{"id":120,"date":"2020-03-25T18:28:33","date_gmt":"2020-03-25T18:28:33","guid":{"rendered":"https:\/\/mucahede.com\/2020\/03\/25\/tasavvuf-yeni-bir-din-anlayisi-1\/"},"modified":"2020-03-25T18:28:33","modified_gmt":"2020-03-25T18:28:33","slug":"tasavvuf-yeni-bir-din-anlayisi-1","status":"publish","type":"post","link":"https:\/\/mucahede.com\/kose-yazilari\/tasavvuf-yeni-bir-din-anlayisi-1\/","title":{"rendered":"TASAVVUF (YEN\u0130 B\u0130R D\u0130N ANLAYI\u015eI) (1)"},"content":{"rendered":"

Kur’an’\u0131 Kerim, \u0130slâm dinini bütün yönleriyle ve eksiksiz bir \u015fekilde ortaya koymu\u015f, hangi davran\u0131\u015f\u0131n \u0130slâmi, hangisinin gayri \u0130slâmi oldu\u011fu aç\u0131kça belirtilmi\u015f ve \u0130slâm dininin tamamland\u0131\u011f\u0131 bildirilmi\u015ftir. Bu tamamlanan dinden yüce Allah’\u0131n raz\u0131 oldu\u011fu, bunun d\u0131\u015f\u0131nda ortaya konulacak dinlerden raz\u0131 olmayaca\u011f\u0131 belirtilmi\u015ftir.<\/o_p><\/span><\/p>\n

“Allah kat\u0131nda din, \u0130slâm’d\u0131r. Kitap verilmi\u015f olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra s\u0131rf aralar\u0131ndaki a\u015f\u0131r\u0131l\u0131k yüzünden ayr\u0131l\u0131\u011fa dü\u015ftüler. Kim Allah’\u0131n ayetlerini inkar ederse, bilsin ki Allah, hesab\u0131 çabuk görendir.” (Al-i \u0130mran, 19)<\/o_p><\/span><\/em><\/p>\n

“Kim \u0130slâm’dan ba\u015fka bir din ararsa, bilsin ki, (o din) ondan kabul edilmeyecek ve o, ahirette kaybedenlerden olacakt\u0131r.” (Al-i \u0130mran, 85)<\/o_p><\/span><\/em><\/p>\n

“Bugün sizin için dininizi olgunla\u015ft\u0131rd\u0131m, size nimetimi tamamlad\u0131m ve size din olarak \u0130slâm’a raz\u0131 oldum.” (Maide, 3)<\/span><\/em><\/o_p><\/span><\/p>\n

Y<\/span>üce Allah (cc), kullar\u0131n\u0131n, zat\u0131na kulluk yapmalar\u0131n\u0131 ister­ken bu kullu\u011fun nas\u0131l ve hangi esaslar dahilinde yap\u0131laca\u011f\u0131n\u0131 da çok aç\u0131k bir \u015fekilde ve en ince teferruat\u0131na kadar belirtmi\u015f, bu ölçülere uygun hareket etmeyenlerin, Allah’a ve Rasulüne kar\u015f\u0131 gelmi\u015f sap\u0131klar olduklar\u0131n\u0131 bildirmi\u015ftir.<\/o_p><\/span><\/p>\n

“Allâh ve Resulü, bir i\u015fte hüküm verdi\u011fi zaman, art\u0131k inanm\u0131\u015f bir erkek ve kad\u0131n\u0131n, o i\u015fi kendi isteklerine göre seçme hakk\u0131 yoktur. Kim Allah’a ve Resulüne kar\u015f\u0131 gelirse, apaç\u0131k bir sap\u0131kl\u0131\u011fa dü\u015fmü\u015f olur.” (Ahzab, 36)<\/o_p><\/span><\/em><\/p>\n

\u0130man, ferdin cüzi iradesinin Rabb’inin külli iradesine tesli­miyetidir. Fert iman ettikten sonra, art\u0131k hiç bir konuda kendi hevas\u0131na, kendi istek ve arzular\u0131na göre hareket edemez. Ki\u015fi, yapaca\u011f\u0131 tüm hareketlerin kayna\u011f\u0131n\u0131 iman etti\u011fi Rabb’inin indirdiklerinden delillendirmek ve örnek edindi\u011fi Peygamber (as)’\u0131n sünnetine uygun yapmak zorundad\u0131r; iman bunu gerektirir. Aksine bir davran\u0131\u015f ki\u015fi­nin küfre, \u015firke, f\u0131ska ve nifaka girmesine neden olur. \u0130\u015fte bu nedenle yüce Allah (cc), belirleyici gücün kendisi oldu\u011funu, halisane kullu\u011fun ancak kendisinin belirledi\u011fi ölçülere uygun olmas\u0131 halinde mümkün olaca\u011f\u0131n\u0131, bunun d\u0131\u015f\u0131ndaki her türlü davran\u0131\u015f\u0131n yalanc\u0131l\u0131k ve küfür oldu\u011funu belirtir.<\/span><\/o_p><\/span><\/p>\n

"Rabb’inizden size indirilene uyun ve O’ndan ba<\/span><\/em>\u015fka dost­lara uymay\u0131n! Ne kadar az ö\u011füt al\u0131yorsunuz!" <\/span><\/em>(A’RAF, 3)<\/span><\/em><\/o_p><\/span><\/em><\/p>\n

"Kitab’<\/span><\/em>\u0131n indirilmesi, aziz ve hakim olan Allah kat\u0131ndand\u0131r. Biz bu Kitab’\u0131 sana hak ile indirdik; öyleyse sen de dini yaln\u0131z kendisine halis k\u0131larak Allah’a kulluk et. <\/o_p><\/span><\/em><\/p>\n

\u0130yi bil ki, halis din yaln\u0131z Allah’\u0131nd\u0131r. O’ndan ba\u015fka veliler edinerek: ‘Biz bunlara, s\u0131rf bizi Allah’a yakla\u015ft\u0131rs\u0131nlar diye itaat ediyoruz’ diyenler. \u015eüphesiz ki Allah, onlar aras\u0131nda ayr\u0131l\u0131\u011fa dü\u015ftükleri^ \u015feyde hükmünü verecektir. Allah, yalanc\u0131, kâfir insan\u0131 hidayete iletmez." <\/span><\/em>(ZÜMER, 1-3)<\/o_p><\/span><\/span><\/em><\/p>\n

\u0130slâm’\u0131 ya\u015faman\u0131n, yüce Allah’\u0131 raz\u0131 edebilmenin biricik yolu, yüce Allah’\u0131n indirdi\u011fi Kur’an ve bu Kur’an’\u0131n en güzel ya\u015fama biçimi olan Hz. Muhammed (as)’\u0131n Sünneti’dir. Bu öl­çünün d\u0131\u015f\u0131ndaki her türlü yol ve yöntemler Allah’a ve Rasulüne kar\u015f\u0131 sava\u015f ve apaç\u0131k bir sap\u0131kl\u0131ktan ba\u015fka bir \u015fey de\u011fildir.<\/span><\/o_p><\/span><\/p>\n

Kur’an ve S<\/span>ünnet’in apaç\u0131k hükümlerine ra\u011fmen, insanlar­dan kimilerinin, zaman içerisinde bu gerçeklerden uzakla\u015ft\u0131klar\u0131<\/span> g<\/span>örülmü\u015ftür. Kimi insanlar, Kur’ani mesaj\u0131n apaç\u0131k hükümlerini, Peygamberi örnekli\u011fin en güzel uygulamas\u0131n\u0131 adeta yetersiz görüp yeni hükümler, yeni uygulamalar icat etmi\u015fler ve bunu \u0130slâm dininin içerisine sokarak \u0130slâm’a bid’at ve hurafe bula\u015ft\u0131rm\u0131\u015flard\u0131r.<\/o_p><\/span><\/p>\n

\u0130slâm dininin en güzel uygulay\u0131c\u0131s\u0131, yüce Allah’\u0131n mü’min kullar\u0131 için en güzel örnek olarak verdi\u011fi Hz. Muhammed (as), “Din tamamlanm\u0131\u015ft\u0131r, sonradan ortaya ç\u0131kan her \u015fey bid’at, her bid’at sap\u0131kl\u0131k, her sap\u0131kl\u0131k cehennemdedir”<\/strong> buyurmu\u015ftur.<\/o_p><\/span><\/p>\n

Kur’ani mesaj\u0131 net kavramamaktan, d\u0131\u015f unsur­lar\u0131n tahrik ve sapt\u0131rma faaliyetlerinden, Kur’ani mesaj\u0131n heva ve heveslere a\u011f\u0131r gelmesinden, çekememezlik, hasetlik, nefsi tatmin, gurur ve kibir gibi kötü duygulardan kaynaklanan bu sapmalar, günümüzde korkunç boyutlara ula\u015fm\u0131\u015ft\u0131r. \u0130slâm’\u0131 kendi bozuk ya\u015fant\u0131lar\u0131na uydurmaya çal\u0131\u015fan sap\u0131k gruplar\u0131n her biri, dini kendi ya\u015fad\u0131klar\u0131 bozuk hayattan ibaret zannettikleri için buna uymayan herkesi ya da her gruba kar\u015f\u0131 tav\u0131r alm\u0131\u015flar, kendi bulunduklar\u0131 konumu dü\u015fünmeden, kar\u015f\u0131 ki\u015fi ve gruplar\u0131 sap\u0131kl\u0131kla suçlam\u0131\u015flar\/suçlamaktad\u0131rlar.<\/o_p><\/span><\/p>\n

Bugün ayn\u0131 dine mensup olduklar\u0131n\u0131 iddia etmelerine ra\u011fmen Kur’an ve Sünnet’ten sapan gruplar\u0131n birbirlerine kar\u015f\u0131 ortaya koyduk­lar\u0131 tav\u0131rlar, ayr\u0131 dinlere mensup insanlar\u0131n birbirlerine kar\u015f\u0131 ortaya koyduklar\u0131 tav\u0131rlardan çok daha \u015fiddetli ve dü\u015fmanca olmaktad\u0131r.<\/o_p><\/span><\/p>\n

Bu yaz\u0131m\u0131zda, Kur’an ve S<\/span>ünnet’ten sapan gruplar\u0131n \u0130slâm d\u0131\u015f\u0131l\u0131\u011f\u0131n\u0131 ve yüce \u0130slâm dinine kar\u0131\u015ft\u0131rd\u0131klar\u0131 bid’at ve hurafeleri ortaya koyarken, takip edece\u011fimiz ölçü yine Kur’an ve Sünnet olacakt\u0131r. Kur’an ve Sünnet ölçüsünde yapt\u0131\u011f\u0131m\u0131z bu çal\u0131\u015fma­n\u0131n sonucunda dileriz ki, \u0130slâm’a bid’at ve hurafe sokan sap\u0131klardan, akl\u0131 selim sahibi olan kimileri, hatalar\u0131n\u0131 anlar da bulunduklar\u0131 yerden vazgeçerek Kur’an ve Sünnet’e dönerler. Aksi halde, bu­lunduklar\u0131 durumda ölmeleri halinde ebedi olarak cehenneme girerler, Allah ve Rasulüne kar\u015f\u0131 gelmelerinin cezas\u0131n\u0131 çe­kerler.<\/o_p><\/span><\/p>\n

Tevhidi esaslara ba\u011fl\u0131, Kur’an merkezli hareket eden biz Müslümanlar, Dünya hayat\u0131nda yüce \u0130slâm dinine bid’at ve hurafe kar\u0131\u015ft\u0131ran, dini kar\u0131\u015ft\u0131ran sap\u0131klara kar\u015f\u0131 Kur’ani ölçüler içerisinde mücadele edecek, yanl\u0131\u015f ve hatalar üzerine gidece\u011fiz in\u015faAllah.<\/o_p><\/span><\/p>\n

“Kendilerine Kitap verilenlerden Allah’a ve âhiret gününe inanmayan, Allâh’\u0131n ve Elçisinin harâm k\u0131ld\u0131\u011f\u0131n\u0131 harâm saymayan ve gerçek dini din edinmeyen kimselerle, küçül(üp boyun e\u011f)erek elleriyle cizye verecekleri zamana kadar sava\u015f\u0131n.” (Tevbe, 29)<\/span><\/em><\/o_p><\/span><\/p>\n

Sap\u0131klarla birey olarak mücadelemiz, Kur’ani esaslar\u0131 hat\u0131rlatmak olacakt\u0131r. Sap\u0131klara kar\u015f\u0131 güç kullanma \u015feklindeki mücadele ancak askeri yöntemlerle, \u0130slâm devleti eliyle yap\u0131labilecektir. Rasulullah (as), bid’at ve hurafecilere kar\u015f\u0131 nas\u0131l mücadele edilece\u011fini \u015föyle bildiriyor:<\/o_p><\/span><\/p>\n

“Bir kötülük gördü\u011fünüz zaman onu elinizle düzeltiniz, gücünüz yetmezse elinizle düzeltiniz, buna da gücünüz yetmezse bu\u011fz ediniz ki bu iman\u0131n en zay\u0131f noktas\u0131d\u0131r.”<\/span><\/strong><\/o_p><\/span><\/p>\n

TASAVVUF <\/o_p><\/span><\/strong><\/p>\n

(Yeni bir din ihdas eden anlay<\/span><\/strong>\u0131\u015f)<\/span><\/strong><\/o_p><\/span><\/p>\n

Kur’an ve S<\/span>ünnet’in d\u0131\u015f\u0131nda faaliyet gösteren sap\u0131kl\u0131klar\u0131n ba\u015f\u0131nda gelen ilk grup, hiç \u015füphesizdir ki tasavvufi harekettir. Bu hareketin ilk ç\u0131k\u0131\u015f kayna\u011f\u0131, a\u015fa\u011f\u0131daki eserlerden de al\u0131nt\u0131la­d\u0131\u011f\u0131m\u0131z gibi, Orta Asya \u015eamanist inan\u0131\u015f biçimidir. Türklerin, gruplar halinde \u0130slâm’a yönelmeleri kar\u015f\u0131s\u0131nda yaln\u0131z kalan \u015faman din adamlar\u0131, inanmad\u0131klar\u0131 halde, eski nüfuzlar\u0131n\u0131 elde etmek için inanm\u0131\u015f görünerek \u0130slâm’a girmi\u015flerdir. Zamanla çevrelerinde \u0130slâm’\u0131 yeterince bilmeyen, inanm\u0131\u015f insanlar\u0131 toplamaya muvaffak olan bu \u015faman din adamlar\u0131, daha sonra gerçek kimliklerini aç\u0131kça ortaya koymu\u015flard\u0131r.<\/span><\/o_p><\/span><\/p>\n

\u0130shak Baba ve Hallac\u0131 Mansur gibi, kendilerinin Hak (ha\u015fa Allah) olduklar\u0131n\u0131 iddia edenlerin yan\u0131nda, velilerin peygam­berlerden üstün olduklar\u0131n\u0131 savunan \u0130bn-i Arabi ve mesnevisi­nin Kabe’nin üstünde kendisine verildi\u011fini, \u015eem-si Tebrizi’nin Hak (ha\u015fa Allah) oldu\u011funu iddia edip yüce Allah’a en a\u011f\u0131r ha­karetleri yapan Celaleddin-i Rumi ve günümüzdeki \u0130skender<\/span> Evreneso<\/span>\u011flu gibi kimi zaman peygamberlik, kimi zaman da kainat\u0131n en büyü\u011fü olduklar\u0131n\u0131 iddia eden bu \u015fah\u0131slar, hep tasavvuf içinden ç\u0131kan, ta­savvufun \u015firk batakl\u0131\u011f\u0131n\u0131n ürünüdürler.<\/span><\/o_p><\/span><\/p>\n

Tasavvufun, <\/span>\u0130slâm d\u0131\u015f\u0131 kültürlerin ürünü oldu\u011funu bildi­ren, bu kültürle yeti\u015fen kimi mutasavv\u0131flar\u0131n \u0130slâm’la, Kur’an ve Sünnet’le çat\u0131\u015fan, yüce Allah’a ve Hz. Peygamber (as)’a ha­karet eden birçok sözlerini derleyen kitaplar günümüzde ol­dukça çoktur. Konumuz gere\u011fi, onlar\u0131n \u0130slâm d\u0131\u015f\u0131 sözlerini bir yana b\u0131rakarak, tasavvufun \u0130slâm d\u0131\u015f\u0131l\u0131\u011f\u0131 üzerinde duraca\u011f\u0131­m\u0131zdan, bu \u0130slâm d\u0131\u015f\u0131 kültürün ilk ç\u0131k\u0131\u015f kayna\u011f\u0131n\u0131 anlatan ki­taplar\u0131n üç tanesinden k\u0131sa al\u0131nt\u0131lar yapaca­\u011f\u0131z.<\/span><\/o_p><\/span><\/p>\n

"T<\/span><\/strong>ürk Halk \u0130nançlar\u0131nda ve Edebiyat\u0131nda Evliya Menk\u0131beleri" <\/span><\/strong>adl\u0131 eserinde velilik kavram\u0131n\u0131 en ince noktas\u0131na kadar inceleyen de\u011ferli yazar A. Ya\u015far OCAK, <\/strong>veli kavram\u0131n\u0131n \u0130slâm öncesi kültüre ait oldu\u011funu \u015fu sat\u0131rlar\u0131yla bildirmekte­dir:<\/span><\/o_p><\/span><\/p>\n

"M<\/span><\/strong>üslüman Türklerin ya\u015fad\u0131klar\u0131 bütün m\u0131nt\u0131kalarda ve bu arada tabiat\u0131yla Anadolu’da veli kültü tahlil edildi\u011fi za­man, bunun kayna\u011f\u0131n\u0131 \u0130slam öncesi eski Türk inançlar\u0131n\u0131n te\u015fkil etti\u011fi daha ilk bak\u0131\u015fta dikkati çekecek kadar sarihtir. Tasavvufun veli telakkisi, tabir caizse buna k\u0131l\u0131f hizmetini görmü\u015ftür.<\/span><\/strong><\/o_p><\/span><\/p>\n

Bilindi<\/span><\/strong>\u011fi gibi Türkler Müslüman olmadan önce, çe\u015fitli ve­silelerle temasta bulunduklar\u0131 kültür çevrelerinde, \u015eama­nizm, Budizm, Zerdü\u015ftilik, Mazdeizm, Manihaizm ve Hr\u0131stiyanl\u0131k gibi, birbirinden mahiyet bak\u0131m\u0131ndan hayli farkl\u0131 dinlere girmi\u015flerdir. Bunlardan önce ise, uzun yüzy\u0131l­lar kendilerinin sahip olduklar\u0131 belli bir tak\u0131m inanç sistem­leri vard\u0131r, Orta Asya gibi muazzam bir co\u011frafi sahada, yüz­lerce y\u0131ld\u0131r, birini veya birkaç\u0131n\u0131 benimsemi\u015fler, zamanla birini b\u0131rak\u0131p bir ba\u015fkas\u0131n\u0131 kabul etmi\u015flerdir.<\/span><\/strong><\/o_p><\/span><\/p>\n

Bu de<\/span><\/strong>\u011fi\u015fiklikler esnas\u0131nda bir önceki din yenisinin gel­mesiyle tamamen ortadan kaybolmam\u0131\u015f, ço\u011fu defa kendini yeni dinin kal\u0131plar\u0131na uydurarak varl\u0131\u011f\u0131n\u0131 sürdürmü\u015ftür,…" <\/span><\/strong>(<\/span><\/strong>A. Ya<\/span>\u015far OCAK Age, sh.7-8)<\/strong><\/span><\/o_p><\/span><\/p>\n

Yazar, kitab\u0131n\u0131n sonunda tasavvuftaki menk\u0131belerin asl\u0131nda, Kitab-<\/span>\u0131 Mukaddesten, Budizm kaynaklar\u0131ndan, Hr\u0131stiyan<\/span> Azizlerinin menk<\/span>\u0131belerinden ve Kur’an’dan aktarma oldu\u011funu \u015femalar halinde kar\u015f\u0131l\u0131kl\u0131 olarak ortaya koymu\u015ftur.<\/span><\/o_p><\/span><\/p>\n

"T<\/span><\/strong>ürk Edebiyat\u0131nda \u0130lk Mutasavv\u0131flar" <\/span><\/strong>adl\u0131 eserinde tasavvufi harekete geni\u015f bir yer verip en ince ayr\u0131nt\u0131lar\u0131na kadar inceleme yapan Dr. Fuat KÖPRÜLÜ <\/strong>ise ba\u015fl\u0131ca \u015fu bilgileri ve­riyor.<\/span><\/o_p><\/span><\/p>\n

"… Esasen T<\/strong><\/span>ürk Milletinin içtimai vicdan\u0131ndan do\u011fan bu temayül (19. sh.) \u0130slamîyet’in ilk as\u0131rlar\u0131nda hiç mevcut de\u011fil iken, sonralar\u0131 \u0130ran, Hind, Yunan fikirlerinin ve k\u0131smen de \u0130sevilik (Hr\u0131stiyanl\u0131k)’in tesiri ile unsurlar\u0131ndan en fazlas\u0131n\u0131 da \u0130slamîyet’ten almak \u015fart\u0131yla te\u015fekkül eden tasavvuf mes­le\u011fi az zamanda bütün \u0130slam memleketlerini kaplam\u0131\u015ft\u0131r."<\/o_p><\/span><\/strong><\/p>\n

\u0130bni Haldun da Tasavvufun dil kaidesi ve k\u0131yas bak\u0131m\u0131n­dan, Arap dil kaidesine uymad\u0131\u011f\u0131n\u0131, Ku\u015fayri’den rivayet eder. (<\/span><\/strong>Mukaddime II. c. 541. sh.)<\/strong><\/span><\/o_p><\/span><\/p>\n

Araplar, kendilerine ait bir \u015fey hakk\u0131nda, dil yönünden en ince ayr\u0131nt\u0131s\u0131na kadar inceleme yapm\u0131\u015flard\u0131r. Araplara ait ve Arapça olan bir kavram ya da konu, Arap dilinde de\u011fi\u015fik \u015fekillerde tan\u0131mlanm\u0131\u015f, dil yönünden oldukça zengin bir kelime haznesine kavu\u015fturulmu\u015ftur. Oysa tasavvufi kavramlar\u0131n hemen tümü, Do\u011fu kökenli ve <\/span>Türklerin eski kültürlerini içermektedir. Daha da önemlisi ilk mutasavv\u0131f olan Ahmet YESEV\u0130’nin <\/strong>Türk olu\u015fu ve mezar\u0131n\u0131n Türkistan’da bulunu\u015fu tasavvufun ilk ç\u0131k­t\u0131\u011f\u0131 yer hakk\u0131nda bize önemli ipuçlar\u0131 vermektedir.<\/span> <\/span>Di\u011fer önemli bir yön ise, ilk mutasavv\u0131flar\u0131n \u015feyh, abdal ve baba diye adland\u0131r\u0131lan \u015fah\u0131slar\u0131n hemen tümü Türk’türler. \u015eaman kültürü din adamlar\u0131n\u0131n ço\u011funlu\u011fu, tasavvufun ilk önderleri aras\u0131ndad\u0131rlar. (Bak. Dr. Fuat KÖPRÜLÜ’ NÜN Age, sh. 18, 34, 418-419, içindekiler bölümü ve Ahmet YESEV\u0130’nin Halifeleri bö­lümlerine.)<\/span><\/o_p><\/span><\/p>\n

Tasavvufun, <\/span>\u0130slâm d\u0131\u015f\u0131 kültürlerin ürünü oldu\u011fu apaç\u0131k bir \u015fekilde ortada iken ve bütün yönleriyle \u0130slâm’la çat\u0131\u015ft\u0131\u011f\u0131 biliniyorken, tasavvuf dininin müntesipleri, kendilerini \u0130slâm’dan göstermek için Rasulullah (as)’\u0131n, Nak\u015fi tarikat\u0131n\u0131, Hicret esna­s\u0131nda ma\u011farada sakland\u0131klar\u0131 s\u0131rada Hz. Ebu Bekir (r. anh)’a; Kadiri tarikat\u0131n\u0131 da Hz. Ali (r.anh)’a ö\u011fretti\u011fini iddia ederek bu de\u011ferli insanlara iftira ederler. Sanki Rasulullah(as) yaln\u0131z Hz. Ebu Bekr(r.anh) ve Hz. Ali (r.anh) için gelmi\u015f, ya da yak\u0131nlar\u0131 olan<\/span> bu iki ki<\/span>\u015fiye iltimas geçmi\u015f gibi. Oysa Rasulullah (as), tüm in­sanl\u0131\u011fa gelmi\u015f ve görevini yapm\u0131\u015f bir elçidir. <\/o_p><\/span><\/p>\n

\u015eayet tarikatç\u0131lar\u0131n iddialar\u0131 do\u011fru olmu\u015f olsayd\u0131 ve Rasulullah (as), Hz. Ebu Bekr (r.anh) ve Hz. Ali (r.anh) gibi iki büyük sahabiye böyle bir \u015fey ö\u011fretmi\u015f olsayd\u0131, kendileri için iyi gördükleri \u015feyi mü’min karde\u015fleri için de iyi gören ve karde\u015flerini kendi nefislerine tercih eden bu büyük sahabiler, di\u011fer sahabelere de söylerlerdi. O zaman da bu tarikatlar bütün sahabe aras\u0131nda yay\u0131l\u0131rd\u0131. Çünkü, bu iki sahabi bencil insanlar de\u011fillerdi. Hem sonra ayn\u0131 tarikatç\u0131lar\u0131n iddia ettikleri gibi, Allah’tan, bedenini çok büyütüp di\u011fer insanlar\u0131n cehenneme girmemeleri için, cehennemi yaln\u0131z kendi bedeniyle doldurmas\u0131n\u0131 talep eden Hz. Ebu Bekr (r.anh), nas\u0131l bu kadar bencillik(!) yapar? Bu kadar fedakâr olan Hz. Ebu Bekr (r.anh), insanlar\u0131n kurtulu\u015funa(!) sebep olan böyle iyi(!) bir \u015feyi neden di\u011fer bir sahabeye söylemesin?<\/span><\/o_p><\/span><\/p>\n

Her <\/span>\u015feyden önemlisi ise, bütün insanl\u0131k için gelen Rasulullah(as), nas\u0131l di\u011fer insanlara, Hz. Ebu Bekr (r.anh) ve Hz. <\/strong><\/span>Ali (r.anh)’a söylediklerini söylemez. Ha\u015fa Rasulullah (as)’a adam m\u0131 kay\u0131rd\u0131? Adaleti ikame etmeye gelen Rasulullah (as) nas\u0131l böyle adaletsizlik yapabilir? Rasulullah (as)’\u0131n böyle yapt\u0131\u011f\u0131n\u0131 iddia etmek, Allah Rasulüne adaletsizlik vasfetmek de\u011fil midir? Oysa, Kur’an Rasulullah (as)’in davetini herkese e\u015fit olarak aç\u0131kland\u0131\u011f\u0131n\u0131 bildiriyor:<\/span><\/o_p><\/span><\/p>\n

"E<\/span><\/em>\u011fer yüz çevirirlerse de ki: ‘Ben sizin kepinize e\u015fit <\/span>biçimde aç\u0131klad\u0131m.<\/span><\/em>.." (Enbiya, 109)<\/span><\/em><\/span><\/o_p><\/span><\/em><\/p>\n

\u0130\u015fte, dü\u015fünülmeden söylenen sözlerde ne büyük yanl\u0131\u015fl\u0131k­lar yap\u0131ld\u0131\u011f\u0131 ortadad\u0131r. Gerçi onlar, kendilerini \u0130slâmi göster­mek için böyle söylüyorlar, ancak Kur’an’a ve Rasul’e iftira et­tiklerinin fark\u0131nda de\u011fildirler.<\/span><\/o_p><\/span><\/p>\n

"Onlardan <\/span><\/em>öyle bir grup var ki, Kitap’ta olmayan bir \u015feyi, siz Kitap’tan sanas\u0131n\u0131z diye dillerini Kitab’a <\/span>e\u011fip bükerler ve: ‘O, Allah kat\u0131ndand\u0131r’ derler. Oysa <\/span>o Allah kat\u0131ndan de\u011fildir. Bile bile Allah’a kar\u015f\u0131 yalan <\/span>söylerler." <\/span><\/em>(Al-i \u0130mran, 78)<\/span><\/em><\/o_p><\/span><\/em><\/p>\n

Evet, e<\/span>\u011fer Hicret esnas\u0131nda Rasulullah (as), Hz. Ebu Bekr (r.anh)’a böyle bir \u015fey ö\u011fretmi\u015f olsayd\u0131, mutlaka ondan sonra gelen on iki sene boyunca, Kur’an’da ve Sünnet’te ondan söz edilirdi. Ancak Kur’an ve Sünnet’te böyle bir \u015feye rastlayam\u0131yoruz.<\/o_p><\/span><\/p>\n

Her ne kadar kendilerini <\/span>\u0130slâm’dan göstermeye çal\u0131\u015fsalar da, her türlü hareketleri ve ta\u015f\u0131d\u0131klar\u0131 bozuk itikatlar\u0131yla \u0130slâm’dan fersah fersah uzak olan tasavvufçular, okuduklar\u0131 o \u015firk, sap\u0131kl\u0131k, ahlaks\u0131zl\u0131k, bid’at ve hurafe dolu kitaplar yerine Kur’an’\u0131 okumu\u015f olsalard\u0131, bu gerçe\u011fi apaç\u0131k bir \u015fekilde görür­lerdi. Ancak onlar, içine dü\u015ftükleri \u015firk bata\u011f\u0131ndan kurtul­maya niyetli olmad\u0131klar\u0131 için, Kur’an güne\u015finin ayd\u0131nl\u0131\u011f\u0131n\u0131 görmemek için gözlerini kapatma yolunu seçmi\u015flerdir.<\/o_p><\/span><\/p>\n

Evet, bu a<\/span>ç\u0131klamalardan da anla\u015f\u0131laca\u011f\u0131 üzere, ç\u0131k\u0131\u015f\u0131 itibariyle \u0130slâm d\u0131\u015f\u0131 kültürlerin ürünü olan tasavvufi hareketin temel ç\u0131­k\u0131\u015f kayna\u011f\u0131, Orta Asya Türk gelenekleri ve \u015eamanist inan\u0131\u015f bi­çimidir. \u0130slâmi bir k\u0131l\u0131f alt\u0131na girerek \u0130slâmi görünmeye çal\u0131\u015fan tasavvufi hareket, hemen bütün yönleriyle \u0130slâm’la ve \u0130slâmi de\u011ferlerle çat\u0131\u015fma halindedir. Tasavvufun, yap\u0131s\u0131 itibariyle \u0130slâm’a sonradan girmesine ra\u011fmen, ta\u015f\u0131d\u0131\u011f\u0131 iddialar, geçmi\u015f sap\u0131k ve mü\u015frik kavimlerin iddialar\u0131yla t\u0131pat\u0131p ayn\u0131d\u0131r.<\/span><\/o_p><\/span><\/p>\n

Tasavvufi hareket, genellikle <\/span>\u0130slâmi bilgiden yoksun, Kur’an ve Sünnet esaslar\u0131ndan habersiz kitleleri etkisi alt\u0131na almakta, bir sürü as\u0131ls\u0131z ve yanl\u0131\u015f bilgilerle bu kitleleri sapt\u0131rmaktad\u0131r. Kendisine yakla\u015fman\u0131n arac\u0131s\u0131z bir \u015fekilde olmas\u0131 gerekti\u011fini, bunun için insanlar\u0131n Kur’an’la hareket etmelerini, Kur’an d\u0131\u015f\u0131 her türlü hareket ve dü\u015füncenin insan\u0131 sapt\u0131raca\u011f\u0131n\u0131 bildiren yüce Allah (cc), yaln\u0131zca Kur’ani esaslar\u0131n ölçü kabul edilmesini istemektedir.<\/o_p><\/span><\/p>\n

Tarikat önderleri ve bundan ç\u0131kar\u0131 olanlar, insanlar\u0131 Kur’an’dan uzak tutmak ve müntesiplerinin, Kur’an okumas\u0131n\u0131 engellemek için Kur’an’\u0131n anla\u015f\u0131lmas\u0131n\u0131n zor oldu\u011funu, onu herkesin anlamayamayaca\u011f\u0131n\u0131, Kur’an’\u0131 anlamak için 16 ilmin tahsil edilmesi gerekti\u011fini ileri sürerler. Bu iddialar, yüce Allah’\u0131n Kitab\u0131’na aç\u0131kça cephe almak ve yüce Allah’\u0131n üzerine iftira atmakt\u0131r. Çünkü yüce Allah (cc), Kur’an’\u0131n birçok yerinde, insanlar anlas\u0131nlar diye Kur’an’\u0131n kolayla\u015ft\u0131r\u0131ld\u0131\u011f\u0131n\u0131 bildirmektedir.<\/o_p><\/span><\/p>\n

\u0130nsanlar\u0131n, Kur’ani esaslara yönelmeleri halinde tasavvufun gerçek yüzünün ortaya ç\u0131kaca\u011f\u0131n\u0131, bu yöneli\u015fin sonucunda ta­savvufun bitece\u011fini bilen tarikat \u015feyhleri, insanlar\u0131 Kur’an’dan uzakla\u015ft\u0131rmak için ellerinden gelen her \u015feyi yapmaktad\u0131rlar. Bunun en bariz örne\u011fi, y\u0131llar\u0131n\u0131 tarikata vermi\u015f insanlara Kur’an’dan hiçbir \u015fey ö\u011fretmemeleridir. Tarikat \u015feyhleri, kendi cahilliklerinden dolay\u0131 Kur’an’\u0131 ö\u011frenmedikleri gibi, Kur’an’a yönelen kimi insanlar\u0131 da, "Kur’an’\u0131n anla\u015f\u0131lamayaca\u011f\u0131n\u0131, Kur’an’\u0131 anlaman\u0131n zor oldu\u011funu" iddia ederek onlar\u0131n Kur’an’a yönelmelerine engel olmaktad\u0131rlar.<\/span><\/o_p><\/span><\/p>\n

Oysa y<\/span>üce Allah (cc), indirdi\u011fi Kur’an’\u0131 ö\u011füt için kolayla\u015ft\u0131rd\u0131\u011f\u0131n\u0131 bildirerek \u015föyle buyuruyor:<\/span><\/o_p><\/span><\/p>\n

"Andolsun ki biz Kur’an’<\/span><\/em>\u0131 ö\u011füt almak için kolayla\u015ft\u0131rd\u0131k. Ö\u011füt alan yok mudur?" (Kamer, 17)<\/span><\/span><\/em><\/o_p><\/span><\/em><\/p>\n

Yaln<\/span>\u0131z Kamer suresinde dört defa ard\u0131 ard\u0131na Kur’an’\u0131n ö\u011füt için kolayla\u015ft\u0131r\u0131ld\u0131\u011f\u0131n\u0131 bildiren ayetlerden ba\u015fka, daha birçok surenin ba\u015f\u0131nda da Kitab’\u0131n aç\u0131klanm\u0131\u015f (mufassal) bir kitap ol­du\u011funu bildirmektedir. \u015eeyhler, bu tutumlar\u0131yla evrensel me­saja yönelmeyi engelleyeceklerini zannediyorlar. Oysa onlar is­temese de yüce Allah(cc) nurunu tamamlayacakt\u0131r.<\/span><\/o_p><\/span><\/p>\n

Tasavvufi hareket, <\/span>\u0130slâmi gerçekleri ikinci plana iterek bu­nun yerine asl\u0131 astar\u0131 ve Kur’ani hiçbir delili olmayan birçok iddi­alar ortaya atar. Tasavvufun bu iddialar\u0131na evrensel ve ça\u011flarüstü mesaj olan yüce Kur’an cevap veriyor, Kur’an d\u0131\u015f\u0131 iddialarda bulunanlar\u0131n durumlar\u0131n\u0131 ortaya koyuyor. Biz, tasavvufun iddialar\u0131na kendi yorumumuzu kat­madan, Kur’an ve Sünnet gerçe\u011finden hareketle Kur’an’\u0131n onlara verdi\u011fi cevaplar\u0131 vermeye çal\u0131\u015faca\u011f\u0131z. Ayr\u0131ca, tarikatç\u0131lar\u0131n müctehid imamlar hakk\u0131n­daki iftira ve yalanlar\u0131na da o de\u011ferli imamlar\u0131n hayatlar\u0131ndan örnekler vererek cevap verece\u011fiz in\u015faAllah. Gerisi bu mesaj\u0131 alanlar\u0131n sorunu; dilerlerse tevbe ederek yüce Allah’a dönerler, dilerlerse \u015firk batakl\u0131\u011f\u0131 içinde bocalayarak ebediyen cehen­nemi boylarlar, bize dü\u015fen apaç\u0131k bir \u015fekilde uyarmakt\u0131r.<\/span><\/o_p><\/span><\/p>\n

Tasavvufçular\u0131n <\/span><\/u><\/strong>\u0130ddialar\u0131 ve Kur’an’\u0131n Bu \u0130ddialara<\/span><\/u><\/strong> Verdi<\/span><\/u><\/strong>\u011fi Cevaplar:<\/span><\/u><\/strong><\/o_p><\/span><\/u><\/strong><\/p>\n

a) Tasavvufun Allah’a yakla<\/span><\/strong>\u015ft\u0131rd\u0131\u011f\u0131 iddias\u0131:<\/span><\/strong> <\/o_p><\/span><\/p>\n

Tasavvufçular ya da tarikatç\u0131lar, bulunduklar\u0131 hale me\u015fruluk kazand\u0131rmak ve kendilerini hakl\u0131 ç\u0131karmak için içinde bulunduklar\u0131 tarikat\u0131n kendilerini Allah’a yakla\u015ft\u0131rd\u0131\u011f\u0131n\u0131 iddia ederler. Kur’an’\u0131 Kerim, bu iddiada bulunanlar\u0131 \u015fiddetle k\u0131namakta, bunlar\u0131n yalanc\u0131 kâfirler olduklar\u0131n\u0131 ve dini bozukluklar\u0131n\u0131 bildirmektedir.<\/span><\/o_p><\/span><\/p>\n

"Dikkat edin, halis din Allah’<\/span><\/em>\u0131nd\u0131r. O’ndan ba\u015fka evliya edinenler: ‘Bizi Allah’a yakla\u015ft\u0131rs\u0131nlar diye bunlara itaat edi­yoruz’ derler. \u015eüphesiz ki Allah onlar, aras\u0131nda ayr\u0131l\u0131\u011fa dü\u015f­tükleri \u015feyde hükmünü verecektir. Allah yalanc\u0131, kâfir insan\u0131 do\u011fru yola iletmez" (ZÜMER, 3)<\/span><\/em><\/o_p><\/span><\/p>\n

Yüce Allah (cc), kendisine kavu\u015fman\u0131n ve ahirette yüce Allah’\u0131n verece\u011fi mükâfat\u0131 elde etmenin, tarikatç\u0131lar\u0131n iddia ettikleri gibi \u015feyhlere tabi olmakla de\u011fil, ancak Rasulullah (as)’\u0131n örnek edinilmesi ve ona uyulmas\u0131 ile mümkün olabilece\u011fini bildirmektedir.<\/o_p><\/span><\/p>\n

“Andolsun Allâh’\u0131n Elçisinde sizin için Allah’a ve âhiret gününe kavu\u015fmaya inanan ve Allâh’\u0131 çok anan kimseler için, (uyulacak) en güzel bir örnek vard\u0131r.” (Ahzab, 21)<\/o_p><\/span><\/em><\/p>\n

Y<\/span>üce Allah (cc), kendisine nas\u0131l yakla\u015f\u0131laca\u011f\u0131n\u0131, kendisinin nelerden raz\u0131 olaca\u011f\u0131n\u0131 aç\u0131k bir \u015fekilde bildirdi\u011fi, arac\u0131 ve tefecilerin, yüce Allah’\u0131n yan\u0131nda hiçbir güce sahip olmad\u0131klar\u0131n\u0131, bu arac\u0131 ve tefecilere uyman\u0131n sap\u0131kl\u0131k oldu\u011funu, bunlar\u0131n insanlara yard\u0131m etme gücüne sahip olmad\u0131klar\u0131n\u0131 haber verdi\u011fi halde, Kur’an gerçe\u011finden habersiz olan tarikatç\u0131lar, tarikatta bulunma gerekçelerini, yüce Allah’a yakla\u015fma \u015feklinde aç\u0131klarlar.<\/o_p><\/span><\/p>\n

b) \u015eeyhlerin müritlerine yard\u0131m edece\u011fi iddias\u0131:<\/span><\/strong> <\/o_p><\/span><\/p>\n

Tarikatç\u0131lar\u0131n, ikinci olarak ölüm an\u0131nda ve mah\u015ferin o \u015fiddetli gününde \u015feyhlerinin kendilerine yard\u0131m<\/span> edeceklerini iddia ederler. Oysa Kur’an bu iddialar\u0131n, hiçbir delilinin bulunmad\u0131\u011f\u0131n\u0131 bildirmekte ve bu iddiada bulunanlar<\/span>\u0131 yalanlamakta­d\u0131r.<\/span><\/o_p><\/span><\/p>\n

"Kendilerine yard<\/span><\/em>\u0131m edilir diye Allah’tan ba\u015fka ilahlar edindiler. Kesinlikle (o itaat ettikleri) kendilerine yard\u0131m edemezler. Aksine, kendileri onlar için haz\u0131rlanm\u0131\u015f askerlerdir." <\/span><\/em>(YAS<\/span><\/em>\u0130N, 74-75)<\/o_p><\/span><\/span><\/em><\/p>\n

"Kendilerine destek olsunlar diye Allah’tan ba<\/span><\/em>\u015fka ilahlar edindiler. Kesinlikle (onlar) bunlar\u0131n itaatlerini inkâr edecekler ve bunlara z\u0131t olacaklard\u0131r." (MERYEM, 81-82)<\/span><\/span><\/em><\/o_p><\/span><\/em><\/p>\n

"Allah’tan ba<\/span><\/em>\u015fka, kendilerine (Allah kat\u0131nda) yak\u0131nl\u0131k sa\u011flamak için ilah edindikleri \u015feyler, kendilerine yard\u0131m etse­lerdi yal Hay\u0131r, (önderleri) onlardan (uzakla\u015farak) kaybolup gittiler."<\/span><\/em> <\/span><\/em>(NAHL, 8)<\/span><\/em><\/o_p><\/span><\/em><\/p>\n

"Onlar<\/span><\/em>\u0131n hepsi, k\u0131yamet günü, O’na tek ba\u015flar\u0131na gelecek­tir."<\/span><\/em> <\/span><\/em>(MERYEM, 95)<\/span><\/em><\/o_p><\/span><\/em><\/p>\n

"O ki Allah ile beraber ba<\/span><\/em>\u015fka ilahlar edindi, bundan dolay\u0131 onu çetin bir azaba at\u0131n"<\/span><\/em> <\/span><\/em>(KAF, 26)<\/span><\/em><\/o_p><\/span><\/em><\/p>\n

Evet, o g<\/span>ün yalanc\u0131lar\u0131n yalanlar\u0131, bütün ç\u0131plakl\u0131\u011f\u0131yla ortaya ç\u0131kacak ve yüce Allah’\u0131n üzerine iftira atan yalanc\u0131lar hüsrana u\u011frayacaklard\u0131r. Çünkü \u015feyhleri, ne ölüm an\u0131nda ve ne de k\u0131yamet gününde kendilerine yard\u0131m ede­cektir. O gün onlar, tek ba\u015flar\u0131na kalacaklar ve tek ba\u015flar\u0131na hesap verecekler.<\/span><\/o_p><\/span><\/p>\n

Tarikat<\/span>ç\u0131lar, mürit ölmek üzere iken \u015feyhinin kendisine ye­ti\u015fip yard\u0131m edece\u011fini ve iman\u0131n\u0131, \u015feytan\u0131n elinden kurtaraca­\u011f\u0131n\u0131 iddia ederler. Oysa yüce Allah (cc), can vermekte olan kul­lar\u0131na çok yak\u0131n oldu\u011funu ve hiç kimsenin o anda ölen ki\u015fiye yard\u0131m edemeyece\u011fini bildirir.<\/span><\/o_p><\/span><\/p>\n

"Ya can bo<\/span><\/em>\u011faza dayand\u0131\u011f\u0131 zaman; ki siz o zaman bakar durursunuz. Biz ona sizden daha yak\u0131n\u0131z, fakat siz görmezsi­niz."<\/span><\/em> <\/span><\/em>(VAKIA, 83-85)<\/span><\/em><\/o_p><\/span><\/em><\/p>\n

"Hay<\/span><\/em>\u0131r, ne zaman ki can, köprücük kemiklerine dayan\u0131r ve ‘Kim afsun yapar acaba’ denir. Ve kendisi art\u0131k bunun ayr\u0131l\u0131k zaman\u0131 oldu\u011funu anlar"<\/span><\/em> <\/span><\/em>(KIYAMET, 26-28)<\/span><\/em><\/o_p><\/span><\/em><\/p>\n

c) <\/span><\/strong>\u015eeyhlerin mürit ile Allah aras\u0131nda arac\u0131 olduklar\u0131 iddias\u0131: <\/o_p><\/span><\/strong><\/p>\n

Arac\u0131 ile ula\u015f\u0131lan her \u015fey ya da herkes eksik ve noksand\u0131r. Arac\u0131, ula\u015f\u0131lmak istenen ki\u015fiye, ula\u015fmak isteyen ki\u015fi ya da ki\u015fileri tan\u0131t\u0131r, özelliklerini ve meziyetlerini anlat\u0131r. Arac\u0131 ile ula\u015fma, ancak ula\u015f\u0131lacak ki\u015finin eksikli\u011finden, kar\u015f\u0131s\u0131ndaki ki\u015fi ya da ki\u015fileri yeterince tan\u0131mamas\u0131ndan ve yetersiz bilgi sahibi olmas\u0131ndan kaynaklanmaktad\u0131r. Bu durum, insanlar için mümkün olabilir, ancak yüce Allah için böyle bir durum sözkonusu olamaz.<\/o_p><\/span><\/p>\n

\u015eirk, yüce Allah’\u0131n s\u0131fatlar\u0131n\u0131n ba\u015fkalar\u0131na verilmesi ve o ki\u015filerin yüce Allah’a e\u015f tutulmas\u0131d\u0131r. Bu nedenle bu dü\u015füncede olanlar\u0131n, yüce Allah taraf\u0131ndan ba\u011f\u0131\u015flanmayacaklar\u0131 bildirilmektedir. Yüce Allah’a arac\u0131larla ula\u015f\u0131laca\u011f\u0131n\u0131 iddia etmek, yüce Allah’\u0131 eksiklikle vasfetmektir ki bu, apaç\u0131k \u015firktir.<\/o_p><\/span><\/p>\n

“Allah, kendisine ortak ko\u015fulmas\u0131n\u0131 ba\u011f\u0131\u015flamaz, bundan ba\u015fka her \u015feyi diledi\u011fine ba\u011f\u0131\u015flar. Allah’a ortak ko\u015fan da uzak bir sap\u0131kl\u0131\u011fa dü\u015fmü\u015ftür.” (Nisa, 116)<\/span><\/em><\/o_p><\/span><\/p>\n

Yüce Allah (cc), kullar\u0131n\u0131n her halini ve kalplerinden geçen her dü\u015fünceyi gayb\u0131 bilen, gizli aç\u0131k her \u015feyden haberdar oland\u0131r. O, eksiklikten münezzeh olan, kullar\u0131 üzerinde görücü ve gözetleyici olan alemlerin Rabb’idir.<\/o_p><\/span><\/p>\n

“Gayb’\u0131n anahtarlar\u0131, O’nun yan\u0131ndad\u0131r, onlar\u0131 O’ndan ba\u015fkas\u0131 bilmez. (O) karada ve denizde olan her \u015feyi bilir. Dü\u015fen bir yaprak, ki mutlaka onu bilir, yerin karanl\u0131klar\u0131 içinde gömülen dâne, ya\u015f ve kuru hiçbir \u015fey yoktur ki, apaç\u0131k bir Kitapta olmas\u0131n.” (En’am, 59)<\/o_p><\/span><\/em><\/p>\n

“Göklerde, yerde, ikisinin aras\u0131nda ve topra\u011f\u0131n alt\u0131nda bulunanlar hep O’nundur.<\/span><\/em> <\/span>Sözü aç\u0131k söylesen de (gizlesen de) muhakkak O, gizliyi de ondan daha gizlisini de bilir.” (Taha, 5-6)<\/o_p><\/span><\/em><\/p>\n

“O, kullar\u0131n\u0131n üstünde tam galiptir. O, hakimdir,(her \u015feyi) haber aland\u0131r.” (En’am, 18)<\/o_p><\/span><\/em><\/p>\n

“Elbette Rabbin gözetleme yerindedir.” (Fecr, 14)<\/o_p><\/span><\/em><\/p>\n

Kur’an’\u0131n bildirdi\u011fi bunca aç\u0131k hükümlere ra\u011fmen Kur’an okumayan ya da \u015feyhleri taraf\u0131ndan bilinçli olarak Kur’an’dan uzak tutulan her tarikatç\u0131, \u015feyhlerinin kendileri ile Allah aras\u0131nda arac\u0131 oldukla­r\u0131n\u0131 dü\u015fünür. Bu arac\u0131l\u0131k olay\u0131n\u0131 da bir misalle anlatmaya çal\u0131\u015fan tarikatç\u0131lar, verdikleri misallerle yüce Allah’\u0131 eksik ve yetersiz olan insana benzetiyorlar.<\/span><\/o_p><\/span><\/p>\n

Tarikat<\/span>ç\u0131lar, "Nas\u0131l ki bir valinin makam\u0131na ç\u0131kmak için arac\u0131lara ihtiyaç varsa ve direkt valiye ç\u0131kam\u0131yorsak, Allah’a ula\u015fmak için de arac\u0131lara (\u015feyhlere) ihtiyaç vard\u0131r." <\/strong>iddias\u0131n\u0131<\/span><\/span> ortaya atarak y<\/span>üce Allah (cc)’\u0131 bir valiye benzetirler. Halbuki yüce Allah (cc)’\u0131 bir valiye benzeterek, O’na ula\u015fmak için arac\u0131­lar koymak bir yalan ve kand\u0131rmaca oldu\u011fu gibi, ayn\u0131 zamanda bu iddia yüce Allah’a hakarettir. Çünkü, vali kap\u0131n\u0131n arkas\u0131nda ya da duvar\u0131n ötesinde ne oldu\u011funu bilmezken, yüce Allah (cc), her \u015feyi görür ve bilir. Yüce Allah (cc)’\u0131 valiye benzetmek, ha\u015fa O’na eksiklik vasfetmektir ki, bu iddia, materyalist dü\u015füncenin bir ürünüdür ve küfürdür.<\/span><\/o_p><\/span><\/p>\n

Kur’an’dan gafil olan ve cehalet içerisinde yüzen tarikatç\u0131lar, \u015feyhlerini yapt\u0131klar\u0131 rab\u0131tada yüce Allah (cc) ile kendi aralar\u0131na koyarlar. Rab\u0131tada müritler, yüce Allah’\u0131 dü\u015fünür gibi görünürler, ancak onlar, gerçekte yüce Allah’\u0131 de\u011fil \u015feyhlerini dü\u015fünürler ve mutlaka \u015feyhlerini devreye sokar<\/span>lar. Kesinlikle <\/span>\u015feyhsiz rab\u0131ta yapmayan müritlerden kimi­leri de rab\u0131ta an\u0131nda, Allah’\u0131n nurunu \u015feyhlerinin kalbine ya da aln\u0131na, oradan da kendi kalplerine akt\u0131\u011f\u0131n\u0131 dü\u015fünürler. <\/o_p><\/span><\/p>\n

Tarikat<\/span>ç\u0131lar, rab\u0131talar\u0131nda \u015feyhlerini Allah ile kendi aralar\u0131na sokman\u0131n mant\u0131\u011f\u0131n\u0131 \u015föyle bir misalle anlat\u0131rlar. Onlar, \u015feyhleri bir trafoya benzeterek, "Allah’tan gelen nurun, kulu yakmamas\u0131 için, \u015feyhlerin vol­taj dü\u015fürücü bir regülatör olduklar\u0131n\u0131 iddia ederler." <\/strong>Oysa bu iddiay\u0131 ileri sürmek, yüce Allah (cc)’\u0131n Rahman ve Rahim s\u0131fa­t\u0131n\u0131 inkâr etmektir. Acaba bu iddia sahipleri namazda \u015feyhin mi huzurunda duruyorlar, yoksa Allah’\u0131n m\u0131?<\/span><\/o_p><\/span><\/p>\n

K\u0131yamet günü \u015feyhlerin, müritlerine yard\u0131m etmeleri, Allah ile kendi aralar\u0131nda arac\u0131 olmalar\u0131 bir yana, o gün \u015feyhler müritlerini reddedecekler ve tan\u0131mayacaklar. Hatta o deh\u015fetli günde müritler ve \u015feyhleri birbirlerine dü\u015fman olacaklar.<\/o_p><\/span><\/p>\n

"Her <\/span><\/em>ümmetten bir tane \u015fahit getirdi\u011finiz gün, art\u0131k ne nan­körlerin konu\u015fmalar\u0131n)a izin verilir, ne de onlar\u0131n özür dileme­leri istenir. Zulmedenler azab\u0131 gördükleri zaman art\u0131k ne onlar­dan (azap) hafifletilir, ne de onlara süre verilir. Ortak ko\u015fanlar, ortaklar\u0131n\u0131 (putlar\u0131) gördükleri zaman: ‘Rabb’imiz, i\u015fte senden ba\u015fka yalvar(\u0131p ilahla\u015ft\u0131r)d\u0131\u011f\u0131m\u0131z ortaklar\u0131m\u0131z!’ derler. (Onlar da bunlara): ‘siz tamamen yalanc\u0131lars\u0131n\u0131z’ diye söz atarlar."<\/span><\/em> (NAHL, 84-86)<\/o_p><\/span><\/em><\/p>\n

“Büyüklük taslayanlar da zay\u0131f dü\u015fürülenlere dediler ki: "Size hidâyet geldi\u011fi zaman sizi ondan biz mi engelledik? Hay\u0131r, zaten siz kendiniz suç i\u015fliyordunuz.<\/o_p><\/span><\/em><\/p>\n

 Yaz\u0131n\u0131n devam\u0131, TASAVVUF (YEN\u0130 B\u0130R D\u0130N ANLAYI\u015eI) (2) Yaz\u0131s\u0131nda<\/o_p><\/span><\/p>\n

Ramazan Y\u0131lmaz: 2008.12.20
\n