{"id":135,"date":"2020-03-25T18:28:36","date_gmt":"2020-03-25T18:28:36","guid":{"rendered":"https:\/\/mucahede.com\/2020\/03\/25\/her-kotulugun-ve-sirkin-temelinde-nefis-vardir\/"},"modified":"2020-03-25T18:28:36","modified_gmt":"2020-03-25T18:28:36","slug":"her-kotulugun-ve-sirkin-temelinde-nefis-vardir","status":"publish","type":"post","link":"https:\/\/mucahede.com\/kose-yazilari\/her-kotulugun-ve-sirkin-temelinde-nefis-vardir\/","title":{"rendered":"HER K\u00d6T\u00dcL\u00dc\u011e\u00dcN VE \u015e\u0130RK\u0130N TEMEL\u0130NDE NEF\u0130S VARDIR"},"content":{"rendered":"
Yüce Allah’a ve indirdi\u011fi vahyi esaslara iman etmenin en önemli esas\u0131, insan\u0131n sahip oldu\u011fu bütün de\u011fer yarg\u0131lar\u0131n\u0131, geleneksel inanç ve al\u0131\u015fkanl\u0131klar\u0131n\u0131, kültürel edinimlerini nefsani her türlü istek ve arzular\u0131n\u0131 terk etmesi, bunlar\u0131, iman etti\u011fi esaslar\u0131n süzgecinde ar\u0131nd\u0131rarak yeniden gözden geçirmesidir. \u0130man etmek, nefsin, vahyi esaslar kar\u015f\u0131s\u0131nda önceki tüm de\u011fer yarg\u0131lar\u0131n\u0131 ve edinimlerini terk ederek yeni bir kimlik edinmesi, yepyeni bir ki\u015filik ku\u015fanmas\u0131d\u0131r. Tarihin her döneminde, dü\u015fünce, söz ve davran\u0131\u015flar\u0131n\u0131, vahyin süzgecinden geçirip ar\u0131nd\u0131rmayanlar, kendi istek ve arzular\u0131n\u0131 sürekli ön planda tutmu\u015flar ve hevalar\u0131n\u0131 ilahla\u015ft\u0131rarak imanlar\u0131na \u015firk bula\u015ft\u0131rm\u0131\u015flard\u0131r. \u015eu bir gerçektir ki, vahyi esaslardan taviz vermenin, her türlü kötü hareketlerin ya da \u015firk olarak nitelendirilen tüm fiillerin ham maddesi, temel harc\u0131, vahyi esaslara gere\u011fi gibi teslim olmayan nefistir. Nitekim Kur’an’\u0131 kerimde bu konuya dikkat çekilerek iman edenler uyar\u0131lmakta, ancak vahye teslim olmu\u015f, vahyin kontrolünde hareket eden nefislerin kurtuldu\u011fu bildirilmektedir. “(Yusuf): ‘Ben nefsimi temize ç\u0131karmam. Çünkü nefis, dâimâ kötülü\u011fü emredicidir. Me\u011fer Rabbimin esirgedi\u011fi bir nefis ola. Rabbim ba\u011f\u0131\u015flayand\u0131r, esirgeyendir.(Yusuf, 53) “(Yûsuf): "Rabbim dedi, bana göre zindan, bunlar\u0131n beni ça\u011f\u0131rd\u0131\u011f\u0131 \u015feyden iyidir. E\u011fer onlar\u0131n düzenini benden savmazsan onlara kayar\u0131m ve câhillerden olurum!"(Yusuf, 33) “Andolsun, kad\u0131n onu (Yusuf’u) arzu etmi\u015fti, e\u011fer Rabbinin do\u011fruyu gösteren delilini görmeseydi o da onu arzu etmi\u015fti. Böylece biz kötülü\u011fü ve fuh\u015fu ondan çevirmek istedik; çünkü o, ihlâsa erdirilmi\u015f (temiz) kullar\u0131m\u0131zdand\u0131r.” (Yusuf, 24) “E\u011fer biz seni sa\u011flamla\u015ft\u0131rmam\u0131\u015f olsayd\u0131k, onlara bir parça yana\u015facakt\u0131n.” (\u0130sra, 74) “Allâh’\u0131n sana lutfu ve ac\u0131mas\u0131 olmasayd\u0131, onlardan bir grup, seni sapt\u0131rma\u011fa yeltenmi\u015fti. Onlar sadece kendilerini sapt\u0131r\u0131rlar, sana hiçbir zarar veremezler. Allâh, sana Kitab\u0131 ve hikmeti indirdi ve sana bilmedi\u011fin \u015feyleri ö\u011fretti. Allâh’\u0131n sana lutfu, cidden büyüktür.” (Nisa,113)<\/font><\/span><\/em><\/p>\n Görüldü\u011fü üzere, vahye teslim olan, bu nedenle de yüce Allah’\u0131n korumas\u0131 alt\u0131nda bulunan nefisler ancak do\u011fruya yönelebilir, yüce Allah’\u0131n r\u0131zas\u0131na uygun hareket edebilir. Bunun d\u0131\u015f\u0131nda kalan her nefis, kötülük yapabilir, Tevhidi esaslardan dönebilir ve \u015firk ko\u015fabilir. Nitekim Hz. Adem (as)’\u0131n o\u011flu Kabil, nefsine uydu\u011fu için karde\u015f katili olabilmi\u015ftir. “Nefsi, onu karde\u015fini öldürmeye <\/span>ça\u011f\u0131rd\u0131, (o da nefsine uyarak) onu öldürdü, ziyana u\u011frayanlardan oldu.” (Maide, 30)<\/font><\/span><\/em><\/p>\n Müslümanlar\u0131n Uhud’da ki yenilgilerinin temel nedeni de, Hz. Osman (r.anh)’\u0131n \u015fehadetinin vuku bulmas\u0131 da, Sahabe aras\u0131ndaki ayr\u0131l\u0131klar\u0131n ve sava\u015flar\u0131n en önemli nedeni de hiç ku\u015fkusuzdur ki nefsin isteklerine uyulmas\u0131 ve vahyi esaslara gere\u011fi gibi dikkat edilmemesidir. Kimi Müslümanlar ya da \u0130slamc\u0131lar kabul etmeyip ele\u015ftirirlerse de Tebük Seferi dönü\u015fünde söyledi\u011fi “\u015eimdi küçük cihâttan büyük cihâda dönüyoruz!”<\/span><\/strong><\/em> (Süyûtî, II, 73) ifadesi, asl\u0131nda do\u011fru bir konuya i\u015faret ediyordu.<\/font><\/span><\/p>\n Nefsin küçük ve basit görünen anl\u0131k isteklerini yerine getirmek, bazen büyük sonuçlar\u0131n do\u011fmas\u0131na, aile yuvalar\u0131n\u0131n y\u0131k\u0131lmas\u0131na, insanlar ve toplumlar aras\u0131nda sava\u015flar\u0131n ç\u0131kmas\u0131na sebebiyet verebiliyor. Bu nedenle de Müslümanlar, bir \u015feyi istemeden ve bir i\u015fi yapmadan önce mutlak anlamda o istedikleri \u015feyin ya da yapacaklar\u0131 i\u015fin vahyi ölçüler içerisinde nas\u0131l bir kar\u015f\u0131l\u0131\u011f\u0131n\u0131n oldu\u011funu ara\u015ft\u0131rmak ve bulmak zorundad\u0131rlar. Aksi halde büyük sorumluluk alt\u0131na girebilir, hesab\u0131n\u0131 vermeyecekleri bir duruma dü\u015febilirler.<\/font><\/span><\/p>\n Tarihi süreçte birçok ac\u0131 örnekleri görülen kötü durumlar\u0131n nedeni, nefsin bir anl\u0131k isteklerine boyun e\u011filmesidir. Bu nedenle Müslümanlar, bir \u015feyi istemeden ve bir i\u015fi yapmadan önce mutlak anlamda o istedikleri \u015feyin ya da yapacaklar\u0131 i\u015fin vahyi ölçüler içerisinde nas\u0131l bir kar\u015f\u0131l\u0131\u011f\u0131n\u0131n oldu\u011funu ara\u015ft\u0131rmak ve bulmak zorundad\u0131rlar. Aksi halde büyük sorumluluk alt\u0131na girebilir, hesab\u0131n\u0131 vermeyecekleri bir duruma dü\u015febilirler. Nefsin ön plana ç\u0131kart\u0131lmas\u0131, insan\u0131 büyük sorumluluk alt\u0131na soktu\u011fu gibi daha ileri a\u015famalar\u0131nda ise heva ve hevesin putla\u015ft\u0131r\u0131lmas\u0131, ilahla\u015ft\u0131r\u0131lmas\u0131d\u0131r. Tarihi süreçte görülen atalar\u0131n\u0131n yolunda giderek atalar\u0131n putla\u015ft\u0131r\u0131lmas\u0131, mal h\u0131rs\u0131 ile hareket edilerek mal\u0131n putla\u015ft\u0131r\u0131lmas\u0131, e\u015flere olan a\u015f\u0131r\u0131 sevgi ile e\u015flerin putla\u015ft\u0131r\u0131lmas\u0131, anne bana korkusu ile yüce Allah’\u0131 emirlerinden taviz verilmesi ile ebeveynin putla\u015ft\u0131r\u0131lmas\u0131, can ve mal endi\u015fesi ile ya da bir musibetin gelebilece\u011fi korkusuyla devletin ya da egemen güçlerin putla\u015ft\u0131r\u0131lmas\u0131, toplum de\u011ferlerinin ön plana ç\u0131kart\u0131larak toplumun putla\u015ft\u0131r\u0131lmas\u0131 ancak nefsin istemesi, bundan ho\u015flanmas\u0131 sonucunda mümkün olabilmektedir.<\/span> <\/span><\/span>“Hevas\u0131n\u0131 ilah edinen kimseyi gördün mü? Onun üstüne sen mi gözetletici olacaks\u0131n?” (Furkan, 43) <\/font><\/span><\/em> Burada birey, kendi istek ve arzular\u0131n\u0131 esas alarak ölçü edinmekte ve kabul ya da reddiyelerini buna göre belirlemektedir. Bu durum, Hakk\u0131 kabul edi\u015finde de, Hakk\u0131n ölçüleri içerisine kendi hevas\u0131ndan katk\u0131larda bulunmas\u0131nda da hep arzular\u0131n\u0131 öncelemektedir. Bunlar\u0131n örneklerinde her yerde rastlamak mümkündür. Örne\u011fin, bir konuda ya da belli bir zaman diliminde Tevhidi esaslar\u0131 dilinden dü\u015fürmeyen bir kimsenin,bir ba\u015fka konuda ya da zamanda Tevhidi esaslar\u0131n z\u0131dd\u0131 olabilecek söz ve ifadeleri kullanmas\u0131n\u0131n temel nedeni ki\u015finin hevas\u0131n\u0131 öncelemesindendir. \u0130lahi mesaj, öncelikle nefsin ar\u0131nd\u0131r\u0131lmas\u0131n\u0131 ve her konu ve alanda ilahi bildirimler do\u011frultusunda hareket etmesini öngörür ve onun Tevhidi esaslar\u0131 gere\u011fi gibi kavramas\u0131n\u0131 sa\u011flar. Nefis tam ar\u0131nd\u0131r\u0131lmadan ki\u015finin gere\u011fi gibi iman etmesi ve Tevhidi esaslar do\u011frultusunda hareket etmesi mümkün de\u011fildir. Bu nedenle nefsin ar\u0131nd\u0131r\u0131lmas\u0131 önem arz etmektedir. \u0130man eden bir kimse, nefis putunu y\u0131kmadan di\u011fer putlar\u0131 ve özellikle de toplumsal ve sosyal putu y\u0131kmas\u0131 hiçbir \u015fekilde mümkün de\u011fildir. Nefis putu, Tevhid esaslar\u0131n önünde en büyük engeldir, nefis putunu y\u0131kmak, ki\u015fi aç\u0131s\u0131ndan çok zor ve çetindir. \u0130lahi vahye muhatap olan nefis, kendisinde varolan birikimlerinden kolay kolay vazgeçmek istememekte ve çe\u015fitli bahanelerle ayak diremektedir. Sosyal ve toplumsal putun y\u0131k\u0131lmas\u0131, nefis putunun y\u0131k\u0131lmas\u0131ndan sonra daha rahat ve kolay bir \u015fekilde a\u015f\u0131lacak ve gerçek iman ancak o durumda mümkün olabilecektir. Geçmi\u015fte ve günümüzde \u0130slâm ümmeti aras\u0131nda varolan parçalanm\u0131\u015fl\u0131\u011f\u0131n, bölünmenin, dü\u015fmanl\u0131\u011f\u0131n temel nedeni, nefislerin vahyi esaslara gere\u011fi gibi teslim olmamas\u0131d\u0131r. \u0130man iddias\u0131nda bulunan baz\u0131 kimseler, vahyi esaslar\u0131n belirledi\u011fi hususlara tam teslim olmak yerine kendi fikirlerini önplana ç\u0131karmakta, böylece ihtilafa dü\u015füp ayr\u0131lmaktad\u0131r. \u015eu bir gerçektir ki, ancak nefis putunun tamamen y\u0131k\u0131lmas\u0131 halinde ki\u015fi, Tevhidi esaslar\u0131 tam kavrayacak, \u0130slâm ümmeti aras\u0131nda vahdetin olu\u015fmas\u0131n\u0131 sa\u011flayacak ve ancak o durumda gere\u011fi gibi iman edebilecektir. Çünkü Tevhidi esaslar, yap\u0131s\u0131 gere\u011fi hiçbir \u015fekilde katk\u0131 kabul etmemekte saf ve tertemiz bir imanla kendisine teslim olunmas\u0131n\u0131 istemektedir. Tevhid:<\/span><\/strong> Yüce Allah’\u0131n, ki\u015finin dü\u015fünce söz ve davran\u0131\u015f\u0131 üzerinde tek ilah, rab, hakim ve otorite olmas\u0131d\u0131r. Bu öyle ki, Tevhid inanc\u0131na sahip olan bir ki\u015fi, hiçbir konuda ve hiçbir \u015fekilde iman etti\u011fi esaslar\u0131n d\u0131\u015f\u0131nda dü\u015fünemez, konu\u015famaz, hareket etmez\/edemez. Aksi halde Tevhid inanc\u0131n\u0131 zedeler ve \u015firke dü\u015fer.<\/span> Dü\u015fünce, söz ve davran\u0131\u015f\u0131 üzerinde ba\u015fkalar\u0131na söz hakk\u0131 vermek ya da kendi istek ve arzular\u0131n\u0131 öncelemek apaç\u0131k \u015firktir. Yüce Allah’a \u015firk ko\u015fmak üç \u015fekilde olabilmektedir; 1- Ameli \u015firk:<\/span><\/strong> Ki\u015finin, hayat\u0131n\u0131, hareketlerini kendisinin ya da ba\u015fkalar\u0131n\u0131n istek ve arzular\u0131na veyahut da içerisinde ya\u015fad\u0131\u011f\u0131 be\u015feri sistemlerin kanun ve kurallar\u0131na göre düzenlemesi ameli \u015firktir. Yüce Allah (cc), yapt\u0131klar\u0131 fiilleri neye göre nas\u0131l yapt\u0131klar\u0131n\u0131, hangi ölçüye göre hareket ettiklerini sorgulamaktad\u0131r. “Neyiniz var, nas\u0131l hüküm veriyorsunuz?<\/span><\/em> Yoksa sizin bir Kitab\u0131n\u0131z var da onda m\u0131 (bu hükümleri) okuyorsunuz?<\/span><\/em> Onda istedi\u011finiz her \u015feyi buluyorsunuz?<\/span><\/em> Yoksa sizin istedi\u011finiz hükmü verebilece\u011finize dair, k\u0131yâmete kadar sürecek antlar\u0131n\u0131z m\u0131 var üzerimizde?<\/span><\/em> Sor onlara: Onlar\u0131n hangisi buna kefil olacak?<\/span><\/em> Yoksa kendilerinin ortaklar\u0131 m\u0131 var? Do\u011fru iseler ortaklar\u0131n\u0131 ça\u011f\u0131rs\u0131nlar.” (Kalem, 36-41) “Yeryüzünde bulunan(insan)lar\u0131n ço\u011funa uysan, seni Allâh’\u0131n yolundan sapt\u0131r\u0131rlar. Onlar sadece zannediyorlar ve onlar sadece saçmal\u0131yorlar.” (En’am, 116)<\/span><\/em> Gerek bireyin bizzat kendisi, gerekse ba\u015fkalar\u0131 taraf\u0131ndan konulan hükümler do\u011frultusunda yap\u0131lan hareketlerin yüce Allah (cc) indinde hiçbir de\u011feri olmad\u0131\u011f\u0131 gibi, bunlar bireye a\u011f\u0131r sorumluluklar da getirir. Bu nedenle iman eden bir kimsenin her hareketi mutlaka iman etti\u011fi Kur’an’\u0131n bildirdi\u011fi esaslara uygun olmal\u0131d\u0131r. Hz. Ai\u015fe (r.anha) Rasulullah (as)’\u0131n ahlak\u0131 soruldu\u011funda verdi\u011fi cevap mü’minin davran\u0131\u015f\u0131n\u0131n neye göre olmas\u0131 gerekti\u011fini çok aç\u0131k bir \u015fekilde ortaya koyuyor. Hz. Ai\u015fe (r.anha), “Rasulullah’\u0131n ahlak\u0131 Kur’an’d\u0131” buyuruyor. Kur’an’\u0131 kerim de “Sen büyük bir ahlak üzerindesin” (Kalem, 4) <\/em>buyurarak Rasulullah (as)’\u0131n davran\u0131\u015flar\u0131n\u0131n ne üzerinde oldu\u011funu ortaya koyuyor. 2-<\/span><\/strong> Sözel \u015firk:<\/strong> Ki\u015finin, di\u011fer insanlarla diyaloglar\u0131nda, konu\u015fma ve anlat\u0131mlar\u0131nda vahyi esaslar yerine kendi ki\u015fisel ifadelerini ya da ba\u015fkalar\u0131n\u0131n sözlerini önceleyip anlatmas\u0131 sözel \u015firktir. Kur’an, iman eden ki\u015filerin, konu\u015fma ve ifadelerini belirli ölçüler içerisinde ortaya koymalar\u0131n\u0131 istemekte ve iman edenlerin buna uymalar\u0131n\u0131 emretmektedir. “Siz Kitab\u0131 okudu\u011funuz halde, insanlara iyili\u011fi emredip kendinizi unutuyor musunuz? Akl\u0131n\u0131z\u0131 kullanm\u0131yor musunuz?” (Bakara, 44) “Ey inananlar niçin yapmayaca\u011f\u0131n\u0131z \u015feyi söylüyorsunuz?<\/span><\/em> <\/font><\/span>Yapmayaca\u011f\u0131n\u0131z \u015feyi söylemek, Allâh kat\u0131nda en sevilmeyen bir \u015feydir.” (Saf, 2-3)<\/span><\/em> \u0130man edenleri, hareketlerine uygun dü\u015fen sözleri söylemeleri hususunda uyaran yüce Allah (cc), onlar\u0131n neleri, nas\u0131l konu\u015facaklar\u0131n\u0131 da bildiriyor. “Bilmedi\u011fin bir \u015feyin ard\u0131na dü\u015fme, çünkü kulak, göz ve gönül, bunlar\u0131n hepsi ondan sorumludur.” (\u0130sra, 36) “Haydi siz, biraz bilginiz olan \u015fey hakk\u0131nda tart\u0131\u015ft\u0131n\u0131z; ama hiç bilginiz olmayan \u015fey hakk\u0131nda neden tart\u0131\u015f\u0131yorsunuz? Allâh bilir, siz bilmezsiniz.” (Al-i \u0130mran, 66)<\/span><\/em> Ölçüsüz konu\u015fman\u0131n, ukalal\u0131k yapman\u0131n do\u011fru bir tav\u0131r olmad\u0131\u011f\u0131n\u0131 bildiren yüce Allah (cc) heva ve hevesten konu\u015fman\u0131n, kitap d\u0131\u015f\u0131 ifadelerin kullan\u0131lmas\u0131n\u0131n \u0130slâmi olmad\u0131\u011f\u0131n\u0131, \u015feytani bir tav\u0131r oldu\u011funu haber vermektedir. “\u0130nsanlardan kimi, Allâh hakk\u0131nda bilmeden tart\u0131\u015f\u0131r ve her kaba \u015feytâna uyar.” Hac, 3) “\u0130nsanlardan kimi bilmeden, ne bir yol göstereni, ne de ayd\u0131nlat\u0131c\u0131 bir Kitab\u0131 olmadan, Allâh hakk\u0131nda tart\u0131\u015f\u0131r.” (Hac, 8) “Kendilerine gelmi\u015f hiçbir delil olmadan Allâh’\u0131n âyetleri hakk\u0131nda tart\u0131\u015fanlar var ya, onlar\u0131n gö\u011füslerinde, eri\u015femeyecekleri bir büyüklük taslamaktan ba\u015fka bir \u015fey yoktur. Sen Allah’a s\u0131\u011f\u0131n, çünkü i\u015fiten, gören O’dur.” (Mü’min, 56) “Bir de dediler ki: "Say\u0131l\u0131 birkaç gün d\u0131\u015f\u0131nda bize ate\u015f dokunmayacakt\u0131r." De ki: "Allah’tan (bu hususta) bir söz mü ald\u0131n\u0131z. \u015fâyet öyle ise Allâh verdi\u011fi sözden dönmez, yoksa Allâh hakk\u0131nda bilmedi\u011finiz bir \u015fey mi söylüyorsunuz?” (Bakara, 80) “Bu hareketleri, onlar\u0131n: ‘Bize, ate\u015f say\u0131l\u0131 birkaç günden ba\u015fka dokunmayacak.’ demelerinden ileri gelmektedir. Uydurduklar\u0131 \u015feyler, onlar\u0131 dinlerinde yan\u0131ltm\u0131\u015ft\u0131r.” (Al-i \u0130mran 24) Bütün bu ilahi uyar\u0131lar, iman edenlerin, mutlaka vahyi ölçüler içerisinde konu\u015fmalar\u0131 gerekti\u011fini ortaya koymakta, bunun d\u0131\u015f\u0131ndaki konu\u015fmalar\u0131n \u015feytana tabi olmak ve böbürlenmek olarak belirtilmektedir. \u015eeytana tabi olmak da hiç ku\u015fkusuzdur ki \u015firktir. 3- Dü\u015fünsel \u015firk:<\/span><\/strong> Ki\u015finin, ileriye yönelik plan ve programlar\u0131nda, yapaca\u011f\u0131 i\u015fler ve eylemler konusunda bireysel dü\u015füncesini ön plana ç\u0131karmas\u0131 ya da içerisinde ya\u015fad\u0131\u011f\u0131 be\u015feri sistemlerin kurallar\u0131 do\u011frultusunda dü\u015fünmesi, \u0130slâm’\u0131n reddetti\u011fi ki\u015fi ve sistemlere yak\u0131nl\u0131k duygusu ve sevgi beslemesi, takdir etmesi, dü\u015fünce plan\u0131nda ba\u015fka ki\u015fi ve ideolojilere yer vermesi, bu konuda Tevhidi esaslar do\u011frultusunda dü\u015fünmemesi dü\u015fünsel \u015firktir. Müslümanlar\u0131n, günlük hayatlar\u0131nda neleri dü\u015fündüklerini Rabb’imiz \u015föyle bildiriyor. “Onlar ayakta, oturarak ve yanlar\u0131 üzerine yatarken Allâh’\u0131 tefekkür ederler, göklerin ve yerin yarat\u0131l\u0131\u015f\u0131 üzerinde dü\u015fünürler: "Rabbimiz (derler), bunu bo\u015f yere yaratmad\u0131n, sen yücesin, bizi ate\u015f azâb\u0131ndan koru!” (Al-i \u0130mran, 191) “Namaz\u0131 bitirdi\u011finiz zaman ayakta, oturarak ve yanlar\u0131n\u0131z üzerinde (uzanarak) Allâh’\u0131 an\u0131n; güvene kavu\u015ftunuz mu namaz\u0131 (tam) k\u0131l\u0131n. Çünkü namaz, mü’minlere vakitli olarak farz k\u0131l\u0131nm\u0131\u015ft\u0131r.” (Nisa, 103)<\/span><\/em> \u0130nsan\u0131n hayat\u0131n\u0131 ku\u015fatan her durumda, yani yürürken, otururken ya da yan yatarken Müslüman\u0131n dü\u015füncesi, yaln\u0131zca Rabb’ini raz\u0131 etmek ve insanlara O’nun yaratt\u0131\u011f\u0131 nimetleri nas\u0131l hat\u0131rlataca\u011f\u0131n\u0131 dü\u015fünerek ilahi mesaj\u0131 duyurmak ve insanlar\u0131 yüce Allah’a kulluk etmeye davet etmek için neler yapaca\u011f\u0131n\u0131 dü\u015fünmektir. \u0130\u015fte bu nedenle Rabb’imiz, ““Namaz\u0131 bitirdi\u011finiz zaman ayakta, oturarak ve yanlar\u0131n\u0131z üzerinde (uzanarak) Allâh’\u0131 an\u0131n..”<\/em> buyurarak namazdan sonra ne ile me\u015fgul olunaca\u011f\u0131n\u0131 bildirmektedir. Müslüman\u0131n dü\u015füncesinde, Allah’tan ba\u015fkas\u0131na yer yoktur; özellikle de Allah dü\u015fman\u0131 be\u015feri sistemlerin varl\u0131\u011f\u0131n\u0131 sürdürmesini sa\u011flayan zalimlere, dü\u015fünce plan\u0131nda dahi olsa en küçük bir meyletmeyi gönlünden geçirmek bile ki\u015finin ate\u015fe girmesine neden olmaktad\u0131r. “Sak\u0131n zulmedenlere meyletmeyin, sonra size ate\u015f dokunur. Sizin Allah’tan ba\u015fka dostlar\u0131n\u0131z yoktur. Sonra size yard\u0131m edilmez.” (Hud, 113)<\/span><\/em> \u0130lahi mesaja iman eden kimselerin, her konu ve hususta mutlaka ilahi mesaj do\u011frultusunda dü\u015fünmeleri, konu\u015fmalar\u0131 ve hareket etmeleri gerekir; aksi halde yüce Allah (cc) indinde hesab\u0131n\u0131 veremeyecekleri bir duruma dü\u015ferler. “Onlar\u0131n ard\u0131ndan, yerlerine geçip Kitaba vâris olan birtak\u0131m insanlar geldi ki, onlar, \u015fu alçak(dünyân)\u0131n menfaatini al\u0131yorlar: ‘Biz nas\u0131l olsa ba\u011f\u0131\u015flanaca\u011f\u0131z!’ diyorlar. Kendilerine, ona benzer bir menfaat daha gelse onu da al\u0131rlar. Peki Allâh hakk\u0131nda, gerçekten ba\u015fkas\u0131n\u0131, söylememeleri hususunda kendilerinden Kitap misâk\u0131 al\u0131nmam\u0131\u015f m\u0131yd\u0131? Ve onun içindekini okuyup ö\u011frenmediler mi? Âhiret yurdu, korunanlar için daha hay\u0131rl\u0131d\u0131r. Dü\u015fünmüyor musunuz?” (A’raf, 169)