Tevhidi esasların insanlara duyurulmaya başlandığı her dönemde, Hakkı batıla bulamaya çalışan belamlar da ortaya çıkmışlardır. Bunların en meşhuru diyebileceğimiz kişi, Kur'an’da da adı geçen Samiri’dir. Samiri, Hz. Musa (as)’ın kavminden idi, Hz. Musa (as)’ın Tur dağına çıkmasını fırsat bilerek Hakkı batıla karıştırarak Tevhidi esasları bozmaya çalıştı.
“(Allâh): ‘Ama biz senden sonra kavmini sınadık. Samiri onları saptırdı’ dedi.” (Taha, 85)
Samiri, insanlardan bazılarını kandırarak onların değerli süs eşyalarını alıp ateşe atarak bir buzağı heykeli yaptı ve o buzağının ilahları olduğunu iddia ederek insanların ona tapmasını sağladı. Günümüz Samiri soylu belamlar da, aynı ataları Samiri gibi insanlardan bazılarını kandırarak, onların maddi ve manevi değerlerini sömürerek onları M. Kemal’in putunun temsil ettiği Kemalist sisteme itaat ettirmeye çalışıyorlar.
Şirkin mantığı hiçbir dönemde değişmemiştir; metod aynı… sûret-i haktan görünerek insanları mevcut egemen güçlere itaat ettirmek ve insanların maddi ve manevi değerleri üzerinde saltanat sürüp keyif çatmak. Günümüz Samiri soylu belamları da insanların önüne çıkarak onları, parti, dernek ve vakıf gibi şirk ve küfür yuvalarında yüce Allah’a şirk koşmaya davet etmektedirler. İşte bunun son örneği: İstanbul-Fatih’te bulunan Ali Emiri Efendi Kültür Salonu’nda bir araya gelen çeşitli şirk kuruluşları, ortak bir basın açıklaması yaparak Kemalist zorbalığın küfür ve şirk olan anayasa değişikliğini evetleme kararı almışlar.
Bu şirk ve küfür cephesi, Samiri soylu belamlar, 1980 sonrası, içerisinde yer aldıkları eski danışma meclislerini, partilerini, ülkücü, milli görüşçü, sağcı, hatta solcu düşüncelerini bırakıp İslâm’a yöneldikleri zaman Müslüman olduklarını düşünerek sevinmiştik. Oysa bu belamlar, ataları Samiri’nin işini devam ettirmek için içimize girip hızlı bir şekilde Kur'an, Sünnet diyerek insanları kandırdılar ve sonra onların maddi ve manevi değerlerini sömürerek gerçek kirli ve şirk yüzlerini gösterdiler. Ne yapacaklarmış bu belamlar:
Despotizmi Geriletecek, Özgürlükleri Genişletecek Değişiklikleri Destekleyeceklermiş
Bay Samiri soylu belamlar, sizin insanların inançları üzerindeki despotizminiz kalksın, yeter! O zaman sizin insanları evetlemeye çağırdığınız Kemalist zorbalığın kendisi de anayasası da sizlerin yuvalandığı şirk ve küfür yuvaları olan o vakıf ve dernekleriniz de yerle bir olacak yüce Allah'ın izniyle. Bakın Samiri’nin günümüz temsilcileri; o, zaman zaman elinize alıp belli ayetleri okuyarak arkanızdaki sürüleri uyuttuğunuz bizim kitabımız Kur'an-ı Kerim ne buyuruyor:
“Dinde zorlama yoktur. Doğruluk, sapıklıktan seçilip belli olmuştur. Kim tağutu inkâr edip Allah'a inanırsa, muhakkak ki o, kopmayan, sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allâh işitendir, bilendir.” (Bakara, 256)
İşte bu seçilip belli olan doğruları sizler, içinde yuvalandığınız şirk yuvaları olan vakıf ve dernekleri hizmetinize sunan sapıklıkla karıştırıyorsunuz. Hakkı batıla bulayıp gizliyorsunuz. Şayet cesaretiniz varsa, tağutu, sloganlarla değil, gerçekten inkâr edip hakkı ortaya koyun, diyeceğim ancak, imanınıza şirk bulaştırdığınız için bunu yapamazsınız.
Sizin evetlemeye çalıştığınız ve demokratik dininizin sizlere verdiği demokratik hakkınızı kullanarak düzenlediğiniz panellerde ağzınızı eğip bükerek kabul etmeye ve insanları da bu evet küfrünü işlemeye davet ettiğiniz demokratik dininizi de Kemalist ilahınızı da biz Müslümanlar, İbrahimi bir tavırla, tıpkı atamız İbrahim (as) gibi, inkâr ediyoruz ve sizler gibi dilimizi eğip bükerek değil, dosdoğru bir şekilde, bizim Kitabımız Kur'an’ın buyurduğu gibi diyoruz ki:
“İbrâhim'de ve onunla beraber bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır; onlar kavimlerine ‘Biz sizden ve sizin Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi(n itaat ettiğinizi) tanımıyoruz. Siz, bir tek Allah'a inanıncaya kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir’ demişlerdi…”(Mümtehine, 4)
Haydi arkanızdaki sürüler bu ayetleri bilmiyor, bilse de sizler onları, başka anlamlar yükleyerek insanlardan gizliyorsunuz ve bu nedenle ayetlerin ruhundan mahrumdurlar; peki ya sizler, bu ayetleri sürekli okuyup duruyorsunuz, arkanıza takılanlara acımıyorsunuz, kendinize de mi acımıyorsunuz. Yarın mahşer günü yüce Allah (cc) sizden bunun hesabını sormayacak mı sanıyorsunuz. O zaman bu kümelendiğiniz şirk yuvalarının kanunları da olmayacak, kime sığınacaksınız. Sığınacağınız tek yer cehennemdir, ateşiniz bol olsun!…
Despotizmi Geriletecek, Özgürlükleri Genişletecek Değişiklikleri Destekleyen Samiri soylu belamlar, bakın dillerini nasıl eğip bükerek insanları küfrü evetlemeye davet ediyorlar:
İkram Soltan/ İMH: Referandumun öncelikli olarak bu yapıyı gerileteceğini ve ikinci olarak da atanmışlara karşı seçilmişlerin elini güçlendireceğini belirterek bu sürecin olumluluklar taşıdığını ve bu nedenle aktif olarak desteklediklerini ifade etti. İslâm adına hiçbir ifade yok, olması da zaten mümkün değil, çünkü o demokrat.
Hasan Hafızoğlu/ AKABE VAKFI: "Türkiye bu oylamayla kendi kaderini oyluyor." Bu Akabe şirk yuvasında bir de tefsir çalışmaları yapılıyor ve bu kişinin hocası olan belam da bir konuşmasında oy kullanmamayı Kur'an'ı bilmemek ve ona ihanet olarak açıklamıştı. Bu baylar, bir de Kur'an'ı kendileri için okusalar, belki de Müslüman olacaklar.
“Siz Kitabı okuduğunuz halde, insanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz? Aklınızı kullanmıyor musunuz?” (Bakara, 44)
Eh şirk yuvasında Kur'an okunursa bu kadar etki yapar okuyan ve dinleyenlere.
Mehmet Şahin/ Fatih Akıncıları: "Müslümanlar olarak nihai talebimizin anayasanın tamamen değiştirilmesi ve Müslüman halkın değerlerine, adalete ve insan haklarına dayalı yeni bir anayasanın oluşturulması olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz. Ve belirtmek isteriz ki hiçbir şartta bu hedefimize doğru yürümezlik etmeyiz." Şahin müteakiben mevcut referandum sürecinin çeşitli olumluluklarına dikkat çekerek şunları söyledi: "Tavrımız evettir ama bu kerhen bir evettir. Kerhen nasıl bir ifade ise, herhalde hocası kerhenci Erbakan’dan öğrenmiştir. Bu kişi Müslüman’mış ve gelişmelere karşı müteyakkız olmalıymış. Efendi sen iman ettiğin demokrasiden anayasa yapmasını talep etmekle mi müteyakkız oluyorsun. Ne anlayış ama.
Burhan Kavuncu/Özgür-Der: (Bu adam ülkücülüğü bıraktığında Müslüman oldu sanarak bayağı sevinmiştim, ne yazık ki aldatmaca imiş Müslümanlık iddiası, meğerse küfrün birinden çıkıp başka bir küfre saplanmış, belamlığı seçmiş) ne diyor bu kişi: Kavuncu esasen mevcut anayasanın tamamına karşı olduklarını belirterek çünkü bu anayasanın birinci olarak seküler-laik karakterde olduğunu ve ikinci olarak da ırkçı bir yapı arz ettiğini söyledi. (Adamın ırkçılığa karşı alerjisi var, demek ülkücülükte bayağı zorlamışlar) (…)Özgür-Der olarak kendi tutumlarının mevcut sisteme ve onun anayasasına karşı devrimci bir duruş olduğunu söyledi. Değişiklik paketinin ise önemli değişiklikler içermekle birlikte düzenin resmi ideolojik özüne yönelik bir dokunma gerçekleştirmediğini kaydeden Kavuncu, yine de mevcut haliyle özellikle de yargı bürokrasisine karşı ciddi mevzi kazanımlar içerdiğini ve bu nedenle kendilerinin aktif olarak destekleyeceklerini söyledi. Bay kavuncu sevsinler senin anayasaya karşı devrimci duruşunu, komünistler neredesiniz, devrimcilik şekil değiştirmiş. Bakın devrimci duruş nasıl oluyor öğrenin, küfrün anayasasını onaylamak devrimci duruşmuş. Bu Samiri soylular dini bozdukları gibi elalemin devrimciliğinide anlam kaymasına uğratmışlar.
Hüseyin Özhazar/Anadolu Platformu: Anayasa sorununun Türkiye'nin tarihi sorunu olduğunu belirten Özhazar, sorunun temelinin de anayasa yapıcılarının halkın inanç değerlerine yabancılıklarından kaynaklandığını söyledi. Bu özelliği dolayısıyla Türkiye'deki bütün anayasaların devşirme bir nitelikte olduklarını kaydeden Özhazar, gelinen noktada AK Parti'nin öncülük ettiği Anayasa değişiklik paketinin önemsenmesi gerektiğini, bunun halkın ve muhaliflerin lehine olduğunu ve bu yüzden aktif olarak desteklenmesi gerektiğini söyledi. Bunun ise uzun vadede özgürlükleri, halkın İslami değerlerini ve adaleti gözeten ideal anayasa çalışmaları ve buna yönelik mücadelelerinden Müslümanları alıkoymaması gerektiğini sözlerine ekledi.
Şu heriflerin kullandığı Müslümanlar lafına gerçekten gıcık oluyorum. Bay Özhazzar, Müslümanlar, kâfirlerden ideal ya da ne halt ise bir anayasa beklemiyor, siz Samiri soyluların söylemeye cesaret edemediği ve müşrik ya da rejimin kiralık belamları olduğunuz için hiçbir zaman cesaret edemeyeceğiniz sözü ve hareketi Allah’a gereği gibi iman edip imanlarına şirk bulaştırmayan Müslümanlar yapacaktır. Bakın yüce Rabb’imiz bu görevi Müslümanlara veriyor.
“Onlarla savaşın ki, fitne ortadan kalksın, din yalnız Allâh'ın dini olsun. Eğer (saldırılarına) son verirlerse artık zâlimlerden başkasına düşmanlık olmaz.” (Bakara, 193)
Bay Samiri soylu belamlar, Müslümanlar, yüce Allah’ın dinine teslim olan kimselerdir ve bizler, yeryüzünden fitne, sizler ve sizin de fitneniz kalkıp din egemenlik yalnızca yüce Allah’ın oluncaya kadar, tıpkı atamız Hz. İbrahim (as) gibi, sizin itaat edip taptığınız din edindiğiniz demokrasi ve onun verdiği izin ve icazetlerle içerisinde kümelendiğiniz şirk ve küfür yuvaları yıkılıncaya kadar ya da siz, bir olan Allah’a gereği gibi iman edinceye kadar sizlere, demokratik dininize ve ilah edindiğiniz Kemalizm’e kin ve düşmanlığımız sürecek. Tıpkı sizlerin bize ve dinimiz olan İslâm’a beslediğiniz kin ve düşmanlık gibi bizim de sizlere ve ilahlarınıza karşı nefretimiz sürecektir. Evet aşağıdaki şirk yuvalarına ve benzerlerine duyurulur.
AKABE VAKFI – ANADOLU PLATFORMU – AKDAV – ARAŞTIRMA KÜLTÜR VAKFI FATİH AKINCILARI DERNEĞİ – HİKMET VAKFI – İHH İNSANİ YARDIM VAKFI İNSAN VE MEDENİYET HAREKETİ – MAZLUMDER
Ramazan Yılmaz: 2010.08.18
Bir yanıt yazın