{"id":120,"date":"2020-03-25T18:28:33","date_gmt":"2020-03-25T18:28:33","guid":{"rendered":"https:\/\/mucahede.com\/2020\/03\/25\/tasavvuf-yeni-bir-din-anlayisi-1\/"},"modified":"2020-03-25T18:28:33","modified_gmt":"2020-03-25T18:28:33","slug":"tasavvuf-yeni-bir-din-anlayisi-1","status":"publish","type":"post","link":"https:\/\/mucahede.com\/kose-yazilari\/tasavvuf-yeni-bir-din-anlayisi-1\/","title":{"rendered":"TASAVVUF (YEN\u0130 B\u0130R D\u0130N ANLAYI\u015eI) (1)"},"content":{"rendered":"
Kur’an’\u0131 Kerim, \u0130slâm dinini bütün yönleriyle ve eksiksiz bir \u015fekilde ortaya koymu\u015f, hangi davran\u0131\u015f\u0131n \u0130slâmi, hangisinin gayri \u0130slâmi oldu\u011fu aç\u0131kça belirtilmi\u015f ve \u0130slâm dininin tamamland\u0131\u011f\u0131 bildirilmi\u015ftir. Bu tamamlanan dinden yüce Allah’\u0131n raz\u0131 oldu\u011fu, bunun d\u0131\u015f\u0131nda ortaya konulacak dinlerden raz\u0131 olmayaca\u011f\u0131 belirtilmi\u015ftir. “Allah kat\u0131nda din, \u0130slâm’d\u0131r. Kitap verilmi\u015f olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra s\u0131rf aralar\u0131ndaki a\u015f\u0131r\u0131l\u0131k yüzünden ayr\u0131l\u0131\u011fa dü\u015ftüler. Kim Allah’\u0131n ayetlerini inkar ederse, bilsin ki Allah, hesab\u0131 çabuk görendir.” (Al-i \u0130mran, 19) “Kim \u0130slâm’dan ba\u015fka bir din ararsa, bilsin ki, (o din) ondan kabul edilmeyecek ve o, ahirette kaybedenlerden olacakt\u0131r.” (Al-i \u0130mran, 85) “Bugün sizin için dininizi olgunla\u015ft\u0131rd\u0131m, size nimetimi tamamlad\u0131m ve size din olarak \u0130slâm’a raz\u0131 oldum.” (Maide, 3)<\/span><\/em> Y<\/span>üce Allah (cc), kullar\u0131n\u0131n, zat\u0131na kulluk yapmalar\u0131n\u0131 isterken bu kullu\u011fun nas\u0131l ve hangi esaslar dahilinde yap\u0131laca\u011f\u0131n\u0131 da çok aç\u0131k bir \u015fekilde ve en ince teferruat\u0131na kadar belirtmi\u015f, bu ölçülere uygun hareket etmeyenlerin, Allah’a ve Rasulüne kar\u015f\u0131 gelmi\u015f sap\u0131klar olduklar\u0131n\u0131 bildirmi\u015ftir. “Allâh ve Resulü, bir i\u015fte hüküm verdi\u011fi zaman, art\u0131k inanm\u0131\u015f bir erkek ve kad\u0131n\u0131n, o i\u015fi kendi isteklerine göre seçme hakk\u0131 yoktur. Kim Allah’a ve Resulüne kar\u015f\u0131 gelirse, apaç\u0131k bir sap\u0131kl\u0131\u011fa dü\u015fmü\u015f olur.” (Ahzab, 36) \u0130man, ferdin cüzi iradesinin Rabb’inin külli iradesine teslimiyetidir. Fert iman ettikten sonra, art\u0131k hiç bir konuda kendi hevas\u0131na, kendi istek ve arzular\u0131na göre hareket edemez. Ki\u015fi, yapaca\u011f\u0131 tüm hareketlerin kayna\u011f\u0131n\u0131 iman etti\u011fi Rabb’inin indirdiklerinden delillendirmek ve örnek edindi\u011fi Peygamber (as)’\u0131n sünnetine uygun yapmak zorundad\u0131r; iman bunu gerektirir. Aksine bir davran\u0131\u015f ki\u015finin küfre, \u015firke, f\u0131ska ve nifaka girmesine neden olur. \u0130\u015fte bu nedenle yüce Allah (cc), belirleyici gücün kendisi oldu\u011funu, halisane kullu\u011fun ancak kendisinin belirledi\u011fi ölçülere uygun olmas\u0131 halinde mümkün olaca\u011f\u0131n\u0131, bunun d\u0131\u015f\u0131ndaki her türlü davran\u0131\u015f\u0131n yalanc\u0131l\u0131k ve küfür oldu\u011funu belirtir.<\/span> "Rabb’inizden size indirilene uyun ve O’ndan ba<\/span><\/em>\u015fka dostlara uymay\u0131n! Ne kadar az ö\u011füt al\u0131yorsunuz!" <\/span><\/em>(A’RAF, 3)<\/span><\/em> "Kitab’<\/span><\/em>\u0131n indirilmesi, aziz ve hakim olan Allah kat\u0131ndand\u0131r. Biz bu Kitab’\u0131 sana hak ile indirdik; öyleyse sen de dini yaln\u0131z kendisine halis k\u0131larak Allah’a kulluk et. \u0130yi bil ki, halis din yaln\u0131z Allah’\u0131nd\u0131r. O’ndan ba\u015fka veliler edinerek: ‘Biz bunlara, s\u0131rf bizi Allah’a yakla\u015ft\u0131rs\u0131nlar diye itaat ediyoruz’ diyenler. \u015eüphesiz ki Allah, onlar aras\u0131nda ayr\u0131l\u0131\u011fa dü\u015ftükleri^ \u015feyde hükmünü verecektir. Allah, yalanc\u0131, kâfir insan\u0131 hidayete iletmez." <\/span><\/em>(ZÜMER, 1-3) \u0130slâm’\u0131 ya\u015faman\u0131n, yüce Allah’\u0131 raz\u0131 edebilmenin biricik yolu, yüce Allah’\u0131n indirdi\u011fi Kur’an ve bu Kur’an’\u0131n en güzel ya\u015fama biçimi olan Hz. Muhammed (as)’\u0131n Sünneti’dir. Bu ölçünün d\u0131\u015f\u0131ndaki her türlü yol ve yöntemler Allah’a ve Rasulüne kar\u015f\u0131 sava\u015f ve apaç\u0131k bir sap\u0131kl\u0131ktan ba\u015fka bir \u015fey de\u011fildir.<\/span> Kur’an ve S<\/span>ünnet’in apaç\u0131k hükümlerine ra\u011fmen, insanlardan kimilerinin, zaman içerisinde bu gerçeklerden uzakla\u015ft\u0131klar\u0131<\/span> g<\/span>örülmü\u015ftür. Kimi insanlar, Kur’ani mesaj\u0131n apaç\u0131k hükümlerini, Peygamberi örnekli\u011fin en güzel uygulamas\u0131n\u0131 adeta yetersiz görüp yeni hükümler, yeni uygulamalar icat etmi\u015fler ve bunu \u0130slâm dininin içerisine sokarak \u0130slâm’a bid’at ve hurafe bula\u015ft\u0131rm\u0131\u015flard\u0131r. \u0130slâm dininin en güzel uygulay\u0131c\u0131s\u0131, yüce Allah’\u0131n mü’min kullar\u0131 için en güzel örnek olarak verdi\u011fi Hz. Muhammed (as), “Din tamamlanm\u0131\u015ft\u0131r, sonradan ortaya ç\u0131kan her \u015fey bid’at, her bid’at sap\u0131kl\u0131k, her sap\u0131kl\u0131k cehennemdedir”<\/strong> buyurmu\u015ftur. Kur’ani mesaj\u0131 net kavramamaktan, d\u0131\u015f unsurlar\u0131n tahrik ve sapt\u0131rma faaliyetlerinden, Kur’ani mesaj\u0131n heva ve heveslere a\u011f\u0131r gelmesinden, çekememezlik, hasetlik, nefsi tatmin, gurur ve kibir gibi kötü duygulardan kaynaklanan bu sapmalar, günümüzde korkunç boyutlara ula\u015fm\u0131\u015ft\u0131r. \u0130slâm’\u0131 kendi bozuk ya\u015fant\u0131lar\u0131na uydurmaya çal\u0131\u015fan sap\u0131k gruplar\u0131n her biri, dini kendi ya\u015fad\u0131klar\u0131 bozuk hayattan ibaret zannettikleri için buna uymayan herkesi ya da her gruba kar\u015f\u0131 tav\u0131r alm\u0131\u015flar, kendi bulunduklar\u0131 konumu dü\u015fünmeden, kar\u015f\u0131 ki\u015fi ve gruplar\u0131 sap\u0131kl\u0131kla suçlam\u0131\u015flar\/suçlamaktad\u0131rlar. Bugün ayn\u0131 dine mensup olduklar\u0131n\u0131 iddia etmelerine ra\u011fmen Kur’an ve Sünnet’ten sapan gruplar\u0131n birbirlerine kar\u015f\u0131 ortaya koyduklar\u0131 tav\u0131rlar, ayr\u0131 dinlere mensup insanlar\u0131n birbirlerine kar\u015f\u0131 ortaya koyduklar\u0131 tav\u0131rlardan çok daha \u015fiddetli ve dü\u015fmanca olmaktad\u0131r. Bu yaz\u0131m\u0131zda, Kur’an ve S<\/span>ünnet’ten sapan gruplar\u0131n \u0130slâm d\u0131\u015f\u0131l\u0131\u011f\u0131n\u0131 ve yüce \u0130slâm dinine kar\u0131\u015ft\u0131rd\u0131klar\u0131 bid’at ve hurafeleri ortaya koyarken, takip edece\u011fimiz ölçü yine Kur’an ve Sünnet olacakt\u0131r. Kur’an ve Sünnet ölçüsünde yapt\u0131\u011f\u0131m\u0131z bu çal\u0131\u015fman\u0131n sonucunda dileriz ki, \u0130slâm’a bid’at ve hurafe sokan sap\u0131klardan, akl\u0131 selim sahibi olan kimileri, hatalar\u0131n\u0131 anlar da bulunduklar\u0131 yerden vazgeçerek Kur’an ve Sünnet’e dönerler. Aksi halde, bulunduklar\u0131 durumda ölmeleri halinde ebedi olarak cehenneme girerler, Allah ve Rasulüne kar\u015f\u0131 gelmelerinin cezas\u0131n\u0131 çekerler. Tevhidi esaslara ba\u011fl\u0131, Kur’an merkezli hareket eden biz Müslümanlar, Dünya hayat\u0131nda yüce \u0130slâm dinine bid’at ve hurafe kar\u0131\u015ft\u0131ran, dini kar\u0131\u015ft\u0131ran sap\u0131klara kar\u015f\u0131 Kur’ani ölçüler içerisinde mücadele edecek, yanl\u0131\u015f ve hatalar üzerine gidece\u011fiz in\u015faAllah. “Kendilerine Kitap verilenlerden Allah’a ve âhiret gününe inanmayan, Allâh’\u0131n ve Elçisinin harâm k\u0131ld\u0131\u011f\u0131n\u0131 harâm saymayan ve gerçek dini din edinmeyen kimselerle, küçül(üp boyun e\u011f)erek elleriyle cizye verecekleri zamana kadar sava\u015f\u0131n.” (Tevbe, 29)<\/span><\/em> Sap\u0131klarla birey olarak mücadelemiz, Kur’ani esaslar\u0131 hat\u0131rlatmak olacakt\u0131r. Sap\u0131klara kar\u015f\u0131 güç kullanma \u015feklindeki mücadele ancak askeri yöntemlerle, \u0130slâm devleti eliyle yap\u0131labilecektir. Rasulullah (as), bid’at ve hurafecilere kar\u015f\u0131 nas\u0131l mücadele edilece\u011fini \u015föyle bildiriyor: “Bir kötülük gördü\u011fünüz zaman onu elinizle düzeltiniz, gücünüz yetmezse elinizle düzeltiniz, buna da gücünüz yetmezse bu\u011fz ediniz ki bu iman\u0131n en zay\u0131f noktas\u0131d\u0131r.”<\/span><\/strong> TASAVVUF (Yeni bir din ihdas eden anlay<\/span><\/strong>\u0131\u015f)<\/span><\/strong> Kur’an ve S<\/span>ünnet’in d\u0131\u015f\u0131nda faaliyet gösteren sap\u0131kl\u0131klar\u0131n ba\u015f\u0131nda gelen ilk grup, hiç \u015füphesizdir ki tasavvufi harekettir. Bu hareketin ilk ç\u0131k\u0131\u015f kayna\u011f\u0131, a\u015fa\u011f\u0131daki eserlerden de al\u0131nt\u0131lad\u0131\u011f\u0131m\u0131z gibi, Orta Asya \u015eamanist inan\u0131\u015f biçimidir. Türklerin, gruplar halinde \u0130slâm’a yönelmeleri kar\u015f\u0131s\u0131nda yaln\u0131z kalan \u015faman din adamlar\u0131, inanmad\u0131klar\u0131 halde, eski nüfuzlar\u0131n\u0131 elde etmek için inanm\u0131\u015f görünerek \u0130slâm’a girmi\u015flerdir. Zamanla çevrelerinde \u0130slâm’\u0131 yeterince bilmeyen, inanm\u0131\u015f insanlar\u0131 toplamaya muvaffak olan bu \u015faman din adamlar\u0131, daha sonra gerçek kimliklerini aç\u0131kça ortaya koymu\u015flard\u0131r.<\/span> \u0130shak Baba ve Hallac\u0131 Mansur gibi, kendilerinin Hak (ha\u015fa Allah) olduklar\u0131n\u0131 iddia edenlerin yan\u0131nda, velilerin peygamberlerden üstün olduklar\u0131n\u0131 savunan \u0130bn-i Arabi ve mesnevisinin Kabe’nin üstünde kendisine verildi\u011fini, \u015eem-si Tebrizi’nin Hak (ha\u015fa Allah) oldu\u011funu iddia edip yüce Allah’a en a\u011f\u0131r hakaretleri yapan Celaleddin-i Rumi ve günümüzdeki \u0130skender<\/span> Evreneso<\/span>\u011flu gibi kimi zaman peygamberlik, kimi zaman da kainat\u0131n en büyü\u011fü olduklar\u0131n\u0131 iddia eden bu \u015fah\u0131slar, hep tasavvuf içinden ç\u0131kan, tasavvufun \u015firk batakl\u0131\u011f\u0131n\u0131n ürünüdürler.<\/span> Tasavvufun, <\/span>\u0130slâm d\u0131\u015f\u0131 kültürlerin ürünü oldu\u011funu bildiren, bu kültürle yeti\u015fen kimi mutasavv\u0131flar\u0131n \u0130slâm’la, Kur’an ve Sünnet’le çat\u0131\u015fan, yüce Allah’a ve Hz. Peygamber (as)’a hakaret eden birçok sözlerini derleyen kitaplar günümüzde oldukça çoktur. Konumuz gere\u011fi, onlar\u0131n \u0130slâm d\u0131\u015f\u0131 sözlerini bir yana b\u0131rakarak, tasavvufun \u0130slâm d\u0131\u015f\u0131l\u0131\u011f\u0131 üzerinde duraca\u011f\u0131m\u0131zdan, bu \u0130slâm d\u0131\u015f\u0131 kültürün ilk ç\u0131k\u0131\u015f kayna\u011f\u0131n\u0131 anlatan kitaplar\u0131n üç tanesinden k\u0131sa al\u0131nt\u0131lar yapaca\u011f\u0131z.<\/span> "T<\/span><\/strong>ürk Halk \u0130nançlar\u0131nda ve Edebiyat\u0131nda Evliya Menk\u0131beleri" <\/span><\/strong>adl\u0131 eserinde velilik kavram\u0131n\u0131 en ince noktas\u0131na kadar inceleyen de\u011ferli yazar A. Ya\u015far OCAK, <\/strong>veli kavram\u0131n\u0131n \u0130slâm öncesi kültüre ait oldu\u011funu \u015fu sat\u0131rlar\u0131yla bildirmektedir:<\/span> "M<\/span><\/strong>üslüman Türklerin ya\u015fad\u0131klar\u0131 bütün m\u0131nt\u0131kalarda ve bu arada tabiat\u0131yla Anadolu’da veli kültü tahlil edildi\u011fi zaman, bunun kayna\u011f\u0131n\u0131 \u0130slam öncesi eski Türk inançlar\u0131n\u0131n te\u015fkil etti\u011fi daha ilk bak\u0131\u015fta dikkati çekecek kadar sarihtir. Tasavvufun veli telakkisi, tabir caizse buna k\u0131l\u0131f hizmetini görmü\u015ftür.<\/span><\/strong> Bilindi<\/span><\/strong>\u011fi gibi Türkler Müslüman olmadan önce, çe\u015fitli vesilelerle temasta bulunduklar\u0131 kültür çevrelerinde, \u015eamanizm, Budizm, Zerdü\u015ftilik, Mazdeizm, Manihaizm ve Hr\u0131stiyanl\u0131k gibi, birbirinden mahiyet bak\u0131m\u0131ndan hayli farkl\u0131 dinlere girmi\u015flerdir. Bunlardan önce ise, uzun yüzy\u0131llar kendilerinin sahip olduklar\u0131 belli bir tak\u0131m inanç sistemleri vard\u0131r, Orta Asya gibi muazzam bir co\u011frafi sahada, yüzlerce y\u0131ld\u0131r, birini veya birkaç\u0131n\u0131 benimsemi\u015fler, zamanla birini b\u0131rak\u0131p bir ba\u015fkas\u0131n\u0131 kabul etmi\u015flerdir.<\/span><\/strong> Bu de<\/span><\/strong>\u011fi\u015fiklikler esnas\u0131nda bir önceki din yenisinin gelmesiyle tamamen ortadan kaybolmam\u0131\u015f, ço\u011fu defa kendini yeni dinin kal\u0131plar\u0131na uydurarak varl\u0131\u011f\u0131n\u0131 sürdürmü\u015ftür,…" <\/span><\/strong>(<\/span><\/strong>A. Ya<\/span>\u015far OCAK Age, sh.7-8)<\/strong><\/span> Yazar, kitab\u0131n\u0131n sonunda tasavvuftaki menk\u0131belerin asl\u0131nda, Kitab-<\/span>\u0131 Mukaddesten, Budizm kaynaklar\u0131ndan, Hr\u0131stiyan<\/span> Azizlerinin menk<\/span>\u0131belerinden ve Kur’an’dan aktarma oldu\u011funu \u015femalar halinde kar\u015f\u0131l\u0131kl\u0131 olarak ortaya koymu\u015ftur.<\/span> "T<\/span><\/strong>ürk Edebiyat\u0131nda \u0130lk Mutasavv\u0131flar" <\/span><\/strong>adl\u0131 eserinde tasavvufi harekete geni\u015f bir yer verip en ince ayr\u0131nt\u0131lar\u0131na kadar inceleme yapan Dr. Fuat KÖPRÜLÜ <\/strong>ise ba\u015fl\u0131ca \u015fu bilgileri veriyor.<\/span> "… Esasen T<\/strong><\/span>ürk Milletinin içtimai vicdan\u0131ndan do\u011fan bu temayül (19. sh.) \u0130slamîyet’in ilk as\u0131rlar\u0131nda hiç mevcut de\u011fil iken, sonralar\u0131 \u0130ran, Hind, Yunan fikirlerinin ve k\u0131smen de \u0130sevilik (Hr\u0131stiyanl\u0131k)’in tesiri ile unsurlar\u0131ndan en fazlas\u0131n\u0131 da \u0130slamîyet’ten almak \u015fart\u0131yla te\u015fekkül eden tasavvuf mesle\u011fi az zamanda bütün \u0130slam memleketlerini kaplam\u0131\u015ft\u0131r." \u0130bni Haldun da Tasavvufun dil kaidesi ve k\u0131yas bak\u0131m\u0131ndan, Arap dil kaidesine uymad\u0131\u011f\u0131n\u0131, Ku\u015fayri’den rivayet eder. (<\/span><\/strong>Mukaddime II. c. 541. sh.)<\/strong><\/span> Araplar, kendilerine ait bir \u015fey hakk\u0131nda, dil yönünden en ince ayr\u0131nt\u0131s\u0131na kadar inceleme yapm\u0131\u015flard\u0131r. Araplara ait ve Arapça olan bir kavram ya da konu, Arap dilinde de\u011fi\u015fik \u015fekillerde tan\u0131mlanm\u0131\u015f, dil yönünden oldukça zengin bir kelime haznesine kavu\u015fturulmu\u015ftur. Oysa tasavvufi kavramlar\u0131n hemen tümü, Do\u011fu kökenli ve <\/span>Türklerin eski kültürlerini içermektedir. Daha da önemlisi ilk mutasavv\u0131f olan Ahmet YESEV\u0130’nin <\/strong>Türk olu\u015fu ve mezar\u0131n\u0131n Türkistan’da bulunu\u015fu tasavvufun ilk ç\u0131kt\u0131\u011f\u0131 yer hakk\u0131nda bize önemli ipuçlar\u0131 vermektedir.<\/span> <\/span>Di\u011fer önemli bir yön ise, ilk mutasavv\u0131flar\u0131n \u015feyh, abdal ve baba diye adland\u0131r\u0131lan \u015fah\u0131slar\u0131n hemen tümü Türk’türler. \u015eaman kültürü din adamlar\u0131n\u0131n ço\u011funlu\u011fu, tasavvufun ilk önderleri aras\u0131ndad\u0131rlar. (Bak. Dr. Fuat KÖPRÜLÜ’ NÜN Age, sh. 18, 34, 418-419, içindekiler bölümü ve Ahmet YESEV\u0130’nin Halifeleri bölümlerine.)<\/span> Tasavvufun, <\/span>\u0130slâm d\u0131\u015f\u0131 kültürlerin ürünü oldu\u011fu apaç\u0131k bir \u015fekilde ortada iken ve bütün yönleriyle \u0130slâm’la çat\u0131\u015ft\u0131\u011f\u0131 biliniyorken, tasavvuf dininin müntesipleri, kendilerini \u0130slâm’dan göstermek için Rasulullah (as)’\u0131n, Nak\u015fi tarikat\u0131n\u0131, Hicret esnas\u0131nda ma\u011farada sakland\u0131klar\u0131 s\u0131rada Hz. Ebu Bekir (r. anh)’a; Kadiri tarikat\u0131n\u0131 da Hz. Ali (r.anh)’a ö\u011fretti\u011fini iddia ederek bu de\u011ferli insanlara iftira ederler. Sanki Rasulullah(as) yaln\u0131z Hz. Ebu Bekr(r.anh) ve Hz. Ali (r.anh) için gelmi\u015f, ya da yak\u0131nlar\u0131 olan<\/span> bu iki ki<\/span>\u015fiye iltimas geçmi\u015f gibi. Oysa Rasulullah (as), tüm insanl\u0131\u011fa gelmi\u015f ve görevini yapm\u0131\u015f bir elçidir. \u015eayet tarikatç\u0131lar\u0131n iddialar\u0131 do\u011fru olmu\u015f olsayd\u0131 ve Rasulullah (as), Hz. Ebu Bekr (r.anh) ve Hz. Ali (r.anh) gibi iki büyük sahabiye böyle bir \u015fey ö\u011fretmi\u015f olsayd\u0131, kendileri için iyi gördükleri \u015feyi mü’min karde\u015fleri için de iyi gören ve karde\u015flerini kendi nefislerine tercih eden bu büyük sahabiler, di\u011fer sahabelere de söylerlerdi. O zaman da bu tarikatlar bütün sahabe aras\u0131nda yay\u0131l\u0131rd\u0131. Çünkü, bu iki sahabi bencil insanlar de\u011fillerdi. Hem sonra ayn\u0131 tarikatç\u0131lar\u0131n iddia ettikleri gibi, Allah’tan, bedenini çok büyütüp di\u011fer insanlar\u0131n cehenneme girmemeleri için, cehennemi yaln\u0131z kendi bedeniyle doldurmas\u0131n\u0131 talep eden Hz. Ebu Bekr (r.anh), nas\u0131l bu kadar bencillik(!) yapar? Bu kadar fedakâr olan Hz. Ebu Bekr (r.anh), insanlar\u0131n kurtulu\u015funa(!) sebep olan böyle iyi(!) bir \u015feyi neden di\u011fer bir sahabeye söylemesin?<\/span> Her <\/span>\u015feyden önemlisi ise, bütün insanl\u0131k için gelen Rasulullah(as), nas\u0131l di\u011fer insanlara, Hz. Ebu Bekr (r.anh) ve Hz. <\/strong><\/span>Ali (r.anh)’a söylediklerini söylemez. Ha\u015fa Rasulullah (as)’a adam m\u0131 kay\u0131rd\u0131? Adaleti ikame etmeye gelen Rasulullah (as) nas\u0131l böyle adaletsizlik yapabilir? Rasulullah (as)’\u0131n böyle yapt\u0131\u011f\u0131n\u0131 iddia etmek, Allah Rasulüne adaletsizlik vasfetmek de\u011fil midir? Oysa, Kur’an Rasulullah (as)’in davetini herkese e\u015fit olarak aç\u0131kland\u0131\u011f\u0131n\u0131 bildiriyor:<\/span> "E<\/span><\/em>\u011fer yüz çevirirlerse de ki: ‘Ben sizin kepinize e\u015fit <\/span>biçimde aç\u0131klad\u0131m.<\/span><\/em>.." (Enbiya, 109)<\/span><\/em><\/span> \u0130\u015fte, dü\u015fünülmeden söylenen sözlerde ne büyük yanl\u0131\u015fl\u0131klar yap\u0131ld\u0131\u011f\u0131 ortadad\u0131r. Gerçi onlar, kendilerini \u0130slâmi göstermek için böyle söylüyorlar, ancak Kur’an’a ve Rasul’e iftira ettiklerinin fark\u0131nda de\u011fildirler.<\/span> "Onlardan <\/span><\/em>öyle bir grup var ki, Kitap’ta olmayan bir \u015feyi, siz Kitap’tan sanas\u0131n\u0131z diye dillerini Kitab’a <\/span>e\u011fip bükerler ve: ‘O, Allah kat\u0131ndand\u0131r’ derler. Oysa <\/span>o Allah kat\u0131ndan de\u011fildir. Bile bile Allah’a kar\u015f\u0131 yalan <\/span>söylerler." <\/span><\/em>(Al-i \u0130mran, 78)<\/span><\/em> Evet, e<\/span>\u011fer Hicret esnas\u0131nda Rasulullah (as), Hz. Ebu Bekr (r.anh)’a böyle bir \u015fey ö\u011fretmi\u015f olsayd\u0131, mutlaka ondan sonra gelen on iki sene boyunca, Kur’an’da ve Sünnet’te ondan söz edilirdi. Ancak Kur’an ve Sünnet’te böyle bir \u015feye rastlayam\u0131yoruz. Her ne kadar kendilerini <\/span>\u0130slâm’dan göstermeye çal\u0131\u015fsalar da, her türlü hareketleri ve ta\u015f\u0131d\u0131klar\u0131 bozuk itikatlar\u0131yla \u0130slâm’dan fersah fersah uzak olan tasavvufçular, okuduklar\u0131 o \u015firk, sap\u0131kl\u0131k, ahlaks\u0131zl\u0131k, bid’at ve hurafe dolu kitaplar yerine Kur’an’\u0131 okumu\u015f olsalard\u0131, bu gerçe\u011fi apaç\u0131k bir \u015fekilde görürlerdi. Ancak onlar, içine dü\u015ftükleri \u015firk bata\u011f\u0131ndan kurtulmaya niyetli olmad\u0131klar\u0131 için, Kur’an güne\u015finin ayd\u0131nl\u0131\u011f\u0131n\u0131 görmemek için gözlerini kapatma yolunu seçmi\u015flerdir. Evet, bu a<\/span>ç\u0131klamalardan da anla\u015f\u0131laca\u011f\u0131 üzere, ç\u0131k\u0131\u015f\u0131 itibariyle \u0130slâm d\u0131\u015f\u0131 kültürlerin ürünü olan tasavvufi hareketin temel ç\u0131k\u0131\u015f kayna\u011f\u0131, Orta Asya Türk gelenekleri ve \u015eamanist inan\u0131\u015f biçimidir. \u0130slâmi bir k\u0131l\u0131f alt\u0131na girerek \u0130slâmi görünmeye çal\u0131\u015fan tasavvufi hareket, hemen bütün yönleriyle \u0130slâm’la ve \u0130slâmi de\u011ferlerle çat\u0131\u015fma halindedir. Tasavvufun, yap\u0131s\u0131 itibariyle \u0130slâm’a sonradan girmesine ra\u011fmen, ta\u015f\u0131d\u0131\u011f\u0131 iddialar, geçmi\u015f sap\u0131k ve mü\u015frik kavimlerin iddialar\u0131yla t\u0131pat\u0131p ayn\u0131d\u0131r.<\/span> Tasavvufi hareket, genellikle <\/span>\u0130slâmi bilgiden yoksun, Kur’an ve Sünnet esaslar\u0131ndan habersiz kitleleri etkisi alt\u0131na almakta, bir sürü as\u0131ls\u0131z ve yanl\u0131\u015f bilgilerle bu kitleleri sapt\u0131rmaktad\u0131r. Kendisine yakla\u015fman\u0131n arac\u0131s\u0131z bir \u015fekilde olmas\u0131 gerekti\u011fini, bunun için insanlar\u0131n Kur’an’la hareket etmelerini, Kur’an d\u0131\u015f\u0131 her türlü hareket ve dü\u015füncenin insan\u0131 sapt\u0131raca\u011f\u0131n\u0131 bildiren yüce Allah (cc), yaln\u0131zca Kur’ani esaslar\u0131n ölçü kabul edilmesini istemektedir. Tarikat önderleri ve bundan ç\u0131kar\u0131 olanlar, insanlar\u0131 Kur’an’dan uzak tutmak ve müntesiplerinin, Kur’an okumas\u0131n\u0131 engellemek için Kur’an’\u0131n anla\u015f\u0131lmas\u0131n\u0131n zor oldu\u011funu, onu herkesin anlamayamayaca\u011f\u0131n\u0131, Kur’an’\u0131 anlamak için 16 ilmin tahsil edilmesi gerekti\u011fini ileri sürerler. Bu iddialar, yüce Allah’\u0131n Kitab\u0131’na aç\u0131kça cephe almak ve yüce Allah’\u0131n üzerine iftira atmakt\u0131r. Çünkü yüce Allah (cc), Kur’an’\u0131n birçok yerinde, insanlar anlas\u0131nlar diye Kur’an’\u0131n kolayla\u015ft\u0131r\u0131ld\u0131\u011f\u0131n\u0131 bildirmektedir.