Ey Dünya Mazlumları , mükâfatınız Rabb’inizin rızası, makamınız Firdevs cennetleri olsun inşaAllah.

Ey Dünya Mazlumları , mükâfatınız Rabb’inizin rızası, makamınız Firdevs cennetleri olsun inşaAllah.

Ağustos 2, 2020 0 Yazar: Ramazan Yılmaz

Kurban Bayramı vesilesiyle
Ey Dünya Mazlumları
Ey dünya Mazlumları, mükâfatınız Rabb’inizin rızası, makamınız Firdevs cennetleri olsun inşaAllah.
Biliyor musunuz, bugün Kurban Bayramı! Tabii ki bilmiyorsunuz bu Kurban Bayramı’nı, nereden bileceksiniz ki, çünkü sizler, Kurban Bayramı diye bir bayram kutlamıyorsunuz, sizler bizatihi kurban oluyorsunuz.
Kurbanlar, Kurban Bayramı kutlamaz, kurbanlar, hayatlarını vererek bizatihi yaşarlar.
Evet, sizler, senede bir defa değil her gün kurban oluyorsunuz ve Müslüman olduklarını iddia edenler, sizleri emperyalizme, insanlıktan nasipsiz ateizme, Hinduizm’e, Budizm’e ve sapık din unsurları olan Hrıstiyanlara, Yahudilere, tasavvufçulara, Şii’izme, Sünni’izme kurban vermenin acısını yüreklerinde taşımadan “Kurban Bayramınız mübarek olsun” diyerek birbirlerini kutluyorlar.
Aman ne mübarek bir mutluluk yaşıyorlar değil mi! Ancak sizler için gerçekten de mübarek.
Çünkü sizler, masumiyetiniz ve mazlumiyetiniz içerisinde Rabb’inize yönelmenin huzuru içerisindesiniz. Umarız ve dileriz ki bu kurban oluşunuz, hayatınızda önceden yaptığınız hatalarınızı telafi eder de Rabb’imiz sizlerden razı olur ve sizlere, makamların en güzeli Firdevs’i nasip eder.
Sizleri emperyalizme, insanlıktan nasipsiz ateizme, Hinduizm’e, Budizm’e ve sapık din unsurlarına sizleri kurban verenler de ne yazıktır ki, sizler gibi yüce Allah’a iman ettiklerini iddia eden kimselerdir.
Ey Allah’ın mazlum kulları, sizler, günümüzün acısı değilsiniz, sizlerin acıları tarihin derinliklerinden gelmektedir, 1300 senedir devam eden bir süreçtir bu.
Yüce Allah (cc), bu günlerin olacağını Kur’an’ı Kerim’de, açık bir şekilde bildirmiş ve Müslüman olduklarını söyleyenleri uyarmıştı.
İlk dönem Müslümanları Sahabe, Tabiin ve Tebe-i Tabiin, Rab’lerinin bu uyarısına kulak vermiş, bu uyarıya aykırı hareket etmekten çekinmişlerdi.
“Allah’a ve Rasulü’ne itaat edin, çekişmeyin, çünkü cesaretinizi kaybedersiniz, gücünüz gider, sabredin, çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal, 46)
Yüce Allah (cc) Kur’an’da, sürekli bir şekilde tefrikaya düşmemeyi, kardeşlik, velâyet ve sırdaşlık hukukunu oluşturmayı, topluca Allah’ın ipine sarılmayı, hep beraber İslam’a girmeyi emretmiş, böylece güçlü olunacağını bildirmiş ve hemen akabinde de bunların oluşturmaması durumunda yeryüzünü fitnenin ve büyük bir fesadın kaplayacağını haber vermiştir.
“Kâfir kimseler, birbirlerinin velisidirler, siz bunu yapmazsanız, yeryüzünde fitne ve büyük bir fesat olur.” (Enfal, 73)
Ve İslâm’ın dışında kalan tüm emperyalist kâfirler, Hrıstiyan’ı, Yahudi’si, ateisti, Hindu’su, Budist’i ve bunların, halkında Müslümanların da bulunduğu ülkelerin, emperyalizme kuklalık yapan yönetici işbirlikçileri ile hepsi topyekûn fikren ve fizikken birleştiler, yüce Allah’ın razı olup beğendiği İslâm’a ve bu dine iman edenlere topyekûn saldırdılar.
Günümüzde dünyada bir Hrıstiyan’ın, Yahudi’nin, ateistin, Hindu ve Budist’in burnu bile kanasa tüm ayağa kalkıp olmayan insan haklarından söz ederler, failleri cezalandırırlar. Dikkat edin, Hrıstiyan’ın, Yahudi’nin, ateistin, Hindu ve Budist kâfirler, birbirlerinden hiç kimseye baskı yapmıyor ve öldürmüyor. Ancak hepsi topyekûn “Rabb’imiz ancak Allah’tır” diyen Müslüman olarak bilinen insanlara saldırıyor, onları öldürüyorlar.
Tefrikaya düşen Ümmet, Rabb’ine şirk koşup zillete düştü
Yüce Allah (cc), bölünüp parçalananların, yalnızca güçlerinin gideceğini değil aynı zamanda müşrikler olduklarını da bildirmiştir.
“O’na yönelin ve O’ndan korkun, namazı kılın ve müşriklerden olmayın. O kimseler, dinlerinde tefrikaya düştüler ve grup grup oldular, her hizip yanında olan şeylerle sevinmektedir.” (Rum, 31-32)
Ancak ne yazıktır ki Tebe-i Tabiinden sonra gelenler Rab’lerinin bu uyarılarına kulak vermemiş, birbirlerine düşerek parçalanmış tefrikaya düşmüş ve böylece cesaretleri gitmiş, güçlerini kaybetmişler ve sonuç olarak bu günlere gelinmiştir.
Tarihi süreçte Müslüman olduklarını söyleyen kimseler, Kur’an ve Sünnete sarılıp topluca bir araya gelecek yerde, tam aksine basit kimi tartışmalarla birbirlerini yenmek, birbirlerine üstün gelmek adına hareket etmişler, kendi hevalarını ön plana çıkarmışlardır.
Dinde tefrikaya düşenler, -Kur’an’da bildirildiği üzere- insanları Allah’ın vahyine davet edip onlara Allah’ın Uluhiyet, Rububiyet ve Meliklik sıfatlarını anlatarak onları sürekli dinde bilgilendirerek diri tutacakları yerde, yüce Allah’ın Kur’an’da, Rasulullah (as)’ın sorulmamasını bildirdiği soruları sorarak adeta dini aslından saptırdılar.
Birçoğunun cevabını Kur’an apaçık bir şekilde verdiği, birçoğunun da sorulmaması gerektiğini bildirdiği halde onlar kısır tartışmalarla gündemi saptırdılar.

İslâm ümmetinin şerefini, haysiyetini, namusunu ayaklar altına alıp bütün değerlerini sömüren emperyalizme destek olanlar, ne acıdır ki, Sünnilere karşı Şiiler, Şiilere karşı Sünnilerdir ve ortada ezilip yok olanlar da yine siz mazlumlarsınız.
Mazlumların dayanılmaz acıları ortada iken acıları üzerine bayram yapanlar var