, tefrikadan kaçınmalarını emretmiştir.
“Sen yüzünü, Allah’ı birleyici olarak doğruca dine çevir: Allah’ın yaratma yasasına ki, insanları ona göre yaratmıştır. Allah’ın yaratması değiştirilemez, işte doğru din odur; fakat insanların çoğu bilmezler. Yalnız O'na yönelin ve O'ndan korkun; namazı kılın ve müşriklerden olmayın (ki onlar,) dinlerini parçaladılar ve bölük bölük oldular, her parti kendi yanındakiyle sevinmektedir.” (Rum, 30-32)
Hangi nedenle olursa olsun, gruplara ayrılmak, tek olan İslâm ümmetini parçalamaktır. Rabb’imiz, İslâm ümmetinden sapma ve parçalanmanın şirk olduğunu bildirdikten sonra Müslümanları bu durumdan sakındırmaktadır.
“Ve işte sizin bu ümmetiniz bir tek ümmettir, ben de sizin Rabbinizim, benden korkun; fakat işlerini aralarında parçalayıp, çeşitli Kitaplara ayırdılar, her parti, kendi yanında bulunanla sevinmektedir.” (Mü’minun, 52-53)
Rabb’imiz, İslâm üzerinde bulunanların, tek bir ümmet olduklarını belirtmiş, bunun dışındakileri kabul etmemiş ve Müslümanlara, tefrikadan kaçınmalarını bildirmiş, topluca Allah’ın ipine sarılmalarını emretmiştir.
Sizler, Rabb’imizin bu emrine uyarak grup, tarikat, parti, vakıf ve derneklerde bulunanlardan uzak durunuz, sohbet ve seminerlerine gitmeyiniz, onlara sevgi ve muhabbet duymayınız, onlara sevgi ve yakınlık duymak, insanı ateşe sürükler.
“Sakın zulmedenlere dayanmayın, sonra size ateş dokunur, sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur, sonra size yardım edilmez.” (Hud, 113)
Dinine mensup olmakla şeref duyduğunuz Hz. İbrahim (as) gibi onlardan uzak durarak onları, yüce Allah’ı birlemeye davet ediniz. Çünkü onlar, hevalarını, ağabey ve efendilerini ilah edinenlerdir.
“İbrahim’de ve onunla beraber bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır; onlar kavimlerine ‘Biz sizden ve sizin Allah'tan başka itaat ettiklerinizden uzağız; sizi tanımıyoruz. Siz, bir tek Allah'a iman edinceye kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir’ demişlerdi. Yalnız İbrahim’in babasına: ‘Senin için mağfiret dileyeceğim, fakat Allah'tan gelecek bir şeyi senden savamam’ demesi hariç. ‘Rabbimiz, sana dayandık, sana yöneldik, dönüş sanadır!” (Mümtehine, 4)
O halde, yalnızca Müslüman, olun, başka isim ve sıfatları, Müslüman sıfatına ekleyenlere özenmeyin, başkalarının yanında şeref aramayın! Unutmayınız ki, bütün şeref yalnızca Allah’ın yanındadır; hangi gerekçe ile olursa olsun, Müslüman sıfatının yanına eklemeler yapanlar, bu şereften mahrum olan müşriklerden olurlar.
Bütün bu nedenlerle Müslüman olarak kendinizi tanımlayın, Müslüman olarak yaşayın ve Müslüman olarak ölünüz. İşte bu büyük bir kurtuluştur.
“Ey iman edenler, Allah'tan, O'na yaraşır biçimde korkun ve ancak Müslümanlar olarak ölün.” (Al-i İmran, 102)
Müslümanlar olarak yaşayıp Müslümanlar olarak ölmek için, iman ettiğimiz Rabb’imize, her söz ve davranışımızla isteyerek ve coşku ile teslim olduk hamdolsun.
“De ki: ‘Benim teslimiyetim, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi Allah içindir, O'nun ortağı yoktur; bana böyle emrolundu ve ben Müslümanların ilkiyim.” (En’am, 162-163)
Ramazan Yılmaz: 2014.12.21
Bir yanıt yazın