بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم
KUR’ANA DAVET-9
HAKİMİYET ANCAK ALLAH’INDIR
KEMALİST SİSTEMİN MİLLETVEKİLLERİNE
İnsanların sevk ve yönetimleri için konulan hükümler, insanları her yönüyle huzura ve kurtuluşa ulaştırmalı, onlar arasında sevgiyi, barışı ve beraber yaşama duygusunu geliştirmelidir. Bunun yanında Konulan hükümler, ayırım yapmaksızın bütün insanlara aynı hakları sağlamalı, ve herkes bu hükümler karşısında aynı sorumluluk duygusunu taşımalıdır.
İnsanların idaresi için konulan hükümler, onlar arasında katmanlaşmayı, farklılaşmayı kaldırmalı, insanların bir kısmını diğer bir kısmına ezdirmemelidir. Hüküm koyucu, koyduğu hükümlerle insanları eşit tutmalı, birini diğerinden üstün tutmamalıdır. (bir önceki paragrafın devamı ve tekrarı gibi, birinci paragraftaki cümle, bu ifadeleri de içine alacak şekilde genişletilebilir)
İnsanların idaresi için hüküm koymak, ancak onların fiziki, psikolojik durumlarını, gelecekte nasıl hareket edeceklerini, ne isteyeceklerini bilmekle mümkündür. Bu hükümler, insanların fıtratına uygun olmalı, insanlar bu hükümlerle kendilerini geliştirmeli, insani değerlerini yükselterek mükemmel bir hale gelmelidirler. Konulan hükümler, insanlar arasında eşitliği, adaleti, barışı sağlamalı, sevgi ve saygıyı geliştirmelidir.
İnsanlar, kendileri için konulan hükümlere uygun ettiklerinde hem yaşantıları mutlu ve düzenli olmalı, hem de hüküm koyucuyu razı ve memnun etmiş olmanın huzurunu hissetmelidirler.
Yukarıda sayılan bütün bu hususların gerçekleşebilmesi ise, ancak kanun koyucunun koyduğu kanunlardan kendisinin yararlanmaması, kanunların üstünde bir özelliğe ve yapıya sahip olması ile mümkündür. Bu durumda beşer olan, kendisi ya da kendileri yaratılmış, eksikliklerle donanmış olan, gelecekte kendilerinin bile ne olacaklarını bilmeyen kimseler, başkalarının yönetimi, sevk ve idaresi için hüküm koyamaz, kanun çıkaramazlar.
Yukarıda belirtilen nedenlerle yegâne kanun koyucu, ancak ve ancak insanları yaratan, onların her halini bilen ve koyduğu kanunlardan kendisi yararlanmayan, kullarına eşit mesafede bulunan, onlardan birini diğerinden üstün tutmayan alemlerin Rabb’i yüce Allah’tır. Nitekim yüce Allah (cc), bu konuda şöyle buyurmuştur.
“… İyi bilin ki, yaratma ve emir O'nundur. Alemlerin Rabbi Allâh, ne uludur!” (A’raf, 54)
Ey Kemalist sistemin milletvekilleri, hüküm koymak, ilah olmanın, egemenlik ve üstünlüğün apaçık bir göstergesidir. Sizler, bulunduğunuz o mecliste kanun koyma gücüne sahip olduğunuzu iddia ederek kanun çıkarıyorsunuz. Sizler, yaratılmış olduğunuz, yarın kendinize ne yapılacağını bilmediğiniz halde, kendi durumunuza bakmadan kanun koyucu olduğunuzu iddia ederek, haddinizi aşarak ilahlık taslıyorsunuz. Oysa siz, kanun koymak için değil, sizi yaratan Rabb’inizin koyduğu hükümlere itaat etmeniz için yaratılan kimselersiniz.
“Siz, O'nu bırakıp ancak sizin ve atalarınızın taktığı birtakım isimlere itaat ediyorsunuz. Allâh onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Hüküm, ancak Allâh'ındır. O, yalnız kendisine itaat etmenizi emretmiştir. İşte doğru din budur. Ama insanların çoğu bilmezler.” (Yusuf, 40)
Kendilerini hüküm koyucu olarak gören ey Kemalist sistemin milletvekilleri sizler, yarın mahşer gününde, sizi yaratan Rabb’inizin huzurunda sorgulandığınız zaman, kendinize bile fayda sağlamayacak kadar aciz kimselersiniz. Bu halinize bakmadan, sizin gibi beşer olan, sizlerle aynı özelliklere sahip diğer insanlar üzerine hüküm koymaya kalkışıyor, onların yarınlarını ipotek altına alıyorsunuz.
Sizler, kendi indi görüşlerinizden çıkardığınız kanunların, hem sizleri, hem de üzerine hüküm koyduğunuz insanları, bugüne kadar huzursuz ettiğini hiç düşünmüyor musunuz? Koyduğunuz kanunlar, kısa bir süre sonra geçerliliğini yitiriyor ve yetersiz hale geliyor sonra o koyduğunuz kanunları kaldırıp yenilerini koyuyorsunuz.
Ey Kemalist sistemin milletvekilleri, sizlerin ve sizden önceki demokrat dindaşlarınızın koyduğu hükümler, bugüne kadar insanlar arasında kin ve düşmanlık tohumları ekmiş, kardeşi kardeşe düşman etmiş, toplumu kamplara bölmüş, kaos, anarşi ve terörden başka, bu topluma hiçbir şey vermemiştir.
Çıkardığınız hükümlerle, materyalist, ateist, soysuz, saygısız ve ahlak mefhumundan yoksun nesiller yetiştirdiniz. Halkı sınıflara böldünüz, kamplara ayırdınız, halkın inançlarını, siyasal kimliklerini inkâr ettiniz, onlara zulüm ve baskı ile hükmetmeye çalıştınız. Halkı sağcı-solcu, Sünni-alevi, Türk-Kürt diye ayırıp aralarına fitne soktunuz, yetiştirdiğiniz katiller eliyle Maraş’ta, Çorum’da zulmünüz altında inleyen insanları katlettirdiniz, ülkeyi gençlerin kanlarıyla kan gölü haline getirdiniz.
“On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan” diyen ateist ve zorba Kemalist dikta rejiminiz, 87 yılda her meslekten milyonlarca bozuk nesil yetiştirdi. Gazetelere, televizyonlara ve polis kayıtlarına bakıldığında yapılan operasyonlarda, hemen her gün onlarca, hatta yüzlerce yolsuzluk, hırsızlık, mafya, çete, uyuşturucu zanlısının yakalanarak gözaltına alındığı, çocuk tecavüzleri, cinayet, katliam haberleri verildiği, daha ilkokul ve ortaokullardan itibaren uyuşturucu kullanıcılarının ve cinayetlerin varlığı görülecektir.
Birçok asker ve polisin ağırlıklı olarak yer aldığı yolsuzluk, hırsızlık ve soygunlar, mafya ve çeteler sizin koruduğunuz Kemalist diktatörlüğün teşviki ve koruması altında gerçekleşmekte, ülkedeki bu bozuk nesil, halk düşmanı rejimin verdiği eğitim sonucunda ortaya çıkmaktadır.
Çıkardığınız kanunlardan kendiniz de rahatsız oluyorsunuz ve kimi zaman bu rahatsızlığınızı açıkça ortaya koyuyorsunuz. Çünkü çıkardığınız kanunlarla şimdi yine sizler yargılanıyor, bu yasalara dayanarak birbirinizi yemeye çalışıyorsunuz. Kanun çıkarıyorsunuz, sonra o kanunlarla yargılandığınız zaman birbirinizi suçluyorsunuz. Sizler, kanun çıkarmanın sizin gibi kulların işi olmadığını hâlâ akletmiyor musunuz?
Anadolu’yu işgal eden zorba sisteminiz kurulduğundan bugüne kadar çıkardığınız kanunların sayısını kendiniz bile hatırlamıyorsunuz. Bu çıkardığınız yasalarla yine sizin demokrat dindaşlarınız tarafından Ergenekon çeteleri kuruluyor, Balyozla kafanıza vurmaya çalışıyorlar. Bu Balyozlardan biri her an sizlerden birinin ya da topunuzun kafasına da inebilir.
Ey Kemalist sistemin milletvekilleri, kanun yapmanın, insanlar üzerine hüküm koymanın sizin işiniz olmadığını neden düşünmüyorsunuz? Sizler, neden değişmez olan, size ve ona uyan herkese huzur ve mutluluk veren Rabb’inizin indirdiği değişmez ve değiştirilemez hükümlere iman edip teslim olmuyorsunuz?
“Allâh, hüküm verenlerin en iyisi değil midir?” (Tin, 8)
Sizler, kanun koymanın yüce Allah’ın sıfatı olan kanun koyma sıfatını gasp etmek olduğunu ve böyle yapmakla yüce Allah’a isyan ettiğinizi ve O’na şirk koştuğunuzu hiç düşündünüz mü? Ve Rabb’lerine karşı gelenlerin dünya hayatında tıpkı Nemrut, Fir’avn ve benzerleri gibi helak edileceklerini ve ahiret hayatında yüce Allah’ın lanetine ve gazabına uğrayacaklarını hiç düşündünüz mü? Düşünmüyorsunuz, düşünmek istemiyorsunuz ve bu halinizle sizi yaratana hasım kesilip hüküm koyuyorsunuz.
“İnsan, bizim kendisini nasıl bir nutfeden yarattığımızı görmedi mi ki, şimdi apaçık bir hasım kesildi?” (Yasin, 77)
Düşünsenize, hesap gününü o dehşetli anında eşinizden, çocuklarınızdan, anne ve babanızdan ve en yakınlarınızdan kaçacağınız ve onların da sizlerden kaçacakları o günde, sizleri yüce Allah’ın gazabından ve cehennemin ebedi azabından kim kurtaracak? Neden kendi elinizle kendinizi tehlikeye atıyorsunuz? Neyinize güveniyorsunuz ki, sizi yaratan Rabb’inize isyan edip şirk koşuyorsunuz?
Sizler, ey Kemalist tağuti sistemin milletvekilleri, birçoğunuz belki de Müslüman olduğunuzu bile iddia ediyorsunuz, bir çoğunuzun ise, anne babası namaz kılıp Müslüman olduklarını söylüyorlar. Peki Müslüman olduklarını ya da anne babasının Müslüman olduğunu iddia eden sizler, Rabb’inizin gönderdiği ve ona uymakla mükellef olduğunuzu emrettiği Kur'an'ı hiç mi elinize alıp okumadınız. Orada tek hüküm koyucunun yalnızca yüce Allah (cc) olduğunu hiç mi okumadınız ya da duymadınız?
Yüce Allah (cc), Kur'an'ı, tüm insanlara olduğu gibi size de gönderdi ki ona uyasınız, içindeki hükümleri uygulayasınız ve bir konuda anlaşmazlığa düştüğünüzde onunla hüküm veresiniz. Ancak siz ne yapıyorsunuz, Rabb’inizin gönderdiği Kur'an'ı ve içindeki hükümleri bırakıp kendiniz hüküm koymaya ve ilahlık taslamaya kalkışıyorsunuz.
“İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allâh, peygamberleri, müjdeciler ve uyarıcılar olarak gönderdi; onlarla beraber, anlaşmazlığa düştükleri konularda insanlar arasında hükmetmek üzere, içinde gerçekleri taşıyan Kitabı indirdi. Kendilerine Kitap verilmiş olanlar, kendilerine açık deliller geldikten sonra, sırf aralarındaki kıskançlıktan ötürü o(Kitap hakkı)nda anlaşmazlığa düştü(ler). Bunun üzerine Allâh, kendi izniyle inananları, onların üzerinde ayrılığa düştükleri gerçeğe iletti. Allâh, dilediğini doğru yola iletir.” (Bakara, 213)
Ey Kemalist sistemin milletvekilleri, hüküm yalnızca sizi yoktan vareden Rabb’iniz yüce Allah’a aittir; O, insanlara dünya hayatında lazım olacak bütün hükümleri en güzel bir şekilde koymuştur. Yüce Allah (cc), hukuki, siyasi, sosyal ve iktisadi her şeyi belirlemiş, bu konularda en güzel hükümleri koymuş, sizlerden buna göre hareket etmenizi istemiş ve hevanıza uymanızı yasaklamıştır.
“Sana da kendinden önceki Kitabı doğrulayıcı ve onu kollayıp koruyucu olarak Kitabı gerçekle indirdik. Artık onların aralarında Allâh'ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen gerçekten ayrılıp onların keyiflerine uyma! Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol belirledik. Allâh isteseydi, hepinizi bir tek ümmet yapardı, fakat size verdiği içinde sizi sınamak istedi. Öyleyse hayır işlerine koşun, hepinizin dönüşü Allah'adır. O size ayrılığa düştüğünüz şeyler(in hakikatin)i haber verecektir.
Aralarında Allâh'ın indirdiğiyle hükmet, onların keyiflerine uyma ve onların, Allâh'ın indirdiği şeylerin bir kısmından seni şaşırtmalarından sakın! Eğer dönerlerse bil ki Allâh, bazı günâhları yüzünden onları felâkete uğratmak istiyordur. Zaten insanlardan çoğu, yoldan çıkmışlardır.” (Maide, 48-49)
Rabb’iniz yüce Allah (cc), insanlar arasında adaletle hükmeder ve O’nun hükmü karşısında herkes eşittir. Yüce Allah’ın indirdiği hükümlerde ezilen ve ezen, sömüren ve sömürülen, üstün ve ayrıcalıklı kimse yoktur. Bütün bunlara rağmen neden hâlâ O’na yönelip gereği gibi iman etmiyor ve O’nun hükümlerine teslim olmuyorsunuz? Bakınız Rabb’iniz yüce Allah (cc) size soruyor.
“Yoksa câhiliye hükmünü mü arıyorlar? İyi bilen bir toplum için Allah'tan daha güzel hüküm veren kim olabilir?” (Maide, 50)
Ey Kemalist sistemin milletvekilleri, sizin koyduğunuz hükümler, her beşeri hüküm gibi cahiliye hükmüdür ve yüce Allah (cc), bu cahili hükümlerin tümünü kaldırıp ilahi olan hükümlerini indirmiştir. Tarihi süreçte sizin Rabb’inize karşı içerisinde bulunduğunuz isyan ve şirkin benzerini gösterenler olmuştur, ancak yüce Allah (cc), onları ve cahili düzenlerini yerlebir etmiş ve her dönemde en güzel şekilde uygulanacak şeriat hükmünü ortaya koymuştur.
“O size, dinden Nûh'a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrâhim'e, Mûsâ'ya ve Îsâ'ya tavsiye ettiğimizi şeriat (hukuk düzeni) yaptı. Şöyle ki: Dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin. Fakat kendilerini çağırdığın (ilahi) esas, Allah'a şirk koşanlara ağır geldi. Allâh dilediğini kendisine seçer ve yöneleni kendisine iletir.” (Şura, 13)
“Bundan dolayı sen (şeriata) çağır ve emrolunduğun gibi doğru ol; onların keyiflerine uyma ve de ki: ‘Ben Allâh'ın indirdiği her Kitab’a inandım ve aranızda adâlet yapmakla emrolundum. Allâh bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim eylemlerimiz bize, sizin eylemleriniz size âittir. Bizimle sizin aranızda bir tartışma nedeni yoktur. Allâh aramızı bulur, dönüş O'nadır.” (Şura, 15)
Gelin, kendinize bir iyilik edip Rabb’inize yönelin, O’nun indirdiği hükümlere teslim olun ve böylece dünya ve ahirette kurtuluşa ulaşın. Unutmayınız ki tarihi süreçte hiç kimse yüce Allah’a karşı isyanında bir başarı elde edememiştir ki sizler bu isyan, küfür ve şirkinizde Rabb’inize karşı başarı elde edesiniz.
Ey Kemalist sistemin milletvekilleri, tabii olduğunuz tağuti Kemalist sistem, dünya hayatında size belki kısa bir süre bir çıkar sağlayabilir, bir iktidar verebilir; ancak bu kısa süren iktidarınızın ardından tabi olduğunuz kanunlar, hem dünya hayatında hem de ebedi ahiret hayatında acı bir azaptan başka bir şey kazandırmayacaktır. İşte o zaman sizi, şu an korumaya çalıştığınız tağuti sistem kurtarmayacaktır. Bakınız yüce Rabb’iniz size merhamet etmekte ve sizi, tağutu reddederek Kendisine iman etmeye çağırmaktadır. Gelin, kendi yararınıza bu çağrıya kulak verin.
“Dinde zorlama yoktur. Doğruluk, sapıklıktan seçilip belli olmuştur. Kim tağutu reddedip Allah'a inanırsa, muhakkak ki o, kopmayan, sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allâh işitendir, bilendir.” *Bakara, 256)
“Tağut'a itaat etmekten kaçınan ve Allah'a yönelenlere müjde var. Müjdele kullarımı.” (Zümer, 17)
Ey Kemalist sistemin koruyucuları, unutmayınız ki, bu Kemalist tağuti sistem sizlerin dostu değildir; tam aksine sizleri dünya hayatında, yüce Allah’ın aydınlık ve nur olan yolundan kendi karanlıklarına çekmekte, ahiret hayatında da ebedi olan cehennem azabına sürüklemektedir.
“Allâh, inananların dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. kâfirlerin dostları da tağuttur. (O da) onları aydınlıktan karanlıklara çıkarır. Onlar ateş halkıdır, orada ebedi kalacaklardır.” (Bakara, 257)
Sizler, o meclislerde bulunduğunuz, kendinizi ilah zannederek kanunlar çıkarmaya çalıştığınız ve bu nedenle yüce Rabb’inize isyan edip şirk koştuğunuz sürece, Rabb’inize karşı savaş açtığınız bilin. Yüce Allah’a savaş açanların akıbeti ise, hüsrandan başka bir şey değildir.
“İman edenler Allâh yolunda savaşırlar, inkâr edenler de tağut yolunda savaşırlar. O halde şeytânın dostlarıyla savaşın, çünkü şeytânın hilesi zayıftır.” (Nisa, 76)
Ey Kemalist sistemin milletvekilleri, şeytanın hizbi ve dostu olan tağuti sisteme itaat edip kanunlar çıkarıp ilahlık tasladığınız sürece biz Müslümanlar, sizleri tanımıyor, çıkardığınız cahili şirk ve küfür yasalarını kabul etmiyoruz. Çünkü iman ettiğimiz ve tek hüküm sahibi olarak bildiğimiz Rabb’imiz, sizi ve itaat ettiğiniz tağutu reddetmemizi emretmektedir. Tıpkı atamız Hz. İbrahim (as)’ın ve yanındaki Müslümanların, sizlerin ataları olan Nemrut’a itaat edenleri reddettikleri gibi, sizleri, itaat ettiğiniz Kemalist tağuti sistemi ve çıkardığınız küfür ve şirk yasalarını reddediyoruz.
“İbrâhim'de ve onunla beraber bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır; onlar kavimlerine ‘Biz sizden ve sizin Allah'tan başka itaat ettiklerinizden uzağız. Sizi(ve itaat ettiğiniz kimseleri) tanımıyoruz. Siz, bir tek Allah'a inanıncaya kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir’ demişlerdi. Yalnız İbrâhim'in babasına: ‘Senin için mağfiret dileyeceğim, fakat Allah'tan gelecek bir şeyi senden savamam’ demesi hariç. "Rabbimiz, sana dayandık, sana yöneldik. Dönüş sanadır!” (Mümtehine, 4)
Ramazan Yılmaz: 2011.06.28
Bir yanıt yazın