Press ESC to close

TÜRKİYE’DE TERÖRÜN KAYNAĞI KEMALİST SİSTEMDİR

Bir siyasi davayı ya da düşünceyi baskı ve zorbalıkla kabul ettirmek adına masum insanlara korku salınması, haksız ve suçsuz bir şekilde insanların baskı ve şiddetle sindirilmesi ve katledilmesi anlamına gelen terör, İslâm nokta-i nazarında iğrenç ve lanetli bir faaliyettir.

İnsanlara dayatılan kalıp düşüncelerde, ancak birey ya da örgütler tarafından yapılan şiddet terör olarak algılanır. Oysa devlet haline gelmiş güçlerin, insanlar üzerinde estirdikleri baskı, zulüm ve şiddet de açık bir terördür. Ancak devlet haline gelen terör odakları, ellerinde gücü bulundurdukları için, yaptıklarının terör olarak adlandırılmasına izin vermezler.

İsrail terör devletini kuranlar, kuruluş aşamasında binlerce masum Filistinlinin kanını döktüler, insanları, hatta canlı cinsinden ne varsa hepsini acımasızca katlettiler. O günkü katilleri terörist diye arayan İngiltere, bu teröristlerin İsrail terör devletini kurmaları ile onlarla anlaşmalar yapmış, onları devlet olarak tanımıştır.

İsrail katillerinin, devlet haline geldikten sonra masum Filistinlileri öldürmelerine ses çıkarmayan İngiltere ve diğer dünya ülkeleri, o katilleri terörist diye tanımlamamış, onların estirdikleri teröre ve yaptıkları katliamlara adeta alkış tutmuşlardır. Bu durum, Anadolu'yu işgal eden Kemalist teröristler için de sözkonusudur.

Bugün halk arasında genellikle birey ya da örgütlerin yaptıkları terör gündeme getirilir, Kemalist zorbalığın Anadolu'yu işgalinden bugüne kadar yaptığı terör dile bile getirilmez. Kemalist zorba sistemin, Anadolu'yu işgali sırasında ve daha sonra günümüze kadar devam eden süreçte, onbinlerce masum insanı katletmesi, faili kendisi olan faili meçhullerle insanları ortadan kaldırması, kurduğu cinayet mahkemeleri yoluyla insanları darağaçlarında ipe çekmesi hiçbir zaman terör olarak adlandırılmamış, Kemalist katillere terörist denilmemiştir.

Anadolu halkı yanında meşruiyeti bulunmayan, bu nedenle her şeyi baskı ve zorbalıkla dayatıp kabul ettirmeye çalışan Kemalist diktatörlük, Anadolu'yu işgal ettiği günden bu yana halk üzerinde sürekli terör estirmiştir. İşgal günlerinden bu yana gayri meşru varlığını kabul ettirmek adına, binlerce masum insanı haksız yere katleden Kemalist zorbalık, tarihin kaydettiği en büyük teröristler listesindeki yerini almıştır.

Emperyalizmin yerli işbirlikçisi M. Kemal’in, inkârcı bir ifade ile “Gökten indiği söylenen kurallarla ülkeyi yönetmem” dediği günden bugüne kadar, İslâm’a ve Müslümanlara kin ve düşmanlığında sınır tanımayan dikta rejimi, Müslümanlar üzerinde terör estirmiştir. Diğer taraftan “Ne mutlu Türküm diyene” ifadesi ile de, Anadolu'da yüzyıllar boyunca et ve kemik misali birbirine kaynaşan ve Anadolu'nun zenginliğini oluşturan diğer kavimleri bir çırpıda inkâr etmiştir.

Kemalist zorbalık, bu inkâr ve düşmanlığı sonucunda, Müslümanlardan ve Müslüman Kürtlerden binlercesini katletmiş, Anadolu'nun her karış toprağında, özellikle de Dersim’de birçok âlim ile beraber binlerce masum insanı, kadın, çocuk ve yaşlı ayırımı yapmadan acımasızca ve hunharca öldürmüştür.

Kendi estirdiği terör ve şiddeti görmezden gelip, inançlarını ve kimliklerini inkâr ettiği masum insanları terörist olarak gösteren Kemalist dikta sistemi, bu gerekçe ile katliamlarını bugüne kadar, sudan bahanelerle devam ettirmiştir. Kemalist dikta sistemi, işgal yıllarında, Çerkez Ethem, Çapanoğlu İbrahim, Şeyh Sait gibi değerli insanları katletmekle kalmamış, İskilipli Atıf Hoca gibi nice değerli âlimleri de katletmiştir.

 Kemalist zorbalık, tarihinde yalnızca Müslümanları ve Kürtleri değil, kana doymadığı zamanlarda kendi askerlerini bile öldürmekten çekinmemiştir. Org. Eşref Bitlis gibi üst derecedekiler de dâhil olmak üzere, kendi subaylarından birçoğunu, suikastlar düzenleterek öldürten Kemalist zorbalık, Bingöl’de katlettirdiği 33 vatan evladından sonra Aktütün’de, Dağlıca’da, Şemdinli’de, Hakkâri’de, Çukurca’da ve daha nice yerlerde, kan içici Kemalist generallerin izin, desteği ve bizzat kendilerinin hazırladıkları mayınlı tuzaklarla yüzlerce vatan evladını katlettirmiştir.

Kemalist dikta sisteminin, cinayet işleyen bir cani, terör estiren, zorbalık yapan, kaba kuvvete dayalı bir mafya, katilleri, hırsızları ve suçluları yönetici yapan, gayri meşru terörist bir sistem olduğunu, bu sistemin en üst kurumları tarafından açık bir şe­kilde tescil edilmiştir. Mücahe­de Yayınlarından çıkan "Hukuk Zorbalarına Karşı Onur Müca­delesi" adlı kitapta sistemin zor­balığı ile ilgili şu ifadelere yer ve­rilmiştir:

"Diğer taraftan yukarıdaki sıfatları Türkiye için, sistemin en üst yargı birimi olan Yargıtay 9. Dairesi ve Yargıtay eski Başkanı Sami Selçuk kullanıyorlar. Yargıtay 9. Dairesi, İHD İstanbul Şube Başkanı'nın T.C. devleti için kul­landığı 'Mafyalaşmış devlet', 'Ka­ba kuvvetin hâkim olduğu hukuk dışı devlet', 'Cinayet işleyen (cani) devlet', 'Suçluları yönetici yapan, serveti koruyan devlet', ifadelerini hakaret kabul etmeyerek verilen cezayı bozmuştur (10.05.1998 Posta).

Yargıtay eski Başkanı Sami Selçuk, yazdığı kitabına "Zor­ba Devletten Hukukun Üstünlüğüne" adını vermiştir. Bundan da anlaşılıyor ki, Yargıtay Başkanı ve Yargıtay 9. Dairesi, sistemin zorbalığını tescil etmişlerdir.

Aynı şekilde Hükümet ortağı ve ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz da sistemi 'Mitolojik Haydut Prok­rustes'e benzeterek, bu haydudun, kurbanlarını öldürdükten sonra, kısa olanlarını çekiç1e u­zattığını, uzun olanları­nı ise, testere ile kesip kısalttığını ifade etmiş­tir." (Hukuk Zorbalarına Karşı Onur Mücade­lesi. Ramazan Yılmaz, Mücahede Yayınları, İs­tanbul 2002, sh. 276)

Yukarıya aldığımız ifadeler, dikta rejiminin düşmanı olan kimseler tarafından değil, bu sistemin nimetlerinden yararlanan ve en üst birimlerde bulunan kimseler tarafından dile getirilmiş ifadelerdir. Bu kimseler, içerisinde bulundukları zulüm sisteminin nasıl bir dikta ve zorba rejim olduğunu ve ne derece bu zulüm sisteminden utandıklarını açıkça ortaya koymaktadırlar.

Anadolu halkına karşı sürdürdüğü inkârcı ve düşmanca tutumu sonucunda PKK, Hizbu-l Kontra ve benzeri örgütleri ortaya çıkaran Kemalist zorbalık, kimi zaman bu örgütler eliyle, kimi zaman da bizzat kendi yetiştirdiği Özel Harekâtçı katilleri eliyle onlarca köyü boşaltmış, yakmış, yıkmış ve sayıları 40 bine yaklaşan insanları acımasızca katlettirmiştir.

Kemalist zorbalık, kendi gayri meşru varlığını sürdürmek adına, insanları sınıflara ayırmış, sonra da kendisine sahiplenen bir kısım katillerle, Fir’avni bir tavırla, masum ve suçsuz insanları öldürtmüştür. Daha önce katillerini sivil kişilerden seçen Kemalist zorbalık son yıllarda, Ergenekon vb. yapılanmalarda görüldüğü üzere, katillerini kendi subaylarından seçmiştir.

Her on yılda bir yaptıkları ihtilal ve verdikleri muhtıralarla halkı sindirdiklerini az gören Kemalist zorbalık, bu sefer rütbeli katillerini kullanarak, camileri ve masum insanları bombalamayı, kendi uçaklarını düşürmeyi bile düşünüp tasarlayabilmiştir. Gözlerini kan bürüyen katil generaller, son demde kazdıkları kuyuya kendileri düştüler.

Bu düşüşleri öyle bir düşüştü ki, tarihlerinde hiç yaşamadıkları bir zillet içerisinde buldular kendilerini. Kendilerini, her şeyi yapmaya muktedir gören Kemalist zorbalığın generalleri, bir hiç olduklarını gördüler ve önce kaçacak delik aramaya, daha sonra da birbirlerine düşmeye başladılar.

Kâfirlerin bir hesabı varsa yüce Allah'ın da bir hesabı var ve yüce Allah (cc), bu dinsiz Kemalist teröristlerin hazırladıkları tuzakları, Kemalist zorbaların kendi dindaşlarını kullanarak başlarına geçirmiş, masum halka hazırladıkları tuzakları boşa çıkarmıştır.

Gün geçmez ki, Anadolu'da bir yuvaya evlat acısı ateşi düşmesin. Kemalist zorbalar ve bu Kemalist zorbalığa iman etmiş İslamcı müşrik yöneticiler, yuvalarına ateş düşen insanların acısını bitirmek istememektedirler. Çünkü öldürülen askerlerin gerçek katillerini bilmeyen ve sürü mantığı ile hareket eden insanlar, katil sisteme sahip çıkmakta, sokağa çıkıp PKK terörünü lanetlemektedir. Oysa lanetlenmesi gereken katil ve gerçek terörist olan Kemalist zorbalık ve onun koruyucuları olan İslamcı müşrik yöneticiler ile diğer siyasi partilerdir.

Yapılacak iki yasa değişikliği ile terör kendiliğinden bitecektir. Bunlardan biri, ülkede kullanılan anadillerin resmi dil olarak tanınması, ikincisi, o insanların kimliklerinin tanınmasıdır. Yüce Allah'ın insanlara verdiği dillerini ve ırklarını, baskı ve zorbalıkla inkâr eden Kemalist zorbalık, insanların fıtri olan haklarını vermemekte direnerek teröre zemin hazırlamakta ve onca vatan evladının pisipisine ölmelerine sebep olmaktadır.

Gerçek katilin ve teröristin Kemalist zorbalık olduğunu bilmeyen halk, bu İslâm düşmanı ateist sisteme sahip çıkarak PKK’yı lanetlemektedir. Elbette tüm teröristlere lanet olsun ki, masum insanları katlediyorlar. Ancak en büyük lanet, Allâh’ın, İslâm'ın, Müslümanların ve Anadolu halkının düşmanı olan Kemalist terör sisteminin üzerine olsun ki, terörü bitirmek istemiyor, gencecik çocukların pisipisine öldürülmelerine göz yumuyor.

En büyük lanet, Amerikan uşakları Kemalist generallerin üzerine olsun ki, o masum çocukları, hazırladıkları mayın vb. tuzaklarla kendileri katlediyor ya da en son teknolojik imkânlara rağmen burunları dibine kadar sokulan ve gördükleri PKK’lıları görmezden geliyorlar ve kendi askerlerini göz göre göre öldürtüyorlar.

En büyük lanet, Kemalizm’e iman eden ve onun yaşaması için gece gündüz demeden çalışan AKP (Amerikan Kuklaları Partisi) yöneticilerinin, putperest başbakanın, cumhurbaşkanının ve meclisi doldurup işe yaramayan kukla siyasetçilerin üzerine olsun. Onlar ki, Allah'ın insanlara verdiği dil ve ırkı inkâr ediyorlar ve insanlara kendi kimlik ve dillerini vermemekte direniyorlar ve böylece PKK’ya fırsat veriyorlar.

Kemalist sistemin cumhurbaşkanı yüzü kızarmadan kalkmış, “PKK bu eylemleriyle devleti hizaya getireceğini mi sanıyor” diyor. Abdullah Gül şunu iyice bilmelidir ki, PKK zorba sisteminizi hizaya getirmeyebilir, ancak sizin gibi kan içiciler yüzünden daha çok vatan evladının kanını boşu boşuna akıtacaktır. Tabii ki o kanların içinde sırça saraylarda yaşayan kendi çocukları olmadığı için, ülkenin kan gölü haline gelmesinden rahatsız olmuyorlar. Şayet onların evlatlarının kanı aksaydı o zaman alelacele yasalar çıkartıp o kanları durdurmaya çalışacaklardı.

Katil sistemin cumhurbaşkanı, başbakanı ve siyasetçileri, bilsinler ki onlar, dökülmesine sebep oldukları o kanlarda bir gün boğulacaklar. Kıyamet günü de sebep oldukları ve sebepsiz olarak katlettirdikleri o masum çocukların kanlarının bedelini, ebediyen cehennemde yanarak ödeyeceklerdir.

Terör sistemi Kemalist zorbalığın siyasetçileri ve İslamcı müşrik yöneticileri, eğer masum çocukların kanlarının daha fazla akmasını istemiyorlarsa yapacakları iş, iki yasa çıkarmaktır. Ateist zorba sisteme iman etmiş siyasetçiler, kandırıp ateist putperest sisteme biat ve iman ettirdikleri insanları kandırdıkları yetmemiş olacak ki, iki yasa çıkarmak yerine daha çok tahrik edici sokak ağzı ile iki de bir “Sabrımız tükeniyor” türünden ucuz ve basit laflar söylüyorlar.

Kemalist sistemin İslamcı müşrik yöneticileri olan cumhurbaşkanı ile başbakanı, yıllardır siyasetin içinde bulunuyorlar ve on senedir devlet yönetiyorlar, ancak hâlâ ne serseri sokak kabadayılığından kurtulmuşlar, ne de terör konusunun nasıl biteceğini anlamışlar.

Öcalan’a “Sayın Öcalan” diye hitap eden ancak şimdi başbakan olan bu sokak serserisi pozlarındaki Erdoğan elbette anlamaz terörün nasıl biteceğini. Çünkü o pisipisine öldürülen onun çocuğu değil, Erdoğan’ın çocuklarından bazıları Kemalist sistemin kendilerine sunduğu saltanatı kullanarak başbakanlık köşklerinde, bazıları da Erdoğan’ın kuklalığını yaptığı Amerika’da yaşıyorlar.

Erdoğan’ın iman ettiği Kemalist zorbalık, otuz küsur yıldır terör dediği sorunu bitirmek istemiyor, çünkü birincisi, bu terör sorununu kendisi çıkarttı, ikincisi, kendi gayri meşru varlığını sürdürebilmesi ancak terör sorununun devam etmesine bağlıdır. Terör sorunu devam ettikçe halkın ahmak kesimi, asıl terörist olan ateist, zorba Kemalist sistemi sahiplenecek, sokaklara çıkıp İslâm düşmanı ateist tağuti sistemin varlığı için bağırıp çağıracaklar.

Bu katil ve terörist Kemalist sisteme oy verenler bilsinler ki, bu sisteme oy verdikleri sürece hem çocukları bu ateist sistem yolunda pisipisine ölecek ve yuvalarına ateş düşecek, hem de bu Allah düşmanı, putperest düzenle beraber cehennemi boylayacaklar. Ateist Kemalist sistem yolunda pisipisine ölen o çocuklar da şehit değil, tağuta hizmet etmiş kişiler olarak cehenneme gideceklerdir. İşte bu konuda yüce Allah'ın uyarısı:

“İman edenler Allâh yolunda savaşırlar, inkâr edenler de tağut yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarıyla savaşın, çünkü şeytanın hilesi zayıftır.” (Nisa, 76)

“Allâh, inananların dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kâfirlerin dostları da tağuttur. (O da) onları aydınlıktan karanlıklara çıkarır. Onlar ateş halkıdır, orada ebedi kalacaklardır.” (Bakara, 257)

Konu oldukça açıktır, ey Anadolu halkı, ya tağuta itaat etmeye devam eder ve her geçen gün bir başkanızın evine ateş düşer ve hem dünyada hem de ahirette perişan olursunuz ya da onurlu bir mücadele ile bu ateist, dinsiz Kemalist zorbalığa karşı başkaldırırsınız. Böylece hem daha fazla acılar çekmekten kurtulursunuz, hem de dünya ve ahirette huzura ve kurtuluşa eresiniz. SEÇİM SİZİN!

 

Ramazan Yılmaz: 2011.08.18

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir