Ey demokratik sistemin partilerine oy verenler!
Kullandığınız bir oyun, ne ifade ettiğini biliyor musunuz? Oy kullanmanın ne anlama geldiği Kur’an’dan hareketle bakılacak olursa yaptığınız fiilin karşılığı, aşağıdaki durum gibidir.
Oy vermek, yüce Allah’ı inkâr etmek ve sapıklıktır
Yüce Allah (cc), Kendisine iman etmenin ilk şartı olarak tağutun yani olan beşeri sistemlerin reddedilmesini istiyor ve rasullerini, bunun için gönderdiğini bildiriyor.
“Andolsun biz, her millet içinde: ‘Allah'a kulluk edin, tağuta itaatten kaçının’ diye bir rasul gönderdik; onlardan kimine Allah hidayet etti, kimine de sapıklık gerekli oldu. İşte yeryüzünde gezin de bakın, yalanlayanların sonu nasıl olmuş!” (Nahl, 36)
Ayetten de anlaşılacağı üzere rasuller, insanların, tağut olan, yani Allah’ın indirdiği hükümleri bırakıp kendileri hüküm koyan beşeri sistemlere itaat etmemelerini istiyorlar. Tağutu reddedenlere, yüce Allah’ın hidayet nasip ettiği, tağuta itaate devam edenlerin de sapıklık içerisinde kaldıkları bildiriliyor.
Yüce Allah (cc), ttağut reddedilmedikçe Kendisine iman edilmeyeceğini bildirmektedir.
“Dinde zorlama yoktur; Doğruluk, sapıklıktan seçilip belli olmuştur, kim tağutu reddedip Allah'a iman ederse, muhakkak ki o, kopmayan, sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah işitendir, bilendir.” (Bakara, 256)
Kelime-i Tevhidin ilk cümlesi, “Lailahe” dir; yani Allah’tan başka bir ilah, bir hüküm koyucu, bir yönetici kabul etmiyorum demektir. Bu söylenmeden ve bunun gereği olarak tağutu reddedip ondan kaçınmadan “İllallah” yani yalnızca Allah’a ian ediyorum demek mümkün değildir. Bir kimse, sözel olarak milyon defa “Lailahe İllallah” dese, ancak sandık başına gitse, boş oy atsa bile ya da beşeri demokratik sistemin partilerinden herhangi birine oy verse, bu söz ona hiçbir şey kazandırmayacağı gibi, bu söze uygun hareket etmediği için yalancıllardan olacaktır.
Oy vermek, maymunlar ve domuzlar seviyesinde olmaktır
Yüce Allah (cc) insanları, Kendisine kulluk etsin diye en güzel surette yaratmış, Kendisine kulluk etmeyip beşeri tağuti sisteme itaat edenleri, aşağıların aşağısına çevirmiş, onları, maymunlar ve domuzlar seviyesine düşürmüştür.
“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zarýat, 56)
“Biz insanı en güzel biçimde yarattık; sonra onu aşağıların aşağısına çevirdik, yalnız iman edip salih amel işleyenler hariç, onlar için kesintisiz bir mükâfat vardır.” (Zariyat, 4-6)
“De ki: ‘Allâh katında yeri bundan daha kötü olanı size söyleyeyim mi! Allah kime lanet ve gazab etmiş, kimlerden maymunlar, domuzlar ve tağuta itaat edenler yapmışsa, işte onların yeri daha kötüdür ve onlar düz yoldan daha çok sapmışlardır.” (Maide, 60)
Bu ayetlere göre yüce Allah’a kulluk için en güzel şekilde yaratılan insanlar, kulluk görevlerini yapmadıklarında aşağıların aşağısına çevrilmekte, maymunlar ve domuzlar düşürülmektedir.
Ey insanlar, Allah düşmanı tağuti demokratik sisteme oy vermekle aşağıların aşağısına, maymunlar ve domuzlar seviyesine düştüğünüzü hiç düşündünüz mü! Bu sıfatlara kendinizi layık görüyorsanız, oy kullanarak tağuta itaat etmeye devam edin!
Oy kullanmak, kâfirlere destek olmak ve küfürdür
Kur’an’da, bir kötülüğe destek olanların, o kötülükten paylarının bulunduğu ve Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmeyenlerin kâfir oldukları bildirilmektedir. Beşeri tağuti sistemleri desteklemek, o sistemin küfrüne, şirkine, günahına ve her türlü gayri İslâmi fiillerine ortak olmaktır.
“Kim güzel bir (işe) destek olursa, onun da o işten bir payı olur, kim kötü bir (işe) destek olursa, onun da o işten bir payı olur. Allah her şeyi gözetip karşılığını verendir.” (Nisa, 85)
“…İnsanlardan korkmayın, benden korkun ve benim ayetlerimi az bir paraya satmayın! Kim Allâh'ın indirdiği ile hükmetmezse işte kâfirler onlardır!” (Maide, 44)
Buna göre, kötülüğün ve yüce Allah’a düşmanlığın temeli olan beşeri sistemlere oy verenler, o kötülüklerin günahlarıan ortak oldukları gibi yüce Allah’ın hükümlerine muhalif çıkarılan küfür yasalarını ve o yasaları çıkaranları da desteklemiş ve kâfirlerden olmuşlardır.
Oy kullanmak, Allah’tan başka ilah kabul etmektir
Beşeri sistemler, insanlar üzerinde hakimiyet hakkını kendilerinde görürler ve “Hakimiyet, kayıtsız, şartsız milletindir” derler ve hakimiyet hakkını kendilerinde görüp millet adına bu hakkı kullanırlar. işte bu tavır, ilahlık taslamaktır. Hz. Yusuf (as)’ınü zindan arkadaşlarına söylediği şu sözler, hakimiyet hhakkını kendilerinde görenlerin ilahlık ttasladıklarının apaçık göstergesidir.
“Ey benim zindan arkadaşlarım, çeşitli ilahlar mı iyi, yoksa herşeyi (hükmü altında tutan) kahredici tek Allâh mı? Siz, O'nu bırakıp ancak sizin ve atalarınızın taktığı birtakım isimlere itaat ediyorsunuz. Allah onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Hüküm, yalnız Allâh'ındır; O, yalnız kendisine tapmanızı buyurmuştur. İşte doğru din budur. Ama insanların çoğu bilmezler." (Yusuf, 39-40)
“Allah, hüküm verenlerin en iyisi değil midir!” (Tin, 8)
Yüce Allah (cc), hükmün Kendisinde olduğunu ve gerçek hükümdarın Kendisi olduğunu bildirmektedir.
“Gerçek hükümdar olan Allah, yücedir; sana vahyedilmesi henüz tamamlanmadan Kur'an'ı acele okumağa kalkma; ‘Rabbim, ilmimi artır’ de.” (Taha, 114)
Beşeri tağuti sistemleri idare edenlerin hüküm koyacaklarına inanıp oonları desteklemek, onları ilah edinmektir ki bu, apaçık bir şekilde küfür, şirk ve yüce Allah’a karşı isyandır. insanların
Oy kullanmak, Allah’a ve Rasulüne savaş açmaktır!
Oy kullananlar, attıkları oy ile İslâm’dan çıkmış, demokratik dine iman etmiş tağuti demokratik sistemlerin tarafına geçmişlerdir. Beşeri demokratik tağuti sistemler, bugün olduğu gibi tarih boyunca yüce Allah’ın hükümlerine karşı hükümler çıkarmışlardır.
Yüce Allah’ın hükümleri dururken insanların yönetimi için kanun çıkarmak, hüküm koymak yüce Allah’a karşı apaçık bir şekilde savaş açmaktır. İşte savaş nedenleri!
Yüce Allah (cc), faizi yasaklamış, faiz ile iştigal edenlerin Kendisine ve Rasulüne savaş açtıklarını, çok büyük günahkâr kâfirler olduklarını ve ebediyen cehennemde yanacaklarını bildirmiştir.
“Faiz yiyenler, ancak şeytanın dokunup çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar; bu, onların: ‘Alışveriş de faiz gibidir demelerinden ötürüdür, oysa Allâh, alış-verişi helal, faizi haram kılmıştır. Kime Rabbi'nden bir öğüt gelir de (faizcilikten) vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve işi de Allah'a kalmıştır. Kim tekrar (faizciliğe) dönerse onlar ateş halkıdır, orada ebedi kalacaklardır. Allah, faizi mahveder, sadakaları artırır. Allah, hiçbir günahkâr kâfiri sevmez.” (Bakara, 275-276)
Ey iman edenler, Allah'tan korkun, eğer iiman ediyorsanız faizden (henüz alınmayıp) geri kalan kısmı bırakın, eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Rasulüyle savaşa girdiğinizi bilin, tevbe ederseniz, ana malınız sizindir, ne haksızlık edersiniz, ne de haksızlığa uğratılırsınız.” (Bakara, 278-279)
Yüce Allah’ın bu hükmüne rağmen faizi, ekonomisinin temeli gören beşeri sistemlere oy verip desteklemek, bu tağuti sistemin yüce Allah’a karşı sürdürdüğü savaşa destek olmak, katılmaktır. Aynı şekilde yüce Allah (cc), zinayı haram kılmış, zina edenlerin, müşrikler gibi olduklarını ve ancak onlarla evlenebileceklerini bildirmiştir.
Bu tağuti sistemler, zinayı destekleyerek serbest bırakmış, genelevleri açarak kadınları pazarlamış, yüce Allah’ın haram kıldığı içki, kumar vb. tüm pislikleri, bizzat kendisinin kurduğu kurumlarla destekleyip serbest bırakmıştır. Yani bu demokratik küfür sistemleri, apaçık bir şekide yüce Allah’a karşı bir savaş başlatmıştır.
Şimdi sizler, tağuti demokratik sistemlere oy vererek küfür ve şirke girip Allah’a ve Rasulüne savaş açtığınızı biliyor musunuz! Bakın, iman ettiğinizi iddia ettiğiniz Rabb’iniz, Kur’an’ında ne buyuruyor, okuyun Rabb’inizin Kitabı’nı, içerisinde bulunduğunuz vahameti kendiniz görün!
“Allah, iman edenlerin dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır; kâfirlerin dostları da tağuttur, (o da) onları aydınlıktan karanlıklara çıkarır, onlar ateş halkıdır, orada ebedi kalacaklardır.” (Bakara, 257)
Beşeri tağuti sistemler, kendi safına çağırarak sizleri İslâm’ın aydınlık yolundan çevirip kendi küfür ve şirk karanlıklarına sokmaktadır. Böylece yüce Allah’a karşı başlattığı savaşa sizleri de ortak etmektedir.
“İman edenler Allah yolunda savaşırlar, kâfirler de tağut yolunda savaşırlar, o halde şeytanın dostlarıyle savaşın, çünkü şeytanın hilesi zayıftır.” (Nisa, 76)
Ey insanlar, demokratik tağuti sisteme verdiğiniz her oy, onun İslâm’a saldırmasına katkıdır, bu nedenle bu Hak batıl savaşında batılın taraftarı olarak İslâm’a karşı bir savaşa girdiğinizi bilin!
Oy kullanmak, putperestliğe destek olmaktır
Bütün rasuller, insanların tapındığı maddi ve manevi putları yıkmak, insanları yalnızca Rab’lerine iman ve ibadet ettirmek için çalışmışlardır. Özellikle Hz. İbrahim (as) ve Hz. Muhammed (as), günümüzde de aynısı bulunan putları yıkmış, insanları Bir olan yüce Allah’a davet etmişlerdir.
Oy verdiğiniz demokratik küfür sistemleri, putperest bir sistemlerdir; oy verdiğiniz yöneticiler, Rasulullah (as)’ın yıktığı putların günümüz versiyonlarına, sizlerin de her vesile ile gördüğünüz gibi ibadet etmekte, kendilerini duymayan putlara tekmil verip yaptıklarını anlatmakta, o putlara bağlılıklarını anlatmaktadırlar.
Ey insanlar, siz, bu putperestleri, oy vererek desteklemekle Rasulullah (as)’a ihanet etmiş, onun yıktığı putları ve putperestliği yeniden diriltmiş oluyorsunuz. Bu durumda siz, Ebu Cehillerin tarafında bulunuyor ve bu Ebu Cehillerin günümüz temsilcileriyle beraber yüce Allah’ın hükümlerine karşı çıkarak Rabb’inize isyan ediyorsunuz.
Gelin tevbe edip Rabb’inize yeniden iman edin!
Ey insanlar, oy verdiğiniz demokratik tağuti sistemler, hüküm koyarak ilahlıklarını ilan etmiş, çıkardıkları yasalarla yüce Allah’a isyan edip savaş açmış, sizleri İslâm’ın hükümlerinin aydınlık yolundan çevirip kendi karanlık sistemlerine itaat ettirmişlerdir.
Ey insanlar, tağuti demokratik sistemlere oy vermekle o sistemin yöneticileri ile beraber küfür ve şirke düşmüş, Rabb’inize isyan etmiş kafir ve müşrik olmuşsunuz. Bu nedenle biliniz ki yüce Allah’ın azabını hak etmiş kimmseler olarak ebediyen cehennemde kalacaksınız.
Ey insanlar, gelin, Rabb’inize yönelip tevbe edin, yeniden dosdoğru bir şekilde iman edin ki, acı azaptan ve ebedi olarak cehennemden kurtulup Rabb’inizin rızasına ve cennetine ulaşasınız.
Ey insanlar, Allah’a isyan eden putperest müşrik kafirler için kendi elinizle kendinizi ebedi azaba ve cehenneme atmayınız. Kıyamet günü onlar, sizi Allah’ın azabından kurtaramazlar ve o gün sizi inkâr ve red edeceklerdir.
Ey insanlar, Rabb’iniz, sizlere tevbe etmeniz için son bir fırsat veriyor, gelin bu fırsatı kaçırmayın! Kur’an’a yönelin, onun hükümlerine göre hareket edin ki, Rabb’iniz, tevbenizi kabul edip sizi bağışlasın.
“(Tarafımdan onlara) De ki: ‘Ey nefislerine karşı aşırı giden kullarım, Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin, Allah bütün günahları bağışlar, çünkü O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
Size azap gelip çatmadan Rabbinize dönün, O'na teslim olun, sonra size yardım edilmez; ansızın ve hiç farkına varmadığınız bir sırada size azap gelmezden önce Rabbinizden size indirilenin en güzeline uyun.” (Zümer, 53-55)
Ey insanlar, bu fırsatı hemen değerlendirip acilen tevbe edin, biraz sonra bu hal üzere ölür de fırsatı kaçırmış olursunuz! Bu nedenle iş işten geçmeden Rabb’inize dönüp tevbe edin. Aksi halde Allah’a ve Rasulüne karşı savaşa girdiğinizi bilin.
Tevbe edip yüce Allah’ı tek ilah kabul etmedikçe, O’nun razı olduğu din olan İslâm’a girip Müslüman olmadıkça biliniz ki siz, yüce Allah’a düşman olduğunuz gibi, oy vererek desteklediğiniz putperest sistem ve o sistemin yöneticileri de benim düşmanlarımdır.
“Onlar benim düşmanımdır, yalnız âlemlerin Rabbi (dostumdur). Beni yaratan ve bana yol gösteren O'dur, beni yediren ve içiren O'dur, hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur, beni öldürecek, sonra diriltecek O'dur, ceza günü hatamı bağışlayacağını umduğum da O'dur.” (Şuaraü 77-82)
Ey insanlar, eğer siz de gerçekten Rabb’iniz yüce Allah’a iman ediyorsanız, o halde demokratik tağuti sistemi desteklemekten vazgeçin. Aksi halde biliniz ki, Rabb’imizin biz Müslümanlara en güzel örnek almamızı istediği Hz. İbrahim (as) gibi siz ve tabi olup taptıklarınız bizlerin düşmanlarısınız.
“İbrâhim'de ve onunla beraber bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır; onlar kavimlerine ‘Biz sizden ve sizin Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız sizi(n taptıklarınızı) tanımıyoruz. Siz, bir tek Allah'a inanıncaya kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve buğz belirmiştir’ demişlerdi…” (Mümtehine, 4)
Tağuti demokratik sistemlere oy vermenin sonuçları budur; artık dileyen dilediği gibi hareket eder ve hareketinin sonucunu da her iki dünyada da görür!
“Bu bir öğüttür, dileyen, Rabbine varan bir yol tutar.” (Müzzemmil, 19)
Ramazan Yılmaz: 2015.04.14
Bir yanıt yazın