Mürselat Suresi (8-50. ayetler) Hüküm Günü
Hüküm Günü
Dünyada yapılan her şey hakkında kesin kararın verildiği gün
Dünya hayatını, bir oyun ve eğlence olarak görüp hayatlarını boş yere geçirenlerin, dünyayı ebedi zannedip ölmeyecekmiş gibi yaşayanların inkâr ettikleri o hesap günü, herkesin dünyada yaptıklarının faturasının kesildiği, yüce Allah (cc) tarafından son karar verildiği gündür.
“Sonra Allah’a döndürülürler ki, onların Hak olan Mevlalarıdır. İyi bilin ki hüküm, yalnız O’nundur ve O, hesap görenlerin en süratlisidir.” (En’am, 62)
Hüküm gününde, Rab’lerine hakkıyla iman eden Mü’minler, Rab’lerini inkâr eden kâfirler, O’na şirk koşan müşrikler, ikiyüzlü münafıklar, gereğince iman etmeyen fasıklar, dünyada yaptıklarının hesabını vermek üzere, Rahman olan Rab’lerinin huzurunda toplanacaklardır. Bu, herkes hakkında, adil bir şekilde karar verilecek gündür. Bu nedenle sesler kısılmış bir halde herkes, hakkında verilecek kararı beklemektedir.
“Muhakkak ki iman edenler, Yahudiler, Sabiiler, Hrıstiyanlar, Mecusiler ve müşrikler; elbette Allah, kıyamet günü onlar arasında hüküm verecektir; şüphesiz Allah, her şeyin üzerinde şahittir!” (Hac, 17)
Herkesin, hak ettiğini bulduğu o gün, Hüküm günüdür; kısa dünya hayatı sona ermiş, yapılanlar bir bir kaydedilmiş, herkese ne verileceği hakkında hüküm verilmiştir. Artık verilen hükümden geri dönüş ve onu değiştirme sözkonusu değildir.
8-14- Yıldızlar silindiğinde, gök yarıldığında, dağlar ufalanıp savrulduğunda, rasullere vakit belirlendiğinde; hangi gün için ertelenmişti, kesin Hüküm günü için, anlıyor musun nedir, Hüküm günün ne olduğunu!
O hüküm günü, dünyada yapılan her şeyin hesabının sorgulanacağı, herkes hakkında son hükmün verileceği çetin bir gündür. Bu, normal bir mahkemede verilen bir hüküm gibi değil, bu öyle bir gündür ki pişmanlığın, özür dilemenin fayda vermediği ve geri dönülmesinin mümkün olmadığı bir gündür.
İnsanı, Zatına kulluk yapması için yaratan yüce Allah (cc), onu, dünya hayatında başıboş bırakmamış, uyacağı kuralları bildirmiştir. İşte o Hüküm gününde yaptığı her şeyi, söylediği her sözü, yaratılış gayesine uygun hareket edip etmediği insana sorulayacak, sonra hak ettiği kendisine verecektir. Bu nedenle herkes, hakkında verilecek kararı, korku ve endişe içerisinde sessizce beklemektedir.
“O gün, kendisinde eğrilik olmayan Çağrıcıya uyarlar, Rahman için sesler kısılmıştır, hışıltıdan başka bir şey işitemezsin.” (Taha, 108)
İnkârcı kâfirlerin, çıkarcı müşriklerin, şahsiyet ve kişilik yoksunu münafıkların, hayatı yaşadıkları zaman diliminden ibaret bilen fasıkların, ebedi zannedip günlerini gün ettikleri dünya hayatı, yıldızlar silindiği, gök yarıldığı, dağlar savrulup denizler kaynatıldığı, güneş dürüldüğü zaman bitmiş, son kararın verildiği Hüküm günü gelmiştir.
“Bu, hüküm günüdür ki siz onu yalanlıyordunuz!” (Saffat, 21)
Hüküm Günü, gerçek adalet tecelli edecektir, zulüm yoktur,
Dünya hayatının son bulması ile her şey bitmiyor, tam aksine her şey yeniden başlıyor. Kıyamet günü, dünya hayatında yapılanların sorulduğu hesap günüdür ki o gün herkese, dünyada yaptıklarına göre son kararın verildiği Hüküm günüdür.
Hüküm günü, gerçek adaletin tecelli ettiği, herkese hak ettiği mükâfat ve cezaların verildiği, kimseye zulmedilmediği gündür.
“Yer, Rabb’inin nuru ile parlar, Kitap konulur, nebiler ve şahitler getirilir ve aralarında Hak ile hükmedilir ve onlara zulmedilmez.” (Zümer, 69)
Yüce Allah (cc), insanların Kendisine karşı işledikleri inkâr, şirk, isyan ve günahları dünyada hemen cezalandırmıyor, bunların karşılığını hüküm gününe erteliyor. O gün, dünya hayatında yüce Allah’a karşı yapılan isyan, inkâr, şirk ve yapılan kötülüklere verilmeyen cezaların verildiği ceza günüdür.
Yüce Allah’a iman edip Mü’min, O’nun indirdiği hükümlere teslim olup Müslüman olan, O’nun yolunda mücadele eden kimseler için o Hüküm günü, yapılan salih amellere kat kat karşılıkların verildiği mükâfat günüdür.
“Rasullere vakit belirlendiğinde;” rasuller o gün, kendilerine belirlenen vakitte hazır bulunacaklar, toplumlarının kendilerine uyup uymadıkları, ilahi mesaj doğrultusunda hareket edip etmedikleri, neler yaptıkları konusunda şahitlik yapacaklardır.
“Artık her ümmetten bir şahit, seni de bunlar üzerine şahit getirdiğimiz zaman nasıl olacak!” (Nisa, 41)
“Rasullere vakit belirlendiğinde” rasuller, getirdikleri ilahi mesajın insanlar tarafından kabul edilip edilmediği, kabul edenlerin bu ilahi mesajı nasıl yaşadıkları, ilahi mesajı kendilerinden sonra değiştirip değiştirmedikleri ile ilgili konuşacaklardır. Bu konuda yüce Allah (cc) Hz. İsa (as) ile Hz. Muhammed (as)’ı örnek vermektedir.